COTE D'AZUR'DA BİR EVİ VAR Klasik Fransız mimarisinin 1950’lerde yapılmış güzel bir örneği olan bu apartman dairesini, ikinci kez birlikte çalıştığı iç mimar Necibe ve Birol Darcan çiftiyle yapmaya karar vermiş Sibel Can... Ünlü sanatçı, “Kısa tatillerimizde bu bölgede yaşayan arkadaşlarımızla geçirdiğimiz keyifli zamanlar, buralara karşı olan beğenimizi sevgiye dönüştürdü. Sevdiğimiz insanlar, aynı zamanda yaşadığımız ya da yaşamak istediğimiz yerleri de sevip sevmememizde önemli rol oynuyor. Dolayısıyla ev yaşantısını sevmem, arkadaşlarımla bağlarımın güçlü olması ile birleşince ‘Neden olmasın?’ dedim, onlarla aynı zamanda komşu olmayı da seçtim.” sözleriyle evi alma nedenini ifade ediyor. TATİL, KÜLTÜR VE SANAT BİR ARADA MONACO, PRENSESİ GİBİ ÖZEL BİR YER DÖRT ODA BİR SALON BU EVLERDE YAŞIYORLAR Özge Özberk bu evde yaşıyor 290 m2’lik dubleks evin en üstünde de yarım kat yükselen ferah bir çatı odası var. Ana girişte üç oda, bir banyo; bahçe katında salon, mutfak, misafir tuvaleti, yardımcı odası ve çamaşırhane bulunuyor. Benim için evde en önemli unsur iyi bir manzaraya uyanmak. Bu bana gazete yazılarım için de ilham verici oluyor hem. Ahşap eve güzel ve sıcak nostaljik bir duygu katıyor. Morun da Rumeli türkülerini hatırlatan hüzünlü neşesini seviyorum. Çift, çatı katını kendilerine özel, içinde açık jakuzisi ve duşu ile bir süit olarak tasarlamış. Özberk, “Eşim de ben de evde ne istediğimizi başından beri çok iyi biliyorduk. Kendi yaşam alışkanlıklarımız ve hayallerimiz doğrultusunda bu ev şu anki görünümüne kavuştu” diyor. Evin dekorasyonunu çağdaş retro ve biraz da minimal tarzda yaptıklarından bahsediyor. Salon duvarında asılı olan turuncu tablo burayı dekore ederken çıkış noktaları olmuş: “Bunu balayımızda Bali’den satın almıştık ve salona güneş gibi doğdu...” Açık kesekağıdı ile renklenen evin bir duvarını özellikle farklı ve geometrik desenli kağıt ile kaplatmak istemişler. Salon ve yatak odalarında zeminde ahşap, diğer bölümlerde seramik taş dikkat çekiyor. “1970’lerin retro, funky tarzda döşenmiş evlerini ikimiz de seviyoruz. Buranın da içine girene yüksek enerji veren bir ev olmasını arzu etmiştik” diye anlatan Özge Özberk, alt katta salon ve mutfağı ayıran koridora beyaz lake bir bar yaptırdıklarından bahsediyor. Disko topu ve duvardaki çıkartmalar yardımıyla bu bölüme parti evi havası katmaya çalışmışlar. Çift, evde aydınlatmalar üzerinde çok durmuş. Salonda gece ambiyansının çok farklı olduğunu söylüyor. Tavanda renkleri devamlı değişen led gömme ışıklandırmalar var. Özel yapım beyaz antilop oturma gruplarına Modoko, Mudo Concept ve Habitat’tan alınan renkli eşya ve aksesuvarlar eşlik etmiş. “Hayim, internetten alışveriş etmeye çok meraklı” diye belirten Özberk, duvardaki renkli saatlerin, rafların ve çıkartmaların çoğunun eşinin Amazon’dan verdiği siparişler olduğunu söylüyor. Yazın evin havuzlu bahçesinde barbekü yapıp eş dost ağırlamayı seviyorlar. “Hayim, Uzakdoğu yemekleri konusunda uzman. Ben biraz şipşakçıyım” diyen Özge Özberk, havaların ısınmasını ve bahçe partilerini yapmayı dört gözle beklediğini özellikle belirtiyor. Çift, burada hem hayallerindeki aile, hem de parti evini güzel yaratmışa benziyor. İşte Wilma Elles'in evi Bu eve bir sene önce taşınmış Elles... “Mutfak ve banyolar şu anda tadilatta. Burası tarihi bir apartman çünkü. Ve harikulade bir manzarası var” diye anlatmaya başlıyor. Beyoğlu, onun Nişantaşı ve Arnavutköy gibi en sevdiği semtler arasında... “Burada oyunculuğumu besleyen müthiş bir enerji var” diyor. 400 m2’lik yüksek tavanlı ev, son derece ferah bir salon, uzun bir koridor, beş oda, iki banyo ve mutfaktan oluşuyor. “Minimal tarzda döşenmiş evleri çok beğenirim. O yüzden, burayı dekore ederken, etrafta çok fazla mobilya ve gereksiz aksesuvar olsun istemedim” diyor. Swarovski’nin kristal ev objelerine bayılıyor ama... “Özellikle de bu melekli olanı çok şeker” diyerek The Woo’dan aldığı ahşap kitaplık üzerindeki kristal cam meleği işaret ediyor. Ahşap parkeli, beyaza boyanmış salonunun tam ortasında mor kadife kumaşla kaplanmış geniş ve rahat L bir kanepe dikkat çekiyor. Oyunculuk ve İstanbul üzerine olan kitaplarını da ortadaki beyaz sehpasına yerleştirmiş Elles... Üzerinde mor renkli cam aksesuvarlar var. Uzun yemek masası üzerinde ise yine mor orkideler dikkat çekiyor: “Renklerin gücüne inanırım. Özellikle mor, benim en sevdiğim renktir evde. Girdiği ortama farklı bir enerji katıyor. Kıyafetlerde ve dekorasyon seçimlerimde elim ilk bu renge gider hep...” SABA TÜMER'İN 140 M2'LİK EVİ Canlı yayın stresinden uzak, sükunetli bir sığınak onunki... Tam da olmasını arzu ettiği gibi... “Böyle bir manzaraya sahip, şöminesi olan bir eve geçme hayalim vardı uzun zamandır. Evin resimlerini InStyle Home’da görüp çok beğenmiştim. Yazıdan sahibinin taşınacağını öğrenince takibe almıştım” diye anlatmaya başlıyor evi keşfetme hikayesini Saba Tümer. Evin içinde fazla tadilat olmadığını söylüyor Saba Tümer; “Salonu tamamen kaplayan Toile de Jouy desenli duvar kağıtları söküldü ve onun yerine çok sevdiğim antrasit gri ve bordo ile boyandı duvarlar” diyor. Koyu ahşap parke üzerine ise eve çok modern ve genç bir enerji kattığını düşündüğü Coco halılar tercih etmiş. Şöminenin yanında kadife kaplı, üzeri yastıklı, ferah bir aşk yatağı olduğundan bahsediyor muzipçe. “Göreceğiz artık” diyerek o meşhur kahkahasından atıveriyor sonra birden. VALİDE SULTAN'IN GERÇEK SARAYI Çehre, yorgun argın setten eve geldiğinde kendisini dinlendirecek, tam da kendini yansıtacak bir