Ankara Kızılay ve İstanbul Beyoğlu'ndaki terör saldırıları sonrası, bilerek ya da bilmeden teröristlerle aynı amaca hizmet eden sosyal medyadaki, "Bombalı araç var sokağa çıkmayın", "Nişantaşı'nda bomba patladı", "İzmir'de canlı bomba yakalandı" türünden mesajlara itibar edilmemesi, bunların başkalarıyla paylaşılmaması konusunda uzmanlar uyarıda bulundu.
BAŞKASINA İLETMEYİN
Ege Üniversitesi (EÜ) Uluslararası İlişkiler Bölümü'nden Siyaset Bilimci Prof. Dr. Tanju Tosun, Ankara ve İstanbul'da yaşanan bombalı terör saldırısının ardından vatandaşlara sosyal medya ya da SMS yoluyla iletilen "Bombalı araç var sokağa çıkmayın" ve benzeri mesajların dikkate alınmaması gerektiğini bildirdi.
Bu tür mesajların başka kişilere iletilmemesi uyarısında bulunan ve terör örgütlerinin çalışma şekline değinen Tosun, şöyle konuştu:
"Terör saldırısının ardından başta sosyal medya olmak üzere, çeşitli iletişim araçlarıyla kamuoyuna ulaştırılan yeni saldırı olasılıklarına ilişkin mesaj ve haberler toplumda belirgin bir endişeye yol açmış görünüyor. Kitleler mesajın gerçekliğini sorgulama ihtiyacı hissetmeden bu tür gerçek dışı kirli haberlere inanma eğiliminde.
Çünkü yakın geçmişte yaşanan eylemler nedeniyle insanlar, bu tür haberleri akıl sürecinde değerlendiremiyor, endişe ve korku gibi nedenlerle gerçek olanı bastırıyor.
Bu tür endişeleri aşmak için hem siyasi hem bürokrasi hem de vatandaşlara önemli sorumluluklar düşüyor."
ENDİŞE YARATMA AMAÇLI
Tosun, ayrıca, "Kitle üzerinde endişe oluşturma, yıldırma türü bu tür haber ve mesajların etkisini yok etmek için, bizzat mesajın ulaştığı kitlelere de önemli görev düştüğü kanaatinde" olduğunu söyledi. Prof. Dr. Tosun, gerçek haberle gerçek dışı haber arasındaki ayrıntıyı fark etmek gerektiğini belirterek şunları söyledi:
"Öncelikle resmi yayın organlarından, kurumlardan kendilerine bu tür bilgilerin aktarılıp aktarılmadığını sorgulamalı, araştırmalı, ardından sosyal çevresinde bu tür gerçek dışı, kirli haberleri yaymak yerine, gerçek dışılığı, kurumları itibarsızlaştırma, yılgınlığa düşürme ve endişe yaratma odaklı olduğunu, gerekli gördüğü takdirde sağduyulu bir dille sosyal çevresinde dile getirmeli. Burada altı önemle çizilmesi gereken; bu tür fısıltı gazeteciliğinin özellikle medyaya güvenin azaldığı dönemlerde yükselişe geçmesidir. Bunun önüne geçilmesinin yolu medyaya olan güvenin artırılması ve siyasi iktidarların kamuoyunu endişeye sevk eden gerçek dışı haberlere vatandaşların itibar etmesine fırsat vermeden bilgileri tedbir amaçlı olarak açıkça paylaşmasıdır.
Çünkü, hayali olanın gerçek olan karşısında inandırıcı olma, itibar elde etme şansı yoktur."