Türkiye'nin en iyi haber sitesi
METİN SEVER

Baykal sonunda umut oldu

Türkiye bu hafta mesir macunu şenliklerindeki gibiydi. Herkes macuna koştu! Baykal'ın görüntüleri ve istifası üzerine medyada 'büyük iktidar' diliyle 'ağır' siyasi tahliller yapıldı. Evlerde, ofislerde ise 'küçük iktidarın' dili konuşuldu. Herkes meşrebince top çevirdi, araya pas attı. Bendenize de seken toplar kaldı. İşte bendeki 'macunlar':

"SALT AKLIN ELEŞTİRİSİ!": Biliyorsunuzdur ünlü feylesof Kant cinsellikten hoşlanmayan bir arkadaşımızdı. Ona göre her cinsel arzu zihni kirletir. Aklın gereksiz şeylerle uğraşmasına neden olur. Bu nedenle cinselliği 'aklın ötenazisi' olarak nitelendirir. Ancak görünen o ki, bizim vatandaşlar Kant'ı pek ciddiye almadı. 'Zihnini kirletmede' bir beis görmedi. Bu durum yıllardır kendisine sunulan 'aklın' yavanlığından kaynaklanabilir mi? Ya da liderlerde insani bir yan görmenin heyecanı mı? Düşünsenize! Bir yanda yıllardır aseksüel görünümlü siyaset erbabımız; diğer yanda Clinton, Berlusconi, Sarkozy ile Carla Bruni. Haksız değiller. 'Salt Aklın Eleştirisi' bu olsa gerek!

HALK SCHOPENHAUERCI ÇIKTI!: Bu durumda vatandaşın Kant'çı değil Schopenhauer'cı olduğunu söyleyebiliriz! Ne diyordu Schopenhauer: "Seks tükenmek bilmez, zekâ kaynağı, bütün taşlamaların anahtarı, bütün gizemli imaların, bütün söylenmemiş tekliflerin ve tüm kaçamak bakışların anlamıdır...." Ve devam ediyordu: "Gencin ve bazen de yaşlının meditasyonudur...."

KURUCU İDEOLOJİ YENİLDİ! Bu olay cinselliğin hayatın en önemli 'kurucu öğesi' olduğunu bir kez daha gösterdi. Hayatın kurucu öğesi, kurucu ideolojinin, yani statükonun en önemli siyasi temsilcisi özelinde bile galip geldi.

ERKEK İKTİDARI KADINSILAŞIYOR: Hayat iktidar ilişkisi olarak tezahür ediyor. Evde, sokakta, işyerinde. Ancak erkeklerle kadınların iktidar kurma biçimleri farklı. Erkeklerin mücadelesi serttir. 'Küçük iktidar' alanında da yani yatakta da sokakta da 'sert' olması gerektiğini düşünür erkek. Böyle öğretilmiştir. Kadınların iktidar kurma biçimi ise 'yumuşaktır.' Osmanlı istihkam taburu gibi. Kaleye açtıkları tünellerden sızarlar. Karşı taraf uyanana kadar kale düşer. Onlara da öyle öğretilmiştir. Ancak görülen o ki, erkek 'iktidarı' da kırılınca kadınsılaşıyor. O 'sert' iktidar biçiminden, o 'babalanma' halinden babalar gibi savunma beklenir değil mi? Öyle olmuyor. Topu taca atmalar, küçük numaralar başlıyor. Baykal'ın yaptığı gibi.

ORTA SINIF İKİYÜZLÜLÜĞÜ: Ortada iki olay var: Birisi insan haklarının diğeri ahlakın kapsama alanında. Birinde açık bir mağduriyet var, diğerinde evli iki insanın ilişkisi. Evet bu alçaklığı yapanları lanetlemek gerekiyor. Ancak anlamadığım nokta şu: Mağduriyet ahlaki meseleyi ortadan kaldırır mı? Orta sınıf diyebileceğimiz CHP tabanı için öyle görünüyor. Kimse "Hocam ilk önce sen şu işi bize tane tane anlat," demiyor. 'Komplo' her derde deva gibi! Yoksa yaşanan ikiyüzlülük mü? Eğer bu olayın benzeri kendi başlarına veya rakip bir siyasi liderin başına gelseydi yine böyle davranırlar mıydı? Galiba orta sınıf ahlakının mağduriyetle ilişkisi de 'mağdur' bir ilişki.

CHP'LİLERİN RUH HALİ: Bu toplumda ölen körün badem gözlü olduğunu biliyoruz ama CHP'lilerin geldiği nokta patolojik! Televizyonda konuşan bir CHP'li meseleyi Sevr'e, laikliğe kadar getirdi. Bir başkası "Bir Deniz'i verdik, diğerini vermeyeceğiz," buyurdu. Yani Baykal'ı, Deniz Gezmiş'e benzetti! En hafifinden densizlik.

MUHALEFETİN 'KÜÇÜK İKTİDARI!: İktidar özellikle erkekler için önemli. Her iki türüyle de. Yatakta da hayatta da. İki iktidar biçiminin birbirini nasıl etkilediğine yönelik bir araştırma ilginç olurdu. 'Küçük iktidar' 'büyük iktidarı' güçlendirir mi? Ya da tersi. Baykal'ın hep muhalefette kalmasıyla 'küçük iktidar' içinden çıkması arasında bir bağ var mı? Bilmiyorum. Berlusconi'ye bakarsanız bu sefer tersi bir durum söz konusu. Yani soru zor.

BAYKAL UMUT OLDU: Gözlemim şu ki, insanlar görüntüleri izlemek istiyor. Özellikle erkekler. Baykal'a yapılanı eleştirseler de izlemekten kendilerini alamıyorlar. Çünkü bu yaşta, bu işin nasıl olduğunu merak ediyorlar. Gelecekleri adına umutlanıyorlar. Yani siyasi alanda umut olamayan Baykal, bu konuda umut oldu. Yine de hatırlatayım bir gün "Her erkek boynu büküklüğü tadacaktır." NOT: Psikeart dergisinin son sayısı çıktı. Dosya konusu 'cinsellik'. Çok iyi yazılar var. Özellikle Adnan Akçay'ın başlığını yazımda da kullandığım 'Her erkek boynu büküklüğü tadacaktır' yazısı. Bilginiz olsun.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA