Türkiye'nin en iyi haber sitesi
HOP KÜLTÜR SAMİ TOSUN

Bir fikir, sanat ve sevgi insanı olarak Nihat Doğan

Nihat Doğan geçenlerde kamuoyunda hak ettiği yeri bulamamış bir mülakat verdi. Aman dikkatinizden kaçmasın...

Ya, işte böyle sayın okurlar, Nihat Doğan gözümüzün önünde bu hale geldi... Kırdın Kalbimi diye şarkı söyleyen genç çocuk, artık, "Ülke bu haldeyken ilişki yaşayamam," diye demeçler vermeye, bir Kürt halk ezgisiyle 'rap' tarzını buluşturup 1071 diye Malazgirt havaları okumaya ve 'açılım' mesajları vermeye başladı. Bir insanı bu hale getirebilen, Romen Diyojenli şarkılar söyletebilen bu ülke hakikaten dünya haritası üzerinde müstesna bir yere sahiptir. Daha da bir şey diyemeyeceğim...

BENİ TAŞIMAK ZORDUR
İnsanlara bir ilişki bile yaşatmayan bu memleket ahvali hakkında bir şey diyemeyeceğim ama yeni tarzı, yeni imajı ve aforizmalarıyla bir Nihat Doğan kolay yetişmiyor, ona illa ki hak ettiği önemi vermek lazım. Bu memlekette gözden kaçan, üzerinde yeterince konuşulmayan bazı 'olay' röportajlar var farkında mısınız? İşte geçenlerde Nihat Doğan da, bence kamuoyunda hak ettiği yeri bulamamış bir mülakat verdi. Burada çok özel bazı laflar etti, hem 'o'nu anlamak hem de hak ettiği yere yerleştirmek bakımından sorumluluk hissediyorum... "Kabul ediyorum ki benimle olmak, beni yaşamak, beni taşımak zordur," diyor Nihat Doğan... Doğru, bu ülkede, 'Beni taşımak' diye bir hadise var. Misal, Esra Hanım'ın izdivaç programına bakıyorum, özellikle bir kısım hanımlar, "Beni taşıyacak ve yanıma yakışacak," diye tanımladıkları bir kısım adamlar arıyor. Yani şimdi o hanıma bakınca, geçtim 'taşıma'yı, 'yanına yakışacak' adamı tahayyül etmeye çalışıyorum, sonuca ulaşamıyorum. İnsan televizyona çıktığında nasıl birden kendini İngiliz Kraliyet Ailesi'nden zanneder ki? "Sizi taşımak için kamyon çağıralım hanımefendi," diyeceğim yanlarına yanaşabilsem de, yanaşamıyorum... İşte ülkemizin yetiştirdiği değerlerden Nihat Doğan'ı da taşımak bu yüzden çok zordur. Kendisine baktığımda, bir 'taşınmaz olarak Nihat Doğan' canlanıyor gözümde. Arazi gibi... 1071 için verdiği tarihsel demece bakalım mı peki? Bakalım: "Selçuklu Devleti'nin Romen Diyojen'e karşı bir savaşı olarak bilinir bu... Ama ayrıca Alparslan'ın bir cihat ilanı söz konusudur. Ve bu çağrıya o bölgedeki Kürtler ve Araplar da yanıt vermişlerdir. Ama tarihçiler şovenistçe yaklaşımlarla bu gerçeği yazmamışlardır." Pardon, dikkat ettiniz mi, şovenizme yeni bir boyut katılıyor, tarih yazılıyor burada. Bir sanatçı, sadece sanat icra etmekle uğraşmaz, toplumsal alanda iz bırakacak yaklaşımlar da geliştirir. İşte Nihat Doğan bunun en güzel örneklerinden birini sergilemektedir... Aksi takdirde? Yeni saç stiliyle Nihat Doğan bunun da cevabını veriyor: "Bencil olan tüm insanlar şimdi yerle bir. Zeki Müren de bir zamanlar paşaydı. Şimdi öldü gitti, kimse ölüm tarihini bile hatırlamıyor." N'oluyor, Zeki Müren nereden çıktı şimdi, ne bencilliği, falan, demeyin, Nihat Bey'in derinliğini anlamak her zaman mümkün olmuyor. Evet, muhtemelen kendisini Zeki Müren'le kıyaslıyor ama hangi bakımdan, onu çözebilmek için daha kaç fırın ekmek yememiz gerekiyor, onu bilemiyoruz... Bakınız, Nihat Doğan sıradan bir şarkıcı falan değil, bir fikir ve felsefe insanı. "Benim bir sözüm vardır: Kim bizim yanımıza gelirse, bizim ışığımızla aydınlanır, kim bizi kaybederse karanlıklara boğulur... Şimdiye kadar her ilişkimde böyle oldu," diyor. Tünelin ucunda görünen ışık sendromu... Ay ışığında yola koyuldum, elimde kandil, gözümde mendil hali... İtinayla aydınlatıyor...

İKİLİ İLİŞKİLERDE MAZOŞİST
Ve bir sevgi insanı... "İnsan her şeye âşık olabilir. Evindeki kuştan tutun da ülkesine, bayrağına, her şeye âşık olabilir insan. Ama ikili ilişkilerde, mazoşistliğim var gerçekten..." diyor... Tabii burada, "Kuş! Çık aradan!" demek istiyorum, kendimi tutamıyorum... Tarih ve felsefenin yanına bir de psikoloji ekliyoruz, farkında mısınız? Mazoşizm tespiti var olayda... Ama lütfen 'o'nu sadece ikili ilişkilerle ve oradaki mazoşizmiyle değerlendirmeyin, o bir memleket sevdalısı: "Bana öyle geliyor ki bu ülkenin koyunu bile Avrupa'nın koyunundan daha güzel bakıyordur, diyerek ülkeme olan sevgimi anlatmaya çalıştım." Patriyot! Bir nevi kişiliğinde 'Emasya Protokolü'nü cisimleştirmiş bir kimse... Bu cumartesinizi Nihat Doğan'a ayırdığınız için Sami Tosun müessesesi size minnettardır...

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA