Spor Toto Süper Lig'de Fenerbahçe ile Galatasaray 0-0 berabere kalırken, ezeli rakiplerin Kadıköy'de ilk kez bir lig maçı golsüz bitti. İki takım, 1982 yılında hizmete giren, o zamanki adıyla Fenerbahçe, son yıllardaki adıyla Fenerbahçe Şükrü Saracoğlu Stadı'nda toplam 28 lig maçına çıkarken, sadece bu akşamki derbi golsüz sona erdi. ÖZGE AYDIN /SABAH İNTERNET ALİ ŞEN: Galatasaray'ın yolu açık Fenerbahçe'nin Galatasaray'ı yenemeyeceğini en iyi neticenin beraberlik olduğunu söylemiştim. Bunu söylememin sebebi de geçen hafta G.Saray da olan köklü değişikliklerdi... Bir maçta bir antrenör takımı değiştirebilir mi soruları hep vardır. Ben kesin 'vardır' düşüncesi içinde olanlardan biriyim. G.Saray daha evvel iyi futbolculardan kurulu kötü bir takımdı. 11 benzemezle sahaya çıkıyordu. Şimdi tam bir takım haline gelmiş. G.Saray 10 yıldır Saracoğlu'nda Fenerbahçe kalesine bu kadar şut çekmedi. Çok iyi mücadele ettiler. G.Saray'ın bundan sonra yolu açık. FARUK SÜREN: Maçın en iyisi Volkan'dı Galatasaraylı futbolcuları kutlarım. Futbol gibi futbol oynadılar. Bu güzel futbolun neticesinde galip gelmemizi isterdim Sonuçta galip gelmedik... Berabere kaldık. Ama futbolun gereklerini yerine getirdik. Golü bulamadılar. Büyük gol şansları kaçırdılar. Bana göre Fenerbahçe de en başarılı oyuncu Volkan'dı... GÜRCAN BİLGİÇ: Dejavu'dan empatiye Aykut Kocaman, ofansif kadrosundan ödün vermeden, 'kazanmak' üzerine kurduğu konsepti değiştirmeden, yıllarca yaşadığı derbinin ruhunu iyi bilerek ve tasarlayarak takımını çıkardı sahaya. Niang ile Neill'in müthiş mücadelesi içinde her şey vardı. Avusturalyalı 'bezdirme' üstüne kurduğu savunmasında, sarı kartı gördükten sonra da vazgeçmedi. Hakem Bülent yıldırım iki kez ikinci sarıyı vermedi. Skor için beklentilerin en yüksek olduğu isimler Stoch, Dia ve Alex'in derbinin gerektirdiği fedakarlığı gösterdiklerini söylememiz zor. Niang'ın tek başına savaştığı, beklerin neredeyse hücuma hiç çıkmadıkları bir maçta, böylesine direnen bir rakibi geçmek kolay değildi. Öyle de oldu. Galatasaray 'kutuyu' açtırıp, 'varım' dedi. Fenerbahçe ise 'dejavu'yu unutup, 'empati' yi buldu. Yıllardır rakiplerinin neler hissettiğini biraz ucundan anladılar. AHMET ÇAKAR: Temiz ve keyifli bir derbi Derbi öncesi kafalarda '10 yıllık büyü bozulacak mı?' sorusu vardı. Üstelik Galatasaray çok problemli bir dönemden geçiyordu; üstelik hocasını değiştirip gelmişti Kadıköy'e... Elano, biraz güçlü olsa ilk 15-20 dakika çok şey değişirdi. Bu yarıda 5'li Galatasaray orta sahası Fenerbahçe'ye pas yapma imkanı vermedi. Dün gece bize gösterdi ki; Galatasaray sezon başı iyi idman yapmamış. Misimovic bitik. Elano dün gece çok önemli işler yapsa da maç eksiği ve kondisyon problemi göze çarpıyor. Sabri karate yapar gibi Dia'nın üzerine sıçradı, ayağı boynuna dolandı ve Dia öyle devam etti. Bu hareket orta sahada olsaydı tartışmasız faüldü. Peki ceza alanında niye penaltı verilmiyor? ÖMER ÜRÜNDÜL: Hagi'nin başarısı Bugüne kadar belki de ilk defa böyle bir derbi öncesi bir tarafın çok uzak ara favori gösterilmesinin, Galatasaraylı futbolcuları üst düzeyde motive edeceği ve Fenerbahçeli futbolcuları ise olumsuz etkileyeceği maç başlamadan tahmin ettiğim bir tabloydu. Favori F.Bahçe'nin ise ilk 45 dakikada pozisyonu yoktu. Kadro yapısı itibariyle orta alanda organize olunamadığından, hem Niang ileride yalnız kaldı hem de önemli isimlerin olduğu kanatlar işlemedi. G.Saray'ın kenarlara aldığı akılcı tedbirler de F.Bahçe'nin etkinliğini önledi. Kadıköy'de 1 puanın bu şartlarda çok önemli olduğunun bilincinde onurlu bir mücadele veren Galatasaraylı futbolcular, kazanacaklarına biraz inansalardı 3 puanı da alabilirdi. RIDVAN