Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiseri Antonio Guterres'in Suriye'deki mülteci krizinin Ruanda soykırımından bu yana yaşanan en kötü trajedi olduğunu açıklamasıyla tekrar gündeme gelen 'mültecilik', dünyanın dört bir yanında iç savaş, çatışmalar, açlık ve kuraklık gibi nedenlerle en önemli sorun olmayı sürdürüyor. Suriye, Myanmar, Filistin, Çeçenistan, Darfur gibi birçok bölgede insanlar topraklarına özlem duyarak komşu ülkelerde yaşam mücadelesi veriyor. Ruanda ve Bosna'da yaşanan soykırımlar tarihin sayfalarında yerini alırken, Filistinliler 65 yıldır vatan hasreti çekiyor. Suriye ise iki yıldır dünyanına gündeminde olmasına rağmen, insanlar ölmeye devam ediyor. Filistinliler 65 yıldır mülteci İsrail ve Arap devletleri arasında 1948 yılından bu yana devam eden savaş ve çatışmalardan dolayı milyonlarca Filistinli evlerini terk etmek zorunda kaldı. Filistinlilerin 6 milyonunun 2003 yılı sonu itibariyle mülteci konumda yaşadığı, bunlardan 5 milyonunun çevredeki Arap ülkelerinde, bir milyonunun ise İsrail sınırları içerisinde bulunduğu belirtiliyor. Ürdün'de 2,8 milyon, Suriye'de 436 bin, Lübnan'da 415 bin ve Mısır'da 62 bin Filistinli bulunuyor. Amerika'daki Filistinlilerin sayısının ise 236 bin olduğu ifade ediliyor. Ruanda Ruanda'nın 1962'de bağımsızlığını kazanmasının ardından iktidara gelen Hutu hükümeti, ilk olarak eski iktidarın uzantısı olarak gördüğü Tutsi halkına baskı uygulamaya başladı. Ruanda Yurtseverler Birliği çatısı altında birleşen Tutsiler 1 Ocak 1990'da silahlı mücadeleye başladı. Savaş 1992 Ağustos'unda imzalanan ateşkesle sona erdi. Ancak, 6 Nisan 1994'te Hutu olan devlet başkanının uçağının düşürülmesiyle yerel yarı askeri birlikler zamanında fişledikleri 800 bin Tutsi ve ılımlı Hutu'yu yaklaşık yüz gün içinde pala ve ucu sivri sopalarla öldürdü. Katliam, Tutsi destekli isyancı Ruanda Yurtseverler Cephesinin Hutu ağırlıklı hükümeti düşürmesiyle son buldu. Ardından yönetimden güç alan Tutsilerin öç bahanesiyle saldırması sonucu yüzbinlerce Hutu, Kongo Cumhuriyeti'ne sığındı. Myanmar'da Arakanlı Müslümanlar Myanmar, 1988'den beri askeri cunta tarafından yönetiliyor. İnsan hakları ihlalleriyle bilinen ülkede, yaklaşık 20 yıldır etnik ve dini çatışmalar yaşanıyor. Haziran 2012'de Müslümanlara yönelik saldırılar sonrası büyük kısmı Müslüman yaklaşık 1 milyon mültecinin başka ülkelerde yaşadığı belirtiliyor. Suudi Arabistan'da 500 bin, Pakistan'da 200 bin, Avrupa'nın değişik ülkelerinde 15 bin, Malezya'da ise 10 bin Arakanlı mültecinin yaşadığı tahmin ediliyor. Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği'ne (BMMYK) göre, Arakanlı sığınmacının en çok olduğu ülke Bangladeş. Bangladeş'te 200 ile 300 bin arasında sığınmacı yaşadığı belirtiliyor. Tayland-Myanmar sınırında bulunan 9 kampta ise yaklaşık 111 bin Arakanlı mültecinin yaşadığı ifade ediliyor. 