ÖZGÜL APAÇE Wall Street’te başlayıp dünyaya yayılan hareket “Kapitalizm çöküyor mu?”, “Yeni bir dünya savaşı mı başlayacak?” sorularını beraberinde getirdi. Bu sorulara yanıt aranırken Almanya Başbakanı Angela Merkel “Kimse Avrupa’ya yarım yüzyıl daha barışın hâkim olacağına inanmamalı” dedi. Bir senaryoya göre mali krizi çözmeye çalışan Avrupa ülkeleri yedi yıl içinde birbirleri ile savaşmaya başlayacak. Avrupa için çizilen bu karanlık tablo kadar korkutucu bir diğer senaryo da Ortadoğu için konuşuluyor. Hatta kimilerine göre İsrail-İran savaşı başladı bile… 1.SENARYO “Kimse Avrupa’ya bir yarım yüzyıl daha barışın hâkim olacağına inanmamalı. Eğer Euro çökerse, Avrupa da çöker. Bu olmamalı.” Bu senaryoya göre Avrupa Birliği ülkelerinin “Euro’yu kurtarma” girişimleri 20 ay gibi bir süre içinde başarısız olacak. 2012 yılının ilk aylarında Yunan halkı, Yunanistan Parlamentosu’nu işgal edecek ve isyan tüm ülkeye yayılacak. Fransa ve Almanya, Yunanistan hükümetine yardım etmek için barış gücü gönderecek. Daha sonra İtalya’da, Almanya’da, İrlanda’da ve İngiltere’de benzer olaylar patlak verecek. Bozulan ekonomiler, işsizliğin ve sosyal kargaşanın giderek yayılmasına yol açarken, kıta genelinde ırkçılık ve yabancı düşmanlığı da güç kazanacak. Göçmenlere yönelik saldırılar artacak. Ekonomik kriz en büyük darbeyi 2014’te Letonya’ya vuracak. “İmparatorluk” günlerine dönmenin hayalini kuran Rusya, Letonya’daki Rusları korumak için önce Letonya’yı ardından da Estonya, Litvanya, Belarus ve Moldova’yı işgal edecek. ABD’nin kendini izole etmesiyle yalnız kalan İngiltere, AB’den çekilme kararı alınca, Rusya’dan güç alan Fransa, askerlerini harekete geçirecek ve Avrupa’ya yayılacak. Merkel’in uyarısı da gerçekleşmiş olacak. 2. SENARYO İran’ın nükleer programını tehdit olarak gören, çünkü Şahap 3 füzelerinin menzilinde bulunan İsrail, raporun açıklanmasını ardından tehditlerini somutlaştırdı. İngiliz gazetesi Daily Telegraph’a konuşan İsrail Savunma Bakanı Ehud Barak, “İran’ın tesislerini 500 sivil kayıpla yok ederiz” dedi. Zaten İsrail Cumhurbaşkanı Şimon Peres de bu ayın ortalarında İsrail’de yayın yapan Channel 2 televizyonuna çıkıp, uluslararası camianın İran’ın nükleer programıyla ilgili sorunu askeri harekât yoluyla çözme yoluna yakın olduğunu söylemişti. Aynı günlerde Angela Merkel’den de çarpıcı bir açıklama geldi. Merkel, Leipziger Volkszeitung gazetesine verdiği demeçte, İran’a yönelik bir askeri operasyon üzerinde düşünen bazı ülkelerin olduğunu belirttti. Tel Aviv’in İran’ın nükleer tesislerine saldıracağına işaret eden bu gelişmeler üzerine, İran Dışişleri Bakanı Ali Ekber Salihi, en kötü senaryoya karşı hazırlıklı olduklarını söyledi. Dünya nefeslerini tutmuş tırmanan bu gerginliğini izlerken, Tahran’ın batısında Devrim Muhafızları’na ait bir cephanelikte 17 askerin hayatını kaybettiği bir patlama meydana geldi. İngiliz medyası İran’da gerçekleşen patlamanın ardında İsrail istihbarat örgütü Mossad’ın olduğunu iddia etti. Ölen askerler arasında füze savunma sistemleri konusunda uzman devrim muhafızı General Hassan Moghaddam’ın olduğu belirtildi. Moghaddam’ın ölümüyle ilgili sorulan bir soruya İsrail Savunma Bakanı Ehud Barak, “Bunun daha fazlası olabilir” cevabını verdi. Tam da bu günlerde İngiliz Daily Telegraph hiç de şaşırtıcı olmayan şu ididayı ortaya attı: “İsrail gelecek yaz başında İran’a saldırabilir.” Asıl korkutucu olan şu ki, bu kâbus senaryosu gerçek olursa İsrail’in İran’a saldırısı bölgesel bir savaşa dönüşebilir… Zira Mossad’ın eski başkanı Meir Dagan, İsrail’in İran’a müdahalesi durumunda Suriye ve Hizbullah’ın da bu savaşın içine gireceği uyarısında bulundu. İran ordusunun en üst düzey görevlilerinden General Mesud Cazayeri de “Yanıtımız Ortadoğu’yla sınırlı kalmaz” tehdidini savurdu. 