ev tasarlamasını istemiş mimarı Sinem Dural’dan... “Buranın tamamlanması iki ay sürdü. Yemek odasının arka duvarı için hâlâ modern bir tablo arıyorum. Belki salona bir lamba gelir, o kadar” diyor. Bu ferah dairede gereksiz hiçbir eşyaya yer vermemiş. “Çok eşyalı evler bana göre değil. Burası şu anda tam kararında” diyor. Yüksek ahşap şamdanlara, sehpa ve dresuar üstündeki gümüş aksesuvarlar eşlik ediyor. Kumaş seçimlerinde ise pastel tonlar hakim... Dekorasyona çok meraklı olduğunu anlatan Çehre, bu konularda asla teslimiyeti başka birine bırakamayacağını açıklıyor. “Birkaç ev dekore etmişliğim de var. Çok keyif alırım bu tarz işlerle meşgul olmaktan” diyor. Salondaki iki uzun koton kumaşlı kanepeye önünde cam büyük bir sehpa eşlik ediyor. “Gerçi bazen bu kumaş kendini bırakıp buruşuk duruyor” diye anlatan Çehre, gözünü rahatsız eden ufak ayrıntılara pek tahammül gösteremeyeceğinin altını çiziyor. Her şey net, düzgün ve yerli yerinde gözüksün istiyor. Peki evde bir günü nasıl geçiyor Nebahat Çehre’nin dersiniz? “Sabahları erken kalkıp kahvaltımı yapar, hemen gazetelerimi okurum. Teknolojiyi hayatıma mümkün mertebe sokmamaya gayret ediyorum. Internet kullanmam ve gereksiz yere telefonla konuşmak hoşuma gitmez. Benimle uzun sohbet etmek isteyen arkadaşlarımla yüz yüze görüşmeyi tercih ediyorum” diye anlatıyor. AJDA PEKKAN Oldukça modern döşenmiş bir ev onunki. Sade ve Uzakdoğu işi mobilyalar dengeli kullanılarak salonda güzel bir armoni yakalanmış. Aile fotoğrafları ise salonun başköşelerini kapmış gözüküyor. Ünlü sanatçı yatak odasında dışı ayna kaplı bir gardrop kullanmayı tercih etmiş. Evin tüm duvarları beyaz. Salonda az ve öz ama zevkli aksesuvarlar dikkat çekiyor. Salonun baş köşesinde ihtişamıyla göz kamaştıran bir de piyano var. Ajda Pekkan, yorgun sahne çalışmalarının ardından en büyük zevkinin evinde vakit geçirmek olduğunu söylüyor. Evin giriş bölümünde büyük cam bir sehpa göze çarpıyor. Sehpanın üzeri şamdanlarla süslenmiş durumda. Sanatçı evinin bir bölümünü stüdyo olarak kullanıyor. Ajda Pekkan'ın banyosunda bulunan jakuziye Türk hamamı edası verilmiş. Banyo aynasının önü sayısız makyaj malzemesi ve aksesuvar ile dolu. 'EVİMİZ KALEMİZDİR' Evlerine Temmuz 2011’de taşınan çift, bu siteyi sessiz ve sakin, doğanın içinde olmasının yanı sıra çocuklar için korunaklı ve rahat olması nedeniyle tercih etmiş. 500 metrekare eve ilk taşınıldığında ev bakımlı vaziyette olmasına rağmen çeşitli değişiklikler ve tadilatlar yapılmış. Detayları Selin Denizli Burnaz şöyle anlatıyor; “Bu arada insanın eşinin iç mimar olması aslında zor bir durum. Her ne kadar evimizin mobilya seçimini ben yapmış olsam da yerleştirme ve renklerle ilgili seçimi kendim yaptım sanırken gördüm ki hep Abdullah’ın dediği olmuş. İç mimarların olayı bu sanırım, sen kendin yaptın sanıyorsun ama aslında onlar sana isteklerini yaptırmış oluyorlar. Ne yapalım, en azından ben de Abdullah Burnaz gibi ünlü bir mimarla çalıştım diyebilirim. Bu da bir şeydir” “Dekorasyonda net bir ilham kaynağı var diyemem. Ama huzur ve sukûnet temel çıkış noktamız oldu. Bir de ailelerimizin varlıklarını her daim yanımızda hissetmek için onlardan aldığımız parçaların tamamını kullandık. Bunlar arasında antikalar, gümüşler ve mobilyalar bulunuyor. Her birinin bir hikâyesi var ve hepsi çok özel. Abdullah da ben de gri rengini hem giyimde hem de mobilyada çok sevdiğimiz için ağırlıklı bu rengi kullandık. Parkeleri de gri hareli seçtik” Abdullah Burnaz ise “Yaşam alanlarımızı biraz daha rahatlığa ve günlük yaşantımızın gereksinimlerine göre planladık. Her bir noktasını ve bölümünü kullanmak için düşündük. Bir iç mimar olarak en sevmediğim şeyler, kullanılamayan mekânlar, heykel gibi salonlar ya da oturulamayan koltuklardır. Evin aydınlatmasında homojenlikten çok, bölgesel olmasının yanı sıra karanlık ve aydınlık farklarının belirgin olmasını istedim. Tavan spotlarını azaltıp abajurlarla daha kontrastları olan bir atmosfer yakalamaya çalıştım.” diyor. “Her bir parça bizi yormadan zamanla sıkılmayacağımızı düşündüğümüz şekilde seçildi. Yemek yenecek masalar uzun oturum için konforlu, kanepeler oturmaktan ziyade uzanmak için uygun olarak seçildi. Herkesin ideal dekor anlayışı farklıdır. Biz de temel olan rahatlık ve fonksiyonellik olduğu için evin ortasına bir çalışma bölümü koymak örneğin bizi hiç rahatsız etmedi.' 'Evde televizyon karşında oturacak rahat koltuk ya da kanepe olmadan sanırım ikimiz de yaşayamayız.' Mutfak yemek masası ve sandalyeleri Abdullah Burnaz Design Team özel imalat tasarımı. Sarı yuvarlak tepsi Selin Denizli Burnaz’ın babasından hediye. “Markizin önünde babamın bana hediyesi küçük bir ipek İran halısı var. Dekoratif amaçlı kullandık. Antika melek heykel babamın evinden aldığım çok sevdiğim bir parça” diyor Selin Denizli Burnaz. Yatak takımı ve abajurlart Fatih Kıral'dan olup zemine duvardan duvara halı kaplanmış. ekoratif duvar boya uygulaması Abdullah Burnaz Design Team çalışması. Sağ köşedeki sini üzerindeki antika şamdan Selin Denizli Burnaz'ın baba evinden. Yatak odasının diğer bölümüne kütüphane köşesi yapılmış. Selin Denizli Burnaz, 'Kütüphanemde politik ve siyasi içerikli kitaplarım var. Elbette vazgeçilmez şiir kitaplarımın yanı sıra kendi yazdığım yazı ve şiirlerin toplandığı, yaklaşık 20 senedir biriktirdiğim defterlerim de bulunuyor. diyor. Çatı katında yer alan misafir odasında otantik bir dekorasyon uygulanmış. Yatak örtüsü ve yastıklar özel dikim. Yatak başı Ralph Lauren’den alınmış. Avize Selin Denizli Burnaz’ın baba evinden. Lavabo dolabı özel imalat. Ayna Addresistanbul’dan olup dekoratif duvar boya uygulaması Abdullah Burnaz Design Team çalışması. Raf düzeneği Ray Dolap’tan olup antika koltuk Selin Denizli Burnaz’ın anne evinden gelen parçalar. AYŞEGÜL ALDİNÇ'İN MUHTEŞEM EVİ 14 yıl önce taşındığı çatı dubleksi evini, daha sıvaları kurumamışken satın almış. Tüm iç dekorasyonunu o zamanki zevki doğrultusunda kendisi düzenlemiş. Ama şimdilerde evin dekorasyonunu biraz yenilemek istediğini söylüyor. 