'İkinci Dünya Savaşının ardından yaşanan en büyük insanlık trajedisi' Referandum kararıyla Yugoslavya'dan 1992 yılında bağımsızlığını ilan eden Bosna Hersek'teki Sırplar, Sırbistan'dan aldıkları askeri yardımlarla Bosna'da bir Sırp Cumhuriyeti kurduklarını ilan ederek Müslüman Boşnak ve Katolik Hırvatlardan bölgeyi terk etmelerini istedi. Sırplar bu süreci hızlandırmak için de insanlık dışı uygulamalara yöneldi. Bosna savaşı, 1995 yılının sonlarına kadar sürdü. Avrupa'da, İkinci Dünya Savaşı'nın ardından yaşanan en büyük insanlık trajedisi olarak kabul edilen savaşta 100-110 bin kişi hayatını kaybederken, 2 milyon civarında insan da evlerini terk etmek zorunda kaldı. Savaş sırasında 11 Temmuz 1995 yılında BM'nin kontrolündeki Srebrenitsa, Ratko Mladiç komutasındaki Sırp birliklerince işgal edildi ve burada 8 binin üzerinde Boşnak katledildi. Binlerce Boşnak, esir kamplarına götürülerek, soykırıma, işkenceye ve tecavüze maruz kaldı, kurşuna dizildi, topraklarından sürgün edildi. Bosna-Hersek Kayıplar Komisyonu'nun raporlarına göre, ülkede hala çok sayıda kayıp bulunuyor. Çeçenistan'ın yarısı mülteci Çeçenistan'da 1999 yılından bu yana devam eden savaş, istikrarsızlık ve karışıklıklar nedeniyle nüfusun yarısından fazlası başka ülkelere sığınmak zorunda kaldı. Ülkelerini terk eden ve İnguş Cumhuriyeti'ne sığınan Çeçenler, buradaki kamplarda yaşıyorlar. Çeçen mülteci sayısının 500 bin civarında olduğu tahmin ediliyor. Darfur Güney Sudan'ın Darfur bölgesinde yerel ve Arap kabilelerin su kaynakları ve otlakların paylaşımı konusundaki uyuşmazlıkların kuraklığın etkisi ile büyümesi ve 2003 yılında yerel bir isyanın ardından bölgedeki kabileler ile Sudan hükümetinin desteklediği kuvvetler arasında çatışmalar başladı. Darfur'daki yaklaşık 2 milyon insan çatışmalardan kaçarak, mülteci kamplarına sığındı. Sudan hükümetinin Darfur bölgesinde geniş çaplı bir 'etnik temizlik' başlattığı iddiaları üzerine, 6 Haziran 2005'te Uluslararası Ceza Mahkemesinde (UCM) bölgede işlenen suçlar hakkında resmi soruşturma açıldı. UCM, 2009 yılında Sudan Devlet Başkanı Ömer el-Beşir hakkında Darfur Bölgesinde soykırım, savaş suçu ve insanlığa karşı suç işlemekten dolayı tutuklama kararı çıkarttı. BM rakamlarına göre 2003'ten bu yana 300 bin kişinin öldürüldüğü Sudan'da ordu birlikleri ile kabile milisleri arasında çıkan çatışmalar sürüyor. Somali Terör ve açlıkla 1991 yılından beri mücadele eden ülkede, iç karışıklıkların da etkisiyle dünyanın en ağır insani krizi yaşanıyor. Yaklaşık 1.3 milyon insanın yerinden edildiği Somali'de, 1 milyondan fazla insan çevre ülkelerde mülteci olarak yaşıyor. Suriyeli sığınmacılar Suriye'de Mart 2011'de Esed rejimi ile muhalifler arasında başlayan çatışmalar nedeniyle yüzbinlerce insan evlerini terk etmek zorunda kaldı. Esed yönetiminin ağır bombardımanı ve ülkedeki çatışma ortamından kaçarak Lübnan, Ürdün, Türkiye ve Irak'taki geçici barınma merkezlerine yerleştirilen sığınmacıların sayısının 2 milyonu geçtiği tahmin ediliyor. Ülkede üçüncü yılına giren iç savaşta en az 70 bin insan hayatını kaybederken, çevre ülkelere sığınan Suriyelilerin sayısı her geçen gün artıyor.