Kentsel dönüşümle birlikte geleceğin yapı ve şehirlerinin inşa edileceğini belirten Mimar Gülay Yedekçi Arslan, doğayla uyumlu binaların sırrının akkarıncalar, nilüfer yaprakları gibi canlılarda gizli olduğunu söyledi.
Doğa taklit edilmeli
Geleceğin şehirlerinin doğayla uyumlu olması gerektiğine bunun için gerekli yöntemlerin de yine doğada saklı olduğuna değinen Arslan, tarihteki mimari yapılarda bunun örneklerine rastlandığını ifade etti. Arslan "Mimarlıkta, ağaç gibi dallanmış yapılardan, çiçek analojilerine, kristallerden yıldızlara kadar çok geniş bir yelpazede değişik metaforlardan yararlanıldığı görülebilir. Buna literatürde biyokmimikri, bir başka ifadeyle doğanın taklit edilmesi deniliyor" diye konuştu.
Ter mit ofise ilham verdi
Doğadaki birçok canlının mimari yapılara esin kaynağı olduğuna dikkat çeken Arslan, buna verilebilecek en ilginç örneğin Zimbabwe'deki Eastgate Centre olduğunu kaydetti. Arslan, binadaki sistemi şöyle anlattı: "Bu bina, termit de denen akkarıncaların oluşturduğu tümseklerin model alınmasıyla tasarlanmış. Dünyanın ilk doğal soğutmalı binası. Termitlerin açtığı tünel yardımıyla sıcak hava yapıdan dışarı çıkıyor ve bu yolla tümseğin havalandırılması sağlanmış oluyor. Eastgate Centre da aynı yöntemle havalandırılıyor."
Yeşil binada enerji tüketimi % 50 daha az
Binaların çevre üzerindeki olumsuz etkilerine dikkat çeken Arslan, tüm dünyadaki yapıların ülkesel elektrik tüketiminin yüzde 70'ini, çöp tüketiminin de yüzde 65'ini oluşturduğunu belirtti. Yeşil binaların ise en düşük seviyede çevresel etki yaratan binalar olduğunu söyleyen Arslan, yeşil bina sertifikasına sahip yapıların enerji tüketimlerinin yüzde 50 oranında düştüğünü kaydetti.