'HEP SIRTIM DENİZE DÖNÜK OTURUYORUM' Evin en karakteristik özelliği, hiç kuşkusuz Boğaz’a ve Adalar’a hakim olan muhteşem manzarası. Her odadan deniz gözüküyor burada. O da zaten ilk bu özelliğine vurulmuş evin. Yaşadığı diğer evlerinde de denizi hep gördüğünden bahsediyor bize. “Ama hakkını veriyor musun diye bir sorun” diyor. Salondayken hep sırtı denize dönük otururmuş. “Belli bir zamandan sonra deniz poster etkisi yapıyor insana. Eve ilk gelen hep burada oturduğumu düşünüyor doğal olarak. Ama işin aslı öyle değil. Alışkanlıklar söz konusu olunca değer bilmezlikler başlıyor galiba. Benim durumum da o hesap” diye samimiyetle anlatıyor. Onun için salonu, sayılı dostları geldiğinde vakit geçirdiği bir mekan daha çok. Aldinç, evinde kendi kendiyle baş başa kalmayı sevenlerden. “Bu benim seçimim tabii. Çok az insanla misafirlik ilişkim vardır” diyor ve devam ediyor: “Evinde davetler, partiler veren biri hiç olmadım. Ben gittiğim yerlerden bazen çaktırmadan kaçabilirim, ama evinizde davet verince nereye kaçacaksınız?” CÜNDÜBEYOĞLU'NUN KUMDAN KALESİ Oyuncu Ebru Cündübeyoğlu, radyocu eşi Mert Güçlü Mete ve kızı Duru ile yaşadığı bu apartman dairesine yedi yıl önce taşınmış. Evinin salonunda başlıyoruz konuşmaya... Kurtköy’de yaşama kararını 10 yıl önce almış: “Daha önce Gayrettepe’de yaşıyordum. İyi bir yatırım olacağını düşünen teyzem beni buradan bir ev sahibi olmaya ikna etti. O zamana kadar Kurtköy’ün yolunu bile bilmezdim. Gelip burada yaşamaya başlayınca da sevdim. Evet, şehre biraz uzak. Ama insan zamanla alışıyor. Benim hayatımı da çok etkilemiyor açıkçası. Burası bölge olarak ‘uydu kent’ seçilmişti vakti zamanında. Yani alt yapısı ve mimari gelişimi istikrarlı büyüyen bir yer...” 250 m2’lik daire, dört oda, salon, mutfak ve iki banyodan oluşuyor. Eve girdiklerinde birçok değişiklik yapmışlar. Bu konuda mimar Erhan Bozoğlu’ndan yardım almışlar. Cündübeyoğlu için evde çok dolap olması önemliymiş. Banyo ve mutfak da Cündübeyoğlu’nun isteğine göre baştan yenilenmiş. “Eşim bu konuda her ayrıntıyı bana bıraktı. Ben de bu işlere zaten meraklıyım” diyor. Kum rengi salon duvarlarına uyum sağlayacağını düşündüğü için bal köpüğü renginde bir oturma grubu tercih etmiş. “Pastel tonları evde görmeyi seviyorum. Ama aralara mutlaka renk katmak lazım” derken salonun diğer köşesindeki kırmızı oturma köşesini işaret ediyor: “Kırmızı girdiği mekana müthiş enerji katıyor ve bu salona da böyle bir renk lazımdı galiba...” Evdeki çoğu mobilya ağırlıklı olarak Modoko’daki Karizma Mobilya’ya özel yaptırılmış. “Kanepeler salonun ebatına uygun olarak tasarlandı. Evde rahat kanepelerin ve üzeri yumuşak dokulu tekstil ürünlerinin olması önem verdiğim unsurlardandı” diyor ünlü oyuncu... Süet hissi veren oturma grubunun kumaşını yemek masasının iskemlelerinde de kullanmışlar bu yüzden. Salon duvarına astığı Fabian Perez reprodüksiyonlarını ise aile dostları Nur Karaçelebi yapmış: “Tango yapmayı çok seviyorum. Perez’in de bu tango yapanlar serisini çok beğenirdim. Sonunda yaptırmaya karar verdim.” Lineadecor modern beyaz mutfağını özellikle ada olarak tercih etmiş. “Evdeyken mutfakta eşim ve kızımla zaman geçirmeyi severim. Ben yemek hazırlarken birileriyle sohbet etmek güzel oluyor” diyor Cündübeyoğlu. Papaz yahnisi ve leziz soslu salataları çok meşhurmuş. Dizi setinden eve yorgun dönse de mutfağa girmeyi ihmal etmemeye çalışırmış. “Ama geçenlerde eşim ev makarnası yapmaya karar verdi ve ben ona yamaklık yaptım bu sefer” diye keyifle anlatıyor. Mutfak ne kadar aydınlık ve ferah olmalıysa, antre de bir o kadar renkli ve yüksek enerjili olmalı ona göre. “Genelde evlerin antresi es geçiliyor gibi geliyor bana. Benim içinse bir evin en önemli yeri... O yüzden burayı renk konusunda cazibe merkezi yaptım” diyen oyuncu, keçe kalemle kendi çizdiği “mandala”ları çerçeveleterek buraya asmış. Bunun Hint kökenli inanışlarda metafizik veya sembolik bakımdan mikro kozmosu gösteren şekillere verilen ad olduğunu anlatıyor: “Genellikle daire veya kare şeklinde olan ve her şeyin mistik merkezini sembolize eden mandala’lar benim de meditasyon nesnemdir. Her bir deseni yaparken hep ailem, sevdiklerim ve ülkem için güzel dileklerde bulundum.” BEGÜM'ÜN 'MASAL' Bebek’te yemyeşil bir korunun bitişiğinde küçük bir evde oturuyor Begüm Birgören. Kapıdan girildiğinde yeşillikler arasında, Boğaz’ı gören, rengarenk döşenmiş bir salon karşılıyor insanı. “Buraya 1,5 sene önce taşındım. İlk halini bilseniz şimdi gözlerinize inanamazdınız” diyerek anlatmaya başlıyor. Üç kattan oluşan 120 metrekarelik evin her noktasında Birgören’in büyük emeği var. “Bu eve ne bir mimar ne de dekoratör girdi. Her ayrıntısı ile Sarp ve ben ilgilendik” diyor. “Ben daha önce Cihangir’de oturuyordum, Sarp da Bebek’te. Burayı emlakçı bize gösterdiğinde ikimizin de içi ısınmıştı. Manzarası, bahçesi olması bizim için çok önemliydi. Çünkü gördüğünüz kedimizin yanı sıra şu an eğitimde olan iki kurt köpeğimiz de bizimle burada yaşacaktı” diye anlatmayı sürdürüyor Birgören... Aşağıda yatak odası, en