Türkiye'nin en iyi haber sitesi
HOP KÜLTÜR SAMİ TOSUN

Bir Tosun'un fantezileri

Evlilik programlarında artık kadınla erkek anlaşamasa da kaynanalar araya girip, "Böyle gelin bulunmaz. Sen işsiz kalsan parasıyla hepimize bakar bu" diyebilecek kıvama geldi

Efendim, memleketimizde aile müessesesinin suyu çıkmıştır, belirtmek istiyorum. Biliyorsunuz, bir süredir kısa değinmeler halinde izdivaç programlarındaki 'mal' pazarlıklarından dem vuruyordum. Artık bir çeşit evlilik borsası kurulmuş, günlük endeksler oluşmaya başlamış vaziyettedir. Ne yalan söyleyeyim, ben bu programlardaki sunucu hanımların akıl sağlığından şüphe ediyorum. Gün geçtikçe yıprandıkları alenen belli oluyor. Efendim, nasıl olmasın. Esra Erol'da Evlen Benimle programında geçtiğimiz hafta inanılmaz bir manzaraya rastladık. Takip edenler zaten benim gibi ekran başında kalakalmışlardır da, bilmeyenler bu gece yarısı Okan Bayülgen'e bakarlarsa, 'medya arkası' kısmına garanti girecek olan manzarayı ağızları açık izleme fırsatı bulabilirler. Efendim, Esra Erol'un programına uzun bir zaman önce talipli olarak gelen, talip olduğu beyle trafo uyuşmazlığı yaşayan, daha sonra da orada hidroelektrik santralını beklemeye başlayan bir Hatice Hanım var. Her türlü beyle elektrik enerjisi üretmiş ve fakat kâh babası istemediği için, kâh başka vesilelerle, bir türlü izdivaç yolunda adım atamamış, hatta yüzükler takıp sonra hüngür hüngür ağlayarak çıkarmış, orta yaş civarındaki Emine Hanım'a son olarak bir kaynana talip oldu! Evet efendim, koskoca oğlunu elinden tutup evlilik programına getiren bu kaynana adayı, Hatice Hanım ile oğlu arasındaki trafo patlayıp da elektrik akımı gerçekleşmeyince, tek başına stüdyoya gelip hadiseyi zorlamaya devam etti. Şöyle söyleyeyim, bir saate yakın, doğaçlama mı, çalışılmış mı olduğunu hâlâ kestiremediğim onlarca tiraddan söz ediyorum!

ESRA EROL DA KALAKALDI
"Versinler, versinler sevenleri sevdiğine versinler! Hadi oğlum şu lokum gibi kızı kaçırmayalım! Böyle gelin bulunmaz, bu Zühre yıldızı, kestane balı bu kız. Sen işsiz kalsan bu kız bir gün bile Mehmet beni aç bıraktı diyecek kız değil. Parasıyla hepimize bakar bu..." diye başlıyor ve seri halde, inanılmaz bir hızda, parmağını stüdyonun tavanına doğru sallayıp, oğlunu azarlayarak, tehdit ederek, yalvararak süren müthiş bir performans! Yani, benim böyle bir annem olsaydı ne yapardım diye düşünüp bunalıma girdim. E, Esra Hanım ne yapsın, o da kalakaldı. Kendisine görev tazminatı verilmesi gerektiğine inanıyorum... Bu arada, atv yetkililerinden söz konusu hanımın tiradlarını özel bir paket yapıp yayınlamalarını, izleyemeyenleri bu eziyetten mahrum bırakmamalarını rica ediyorum. Evet, eziyet, evet, ekran başında başkası adına utanma hali ama kopamıyor ve izliyorsunuz. Korkuyorsunuz, gözlerinizi kapıyorsunuz, feci bir ruh haline sürükleniyorsunuz ama ekrandan gözlerinizi alamıyorsunuz. Korku ve komedi tarzı sürükleyici bir film gibi... Bu tarz bizim memlekete özgü... Tam bitti derken o el yine çıkıveriyor... Reyting denen şey de böyle oluşuyor galiba... Bir bütün olarak bizim memleketin evlilik ve bekârlık halleri beni hem korkutuyor, hem de güldürüyor zaten kıymetli okur. Sahi siz korkmuyor ve gülmüyor musunuz? Şimdi, misal, şarkıcı Mine Koşan kendisinden 23 yaş küçük bir eski popstar yarışmacısıyla evlenmiş. Hemen bir gazeteye açıklama yapıyor: Damat olan arkadaşa, evlenene kadar elini bile tutturmamış. "Erhan'la ilk kez, ilişkimiz nikâhla resmileştikten sonra el ele tutuşmaya başladık. Çünkü inançlıyım. Açıkçası ten uyuşmazlığını düşünmedik, ne çıkarsa bahtımıza oldu," diyor. Ablacım, sorduk mu? Niye böyle demeçler veriyorsunuz? Sizin ten uyumunuz ve zamanlamanız bizi neden ilgilendirsin? Yani hem müthiş bir taassup, hem de erotizme başlangıç anının 75 milyona ilanı bir arada... Hem de bir bilinemezlik, bir merak yaratıyor. 'Ten uyuşması' oldu mu, olmadı mı? Demek ki, bu açıklama bir 'devam filmi' tasarlanarak yapılmış! Sevgilisi Saadettin Bey'le bir restoranda öpüşürken çekilmiş fotoğrafı yayınlanan Hülya Avşar'dan da benzer bir açıklama geldi. Topluma açık mekânda dudak dudağa öpüşmediklerini, o öpücüğün yanaktan olduğunu söyleyen Hülya Hanım, "Merak etmesinler, biz bunları yalnız kaldığımızda bol bol yapıyoruz. Niye ortalık yerde öpüşelim? Göz önünde insanlar olduğumuz için ahlaki konulara çok dikkat ediyoruz," diye izahatta bulunuyor. Ben de ahlaki konulara çok dikkat ederim ama yalnız kaldığımda neler neler yapıyorum kıymetli okur, bir bilseniz! Anlatayım mı? En iyisi, Bir Tosun'un Fantezileri diye bir kitap yazayım ben...

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA