Denizlispor'un ev sahibi olmasına rağmen oyunun hiçbir bölümünde baskı kuramamasının ardında, tribünlerden yükselen tepkinin sahaya baskı olarak yansıması vardı. Zira daha
13.dakikada geriye düşen futbolcuları, kaybetme korkusu sarıp sarmalarken beyinler ayaklara hükmetmiyordu açıkçası. Bazen yönetimi, bazen teknik direktörlerini istifaya davet eden tribünlerdeki manzaranın sahaya yansıması idi bu kopuk oyun.
Altınordu ise hem saha dışında, hem saha içinde organize olmanın meyvelerini topluyordu. Önce öne geçip, sonra bir penaltı ile rakibe yakalanmalarına rağmen ayağa isabetli kısa paslarla ve inatla ikinciyi aramaları, oynadıkları oyundan keyif aldıklarının belgesi idi.
Serkan Çınar'ın bitiş düdüğü çaldığında Altınordu, son
2 deplasmandan aldığı
4 puan ile aşağılara el sallarken,
Denizlispor son
2 haftadaki
6 puan kaybıyla ateşin içinde buluyordu kendini. Yani biri çıkarırken "
ateşten gömleği" diğeri giyiyordu. Son söz
Hüseyin hocama. Takımı altın ise kendisi de bir pırlanta olarak parlamakta. Alkışlar ona...