üstte ise bir çatı katı var. Burası şimdilik Sarp Levendoğlu’nun Playstation odası. Ama ileride bebek odası yapmayı planladıklarından bahsediyor Birgören: “Eve ilk taşındığımda çok harabeydi. ıçindeki gereksiz duvarları yıkıp, merdivenin yerini değiştirdik. Banyolar baştan yapıldı. Tadilat üç ay sürdü.” Yatak odasında spa keyfi Evin en dikkat çekici mekanı hiç kuşkusuz yatak odasında yer alan açık banyo... Burası tam da banyo keyfini uzatmaktan zevk alan birinin tarzına göre... “Bazen işlerin yoğunluğundan spa keyfine zaman olmuyor. Burayı o yüzden yaptım” diyor. Canlı bitkiler, kokulu mumlar, sandal ağacı kokan tütsü ve dev Buda heykelleri ile buraya mistik bir görüntü kazandırmış: “Lush’ta sabun çeşidi çok. Her tarz kokulu sabunu bulabiliyorum orada.” Ünlü misafirler hiç eksik olmuyor CAROLINE KOÇ BU EVDE YAŞIYOR “Çeşme bütün çocukluğumu geçirdiğim yer. Yazları mutlaka belli bir zamanı orada geçirmeyi hâlâ seviyorum” derken Caroline Koç’un gözleri parlıyor. Onun için Çeşme ve Alaçatı’da olmanın belki de en güzel yanı geçmişe, çocukluğuna dair güzel anıları hatırlatması... “Denizinin mavi rengini ve soğukluğunu severim. Kasaba özelliğini bozmadan koruyor olması, gecelerinin canlılığı da Çeşme’nin güzel yanlarından” diyen Koç, gülerek ekliyor: “Bir de geleneksel İzmir lokması var tabii...” Aile büyüdüğü ve ilerde çocuklar da burada vakit geçirmeyi çok istediği için ailece Alaçatı’da bir yer edinmeye karar vermişler ve Alaçatı Port projesinden bir ev satın almışlar. 180 metrekarelikk ev üç yatak odasına sahip. Ayrıca denize bakan güzel bir de terası var. Ilıca tarafından olmalarına rağmen Alaçatı’yı tercih etmelerinin en büyük nedeni ise buranın tarzını her zaman korumuş olması Koç, beyaz rengin ağırlıkta olduğu evinde -kısa süreli tatillerde kullandıkları için- hem kullanışlı hem de bakımı kolay eşyalara yer verdiklerini vurguluyor. Kendi markası evine de damga vurmuş AYŞE ÖZYILMAZEL Nişantaşı’ndaki bu daireyi emlakçı ile başka bir eve bakmaya giderken fark etmiş: “Apartman yeni bitmişti, kimsecikler yerleşmemişti daha. ıçini bile görmeden ‘Tamam burada oturacağım ben’ diyerek yarı yoldan dönmüştüm. Zaten aylarca, yıllarca ev arayanlara şaşıyorum. Bugün taşınmaya karar vereyim, akşamına istediğim gibi bir evi mutlaka bulurum.” Zaten taşınması yine gündemde. “Abdi İpekçi Caddesi’nde yeni biten bir apartmanı gözüme kestirdim. Niyetim iki ay sonra orada olmak. Yeni bir eve geçme, orada ilk yaşayacak ilk kişi olma fikrine bayılıyorum. Sıfır daire sevenlerdenim anlayacağınız” diye gülerek anlatıyor. Nişantaşı’nda, şakayık Sokak’ta doğmuş. Bu semtten uzakta yaşamak hiç ona göre değil. “Beyoğlu ve Cihangir’de yaşamayı düşünmedim. Nişantaşı bana hayatın içinde olduğumu hissettiren ve beni besleyen, ruhuma uygun bir damar adeta... Sevdiğim mekanlar, sinema, arkadaşlarım, terzim, manavım hepsi yürüme mesafesinde” diyerek, buradan niye vazgeçemeyeceğini açıklıyor bir çırpıda... 100 metrekarelik evi salon, mutfak, üç oda ve iki banyodan oluşuyor. “Tam bana göre. Ne çok büyük, ne çok küçük. Pratik bir ev burası” diyor. Mutfağa girip ara sıra eve çağırdığı arkadaşlarına yemekler yapıyor. “Puf böreğim iyidir” diyor kendinden emin bir ifadeyle. Modern tarzda dekore ettiği evinde ağırlıklı olarak Mudo Concept ve IKEA’dan tercihler yapmış. “Ahşap mobilya seviyorum. Ayrıca evde beyaz ferahlığını da hissetmek hoşuma gider. O yüzden L kanepem bembeyaz” diyor. Üzerinde yayılmayı sevdiğini söylediği bu oturma grubunu, Yastık Mağazası’ndan alınmış desenli yastıklar süslüyor. Çiçek, evde onun için olmazsa olmaz... Penceresinin hemen karşısında Marjinal Çiçekçi’nin olması büyük şans. “Evimde, her daim taze çiçek var bu sayede” diyor. Ayşe Özyılmazel, evdeki iki odayı giyinme odası yapmış: “Kıyafet almaya meraklıyım. Bazen onları koyacak yer olmuyor. Kıyafetleri vermek için eskimelerini beklemem. Arkadaşlarıma dağıtırım, onlar da bu durumdan memnunlar. Ev değiştirirken eşya konusunda da aynı şeyi yaparım. Yeni eve, yeni eşya ve enerji girsin isterim” diyor. Sadece aile fotoğrafları demirbaş onun için... EBRU AKEL Güzel sunucu evinin dekorasyonu için eski sevgilisi Can Ateş’in kardeşinden yardım almış. Evin hemen her odasında pastel tonlar göze çarpıyor. Akel evini anlatırken, “Hayalimdeki ev yaşanan ev; içeri girdiğimde sıcaklığını hissettiğim yer. Konumu, manzarası önemli değil…” diyor. Camın hemne önünde yer alan kırmızı koltuk ve cam kenarındaki üç saksı evin ilk sakinleri... Yemek bölümündeki tablo İsmet Doğan’a ait. Bordo deri day-bed’in bulunduğu bölüm, Ebru Akel’in çalışma köşesi... Senaryolara burada çalışıyor, repliklerini burada ezberliyor EVİM İÇ DÜNYAMI YANSITIYOR 'Yoğun geçen tanıtım döneminde en güzel kafa dinlediğim yer hep evim oldu” diye söze başlayan şarkıcı, buraya taşınma kararını reklamcı eşi Mehmet Ali Ilıcak ile birlikte beş yıl önce almış: “Evi ilk gördüğümde ‘Tam aradığım yer, çok da güzel bir enerjisi var’ dediğimi hatırlıyorum. Daha önce şehrin ortasında plaza yaşamımız vardı.” “Evim de tıpkı seslendirdiğim şarkılar gibi iç dünyamı yansıtsın istedim” diyen Meyra’nın modern ve klasik tarzı harmanlandığı evinde her ince ayrıntıya çok özen gösterdiği hemen belli oluyor. Eşi dekorasyon işini tamamen ona bırakmış. “Ama kayınvalidem Nazlı Ilıcak’tan çok fikir ve yardım almıştım” diye neşeli bir ifadeyle anlatıyor ev sahibesi. İkisi, aydınlık ve ferah olan bu evi dekore ederken, Çukurcuma ve Horhor’daki antikacıları epey arşınlamışlar. 