3. SENARYO Aslında son günlerde gerek Türk medyasında gerekse batı medyasında yakın zamana kadar iki kardeş ülke olan, dostluk ilişkilerine gıpta ile bakılan Türkiye ve Suriye’nin adım adım savaşa sürüklendiğini öne süren pek çok haber ve köşe yazısı çıktı. Bu değerlendirme yazılarından bazılarında dikkat çekici iddialar var. Buna göre asıl amaç Türkiye-İran savaşı çıkarmak. Nasıl mı? Şöyle… Bu senaryoya göre, Libya’dan sonra sıradaki ülkeler Suriye ve İran… Libya modelinin uygulanmaya çalışıldığı bu iki ülkeyi kanlı iç savaşlar bekliyor. Ve bu kez Amerika’nın üstlendiği rolü Türkiye oynayacak. Bu da Obama tarzı olarak değerlendiriliyor. Başkan Bush rejimleri değiştirmek için ülkeleri doğrudan işgal ederdi ama Demokratlara göre bu yaklaşım Amerika’yı batırdı. Onlara göre ekonomik kriz, Irak ve Afganistan maceralarının sonucu. Kötü örneklerden ders alan Obama ve Demokratlar Libya, Mısır ve Tunus’ta çok farklı bir model uyguladılar. Libya’da yönetim ABD’nin istediği doğrultusunda değişti ama görünüşte Amerika kılını bile kıpırdatmadı. Bu senaryoya göre şimdi Suriye iç savaşa sürüklenecek ve burada asıl rolü Türkiye üstlenecek. Zaten Suriye’ye göre Türkiye, Suriye’deki rejimi değiştirmek istiyor ve muhaliflerine kapılarına açarak iç savaşı açıkça teşvik ediyor. Bu senaryonun en can alıcı noktasına geldik. Buna göre aslında amaçlanan Suriye - Türkiye savaşı çıkartmak. Tabii ardından Suriye’nin en büyük destekçisi İran’da işe dahil olacak. Eğer Türkiye, İran’ı durdurulabilirse, Amerika ve İsrail, İran derdinden kurtulmuş olacak. Bu arada Türkiye de askeri ve iktisadi yönlerden zayıflamış olacak… 4. SENARYO Ne var ki son dönemde meydana gelen olaylar Avrupa’nın güvenliğini tehdit ediyor. Bu durum dünya savaşına kadar gidebilir. Sırp halkının Kosova’daki gelişmelere tahammülsüzlüğü bu savaşa neden olabilir. 1. Dünya Savaşı da Balkanlar’da başlamıştı. Rusya, NATO’dan bir komisyonun kurulmasını istedi ama NATO reddetti. Rusya bundan böyle de Kosova’nın bağımsızlığını tanımayacak. 5. SENARYO Bu senaryoya göre Türkiye 2020’de dünyanın en büyük 10’uncu ekonomisine sahip olmuştur. Rusya ise çökmüştür. Hem Avrasya’nın hem de Arap dünyasının en güçlü aktörü haline gelen Türkiye, sınırlarını Avrasya ve Ortadoğu imparatorluğu haline gelene değin genişletir. 2050’ye gelindiğinde dünya güçleri büyük bir gerilim içindedir. Çünkü ABD, Türkiye’nin ve Japonya’nın Orta Asya ve Avrasya’daki hâkimiyetinden rahatsızdır. Amerika’nın doğal müttefiki haline gelen Polonya, Ukrayna’yı ele geçirmesine ve Akdeniz’e inmesine engel olan Türkiye’yle çatışmaya başlar. Türkiye ve Japonya da ABD’ye karşı ittifak kurar. ABD, Türkiye ve Japonya’yı büyük bir tehdit olarak görmesine rağmen ilk etapta sıcak savaşa girmek istemez. Bu arada Amerika uzayda büyük bir insansız ordu kurmuştur. ABD uzaydaki silahlarını Türkiye’ye doğrultarak, Türkiye’den Ukrayna ve Balkanlar’ın kontrolünü Polonya’ya vermesini ve Kafkasya’dan çekilmesini ister. Türkiye ise buna karşılık Japonya’yı yanına alarak savaşa girer. ABD’nin uzay sistemini hedef alan saldırı, Kasım 2050’de Japonlardan gelir. Türkiye, Polonya’dan kurtulmak için Almanya’dan yardım ister. Bu senaryonun sonu kötü bitiyor. Buna göre savaş Japonya, Türkiye ve Almanya’yı harabeye çeviriyor… 6. SENARYO “ABD siber saldırıları savaş nedeni sayacak.” ABD Temsilciler Meclisi İstihbarat Komitesi Başkanı Mike Rogers, “Çin’in internet üzerinden yaptığı saldırılarla ABD’den bilgi çalma çabalarının ‘tahammül edilemez bir noktaya’ geldiğini ve birçok devletin Pekin’i bu konuda durdurmak için harekete geçmesi gerektiğini” söyledi. Bu arada Çin-ABD gerilimi ticaret alanında da tırmandı. Amerika’nın, para birimleri yuanın değerlenmesini zorlayacak bir yasayı onaylaması durumunda Çinli yetkililer ticaret savaşı açacakları uyarısında bulundular… 21. yüzyılın iki rakip gücü ABD ile Çin arasında ticaret ve internet yüzünden çıkan gerilim son olarak da Tayvan yüzünden tırmandı… Obama Tayvan’a 6.4 milyar dolarlık silah satışını devreye sokunca, Çin bölgesel ve uluslararası işbirliğini kesme tehdidi savurdu… Bu arada Avustralya’ya giden Başkan Obama 2012 başında Avustralya’ya 250 deniz piyadesi gönderileceğini açıkladı… ABD’nin bu hamlesinin Pekin hükümeti tarafından Washington’ın Çin’i çevreleme girişimlerinin son halkası olarak yorumlanması mümkün. Arap medyası ve analistler Suriye’nin artan izolasyonunun bölgesel savaş olasılığı yarattığını öne sürüyorlar.