Cezayir'in Konstantin kentindeki Hacı Ahmed Bey Sarayı, Osmanlı'nın başarılarından ve Cezayir Beyi Hacı Ahmed Bey'in kahramanlığından izler taşıyor. Konstantin kentinin merkezinde, 5 bin 600 metrekarelik bir alana sahip olan ve 1825 ile 1835 yılları arasında inşa edilen yapının tarihi, Cezayir'deki son Osmanlı beylerinden Ahmed bin Muhammed eş-Şerif bin Ahmed el-Kuli (Hacı Ahmed Bey) dönemine uzanıyor. Sarayın genel sorumlusu Halefullah Şadiye, yaptığı açıklamada, eşşiz eserlerden birisi olan Hacı Ahmed Bey Sarayı'nın İslam medeniyetini ve Hacı Ahmed Bey'in başarılarını yansıtan tarihi izlerle dolu olduğunu söyledi. 'Sarayın, dönemin uzman inşaatçıları ve sanatkarları tarafından Ahmed Bey'in Avrupa saray mimarisinden aldığı ilhamla inşa edildiğini' ifade eden Şadiye, 'Sarayın içindeki fıskiye ve bir çok ağaç çeşidini barındıran büyük bir bahçenin yanısıra ikinci bir bahçenin de yaz aylarında hava akımının geçişine imkan veren 27 adet koridora sahip olduğunu' kaydetti. Konstantin kentinin sembollerinden sayılan ancak restorasyon çalışmaları nedeniyle kapalı tutulan saray yeniden açılmasının ardından çok sayıda turist tarafından ziyaret edilirken, aynı zamanda kentteki birçok kültürel faaliyete de ev sahipliği yapıyor. Osmanlı İmparatorluğu'nun 34'üncü padişahı Sultan II. Abdülhamid'in dördüncü kuşak torunu Selma Sibai, Lübnan'ın Trablus şehrindeki evinde açıklamalarda bulundu. Sibai, Mehmet Selim tarafından Yıldız Sarayı'ndan getirilen yatak ve Devlet-ü Hümayün nişanları gibi Osmanlı'ya ait birçok eseri evinde saklıyor. Sibai, Sultan II. Abdulhamid'in ilk torunu Emine Nemika Esin Hanım'ın düğününde hediye ettiği yorganı gösterdi. Osmanlı İmparatorluğu'nun 34'üncü padişahı Sultan II. Abdülhamid'in dördüncü kuşak torunu Selma Sibai, hanedanın sürgün hayatı yaşayan üyeleri arasında Paris'te 'taksi şoförlüğü hatta hamallık yapanların' olduğunu söyledi. 1937 Şam doğumlu Sibai Hanım, Lübnan'ın Trablus şehrindeki evinde , hanedan üyelerine ilişkin hatıralarını anlattı. Sultan II. Abdülhamid'in ilk torunu Emine Nemika Esin Hanım'ın, düğününde hediye ettiği yorganı gösteren Sibai'nin, dördüncü kuşaktan dedesi II. Abdülhamid'in ilk oğlu Mehmet Selim Efendi tarafından Yıldız Sarayı'ndan getirilen yatak ve Osmanlı nişanları gibi hanedana ait birçok eseri evinde sakladığı dikkati çekti. Türkiye'den 1924 yılında sürgüne gönderilen ve Paris'e yerleşen Osmanlı hanedan üyelerinin 'çok sıkıntılar çektiğini' belirten Selma Sibai Hanım, 'Büyüklerimize hatıralarını sorduğumuzda hiç konuşmazlardı. Bu konuda soru sormamızı da istemiyorlardı. Bir şeylerden mi korkuyorlardı bilemiyorum ama bu konular açıldığı zaman sessiz olmamızı hatta susmamızı söylüyorlardı. Bazen Paris'te yaşadıkları kötü günlerden bahsederlerdi. Büyüklerimiz, hanedan üyeleri arasında Paris'te taksi şoförlüğü hatta hamallık yapanların olduğunu anlatırlardı' dedi. Osmanlı armasının anlamı ve simgelerdeki sır nedir? Arma kimliği anlatan, bir işarettir. Resimler, harfler