250 metrekarelik üç katlı villanın en üstünde iki oda ile bir banyo, girişte ebeveyn, çalışma odası ve iki banyo yer alıyor. Bahçe katında ise salon, mutfak ve içinde banyosu olan bir televizyon odası daha var. Şampanya rengi duvarlara, özel yaptırdığı krem şönil kumaşla kaplı iki rahat kanepe eşlik ediyor. Şampanya rengi duvarlara, özel yaptırdığı krem şönil kumaşla kaplı iki rahat kanepe eşlik ediyor. “Otururken elim değdiğinde yumuşak doku hissetmeliyim. Baz olarak düz krem rengi oturma grubuna pembe, mavi tonlarında yastıklar, örtüler ve aksesuvarlar eklemek istedim” diyen Meyra, yakın arkadaşı modacı Enci Velidedeoğlu’nun ona hediye ettiği pembe örtüyü de en çok vakit geçirdiğini söylediği kanepesinin üzerine sermiş. Evde olmanın keyfini sürerken, Osho’nun kitapları arasında kaybolmayı seviyormuş: “Hepsi de spritüel tarafıma iyi gelen kitaplar” diyor. Oscar’ları toplayan “Black Swan” filmini izlerken ne kadar etkilendiğini anlatıyor sonra da... Yemek yapmak Meyra’ya göre değil. Ama özel durumlarda mutfağa girmeyi de ihmal etmiyor. “İyi bir film, kitaplar ve fonda çalan hafif chill-out tarzı bir müzik ev keyfinde vazgeçemediğim unsurlar” diyen Meyra, onu çok iyi anlatan bu sessiz ve sıcak evinden uzakta pek vakit geçirmek istemediğini de özellikle belirtiyor. Nilgün Kasapbaşoğlu Yonca Lodi Nilgün Belgün Zeliha Sunal Zeyno Günenç EDA TAŞPINAR BU EVDE YAŞIYOR Taşpınar, Baltalimanı’ndaki evi “Enerjik, tıpkı benim gibi” diye tanımlıyor. Evinin dekorasyonunda daha çok ahşap eşyaları tercih etmiş Eda Taşpınar Sabahları soluğu aldığını söylediği köşede en favori parça ise “Stoa’dan alınan Tardu Kuman tasarımı ceviz iskemle.” BAŞAK SAYAN BU EVDE YAŞIYOR Malum; diziye konu olan her evde ızdırap var, ama bu drama inat Sayan’ın evinde hiç tükenmeyecekmiş gibi görünen bir huzur hakim. “Gördüğünüz gibi benim evim huzurlu” diyor gülümseyerek ünlü oyuncu ve salondaki kanepesinde oturarak anlatmaya başlıyor. Öncelikle 18 yaşından beri yalnız yaşadığından ve sayısını hatırlamayacak kadar çok ev değiştirdiğinden bahsediyor. Levazım’daki yeni taşındığı bu apartman dairesini internet sayesinde bulmuş: “Ev gezmeye ne zamanım ne de tahammülüm var. Burası ilk gördüğümde tek kelimeyle korkunç bir haldeydi. Satın almayı aklımın ucundan dahi geçirmemiştim. Ama çok merkezi olması, çevrenin sakinliği tam banana göreydi. Buranın üzerine birkaç eve daha baktım. Sonra bir inşaat firmasına ve arkadaşım mimar Bora Özdemir’e felaket gözüken bir evin ne kadar zamanda halledilebileceğini sordum. Buradan bahsettim onlara... Kısa sürede baştan aşağı yenilenebileceği ve istediğim gibi bir eve kavuşabileceğim söylendi. Buna güvenerek ben de daireyi satın almaya karar verdim. ıyi ki almışım. şu an içi tam istediğim gibi sımsıcak ve ferah.” 'EVDEN AYRILMAMAK İÇİN TATİLE ÇIKMIYORUM' Evin tadilatı 1,5 ay sürmüş. 100 metrekarelik daire iki oda, salon, mutfak ve banyodan oluşuyor. “Ben evde vakit geçirmeyi oldu bitti çok seven biriyim. Evimden ayrı kalacağım için öyle seyahat etmekten de çok hoşlanmam zaten. Senede bir kere arkadaşlarımla tekne kiralayıp bir haftalığına mavi yolculuğa çıkmak yetiyor da artıyor bana” diye anlatmaya devam ediyor. Özellikle yağmurlu günlerde battaniye altında kalmayı çok sevdiğini, yanında Fransa’dan özel olarak getirttiği çay da varsa evden asla çıkmayacağını söylüyor sonra... Öyle zamanlarda yazı yazmak da çok hoşuna gidiyormuş. İNGİLİZ TARZINDAN İLHAM ALDIM Evin dekorasyonuna gelince... Tüm duvarları beyaza boyatmış, zemini koyu kahve lamine parke ile kaplatmış. “Koyu zemin seviyorum. Çünkü beyaz duvarla güzel kontrast oluşturuyor. Evde daha çok pastel renkler, sütlü kahve ön planda olsun istedim” diyen Başak Sayan, İngiliz tarzı döşenmiş evleri çok beğendiğini ve bu tarzdan ilham aldığını da sözlerine ekliyor. SİNEM GÜVEN'İN MUHTEŞEM EVİ 450 metrekarelik iki dönüm arazi içinde konumlanan evin giriş katında mutfak, salon, oturma odası, içinde banyosu bulunan bir misafir odası ve ayrı bir tuvalet bulunuyor. Üst kattaysa ebeveyn yatak odası ile beraber toplam üç oda ve iki banyo var. “Bahçenin ve havuzun durumu gayet iyiydi. Sadece oturma gruplarına ilave yaptık” diyen Güven, kızıyla sık sık havuz keyfi yaptıklarını söylüyor. İki katlı villada Sinem Güven Ersönmez ile Ailesi yaşıyor. “Daha önce Ortaköy’de yine koru içindeki bir apartman dairesinde oturuyorduk. Defne’nin doğumundan sonra orası bize yetmemeye başladı. Daha çok odası olan ve tamamen kendimize ait bir yere taşınmanın daha iyi olacağına karar verdik. Evi yıllar öncesinden biliyordum. Ama dört duvar kalacak şekilde baştan aşağı her şey yenilendi burada” diye başlıyor sözlerine Sinem Güven. Her noktaya onun eli değmiş Karışık bir tarzı olduğunu söyleyen Güven, açık duvar renginden ve düz kumaş seçimlerinden dolayı evin modern göründüğünü ama aralarda klasik dokunuşu olan objelerle rustik görünümlü aksesuarlara da yer verdiğini anlatıyor. Eşyaların üzerinde oynamayı seviyorum, kendimden farklı bir yorum katmak hoşuma gidiyor” diyor sonrasında ECE'NİN KALESİ Erken evi ile ilgili ilginç açıklamalarda bulundu -Burası benim kalem. Keyfini de maalesef daha süremedim. Devamlı tadilat vardı evin içinde. Her şey rayına yeni oturdu. Şıklıktan çok, rahatlık veren kıyafet ararım. Bu dekorasyonda da böyledir. Rahat kanepe, rahat iskemleler isterim evimde. Ama azıcık şatafata da hayır diyemem. O yüzden burası tam beni yansıtıyor. İnsan tek başına yaşamaya başlayınca kendini daha iyi tanıyor ve ne istediğini daha iyi biliyor galiba. Yalnız yaşama duygusu ve kararları tek başına alıyor olmak çok hoşuma gidiyor açıkçaası. Ama bu durum beni bazen korkutmuyor da değil. Polat Tower henüz yapım aşamasındayken mal sahibi Adnan Polat bana, ‘Buradan bir daire al, yatırım olsun’ demişti. 