Pop müziğinin enerjik isimlerinden Atiye önceki gün Forum Ankara'da sevenleriyle buluştu. Kalabalık sebebiyle 1 saatlik imza günü etkinliğini 2,5 saate çıkaran Atiye 'Beni bu derece sevdikleri için kendimi çok şanslı hissediyorum' dedi. Artık her Çarşamba sahnede Sahne şovları ve kıpır kıpır enerjisiyle şarkıcı Atiye yarın gözde mekânlardan Frankie'de sahne alacak. Genç popçu geçtiğimiz sezon Frankie'de gelenekselleşen Black Nights gecelerinde özel sahne şovları ile beğeni toplamıştı. Bu sezonda da her Çarşamba akşamı Frankie sahnesinde sevenleriyle buluşacak olan Atiye, dansları ve en beğenilen şarkılarıyla eğlenceyi zirveye çıkaracak. Yeni yüz Atiye oldu Geçen sene Hadise'li 'Star sensin' kampanyasıyla dikkat çeken Penti bu yıl marka yüzü olarak şarkıcı Atiye'yi seçti. Taytlarıyla ünlü Atiye, bu kez çorapla kamera karşısına geçti ve etkileyici bir dans performansıyla göz doldurdu. 'Ben dünya vatandaşıyım' Atiye, hayranlarına yepyeni bir single sürprizi yaptı. 'Abrakadabra' ile bu yazın en dinamik şarkılarından birine imzasını atan genç şarkıcı, şarkının kayıtlarında perküsyon çalarak müzisyen kimliğini de gözler önüne serdi. Abrakadabra' adlı yeni şarkınla bizi şaşırttın. Herkes senden albüm bekliyordu... Bu parça için klasik bir Atiye parçası diyebiliriz. Bu şarkıda renkli, eğlenceli ve güçlü bir kadın var. Bize 'Seni severim ama kendimi daha çok severim, bana iyi davranıyorsan ben seni daha çok severim ama kötü davranırsan giderim' diyor. Albümden önce dinleyicilerimle bu şarkıyı paylaşmak istedim çünkü içinde birçok ilk var. Mesela neler ilk? Türkiye'de ilk defa bir pop müziği şarkısında klasik Hint sisteminden faydalanıldı. Ama bunu matematiksel bir şekilde yaptık. Aslında bu yaptığımız dünyada bile ilk olabilir. Çünkü tabla bir Hint çalgısıdır. Biz onun ritmini darbukaya bilinçli bir şekilde uyguladık. Nereden aklına geldi bu? Benim uzun zamandır en büyük aşkım darbuka! Çünkü erken yaşta tanıştım. Darbuka çalmayı çocukken babamdan öğrendim. Artık sahnede de çalıyorum, hocam da var. Hint müziğine de zaten bir merakım vardı. Tabla felsefesini de öğreniyorum. Türkiye'de başka isimler de müziklerinde Hint ezgilerini kullandı ama bunu bu kadar sistematik olarak ilk biz yaptık. Bir de tukra kullandık. Tukra, söylediğin şeyi aynı zamanda çalmak. Yani o anda o yaptığın kompozisyonu hem söylemek hem çalmak demek. 'Abrakadabra' zaten müziği çok dolu bir şarkı. O yüzden klibim sade olsun istedim. Yurt içi ve yurt dışı için yaptığın müzikler arasındaki fark ne? Aslında ben yurt dışına daha oryantal işler yapmak istiyorum. Türkiye'den sence bu mu isteniyor? Hayır. Ama benim genetik yapımda oryantallik var! Ben darbuka çalmayı seviyorum, bu müziği seviyorum. Neden onlar gibi olmaya çalışayım ki? O zaman bir farkım olmaz. O kadar çok müzik enstrümanımız var ki... Çok da büyük konuşmak istemiyorum çünkü söylediklerim ile değil yaptığım işlerle var olmak istiyorum. Mesela, Talha ile hem oryantal hem elektronik bir düet yaptık. Burada tutar mı inan bilmiyorum. Şarkı İngiltere için düşünüldü, burası için fazla sert kaçabilir. Ama ben yine de bu şarkının daha pop bir versiyonunu İngilizce olarak yeni albümüme koyacağım. Burada herkes İngilizce satmaz diye korkuyor. Ama bakıyorsun ülkemizdeki gençler yurt dışında yapılan işleri daha çok dinliyor. Bize radyo ve televizyonların destek olması lazım. Yeni bir şey sunmadığın zaman insanlar da yeni şeylere açık olmuyor. Hep farklı şeyler üretmek lazım diye düşünüyorum. 'MAÇO ERKEKLERE KATLANAMAM' Aşka bakış açın nedir? Aşksız bir hayat var mıdır? Bizi en çok canlı kılan şey aşk değil mi? Ben sevgiye inanıyorum. Zaten aşk sevgiye dönüşmeli, dönüşmüyorsa bir sorun var demektir. İlişkilerde eşitliğe inanıyor ve çok önem veriyorum. Kapris ve kıskançlıklara katlanamıyorum. En sevmediğim erkek tipi maçolardır. Kadınları ezmeye çalışan erkekleri hiç sevmiyorum!Sen bu maçolar hakkında bir şarkı yap bence. Evet, bir gün maçolarla ilgili bir şarkı yapmak istiyorum. Bu tip erkekler kadınların gururu ile oynuyor ve onlara izin vermemek lazım. Çok alçaltıcı... BU İŞTE BİR YALNIZLIK VAR... Geçtiğimiz günlerde bir festival filmi çektiğini açıkladın ama hakkında henüz bir şey bilmiyoruz. Filmi daha ben de izlemedim (kahkahalar)... Çünkü şu anda montaj aşamasında... Ancak konuk oyuncu olarak yer aldığım 'Bu İşte Bir Yalnızlık Var' filminden sonra, bana ısrarcı dizi teklifleri gelmeye başladı. Ben de onları değerlendirmeye çalışırken, bir gün yönetmen Handan Öztürk ile tanıştım... Nasıl tanıştınız? Handan Hanım, senaryoyu yazdıktan sonra 'Bu karakteri oynayacak kişi Atiye olmalı' demiş. Benim oyunculuk deneyimim de yok. Biz onunla tanıştığımızda ona ilk bunu söyledim. Ama enerjimiz çok tuttu. Ona 'Bunu iyi bir şekilde yapmak isterim, ders alırım, dersime hazırlanırım' dedim. Filmi Şanlıurfa'da çektik. Doğanın tam ortasında, hiçbir şeyin olmadığı bir yerdeydik. Bazen köylere yakınsak, onlardan rica edip tuvaletlerini kullandık, onun dışında tarladaydık (gülüyor). Hava neredeyse 50 dereceydi. Başka hangi oyuncular var? Tayanç Ayaydın başrolde. Çok iyi bir oyuncu, bu da filmde benim iyi bir performans sergilememe yardım etti. Handan Öztürk'ün aklına neden ilk sen gelmişsin? Benim karakterim Urfalı. Aslında filmde ana karakter. Konusu müzik için yaratılmış ama şartları sınırlı olan bir kızın müziğe ulaşma çabası diyelim. Çok zor şartlarda yaşayan ama çok güçlü bir kızı oynuyorum.