Ölüm haberini radyodan dinlediğimde,
allak-bulmak olmuştum. Aradan tam
23 yıl geçti. Saygı, sevgi ve rahmetle bir kez daha anıyoruz.
Metin Oktay Karşıyaka'da doğmuş. Yani
İzmir doğumlu. İsterim ki doğduğu topraklarda, çok daha görkemli törenlerle anılsın, şimdinin genç futbolcularına anlatılsın. O'nu radyodan tanımış, sonra futbolunun son dönemlerine
Mithatpaşa Stadı'nda tanıklık etmiştim. Anlıyacağınız özel izleyicilierinden birisi olmuştum. Çok sıkı markaj altında oynar, ama her türlü sertliğe tebessümle cevap verirdi. Sonra
İstanbul, Ankara ve İ
zmir'de kimseye nasip olmayan
3 jübile ile tribünlere çıkmıştı. Futbolculuğuna ve efendiliğine hayran olduğum adam, çoğu maçta basın tribününde yanımda oturur olmuştu, deymeyin keyiflerime. Doyumsuz sohbetleri ile süslerdi maç aralarını.
Galatasaray'ın
Denizli deplasmanlarını kaçırmazdı.
BEYFENDİLİK ANITIYDI KRAL
Maçtan bir gün önce çoğu kez aynı mekanda gece yarılarına kadar sohbetlerine bizi de alırdı. Sonra, aniden ölüm haberi geldi. Futboluna doyamadığım adamın, sohbetleri de kursağımda kalmıştı. Bütün Türkiye'yi ağlatan cenaze töreninde acımasızca mücadele ettiği her kesimden, her takımdan arkadaşları vardı. Zira O, sadece büyük bir futbolcu değil, aynı zamanda bir beyefendilik anıtı idi. Şiddetin, saygısızlığın her türlü el-kol hareketlerinin havada uçuştuğu günümüzde, bu futbol aleminin kraldan alması gereken çoook dersleri olduğuna inanmaktayım. O dönemlerde yeni doğanlara
Metin adını koyan analar, babalar canlı şahidimdir. Bu satırların yazarına gelince. Bizimkisi hiç bitmeyecek bir aşk hikayesidir dostlar. Futboluna, efendiliğine, ağları yırtan volelerine, doksana taktığı kafa toplarına olan bir aşk. Nurlar içinde yatsın.