12 yıl önce 10. katta o zaman oynadığım diziden gelen parayla bir daire satın almıştım. Bir süre de içinde yaşadİm. Sonra satıp yine buradan bir daire almak istedim. Buranın güven veren hissi hoşuma gidiyordu Geçenlerde 24 saat hizmet veren yemek servisini keşfettim. Bazen konforlu bir oteldeymişim duygusu yaşatıyor burası bana. BENGÜ'NÜN MUHTEŞEM EVİ Müzik dünyasına genç yaşta adım atan Bengü, son 10 yıla tam beş albüm sığdırmayı başardı... Kendini kanıtladı, geniş bir hayran kitlesi edinde, kendine göre bir hayat kurdu. Kuruçeşme’deki evi de onun tarzını tümüyle yansıtıyor... ızmir Amerikan Koleji’ni bitirdikten sonra Marmara Üniversitesi ışletme Bölümü’nü kazanıp İstanbul’un yolunu tutmuş Bengü... Bir yandan okuluna devam etmiş, bir yandan Kenan Doğulu’nun vokalisti olarak sahneye çıkmış. “Doğulu kardeşlerle çalışmak hayatımda çok önemli bir dönüm noktasıdı. Daha 21 yaşındaydım ve benim için çok sağlam bir adımdı. Genç yaşta böyle yoğun bir temponun içine girince evde geçirdiğim vakitler daha da değer kazandı tabii” derken gözlerinin içi parlıyor. O günleri keyifle andığı ortada... 170 m2’lik ev, üç oda, salon, mutfak ve iki banyodan oluşuyor. “Daha önce Etiler ve Arnavutköy’de oturmuştum. Bu yakayı, özellikle Boğaz şeridini çok seviyorum. Her yere yakın. Akşamki konser için evden saatler öncesinden çıkmama gerek kalmayacak bugün” diyor mutlulukla. Eve girdiğinde tadilat da yaptırmamış... “Her şey o kadar temizdi ki, ayrıca uğraşmamı gerektirecek bir durumla karşılaşmadım. Yalnız duvarları sevdiğim kesekağıdı rengine boyattım ve parkeleri cilalattım. Oturacağım kanepenin rahat olması benim için çok önemliydi. Bu beyaz olanı kendim çizdim, arkasına da bir kitaplık ilave ettirdim. Kitaplarım önemlidir, hepsi de okunmuştur” diyor gururla. Evdeyse vaktinin çoğu bu kanepede, yanında köpekleri Betty ve Hero, kitap okuyarak geçiyor. Betty, oyuncu Golden Retriever, Hero ise sevimli mi sevimli Yorkshire Terrier cinsi. Sabah erkenden onların uyandınmasıyla güne başlıyor Bengü... Modern tarzda döşediği salondaki yemek masasının hemen yanında son 10 yıla sığdırdığı ödüllerini koyduğu bir köşe var. Burada ayrıca sosyal sorumluluk projelerinde ona verilmiş teşekkür plaketleri de duruyor. “Bence bu konularda herkes duyarlı olmalı. Böbrek Vakfı ile yolum kesiştiğinde bunun önemini daha iyi anladım. Diyaliz makinesine bağlı hastalar beni çok etkilemişti. Elimden geldiğince bu tür vakıfların çalışmalarında yer alacağım” diyor. Evde koyu renk mobilyalar sevmiyor. “Ağırlıkta beyaz ve mümkünse az ve öz aksesuvar olsun” diyor. Nişantaşı Yastık mağazasından alınan Rıfat Özbek ve Erdal Karaman imzalı yastıklar salondaki iki kanepeye renk katmış. “Bunların desenlerine bayılmıştım, buraya da birden bambaşka bir hava kattılar” diyor. MATMAZEL BU EVDE YAŞIYOR Ulus’ta son derece sakin bir site içinde yer alan bu apartman dairesine taşınalı yedi yıl olmuş. Burası onun Ankara’dan İstanbul’a taşındıktan sonra yaşadığı ikinci ev. ıçine tadilat yaptırmadığını, sadece duvarları boyattığını anlatıyor. Bej duvarları, tiyatro sahnesinden ilham aldığını söylediği o meşhur abartı giysili, takma kirpikli, bol makyajlı teatral kadın figürlerinden oluşan yağlıboya tablolar renklendirmiş. “Daha önce atölye ve ev ayrı yerlerdeydi. Gidip gelmek yorucu oluyordu. Oğlum Hira (20) ile yeterince vakit geçiremiyordum. Baktım ki olmayacak, içinde bir odayı atölye yapabileceğim daha büyük bir yere taşınmaya karar verdim” diyor. 210 m2’lik dairede dört oda, iki banyo, mutfak ve salon bulunuyor. Dekorasyonunu ise sadelik ve rahatlık üzerine kurmuş oyuncu. “şimdi buranın böyle düzenli gözüktüğüne bakmayın. Evin her köşesini atölye olarak kullanıyorum aslında” diyor. EN BÜYÜK KEYFİMİZ ÜST ÜSTE FİLM İZLEMEK HALI BİLE FAZLA SİNEM KOBAL ÇOCUKLUK ROLLERİ GERİDE KALDI Onun için filmin başka bir önemi daha var. Bu da artık çocuk karakterlerden sıyrılıp genç bir kadını canlandırıyor olması. “Farklı bir Sinem ile karşılaşacaksınız” diyor. Haksız da sayılmaz! “Dadı” dizisinde evin büyük kızı olarak hafızalara kazındığı gün dün gibi aklımıza geliyor. “Ama 10 sene geçti üzerinden. Benim televizyonda ilk uzun süreli dizi tecrübemdi Dadı” diyor o günleri hatırlayarak. BİR BAKTIM Kİ BURADA YAŞAMAYA BAŞLAMIŞIM TÜM EKSİKLERİ BİR KEREDE GİDERMEYİ SEVMİYORUM CEYDA DÜVENCİ Düvenci’nin salonunda ilk göze çarpanlar mumlar, melekler ve kedi bibloları oluyor. “Çok seviyorum bu figürleri ve onların eve uğur getirdiğine inanıyorum. Evin içinde, havuzun yanında her yerde görebilirsiniz onları” diyor. Neredeyse evin tüm kapı eşiklerine Michelangelo’nun melek figürleri bezenmiş. “Evi dekore ederken eşim ve ben daha önce yaşadığımız evlerimizden uyumlu olabilecek parçaları bir araya getirmeye çalıştık. Bazılarını marangoza vererek şekillerini değiştirdik” diyor. İki salon, beş oda ve altı banyodan oluşan toplam 370 m2’lik bu villanın bahçe katında salon, mutfak, misafir banyosu ve bir yardımcı odası bulunuyor. Üstte ise yine mutfak ve geniş salonlu bir kat daha var. Üçüncü katta eşiyle beraber kullandıkları bir çalışma odası var. İçinde banyosu bulunan yatak odaları ve giyinme odaları da yine bu katta yer alıyor. Bahçedeki ağaç dallarına Bodrum Le Kabbak’dan aldığı kabakları asmış. “Kabaklar bahçeye nostaljik ve romantik bir görünüm katıyor” diyor. DEMET ŞENER Demet Şener, her bir detayın düşünüldüğü evi