Türkiye'nin en iyi haber sitesi
HASAN BÜLENT KAHRAMAN

Teknoloji korkusu

Teknoloji korkusu bütün bütüne saçma, anlamsız bir korku veya bir vehim değil ama herkesin gücü ölçüsünde bilgisayar kullanmasını sağlamak için devletin belli bir politika gütmesi şart

3G'nin ortaya çıkmasıyla birlikte hepimizi yeni bir telaş sardı. Her gün karşımıza başka bir yenilik getiren bu teknolojiye gerek bilgi gerekse harcama olarak nasıl ayak uyduracağımızı kendimize ve etrafımıza sormaya başladık. Teknofobi yani teknoloji korkusu içimizde büyüdükçe büyüyor. Haksız sayılmayız. Ama onsuz da yaşanmayacağına göre mesele bu korkuyla nasıl baş edeceğimizi bilmekten geçiyor.

TEKNOLOJİ 'SORUNU'
Avrupa ve Amerika'ya sık seyahat eden birisi olarak oralara gittiğim her defasında bu duyguyu yaşıyorum. Nedeni basit: Artık metro istasyonlarında derdinizi anlatacak kimse bulamıyorsunuz. Her yerde sorununuzu çözecek makineler var. Ya kullanırsınız ya da ortada kalırsınız. 'Halden anlayan' yok, sözün kısası. Ya da bir meseleden ötürü bir yere telefon ediyorsunuz karşınıza bir yanıt makinesi çıkıyor. 'Şu düğmeye basın, bu düğmeye basın,' diyor. Sorunları önceden saptayıp belli kategorilere ayırmışlar. Yahu tamam ama benim sorunum bunların tümünün dışında ise ne yapacağım? Yanıtı yok bu sorunun. Uğraşıp duruyorsunuz. Öte yanda hayatımıza girmiş bir bilgisayar, bir internet gerçeği var. Dünyanın en ileri okullarından Princeton Üniversitesi'ne ilk gittiğimde orada bile insanların tam kullanımına alışmışken ellerindeki programın ve makinelerin yenilenmesiyle sil baştan uyum sürecine girdiğini, bunun müthiş bir zaman, sinir ve enerji israfına yol açtığını görmüştüm. Aynı şeyi günlük hayatta kim yaşamıyor? Sürekli olarak evdeki teknoloji araçlarını kullanmak sorunuyla yüz yüze değil miyiz ve elimizdeki aygıtların kapasitelerini ne oranda tüketebiliyoruz?

AMA YA OLMAZSA?
Bütün bunlar yan yana gelince teknoloji sanki tatsız bir şeymiş gibi algılanabilir ve sanki teknoloji hayatımızı karartan, daha da güçleştiren bir varlıkmış gibi görülebilir. Oysa hiç öyle düşünmüyorum. Teknoloji delilerinden sayılmam. Teknolojiyle ilgili sorunlarımı fazla bir bilgim olmadığından hep etrafımdakilere (özellikle de asistanım Nuri'ye) havale etmişimdir. Ama teknolojinin olmadığı, gelişmediği bir dünyayı tasavvur etmek dahi istemem. Bence insan olmanın en önemli göstergesi teknolojik ilerlemedir. Baş ve işaret parmaklarını birleştirebildiği günden beri alet yapan bu insan yani 'homo faber' bugün içinde yaşadığımız teknoloji düzeyine geldi. Teknolojik gelişmenin işlerini ne kadar kolaylaştırdığını söylemeyen bir tek kişi bulamazsınız etrafta. Ama mesele teknolojiyi kullananın kendi işini kolaylaştırması da değil. Teknolojinin hizmete dönük yanıyla belirli bir sorunun çözümüne yaptığı katkıdır. Tıp bu bakımdan hayati derecede önemli bir alan. Çözülemeyen nice sorunu şimdi teknoloji ve onu kullananlar halletmiyor mu? Şunu biliyoruz: Biz nasıl bundan 20 yıl önceki teknoloji düzeyini hatırlamıyorsak 20 yıl sonra da bugünü hatırlamayacağız ve ne bileyim bir asır sonra bugüne bakanlar bizim bilgisayarın taş veya mağara devrinde yaşadığımızı düşünerek halimize epey acıyacak.

O KADAR DA SAÇMA DEĞİL...
Bunlar iyi hoş ama teknoloji korkusu bütün bütüne saçma, anlamsız bir korku veya bir vehim mi? Sanmıyorum! Tersine çok gerçekçi bir yanı olduğu kanısındayım ve o korkuyu eğitimsizliğin, teknoloji kültürü eksikliğinin ürettiğini varsayıyorum. İkincisi, bu korkuyu her kuşak kendi içinde duyacak.
Bizim kuşak (yaşı 50 civarında olanlar) bugünkü teknolojiyle, yani bilgisayarla 30 yaş civarında karşılaştı. Oysa şimdi çocuklar o teknolojiye doğuyor. Fakat yarın onlar da belli bir yaşa geldiğinde teknolojide eğer yeni bir sıçrama yaşanırsa ona dönük bir korku geliştirecektir. Üçüncüsü, teknoloji okuryazarı olmak için bilgisayar ve ona bağlı kullanım sistemleri bir biçimde eğitimin bünyesine yedirilmelidir. Bunun çeşitli yöntemleri var. Okullardaki bilgisayar derslerinden bu konuları içeren okul dışı eğitimlere kadar bu yelpaze yayılır. Öte yandan herkesin gücü ölçüsünde bilgisayar kullanmasını sağlamak için devletin belli bir politika gütmesi şarttır. İşin özü şu: İnsan dokunarak, iletişim kurarak rahatlayan bir varlıktır. Teknoloji bu gerçeğin dışında değildir. Onu ne kadar günlük hayatımıza dahil edersek teknoloji korkusunu da o kadar yeniyoruz. Üstelik, bir düzeyde teknolojiyle iç içe oldunuz mu, bir 'makineyi' kullandınız mı diğerlerini de kısa sürede kullanabilecek yetileri geliştiriyorsunuz. Ha, geriye dünyaya açık olmak kalıyor ki, o başka bir konudur ve ne yazık ki, dünyaya kapalı biriyseniz teknolojinin sizin için yapabileceği fazla bir şey yoktur.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA