Türkiye'nin en iyi haber sitesi
ÖNCEL ÖZİÇER

Ne yaptın be İclal!

Gün itibariyle olaydan hâlâ haberi olmayan kaldıysa kısa bir özet geçelim: Efendim Tuna Kiremitçi geçenlerde kaleme aldığı bir yazısında ünlü çellist Jacqueline du Pre'den, -ki kendisi papazın kayığına binip öte tarafa geçeli 23 yıl kadar olmuş- sanki sevgilisiymiş gibi söz etmiş, aynı evde yaşadığını tasvirlemiş, 'ben romanımı yazarken o da çellosunu tıngırdatıyor' falan demiş. Sonunda da yazıyı 'Demek ki biriyle aynı evin içinde mutlu mesut yaşanabilinirmiş' manasına gelen bir cümleyle de bitirmiş. Vayyy Tunam Kiremitçim vay! Sen misin bunu yazan? Eski eş ve aynı gazetenin yazarı İclal Aydın açmış ağzını yummuş gözünü. Tuna'nın yeni birini bulunca eskileri yok saymasına (dolayısıyla kendisini de tabii) içerlemiş çünkü. Malum, gönül köşkü 18 odalı Tuna Kiremitçi, önce ilk karısına çok âşıktı, sonra ikinci eşi İclal'e tapıyordu, ardından eski eşine olan aşkının aslında bitmemiş olduğuna karar verdi, ardından fikir değiştirip Demet Sağıroğlu için dağları deldi vs. Kendisi bu dünyadaki birden fazla ilişki yaşayan tek insan evladı değil tabii ki... Ayran gönüllüdür, çabuk sıkılıyordur, aşka âşıktır, falan filan... Bilemeyiz ve de karışamayız. Ve fakat tüm bu 'asrın aşkı budur kadınları'nı gözümüze gözümüze soktuğu için o gözlere fazla batmaktadır. Neyse işte İclal de, Tuna'nın o satırlarından sonra, ne yazık ki eski kocasıyla iç hesaplaşmasını henüz tamamlayamadığını belgeleyen talihsiz bir yazı kaleme aldı. Bir kere canım İclalim sen de hiç mi 'araştırmacı eski sevgili' ruhu yok. Böyle durumlarda bizler n'apıyoruz, yeni sevgilinin adını sanını haber alır almaz hemen Google efendiye başvuruyoruz. Kimmiş neyin nesiymiş, sülalesi kaç kişiymiş ıncığını cıncığını öğreniyoruz. Ve de bunu kimseye çaktırmadan yapıyoruz. Adamın kulağına giderse 'Bak bak beni hâlâ unutamadı peşimi kovalıyor,' deyip de mabadı kalkmasın diye... Fakat sen ne yaptın? Gittin gözünü çıkardın! Hem ölmüş kadını adamın yeni sevgilisi zannettin, bir de bu konuda yazdığı yazıya ne kadar içerlediğini, öfkelendiğini anlatan bir yazı döşendin. Bu benim günün birinde şöyle bir şeyler döktürmem gibi: "Cemil'in, Tevfik'i de, Can''ı da kıskanmasını anlayamıyorum son günlerde... Kaç kere söyledim. Üçünüzün de yeri ayrı dedim. Her birinizi ayrı seviyorum... Hepiniz ruhumun başka bir yerini ele geçirdiniz ve biz dördümüz çok mutluyuz. Ha, zamanla ilişkiler eskiyebilir. Düne kadar mesela, Orhan'ı ne kadar çok seviyordum," dedim. Tamburi Cemil, Neyzen Tevfik ve Can Yücel. Dördünüz aynı ev, aynı kalptesiniz! Bu arada İclal, eski eşi Tuna'nın, her kadını aynı alıntı cümlesiyle tavladığını da o yazıda ifşa etmiş. Er kişi her sevgilisine 'Senin yanında iyi bir insan olmak istiyorum,' diyormuş çünkü. Bu da bana yıllaaaar önce sahnelenen Devekuşu Kabare'nin bir oyununda Metin Akpınar'ın 'Karına söylediğin lafların aynısını bana da söyleme,' diyen metresine 'Her karıya ayrı laf mı bulacaz lan?!" demesini hatırlattı. Bir de sevgili İclal, ben de bilmem rahmetli ablanın dünyanın en ünlü çellistlerinden olduğunu ama Tuna benim eski eş olsa, yazıyı okur okumaz dediğim gibi Google efendinin kapısını çalardım yahu! Ama belli ki sen hâlâ bu adama karşı çok dolusun. Hesabını kesememişsin. Masada kirli tabaklar ve boş bardaklarla tek başına kalmış, elinde adisyon kâğıdı evirip çeviriyorsun... Boşver yahu! Öyle kartla martla da değil, çıkar cüzdanı fırlat hesabı, nakit olarak! Dekontla mekontla uğraşıp tekrar hatırlamak zorunda kalmazsın. Gidene en büyük ceza bu çünkü. Unutmak. Kızamayacak, kıskanmayacak, sinirlenmeyecek kadar derin silmek. Buhar olanı kendi buharında yakmak. Dost tavsiyesidir...

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA