- Kültür uyuşmazlığı yaşıyor musunuz?
- D.C: Kültür uyuşmazlıklarımızı düğün hazırlıklarından tutun, bugüne kadar her gün keşfediyoruz. Bir gün de 'Oh be her şeyini anlıyorum Steven'ın ve ailesinin,' dediğim bir an olmadı. Her şeye 'Onlar da böyledir,' deyip, anlam bulmaya çalışıyorum.
Kocam sabah kahvaltısına tatlıyla başlıyor, tuzluyla bitiriyor. Ben tuzluyla başlayıp tatlıyla bitiriyorum. Steven çiğ kıyma yiyor, ben köfte yiyorum.
- S.C: Biz eve ayakkabıyla giriyoruz, siz terlik giyiyorsunuz.
- Ritüellerinizde değişiklik oldu mu?
- D.C: Biz hem kilisede evlendik hem de camide mevlidimizi yapıp, kurban kestik.
Kına gecesi yapıldı, bekârlığa veda partilerimiz yapıldı. Hem Fransız hem de Türk gelenekleriyle evlendik. Ama ne ben Hıristiyan oldum ne de Steven Müslüman oldu. Sevdiklerimizle birlikte olabilmek için bütün kutlamaları yaptık.
- S.C: Yemeğe sevdiklerimizi davet ettiğimizde yemeğe peynir çeşitleriyle son veriyoruz Fransa'daki gibi. Domuzlu jambonu özledim ve burada kolaylıkla bulamıyorum.
- Evliliğin hayatta kolaylaştırdığı şeyler neler? Zorlaştırdığı şeyler neler?
- D.C: Kolaylaştırdığı şeyler; sürekli aşkla, sevgiyle evli olarak yaşamak güç veriyor. İnsan ilişkilerinde çok daha rahat ve diyaloğa açık bir insan oluveriyorsunuz.
Zorlaştırdığı şeyler; sürekli birinin fikrini alarak yaşamak ve birini bilgilendirerek davranmak. Evdeki en basit alışverişten işteki en komplike ana kadar sürekli bir bilgi alışverişi var. Yani insanın kendi kendine konuşma devresinden artık paralel başka bir devreye geçiliyor ama zevkli.
- S.C: En sevdiğim film, düğün filmim oldu.