Hiperbarik oksijen tedavisi... Çoğu kişinin hiç duymadığından eminim. İnsanın
başına gelmeyince, farkına da varamıyor. Ben de pek bilmiyordum, sadece vurgun yiyenlerin tedavisinde kullanıldığı aklımın bir köşesinde kalmış o kadar... Bir kulağımdan ani işitme kaybı yaşayınca, Ekol KBB Hastanesi'nde uygulanan tedavinin tamamlayıcısı olarak yönlendirildim. İzmir'de sadece 2 yerde yapılıyormuş, Ege'de başka hiçbir kentte de yokmuş. İzmir'in dışında en yakındaki adres Bursa imiş... Bu merkezlerden Bornova'daki Neoks'un kapısından girince bir telaşın ortasında buldum kendimi. Hepimizi yasa boğan
Soma'daki maden kazasının ertesi günüydü. Yaralılardan bazıları getirilmişti, daha çoğu gelebilir diye
teyakkuz hali vardı, hazırlıklar yapılıyordu. Soma'da ebediyete uğurladığımız madenci kardeşlerimizin ölümüne neden olan karbonmonoksit zehirlenmesinde de hayat kurtarıyordu hiperbarik oksijen tedavisi. Gelmeden önce biraz araştırıp İzmir'de 2 yerde yapılabildiğini öğrendiğim için kendi derdimi unuttum, Soma'dan getirilecek yaralıları düşünmeye başladım. "Bu merkezlerin sayısı neden bu kadar az" diye sorup duruyordum. O koşuşturmaca arasında muayenemi yapan İç Hastalıkları Uzmanı
Cengiz Karakuzu'nun hastalığımla ilgili bana yönelttiği soruları kesip, gazeteci refleksiyle ben sormaya başladım. İşin perde arkasını işte o zaman öğrendim. Denizaltıları andıran özel odalarda, normal atmosfer basıncının 3 katına kadar çıkılınca verilen saf oksijenin, dokuları iyileştirmesine dayanan bir tedavi. Soba zehirlenmesinden iyileşmeyen yaralara, ani işitme ve görme kaybından daha birçok rahatsızlığa karşı olumlu etkileri tüm dünyaca kabul görmüş ve yıllardır uygulanıyormuş. Sosyal Güvenlik Kurumu da tedavi bedelini karşılıyor, hastalardan bir miktar katkı payı alınıyormuş. Ancak yakın geçmişte çıkan bazı yargı kararlarıyla birlikte bu merkezler kan kaybetmeye başlamış, maliyetlerini karşılayamaz hale gelmiş. Sayıları da azalmış, hizmet vermeye devam edenler de direniyormuş. 'Ya onlar da kapanırsa' diye aklımdan bile geçirmek istemiyorum. Çünkü buralara
ihtiyaç duyan ne kadar çok hasta olduğunu, 'kesilecek' denilen kolların ve bacakların burada iyileşebildiğini, zehirlenenlerin hayata burada döndüğünü yaşayınca öğrendim. İnanıyorum ki bana da iyi gelecek. Ama benim iyileşmem yetmez. Tam da kriz gününde yüz yüze geldiğim bu sorunu biraz olsun duyurabilirsem görevimi yapmış olmanın huzuruyla kendimi daha iyi hissedeceğim. Bu yüzden seslenmek istiyorum... Adı sanı pek bilinmeyen, gizli kahraman gibi çalışıp şifa veren bu merkezlere lütfen sahip çıkalım. Sahip çıkalım ki, umutlar sönmesin, insanlar iyileşebilsin...