ve şekillerden oluşur. Bir devleti, hanedanı ya da şehri anlatır. Devletlerin insanları tarafından benimsenen armaları vardır. Osmanlı armasının üzerindeki sembolleri en tepeden başlayarak şöyle sıralayabiliriz: En tepede bir güneş şekli ve onu çevreleyen güneş ışıkları vardır. Güneş şeklinin ortasında armanın ait olduğu dönemin hükümdarlarının tuğrası yer almakta. Onun altındaki yukarıya açık hilalin üzerinde Arapça 'Osmanlı devletinin hükümdarı olan … han, Allah'ın Muaffak kılması ve yardımına dayanır ve öylece hüküm sürer.' anlamına gelen bir söz yazılı. Onun altında, armanın tam göbeğine gelecek şekilde aynalıklı kalkan motifi var. Bu kalkanın çevresinde yıldızlar bulunuyor. Bu yıldızların sayısı çok zaman 12 adet ile sınırlandırılmış olup 12 burcu temsil eder. Böylece Osmanlı, kâinatın merkezine yerleştirilmiş olur. Kalkanın hemen üzerinde de devletin kurucusu Osman Gazi'yi temsil eden bir sorguç vardır ki Osmanlıların köklerine ne kadar bağlı olduğunu anlatır. Kalkanın sağ yanında Osmanlı sancağı yer alır. Renkli armalarla kırmızı ile gösterilir. Onun karşısında ise hilafet sancağı bulunur. Hilafet sancağının rengi aslında siyah iken, arma üzerinde hemen daima yeşil renkte gösterilmiş ve bazen üzerinde üç hilal kondurulmuştur. Merkezdeki kalkandan Osmanlı sancağı yönüne doğru uzanan şekiller ise şöyle sıralanmaktadır: Sancağın üzerinde bir ok var. Sancak alemini altında baltacıklar ocağının kullandığı tek taraflı bir çift yüzlü teberler (balta) bulunur. Sonra mızrak ve altında el sperlikli tören kılıcı vardır. Sonra ağızdan dolma bir top ve altında savaş kılıcı yer alır. Hemen altında bozdoğan (gürz) görülür. Top ile bozdoğanı sancaktan ayıran boynuzdan yapılan boru ise savaş ilanını ve sonra da mehterhaneyi temsil eder. Armanın sol yanında, yani hilafet sancağı yönünde uzanan semboller yine yukarıdan aşağıya şöyle sıralanırlar: Sancak aleminin altında süngü takılmış bir tüfek, altında tek yüzlü teber (balta), sonra toplu tabanca ve topuz başlı asa mevcuttur. Asanın şeşper (savaş araçlarından altı dilimli topuz) topuzu kenarına asılı olan terazi adaleti temsil eder. Terazinin kitap şekilleri üzerine oturtulmuş olup bu kitaplardan üstteki Kuran-ı Kerim, alttaki ise... diğer hukuk metinleri yerine geçen kanun kitabıdır. Hilafet sancağının altındaki çiçek şekilleri Osmanlı'nın estetik yönünü gösterir. Buket arasında ki güller hilafet sancağı üzerinde manevi ilhamlar sebebiyle bulundurulur. Buketin hemen altında bir çapa (gemi demiri) yer alır ki denizciliğin sembolüdür. Arma göbeğindeki kalkanın hemen alt yanın da dik duran bir borazan mızıka takımını; onun altında çaprazlama duran tirkeş (ok kuburu, sadak) ile meşale de gece donanmalarını ve ok müsabakalarını hatırlatır. Armanın alt tarafını boydan boya süsleyen inci defne yaprakları, çiçek motifleri arasından beş tane madalya sarkar. Bu madalyaların isimleri şöyledir: İmtiyaz nişanı, Mecidi nişanı, İftihar nişanı, Osmanlı nişanı ve... Şefkat nişanı.