Her ikisi de akademisyen olan Cengiz ve Nesrin Demir çiftinin 18 yıl önce dünyaya gelen oğulları Raci Demir'e küçük yaşlarda konulan "otizm" teşhisi, zorlu bir mücadelenin de başlangıcı oldu. Otizmi "utanılması gereken bir hastalık" değil, "farklılık" olarak kabul eden Demir çifti, çok küçük yaşlarından itibaren Raci'yi sosyal yaşamdan hiç koparmadı, diğer çocuklardan da ayırmadı. İzmir Katip Çelebi Üniversitesi (İKÇÜ) Turizm Fakültesi'nin dekanı olan baba Prof. Dr. Cengiz Demir, akordiyon çaldığı sırada ilkokul döneminde bile olmayan oğlunun müzik aletinden duyduğu sesleri taklit ettiğini ve parçaları da unutmadığını fark etti. California Üniversitesi'nin "perfect pitch" adı verilen testlerinde tam puana yakın notlar alan Raci'nin mükemmel kulağa sahip olduğu belirlendi. Matematik, müzik veya görsel alanda yetenekli olan ve genelde otizmli çocuklarda görülen Savant sendromlu olduğu tespit edilen Raci, İKÇÜ'de Uluslararası İlişkiler Bölüm Başkan Yardımcısı olan Doç. Dr. Nesrin Demir'in de desteğiyle müziğe yönlendirildi ve piyano dersleri almaya başladı. Kısa sürede çok sayıda parçayı çalmaya başlayan Raci, bazı okullar tarafından "otizmli" olduğu gerekçesiyle kabul edilmese de 18 yaşına geldiğinde bir güzel sanatlar lisesine yetenek sınavıyla alınan ve Avrupa'da mini sokak konserleri veren genç bir müzisyen haline gelmeyi başardı.