Yemek yemek üstüne ne düşünürsünüz bilmem. Ama kahvaltının mutlulukla bir ilgisi olmalı" diyor Cemal Süreya... Ben de kendi adıma, 'yemek yemenin', lezzetli, şık ve 'samimi' bir sunumun, 'hangi öğünde olursa olsun' insanı mutlu edeceğine garanti veriyorum. Bu konuda öyle iddialıyım ki, kendi mutfağınızda kendi ellerinizle özenerek hazırlayacağınız bir yemeğin, her türlü insan ilişkisinin sağlamlaşmasına, bozuksa düzelmesine, kopukluk varsa da birleşmesine etkisi olduğuna canı gönülden inanıyorum.

***
Diyelim ki işyerinde, en kibar tanımıyla, 'sizinle beraber çalışmaktan pek keyif almadığını düşündüğünüz' bir üstünüz var. Hatta patronunuz diyelim. Adam veya kadın, artık her ne cinsse, size pek sıcak davranmıyor. Dolayısıyla siz de ona karşı pek hayırlı duygular beslemiyorsunuz. Unutun hepsini ve bir akşam kendisini, eğer evliyse eşiyle - veya yalnız, artık durumu neyseevinize yemeğe davet edin. Eminim sadece bu beklenmedik samimi davet bile onu "şaşırtacaktır". Sonra da girin mutfağa ve sanki çok sevdiğiniz dostlarınıza hazırlar gibi abartısız ama özenli bir sofra hazırlayın. Hatta sağdan soldan tüyo alıp, misafirinizin en sevdiği yemeği öğrenin. Diyelim ki adam Girit kökenli... Dayanın otlara... Bayılacaktır. Yalnız tüm bunlar gerçekleşirken, yaptığınızın "yağ çekmek" olduğuna başta siz inanırsanız, o zaman aynı duyguyu karşı tarafa da geçiririsiniz. O yüzden yemek yaparken önünüzdeki tencereye katacağınız en önemli malzeme "samimiyet" olmalı.

***
İşte böyle bir yemekten sonra işyerinizde bir daha o kişinin size negatif duygularla yaklaşması mümkün olabilir mi? Aynı şey aşk-meşk işlerinde de geçerli. Hatta daha önemlisi evliliklerde... Yalnızca erkeğin değil kadının da kalbine giden yol midesinden geçiyor çünkü. O yol yalnızca karın doyurmak, işkembeyi şişirmek için ilerlenen yol değil tabii. Yatağa getirilen sürpriz bir kahvaltı, akşam hazırlanan, pek becerilemese de canla başla pişirilmeye çalışılmış acayip isimli bir yemek. (Mevsim sebzeleri üzerinde pesto kremalı ve fesleğenli ravioli gibi!)

***
İnsanları etkilemenin en kolay ve etkili yolu onları "şaşırtmaktır". Ve bunun için de mutfaktan geçmek en kestirme yoldur. Daha önemlisi, size daha önce "Bir Ot Masalı" ve "Meyve Ağacından Hikayeler" isimli kitaplarından söz ettiğim Tijen İnaltong'un dediği gibi "Mutfak bir simyadır". Gerisi, sizin ne kadar istekli bir "büyücü" olmanıza kalır. Ayrıca bu yazının 'sağlaması' bendenizin bir takım tecrübelerinde mevcuttur.