Türkiye'nin en iyi haber sitesi
YEŞİM TABAK

İlyas ve İngiltere'deki alternatif yaşamı

Bu hafta sinema salonları, melodramlarda yıkılan hayalleri telafi ediyor. Hayata Çalım At, Selvi Boylum Al Yazmalım'ın (1978) rehabilitasyon merkezi. Gözükara kamyoncu İlyas, Manchester'lı tembel bir posta işçisi olarak hatalarını düzeltme fırsatı buluyor. "Onlar olmasaydı istediğini yapardın. Onlar olmasa. Onlar..." İlyas (Kadir İnanır), zihninde yankılanan bu sözler üzerine, yaklaşık otuz yıl önce al yazmalısı Asya (Türkan Şoray) ve 'Samet bebek'i terk etmişti. O pişman olana kadar, yanında çay içseniz şekerini karıştırmaya talip olacak Cemşit'in (Ahmet Mekin) çizdiği 'kusursuz destekçi' portresi, Asya'yı "Sevgi emekti" fikrine sürüklemişti bile. Düşününce, olaylar çok hızlı gelişmişti. Beklemeyi bilen Cemşit'in akıllılığı, her adımda aceleci davranan iki toy gencin arasına girdi denebilir. Tabii İlyas'ın, kaderin o ağına takılmasa başka bir ağına takıldığı anda yine paniğe kapılarak mutlaka fire vereceği gerçeği de var: Yol ustası Cemşit kalıcı olurken, kamyoncu ister istemez yoldan gelip geçecek. Atıf Yılmaz'ın klasiği, Cahit Berkay'ın hüzünlü müziği eşliğinde "Sevgi emektir" diyerek biterken, Ken Loach'un benzer bir mesaja varacak filmi Hayata Çalım At, kahramanı Eric'in (Steve Evets) şunları söyleyebileceği noktada başlıyor: "Pişmanlık büyük, bedel ağırdı". İlyas İngiltere'deki 'alternatif yaşam'ında yeniden evlenip bu kez terk edilmiş; şimdilerde, iki üvey oğlunun ergenliğini zapt etmeye çalışıyor. Hâlâ sevdiği ilk karısından, Samet adında bir oğlan yerine Sam adında, otuz yaşında bir kızı var. Torunun günlük bakımını paylaşma bahanesiyle, yıllar önce bırakıp gittiği, ama sevmeye devam ettiği Lily'yle yeniden yakınlaşmanın yollarını arıyor. İlyas'ı ailevi sorumluluklardan soğutan, işyerinde yaşadığı bir sorun karşısında patrona dayılanamayacağını "Onlar olmasaydı..." repliğiyle dile getiren güzel bir kadın olmuştu. Loach'un versiyonunda 'kaçış'ı neyin tetiklediğini, bir flashback'te görüyoruz: Sam'in doğum partisinde Eric'in ensesi bir baba figürü tarafından sertçe ve bilmişçe ovuşturularak, yeni sorumluluklarının altı çiziliyor.

MEĞER SON ŞANSI DEĞİLMİŞ
İlyas kamyonuyla kaza yapınca, tesadüf eseri yeniden Asya'nın karşısına çıkarak son kez şansını deneyip kaybediyordu. Meğer son şansı değilmiş. 'Eric olarak' bir trafik kazasına daha imza atıp, ertesinde ilk aşkını geri kazanma çalışmalarına devam ediyor. Bu kez omzunda bir 'bilge'nin, idolü Eric Cantona'nın eli var. Kral lakaplı ünlü futbolcunun tavsiyeleri, 'bin pişman' posta işçisini hedefine yaklaştırırken, ailesine sahip çıkmak adına bir kamyon dolusu arkadaştan da yardım alması gerekiyor. 'Kendine inan, irade göster, arkadaşlarınla birlik ol, her şey düzelecek...' Bu umutlarla ilerliyor film. Ken Loach'un sineması, tutkuyla değil de güvenle teslim olacağınız Cemşit Amca'ya çok yakın. Loach duygusal müzikleri, Cantona'nın futbol sahalarındaki eski zafer anlarını, gollerini gösteren anlara saklamış. Hayata Çalım At da, hayatta 'o müzikli an'ı yakalamaya dair bir film. Selvi Boylum Al Yazmalım ise, aynı anın bitmeyen çileye dönüşmesi üzerine. Herhalde bu yüzden, müziği film boyunca olduğu gibi, İstiklal Caddesi'nde, dizilerde, habire bir yerlerde dönüp durmakta. Hayata Çalım At, bu 'melodik dram'ın iyimser rövanşı, ya da 'boynu bükükler için grup terapisi'.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA