1987 yılında Yılmaz Zafer'le hayatını birleştiren Perihan Savaş, vefat eden eşiyle birlikte çekildiği nikah fotoğrafını sosyal medyadan paylaştı. 9 Kasım 1995 yılında vefat eden eşini özlediğini belirten ünlü oyuncu, paylaştığı fotoğrafın altına '20 yıl... Biliyorsun ki içimizdesin, biliyorum ki hep yanımızdasın. Huzur içinde uyu mert yürekli iyi adam. Seni çok özledim' notunu yazdı. BURUK BİR AŞK ÖYKÜSÜ Hani derler ya 'kavuşamazsın aşk olur' diye bazen de 'kavuşursun ama yarım kalır, o zaman da büyük aşk olur'... Tıpkı Yeşilçam'ın en büyük ve en gerçek aşklarından birini yaşayan Perihan Savaş ve Yılmaz Zafer'e olduğu gibi... Aynı ortaokulda okuduğu Perihan adlı esmer güzeli genç kıza gizliden gizliye hayran olan Yılmaz ile o dönemde hiç farkına bile varmadığı bu gizli hayranına yıllar sonra gönül verip evlenen ama geç bulduğu aşkı erkenden kaybeden Perihan'ın hikayesinde olduğu gibi.. İşte ancak senaryo yazarlarının aklına gelebilecek 'yarım kalmış' bir aşk öyküsü ve bu öykünün iki ünlü kahramanı... 1955 doğumlu olan Perihan Savaş, henüz 5 yaşındayken sahne tozunu yuttu. İstanbul Şehir Tiyatrosu'nda sergilenen bir oyunda sahneye çıktı. Küçük yaşta tanıştığı tiyatroyu 1970 yılına kadar sürdürdü. O aslında buz alanda kariyer yapmaya daha o yaşta karar vermişti. Tatil yapan bir başka aile onu 'oğullarına beğenmişti'. Henüz 13 yaşındaydı Perihan Savaş. Damat adayı da askeri okulda tıp tahsili gören bir delikanlı olunca Savaş'ın ailesi hiç düşünmeden 'evet' dedi bu kısmete. Savaş için de farklı bir hayatın başlangıcı olacaktı bu. Bir röportajında henüz 13 yaşında bir çocukken evlenmeyi neden kabul ettiğini şöyle anlatmıştı ünlü yıldız: 'Evlenirsem naylon çorap, topuklu ayakkabı giyerim diye kabul ettim. Yaşım 13 olduğu için hakim kararıyla evlendim.' Ama evlilik kısa sürdü. Çünkü Savaş'ın eşi onun gönül verdiği tiyatrodan ayrılmasını istedi. Perihan Savaş o sırada hayatının aşkının aslında pek de uzağında olmadığından habersizdi. Yılmaz Zafer ile Perihan Savaş, Karagümrük Ahmet Rasim Ortaokulu'nun öğrencileriydi. Perihan Savaş, tiyatro yaptığı için okulda herkes tarafından tanınan, bilinen bir isimdi. Onun bir üst sınıfında okuyan Yılmaz Zafer de onun gizli hayranları arasındaydı. Onunki öyle bir hayranlıktı ki, Perihan Savaş tiyatroda diye o da Fatih Halkevi'nde tiyatroya başladı. Ama eşine ancak filmlerde rastlanan bir olay oldu o sırada. Tam Zafer, tiyatroya girdiğinde Savaş oradan ayrıldı. Yılmaz Zafer'in öyküsü ise 24 Eylül 1956'da başladı. Sırf ortaokul yıllarında Perihan Savaş'a duyduğu ama bir türlü itiraf edemediği hayranlığı yüzünden tiyatro ile ilgilenmeye başladı. Önce Fatih Halkevi'nde sahne deneyimi yaşadı. Daha sonra da İstanbul Şehir Tiyatroları'na geçti. Daha sonra Gülriz Sururi-Engin Cezzar Tiyatrosu'na girdi. Bu sırada da tiyatroda Tiraje Sayılgan adlı bir oyuncuyla tanıştı. O zaman takvimler 1982 yılını gösteriyordu. Yılmaz Zafer ve Tiraje Sayılgan 1983 yılında birlikte Mavi Yolculuk'a çıktılar. Tak Gökova Körfezi'ne geldiklerinde evlenmeye karar verdiler. Nikah, denizde geminin kaptanı tarafından kıyıldı. Ama çiftin bu nikahı karada da tekrarlatması gerekiyordu. Bunu yapmadıkları için nikahları geçersiz sayıldı. Bu arada Zafer, sinema