Türkiye' deki 1300 civarında bulunduğu tahmin edilen termal kaynağın 410 adedinin sıcaklığı ve debisi ile turizm açısından ön palana çıktığını belirten İTO Yönetim Kurulu Başkanı Ekrem Demirtaş, "Turizme uygun olan 410 kaynaktan 123'ü Ege Bölgesi'nde. Bunların 59 adedi de İzmir'de. Yani kentimiz ve bölgemiz termal kaynak açısından çok zengin bir potansiyel sahip" dedi. Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından hazırlanan ve 2023 yılı hedeflerini içeren "Turizm Stratejileri Raporu"nda da, sağlık ile ilişkilendirilmiş termal turizmin geliştirilmesi için jeotermal kaynakların bulunduğu bölgelerin belirleneceği ve tüm kaynakların etkin kullanımının sağlanacağının belirtildiğini söyledi. Demirtaş, "Bakanlığın bu raporunda termal turizmin; 12 ay turizm imkanı, sürekli istihdam sağladığı belirtiliyor. Yüksek iç turizm talebi, bölgesel kalkınma aracı olması, yaşlanan Avrupa nüfus yapısı ve onların termal turizme gösterdiği ilgi de diğer avantajlar. Böylesine önemli avantajları ve getirileri olan termal turizmin geliştirilmesi için de 4 adet turizm geliştirme bölgesi belirlendi. Bu bölgelerden birisi de, Güney Ege Termal Turizm Bölgesi. Bu bölge İzmir ile birlikte Manisa, Denizli, Aydın illerini kapsıyor" diye konuştu. Demirtaş, İzmir'in bu zengin termal kaynakları ile sağlık turizminin ve termal turizminin başkenti olabileceğini de söyledi.
YENİ TESİSLER YAPILMALI
Termal turizmindeki potansiyelin kullanılabilmesi için öncelikle insan sağlığı, zindelik, rekreasyon, eğlence, dinlence ve spor tesisleri gibi imkanların yer aldığı ve 12 ay boyunca hizmet veren tesislerin sayısının arttırılması gerektiğini belirten Demirtaş, İzmir'deki jeotermal alan potansiyellerinin dikkate alınarak; yeni yatırım alanlarının tespit edilmesi ve bu alanlarda mülkiyet araştırmasının yapılmasının önemine dikkat çekti. Demirtaş, "Bu alanlardan uygun olanlara, yerli ve yabancı turistlerin taleplerine uygun, dünya standartlarında yeni termal tesisler kurulmalı. Tedavi amacıyla gelen hastaların, termal tesislerde konaklama, beslenme, kür ve tedavi uygulaması yanında dinlenme ve eğlenme gereksinimlerini de karşılayabilmesi sağlanmalı" dedi. Termal turizm için gelen turistlerin sadece tedavi için değil aynı zamanda tatil için de geldiğine dikkat çeken Demirtaş, şöyle devam etti; "Bu nedenle klinik merkezler hariç bir hastane görünümünden kaçınılarak düzenleme yapılmalı. Yabancı turist termal tedavi olurken doğanın içinde olmak istiyor, kendini hastanenin içinde gibi hissetmek istemiyor. Bu nedenle termal tesislerin bulunduğu bölgelerdeki doğal yapının korunması, aşırı yapılaşmadan kaçınılması da önemli."