için 'Evlendiğimiz zaman The Ritz Carlton Otel'in rezidansında kalıyorduk. Bu ev de boş duruyordu. İbrahim 10 yıl önce almış ama hiç oturmamıştı. İrem doğunca burya taşındık. Dekorasyonunu ben yaptım. Burası bizin cennetimiz, huzur kalemiz' diyor.... Katlar arası ahşap merdivenlerin kullanıdığı evin salon bölümünde renk olarak mor ve tonları tercih edilmiş. Duvarları açık renk olan salonda büyük ve ihtişamlı yemek masası dikkat çekiyor. Masanın hemen arkasında bulunan büfenin üzeri ise aile fotoğrafları ile süslenmiş durumda. İki çocukları olan çift, evin Ömer ve İrem'e ait olan kısımlarında da açık renkleri tercih etmiş. Villanın bahçe bölümünde bir de yüzme havuzu bulunuyor. SİBEL CAN Can’ın 1.200 m2’lik dört katlı, geniş bahçeli evinde, sekiz oda, altı banyo ve iki misafir tuvaleti var. Birkaç kez dekorasyon değişikliği yapan Can, en son içmimar Necibe ve Birol Darcan çiftinden yardım almış. Ünlü sanatçının yatak odasında pastel renkler hakim. Sibel Can'ın sahne kıyafetleri için özel yaptırdığı odada yer alan aksesuvar büfesi bijuteri dükkanını anımsatıyor. Her köşesi, içinde yaşayanların tarzına, karakterine ve meraklarına uygun olarak şekillendirilen evin en dikkat çeken yanlarından biri de hamamı. Misafir banyosunu hamama dönüştüren şarkıcı, “Hamam bu evde şarttı. Tenimin pürüzsüz, sıkı ve gergin olmasının sırrını, çocukluğumdan beri var olan bu hamam ritüeline borçluyum. Tabii bir de masaj ve yoga var” diye konuştu. Sibel Can da bir çok ünlü gibi evin duvarları için açık rengi tercih etmiş. Evin giriş katında yer alan salonda antika mobilyalar hakim. Yemek odasında kullanılan mobilyalar ise koyu renkli. İki kütüphanesi olan Can, dergiye verdiği röportajda ayrıca “Kuantum olumlama üzerine kitaplar okuyorum bu aralar” dedi ve inançlı biri olduğundan, dua etmeden bir gün dahi geçirmediğinden bahsetti. Hiç bir detayın unutulmadığı lüks evin oturma odasında büyük bir şömine var. Katlararsı geçişte ahşap merdivenler kullanılmış. Her daim bakımlı olmayı başaran Sibel Can, kendisine özel bir de makyaj odası tasarlatmış. Evin her köşesinde aile fotoğrafları yerini almış durumda. Beyaz rengin hakim olduğu mutfakta yemek masasının hemen yanıbaşında yer alan plazma Tv dikkat çekiyor. Evin bahçe kısmı dört mevsime uygun olarak tasarlanmış. BERNA LAÇİN Berna Laçin (39) ve eşi Tolga Eşiz (39), kızları Ada (7,5) ile bu eve bir yıl önce taşınmış. Ama evi iki yıl önce satın almışlar. 380 m²’lik tripleks ev, geniş yeşil bir bahçeye, oradan da havuza açılıyor. Giriş katında içinde banyosu olan bir odası, misafir tuvaleti, salonu ve büyük bir mutfağı var. Camın önü boydan boya kış bahçesi olarak düşünülmüş. Evde her köşeyi iyi değerlendirmiş Laçin. Birkaç değişiklik de yapmış: “Kapılar değişti ve beyaz lake yapıldı. Banyolar pratik ve steril gözükecek şekilde yenilendi. Üst kat odaları beyaz ahşap parke ile döşendi.” Çini taşı estetik bulduğu için girişte ve mutfakta görmek istemiş. “Buraya, ‘iki ucu delik ev’ diyorum” diye konuşuyor Evde üç yatak odası var.Turkuvaz çalışma odası da üst katta yer alıyor. Çalışma odası asma katta konumlanmış. Bu katta iki banyo daha var. Berna Laçin’in kızı Ada’nın odasındaki duvar kağıtları, La Via Design’dan. Laçin, odayı tasarlarken kızının görüşlerini de almış. Laçin “Kızım dört duvarını farklı kağıtla kaplatmak istedi. ‘Öyle şey olur mu?’ derken bir baktık en karakterli odalardan biri onunki olmuş.” diyor. Evde toplam dört banyo bulunuyor.Banyoların her birine ayrı bir özen gösterilmiş. Modern ve antika parçaları bir arada kullanmayı seviyor ünlü oyuncu: “Antika parçalara çok meraklıyım. Ama süs gibi durmamalı öyle.” Çukurcuma’daki İstanbul Antik’ten Mertay sık ziyaret ettiği adreslerden. Orta sehpanın ve yemek masasının üzerindeki aksesuvarlar salonuna altın ışıltısı katmayı iyi başarmış. “Altın rengini seviyorum. Apliklerin gövdesini de sırf bu yüzden altın kaplama yaptırdım” diyor. BURCU ESMERSOY 90 m2’lik, iki oda, salon, mutfak ve banyodan oluşan bu kare şeklindeki daireye taşınması, evi tutmasından iki ay sonra gerçekleşmiş. Modern tarzda dekore edilen evde mimar Murat Akkuş’tan yardım almış.Esmersoy, yazın gelmesini iple çekiyor. Balkona bir oturma grubu bile koymuş şimdiden. “Yazın evdeysem, balkonda vakit geçirmek istiyorum, buranın kapısını da pek kapatmayacağım. Bu eve ilk geldiğimde denizden eve esen iyot kokusu beni büyülemişti” diyor. DOLUNAY SOYSERT Üç katlı kutu gibi küçük bu evin her katı 40 metrekareden oluşuyor. Girişte açık mutfak, kare bir salon, ikinci katta kedi odası, yanında bir soyunma bölümü, banyo ve çiftin yatak odası var. En üst katta ise küçük bir terasa açılan çalışma odası olarak düşünülmüş bölüm yer alıyor. “Mutfağının biraz büyük olmasını isterdim. Balkonda yazın arkadaşlarla barbekü keyfi yaparız. O zaman dışarı çıkmamıza gerek kalmıyor” diye belirtiyor Soysert. Evin dekorasyonunu mimar Murat Güllü’ye yaptırmış çift. Evdeki objelerin çoğu, sevdiği tarzı rahatlıkla bulduğunu söylediği Mudo Concept, Decorium ve Beymen Home gibi mağazalardan alınmış. Bu ev onlara şimdilik yetiyor. Hatta “bileziğim” dediği İran kedisi Haşmet’in bile odası var üst katta. Salonun girişinde yer alan büfede çiftin fotoğrafları yer alıyor. “Burayı ilkin bembeyaza boyatmak istedim. Ama büyük bir hataymış. Ben her şeyi deneme yanılma yöntemiyle öğrenenlerdenim zaten” diye gülerek anlatıyor Dolunay Soysert evini... DOĞA RUTKAY Salon, iki oda, bir banyo ve açık mutfaktan oluşan 165 m2’lik bu evi, Doğa Rutkay’ın annesi Nuran Duru görüp beğenmiş.Fulya’da geçtiğimiz