Bazı yalılarda "Ya Hafız" yazılı levhalar olduğunu kaydeden Şimşek, "Allahu Teala'nın 'koruyan' anlamına gelen 'Hafız' ismini yalıların alınlıklarındaki madalyonlara yazarak büyüden, yangından, nazardan korunmayı amaçlarlardı. Said Halim Paşa Yalısı'nda ve Mısır Konsolosluğu olarak kullanılan Emine Valide Paşa Yalısı'nda bu yazılar mevcut" ifadelerini kullandı.
Araştırmacı-yazar Şimşek, Osmanlı döneminde Boğaziçi'nde düzen ve asayişin bostancıbaşılar tarafından sağlandığını dile getirerek, şöyle konuştu:
"Müslümanların yalıları en fazla üç kat, gayrimüslimlerinki ise en fazla iki kat olabilirdi. Renkleri bile bir nizamla belirlenmişti. Kırmızı, aşı rengindeki yalılar, devlet erkanı ya da saraya mensup zevatın yalıları idi. Hekimbaşı Yalısı ya da Sadullah Paşa Yalısı gibi. Açık mavi, açık pembe, açık yeşil, beyaz gibi açık tonlu renkler Müslümanların, gri, kahverengi ve duman rengi gibi koyu renkli yalılar ise gayrimüslimlere aitti. Bu kurallara uymayanın yalısına el konulur ve kendisi de sürgüne gönderilirdi. Sürgüne gönderilen şahsın yalısının kepenkleri kapatılır ve yalı sahibinin cezası bitene kadar da açılmazdı. Böylelikle kimin cezalı olduğu da hemen anlaşılırdı. Osmanlıların yalıları genellikle harem ve selamlık olmak üzere iki ayrı binadan oluşur, misafirler selamlıkta ağırlanırdı."