Körfez açıklarında demirli yabancı bayraklı gemiler, bir şeyler olacağının habercisiydi. İzmir, İzmir olalı böyle bir hüzün görmemişti. Türk'ün ateşle imtihanı için geri sayım hızla sürüyor, sinir bozucu bekleyiş giderek dayanılmaz hal alıyordu. Takvimler 15 Mayıs 1919'u gösterdiğinde, sabahın ilk saatlerinde işgal başlayınca, yürekleri kezzap gibi yakan acıya bırakmıştı sessizlik yerini. İşgal alayı Pasaport'tan Vilayet binasına doğru destekçilerin sevinç çığlıklarıyla ilerlerken, yıllardır huzur ve barışın hüküm sürdüğü güzel İzmir'de büyü bozuluyordu. Dörtbir yanı kan ve barut kokusu sarmıştı.
"İzmir'in kavakları, dökülür yaprakları" diye başlayan türkü, daha ilk gün şehit düşen 300'e yakın Türk'ün ardından ağıt yapılmıştı. Gözlerden yaşlar sicim gibi süzülürken, adına ister diriliş, ister uyanış deyin, bir millet küllerinden doğmanın sancısıyla kıvranıyordu.
Gazeteci Hasan Tahsin'in attığı ilk kurşun, Kuvayi Milliye'yi, istiklal ruhunu ateşlemişti. İzmir'de 15 Mayıs 1919'da kan ve gözyaşıyla yazılmaya başlanan bu hüzünlü öykü, tarih 9 Eylül 1922'yken zafer destanına dönüşecekti.
Ulu Önder'in kurtuluş ordularının temelini oluşturan Kuvayi Milliye hareketinde eli silah tutan herkes vardı. Kadınlar da ön sıralardaydı, İzmirli
Gazi Ayşe Altıntaş gibi... Hasan Tahsin'le birlikte ilk karşı koyanlar arasında o da yer almıştı. Milislerin komutanıydı, sayıca yetersiz olmaları o gün ellerini kollarını bağlamıştı. Fakat her şey henüz bitmemişti, bir gün mutlaka geri dönülecekti... Gazi Ayşe, İzmir'den çaresizce çekilirken, Balkan Savaşı'nda kaybettiği eşinden yadigar ziynet eşyalarını bile silah almak için satacaktı. Sonra cephe cephe dolaşıp savaşacak, kahramanlığını Başkomutan Mustafa Kemal de yakından görecekti.
İKİ OĞLUNU ŞEHİT VERDİ
Yüreği yanık bıraktığı İzmir'i geri alacakları günün hayaliyle çarpıştı. Yaralandı, 2 oğlunu gözü önünde şehit verdi, yılmadı. Göğsünü bu topraklar için siper etti, korkusuzca baş koydu. Ege'nin kahraman kadın efelerindendi o... Ve 9 Eylül 1922'de, burnunda tüten
İzmir'e elinde silah koştu. Son işgalcilerin peşinden giderken, bacağından vuruldu. O acı bile istiklal sevincini yaşamasını engelleyemedi. İlk kurşunu attığı İzmir'de son kurşunu da atmış, tüm dünyaya zafer ilan edilmişti. Gazi Ayşe, bu büyük destanın pek bilinmeyen kahramanlarındandı. Hepsi bu kadar değil; yaşandı ama bitmedi, bitmeyecek de... Dün 9 Eylül'ü kutladıysak, ona ve onun gibi varını yoğunu bu topraklara, özgürlüğe adamış kahraman ecdadımıza çok şey borçluyuz, unutmamalı ve unutturmamalıyız. Ruhları şad olsun, Yüce Yaradan bu topraklarda böyle acıları bir daha yaşatmasın...