yıllarda inşa edilen bir rezidansın en üst katında yer alan daire, metrekare olarak da binadaki diğer standart dairelerden daha büyük. Genç oyuncu iş dışındaki zamanlarda evde vakit geçirmekten keyif aldığını söylüyor, “Bu ev içeri girdiğim anda bana nasıl huzur veriyor bilemezsiniz” diye de ekliyor. Mutfakta yemekle uğraşırken, televizyonu hep açık oluyormuş. Rutkay için Beagle cinsi köpeği Poker, evdeki en büyük neşe kaynağı. ESİN MORALIOĞLU Moralıoğlu, özenle dekore ettiği bu şık evde son derece mutlu bir yaşam sürdürdüğünü söylüyor. Evin hemen her bölümünde çiftin fotoğrafları var. Eski manken evini anlatırken 'Ev benim için nefes alabileceğim yer olmalı. Burası hareketin içinde olduğu kadar huzurlu ve sessiz aynı zamanda' diyor. GÜLBEN ERGEN Gülben Ergen ve Mustafa Erdoğan, Bahçeköy’e 3,5 yıl önce taşınmış. “Mustafa da ben de doğa içinde yaşamayı seviyoruz” diyen Ergen, evi inşaat halindeyken aldıklarını söyledi. Gülben Ergen ve Mustafa Erdoğan çifti evlerinin bir yıl süren dekorasyonunu beraber yapmışlar. Evin en alt katında iki depo, yardımcı odaları ve Ergen’e ait bir makyaj odası bulunuyor. Ana girişteki antreden salona geçiliyor. Mutfak ve misafir tuvaleti bu katta. Üç kanada ayrılan salon; yemek odası, oturma bölümü ve Mustafa Erdoğan’ın çalışma odasından oluşuyor. Üst katta, ebeveyn yatak odası ile beraber ortak bir kullanım alanına açılan toplam dört oda var. Bunlardan biri misafir odası, diğer iki oda ise Atlas ve ikizlere ayrılmış. Çocukların sağlığı için tüm sebza ve meyveler bahçedeki serada yetiştiriliyor. Ekim işleriyle Gülben Ergen, bizzat kendisi ilgileniyor.Küçük bahçeyi anlatırken; “İşin sırrı ailece bu seraya sevgi ve özenle bakmamızda saklı. Burada yetiştirdiklerimizi toplayıp yemek çok keyifli. Hele ki tüketen Atlas olunca... ‘Anneee patlıcanlar büyümüş hadi toplayalım,’ deyince seramızın mahsulleri bize daha da lezzetli geliyor. Bizim seramızda heyecan hiç bitmez. Zamanlama profesörü Mustafa’dır. ‘Ne ne zaman dikilir, ne sıklıkta sulanmalıdır’ iyi bilir. Pespembe çileklerden tutun da, kabak, patlıcan, semizotu, nane, maydanoz ve her türlü acı-tatlı biber var burada.” diyor. TUĞÇE GÜDER Rüya evde kullanılan malzemelerin hepsi doğal... Ev, toprak yapısı sayesinde yazları serin, kışlarıysa sıcak oluyor. Duvarların nefes alabilmesi en önemli özelliklerinden. Kalpli panjurlar, sandalyeler, deve kuşu yumurtalarından ışıklandırmalar, dere taşlarıyla süslü duvarlar... “Nasıl, nereden aklınıza geldi bunca şey Uğur Bey?” diye sorunca, içinden geldiğini ve hepsini baştan sona kendisinin tasarladığını anlatıyor. Evin içindeki her bir parça ekolojik yapısıyla tamamen uyumlu ve çoğu da sahibinin marifetli ellerinden çıkma... Bahçe işlerinden Tuğçe Güder sorumlu, tüm sebze ve meyveleri kendisi yetiştiriyor. Evin banyo kısmında yer alan lovabo bile ahşap... Yerlerde halı kullanmamış Tuğçe- Uğur çifti. Mutfak bölümü kırmızı buzdolabı ile hareketlendirilmiş. Geçtiğimiz aylarda bebekleri Evran'ı kucaklarına alan çift, 'Evimiz bizim huzur bahçemiz ve bebeğimizi burada büyütmek istiyoruz' diyor. ZUHAL OLCAY 13 yıl önce yapılan sitenin içindeki apartman daireleri neredeyse birbirini hiç görmeyecek şekilde konumlanmış. Dört oda, bir salon, mutfak, iki banyodan oluşan ev 220 m2’lik bir kullanım alanına sahip... Salonun ortasında antika piyano yerini almış. Olcay, günün son saatlerini burada geçiriyor. Evin dekorasyonunda onun kilometre taşlarına eşlik eden her güzel ayrıntıyı yakalamak mümkün. “Zevkim doğrultusunda döşedim burayı. Eve dekoratör girmedi” derken, evde en önem verdiği şeyin rahatlık olduğunun altını çiziyor. Pastel renklerin hakim olduğu salonda Necdet Kalay, Mustafa Ayaz, Enver Paşa’nın orijinal karakalem çizimleri, setlerden ve provalardan fotoğraflar, film afişleri dikkat çekiyor. Olcay, evde olduğu zamanlar üzerinde bir pijama altı, bir tişört, bir polar sabahlık ve ayaklarında çok sevdiği yün pofuduk çoraplarla miskinlik yapmaya bayılıyor. Antika eşyaların ağırlıkta olduğu çalışma odasının ise onun için ayrı bir önemi var. GÜLŞEN 140 m2’lik üç oda, iki banyo, mutfak ve salondan oluşan dairenin içini baştan aşağıya yeniletmiş. Salona açılan mutfak genişletilmiş, iki de giyinme odası eklenmiş daireye. Salonun bir duvarı buraya modern bir hava katan ahşap panjurla kaplanmış. Böylece güneş ışığı yitirilmeden yan taraftaki binanın görüntüsünden kurtulmak mümkün olmuş. İki bölümden oluşan salonun oturma kısmının zemini tik... “Evin havasını anında değiştiren güzel bir malzeme tik ve buraya da yakıştı bence” diyor. Yemek odasının bulunduğu bölümde ise zeminde başlayan kırmızı halı tüm koridor boyunca arkadaki yatak odalarına kadar boydan boya uzanıyor. “Bunu ünlülerin kırmızı halı merakından esinlenerek yaptık” diye gülerek anlatıyor Gülşen. Bu halı aynı zamanda salonda kum beji olarak başlayan, içeri doğru ilerledikçe gri ve siyaha dönüşen duvar rengiyle de çok iyi uyum sağlıyor. İCLAL AYDIN Sık sık ev değiştirmeyi tercih edenlerden olan Aydın eviyle ilgili özel açıklamalar yaptı... Hemen hemen yılda bir ev değiştiririm. Bir eve bağlı kalıp, yıllarca aynı yerde yaşamak bana göre değil. Dekorasyon olarak da hiçbiri diğerine benzemedi şimdiye kadar. Çünkü eşyaların çoğu bu taşınmalar esnasında yakınlara dağıtılıyor. 180 m2’lik bu ev bugüne kadar oturduğum en küçük ev. Daha önce geniş metrekareli, çok odalı, dubleks veya tripleks evlerde yaşadım. Çünkü evde iki yardımcım ve sık sık ziyarete gelen annem oluyor. Herkesin kendine ait ferah ve rahat yaşam alanları olması önemli.