Birkaç hafta önce, "gördüğün her lüks araç içindeki insana 'zengin piçi' dersen, 'para puşta yakışır' sözünü diline pelesenk etmişsen, 'çok para hayırlı yolla elde edilmez' diye beynine kazımışsan, hayatın boyunca cep delik cepken delik yaşamaya mahkûm olursun tabii," gibisinden bir şeyler yazmıştık.
Çünkü sonuçta sana sorsalar, kendin için illa ki 'ben iyi bir insanım' dersin...
Eee o zaman beynini şöyle programlıyorsun ki, o programın adı da şu oluyor: 'Madem sen iyisin ve bütün zenginler kötü insanlar, o zaman senin ne işin olur parayla pulla!' Oysa hiiiiççç de bile ve de ne münasebet?! Takacaksın kafana hayali bir kral tacı... Eline de alacaksın sihirli değneğini... Kendini göreceksin Kaf Dağı'nın ardı yerine zirvesinde...
Ben kardeşim, diyeceksin, şahane bi insanım ve şahane şeyleri hakediyorum..
Kimseye bir zararım olmadı bu hayatta... Hırsız değilim uğursuz değilim... (Yeri gelmişken hırsız, katil, tecavüzcü, sinsi, hain, pinti, Ali Cengiz ustası arkadaşlarda bu formül işlemez, boşa zahmet buyurmasınlar.) Parayı da, aşkı da, sağlığı da, huzuru da dibine kadar hakediyorum..
Gelin ulennnnn... Teker teker değil hep beraber gelin! Diyeceksin.
İşte bende özellikle son zamanlarda acayip işe yarayan bu formül, öğrendim ki kitap olmuş.
Üstelik çok ilginç, kitabın adı da Formül 1...
Türkiye'nin çok büyük bir tekstil firmasının genel müdürüymüş yazarı: Abdurrahman Kansu.
Şöyle bir evirdim çevirdim kitabı. Zaten benim bildiklerim.
Ben bilmeyenlere duyurayım istedim.