Türk ve Yunan dışişleri bakanlarının yer aldığı İsviçre'deki 4'lü toplantılardan gelen olumsuz sinyallere paralel olarak bir yandan Kıbrıs Türk lideri Rauf Denktaş'ın olmazsa olmazlar, olursa istifa ederim" türündeki tehditleri; diğer yandan Rum lider Tassos Papadopulos'un olurlar, olmazsa veto ederim" şeklindeki inatları işimizin tuzunu biberini oluşturdu durdu.
Nitekim nüfusu bir milyonu geçmeyen Kıbrıs'taki bu sidik yarışları 1 Mayıs'tan sonra 25 ülkeden oluşacak koca AB'nin karar alma mekanizmalarını harekete geçirdi. Başbakanların birbirlerine gidip gelmeleri, kuytu koridorlarda yapılan gizli görüşmeler, basını yönlendiren bilgiler, "O olursa ne olur? Bu olursa ne olur?'' cinsinden tahminler yürüten hızır gazetecilerin "beyin jimnastiği"...
İşte bir AB zirvesinde yaşananların kısa öyküsü. Bu telaş ve heyecan bugünden itibaren İsviçre'nin Luzern gölünün kıyılarından birine taşınıyor. Gazeteciler ordusu Türk ve Yunan başbakanlarının katılacağı meşhur dörtlü zirveye ekselansları BM Genel Sekreteri Kofi Annan bizzat başkanlık yapacak. Görünen o ki Türkiye, Kıbrıs politikasını 180 derece değiştirmeye başladığı andan itibaren herkesin itibarını kazanmaya başladı. Hatta ve hatta Yunanlı diplomatlar bile "Türkiye bazı konularda haklı" bile diyor.
Buna karşı, AB liderleri bir yana Belçika'daki gazeteler "Denktaş'ın katı tutumunu sürdürmesinden duyulan endişeleri" kaleme almayı yeğlediler. Bugün Türkiye'de yapılan yerel seçimlere paralel olarak Kıbrıs'ın geleceğini saptayacak olan toplantılar için heyecanlar doruğa ulaşıyor. Bu seçimlerde AKP oy potanisyelini koruduğunu gösterirse Başbakan Erdoğan, İsviçre'nin Luzern gölü kıyısındaki toplantıya daha bir başka bir "hava" ile gelecek.
Yunan Başbakanı Kostas Karamanlis de zaten Yunanistan'daki seçimleri büyük bir çoğunlukla kazanmış yeni başbakan havasını bozmak istemeyecek. Kıbrıs, Türk ve Rum görüşmeciler de "masadan kaçan taraf olmama" gayretlerini aynen sürdüreceğine göre, nihai kararı, Kıbrıs'ın her iki toplumunda yapılacak olan referandumlardan alınacak sonuç belirleyecek.
Kısacası, bir diplomatın söylemiyle Kıbrıs sorununun çözümüne ne başbakanlar ne de AB liderleri karar verecek. Kararı Limasollu Rum eşekçi ile Girneli Türk çoban verecek. Yani referandumların sonucu ne olursa olsun bundan halkın kendisi sorumlu olacak. Yeter ki halkın iradesini yönlendirecek mekanizmalar kurulmasın.