kariyerine de başladı. Onun seyircinin belleğinde yer ettiği en önemli filmlerden biri Atatürk Türkiye'sinde devrimlere karşı çıktığı için idam cezasına mahkûm olan İskilip'li Akif Hoca'nın avukatı Ferit rolü oldu. Dur Bir Kadın, Adı Vasfiye, Aaah Belinda gibi 1980'ler Türk sinemasına damga vuran bir çok filmde rol aldı. Her ikisi de kendi yataklarında akan bu iki nehir, ortaokul yıllarından uzun bir süre sonra 1986 yılında sanatçıların sık sık gittiği Ziya Bar'da yeniden karşılaştı. O sırada Melek Zübeyde adını verdiği kızının babası İbrahim Tatlıses'le ilişkisini noktalamıştı Perihan Savaş. O ilk karşılaşmada çevresinde pervane olan Yılmaz Zafer'e soğuk davrandı. Ama Yılmaz Zafer sabırlıydı... Tam 1 yıl sonra Bir Daha Umut adlı filmde başrol paylaştılar. Zafer sete her gün çiçekler götürdü. Sonra bir gün cesaretini topladı ve 'Benimle evlenir misin' dedi Savaş'a. O sırada araba kullanan Savaş, duyduklarına inanamayıp kaldırıma çıktı. 18 Nisan 1987'de nişanlandılar, 1 Haziran 1987'de evlendiler. Bu arada Yılmaz Zafer de sinema kariyerinde hızla yükseliyordu. Dul Bir Kadın'da Suna'nın sevgilisi serüven düşkünü sanat fotoğrafçısı Ergun'u, 'Adı Vasfiye'de şarkıcının son aşkı doktor Fuat'ı, 'Ahh Belinda'da Serap'ın tiyatrocu sevgilisi Suat'ı oynadı. Ancak bu rollerde ağırlık, hep erotizm üzerindeydi. Derken, 'Dilan' filminde köy ağasının oğlu Paşo'yu, Ersin Pertan'ın Kemal Tahir uyarlaması 'Kurt Kanunu'nda Maliyeci Emin Bey'i, Mahinur Ergun'un 'Medcezir Manzaraları'nda psikiyatrist Ümit'i özenle canlandırarak saygınlık kazandı. Derken, Perihan Savaş ile Yılmaz Zafer evliliğinde, babasını hiçbir zaman tanımayacak olan oğulları küçük Yılmaz dünyaya geldi. Ama hiç hesapta olmayan o trajik olay meydana geldi. Yılmaz Zafer, 1994 yılında bir kalp krizi geçirdi. Beynine oksijen gitmediği için aktörün beyni hasar gördü. Bir çocuktan farksızdı artık. Ama büyük aşkı Perihan Savaş onu hiç yalnız bırakmadı. Yılmaz Zafer o sırada henüz 38 yaşındaydı. Daha çok gençti ve doktorlar onun hayatta kalacağına inanıyordu. Doktorlar yanılmadı ve Yılmaz kurtuldu. Ancak sorun artık kalbinde değil, beynindeydi. Çünkü geçirdiği iki kriz yüzünden beyni hasar görmüştü. Perihan Savaş, kocasını kurtarmak için çok çabaladı, çok mücadeleler verdi. Olmadı, başaramadı. Yılmaz Zafer, hayatının baharında, çok sevdiği eşini ve biricik oğlunu geride bırakarak 9 Kasım 1995 tarihinde hayata veda etti. Yılmaz Zafer 'onu görmeden öleceğimden korkuyorum' dediği oğlu Savaş Zafer'in doğumundan kısa bir süre sonra yaşama veda etti. Savaş, bir TV programında eşinin sanki öleceğini önceden hissettiğini de şöyle anlatmıştı: 'Hastalanmadan önce her şey Yılmaz'ın içine doğuyordu. Ben hamileydim ve annem, ben ve Yılmaz trafikteydik. Çok ağır bir trafik vardı ve Yılmaz dönüp anneme; 'Ben bu çocuğun yüzünü göremeyeceğim biliyor musunuz' dedi ve annem de ben de çok şaşırmıştık. Sonra ben de 'Bak şimdi trafikte doğururum, o zaman yüzünü görürsün' dedim ve gülüşmüştük. Hemen sonrasında da gökyüzüne ve 'Allah'ım canımı alacaksan da çocuğumu göreyim öyle al' dedi. Zafer, oğlu dünyaya geldikten sadece 2 ay sonra hayata veda etti. Yılmaz Zafer'in sadece iki ay görebildiği oğlu, artık annesinin boyunu geçti. Kaynak: Hürriyet