DİLMEN: Tebrikler Hagi'ye Öncelikle Galatasaray'da teknik direktörlüğe maçtan iki gün önce gelen Hagi'yi kutlamak lazım. Zaten fizik olarak takıma yapacağı bir katkı yoktu. Sadece mevcut kadroya güven duyduğunu gösterdi ve Elano ile Cana gibi oyuncuları sürpriz şekilde oynatarak fizik olarak maksimum faydalanmaya çalıştı. Fenerbahçe takımı, çok arzulu ama yaratıcı değildi. Organize de değildi. Mehmet Topuz ve Emre Belözoğlu'na oyun içinde çok yük bindi. Galatasaray'ın maç öncesi planları özellikle ilk yarıda, orta saha kalabalığının dışında, Fenerbahçe savunmasının arkasına atılan toplarla da amacına ulaştı. Elano'nun paslarında Pino pozisyonlar buldu.Bireysel anlamda Fenerbahçe'de Mehmet Topuz ve Mamadou Niang'ı beğendim. Bülent Yıldırım, maçı yönetmek için değil, maalesef idare etmek için çıkmıştı. Kartı olan oyuncuları hep idare etti. HINCAL ULUÇ: Şiş de yandı, kebap da G.Saray beraberliğe bayram yapıyor. F.Bahçe 'Hasbelkader atarsak üstüne yatarız' havasında. İkinci yarıda değişiklikler yanlıştı. Sonuçta hem şiş yandı hem de kebap! Dünyanın neresinde oynanırsa oynansın, 'F.Bahçe ile berabere kaldım' diye G.Saray'ın bayram yapması, zıp zıp zıplaması hoş değil. G.Saray'ın düştüğü durumda beraberlik muhteşem bir zafer haline gelmiş. Önemli olan bu. Beraberlikte, Bursa ve Trabzon'un kaç puan gerisinde kaldıklarını düşünmüyor, 'Vay biz yenilmedik' diye zıp zıp zıplıyorlar. Onları bir hafta önce yenen A.Gücü, Bursa'dan kendi sahasında 5 yemişken bu sevinçleri de normal. İlk yarıyı G.Saray en az 2-0 önde bitirebilirdi. Kanatlardan F.Bahçe'yi darmadağın ettiler. Her pozisyonda şut atan ve çerçeveyi bulan santrforlarıyla da gole çok yaklaştılar. Bu devre G.Saray rakibini bitirebilirdi. Bitişi gene G.Saraylılar önledi. Sabri, Servet ve Ayhan, F.Bahçe'nin baskı altında neredeyse tükendiği anlarda geriye, yana toplar yaparak ezilen F.Bahçe'nin çıkmasına, kontratak yapmasına, dirilmesine sebep oldular. F.Bahçe'nin ilk yarıdaki en tehlikeli iki atağı, iki G.Saray kornerinden geldi. Tabloya bakın! Çünkü kornerlerde dahi topu geriye oynama hastalığı yüzünden F.Bahçe'yi rahatlattılar. YÜKSEL AYTUĞ: Öp Volkan'ın elini (FOTOMAÇ) Fenerbahçe, yatıp kalkıp kalecisi Volkan'a dua etsin. Bütün takım sıraya girip, kalecisinin eldivenlerini öpsün. O Volkan patlayıp da lavları, Galatasaray şutlarını eritmese, Fenerbahçe fark atmak için çıktığı maçtan, farklı mağlup ayrılacaktı. İlk kez bir derbi öncesinde sonuç değil, skor tahmin edilmeye çalışılıyordu. Yani derbiden önce federasyon, Adnan Polat'a 'Bir puan vereceğiz, maça çıkmayın' dese, kafile Kadıköy'e gelmezdi. Ama herkesi yanıltan Hagi, futbol karakterine en uygun taktiği seçmişti: 'En iyi savunma, hücumdur!..' Bu sonuç, maçtan önce 'Yeni bir hezimet mi?' endişesini yaşayan Galatasaray için galibiyet kadar önem taşıyor. Hagi-Tugay ikilisi ise 40 yıl düşünse, en değerli 'Hoşgeldiniz' hediyesinin Fenerbahçe'den geleceğini akıllarına getiremezdi. Özellikle Rijkaard'ın aylardır yapamadığını yapıp, Pino'yu doğru yerde, yani santrfor mevkiinde oynatan Hagi'nin, futbolu ne denli iyi bildiği daha ilk maçta ortaya çıktı. (Ki o Pino'nun 90 artı 3'te savurduğu sert şutu Volkan direğin dibinden çıkarmasa, 10 yıllık büyüsü bozulan Saracoğlu, Fenerbahçe'nin büyük hüsranına evsahipliği yapacaktı) Fenerbahçe ise Yaprak Dökümü'nün Ali Rıza Bey'i kadar çaresizdi. Her şeyi duyuyor, görüyor, anlıyor ama hiçbir yerini kıpırdatamıyordu. Maçın göründüğü kadar kolay geçmeyeceğini daha 5. dakikada anlamıştı. Ama beyni, sinirlerine hükmetmiyordu ki... Asıl tartışılması gereken, günlerdir hacı bekler gibi beklenen bu maçın, son yıllardaki en sıkıcı, en kurak, en kalitesiz ve heyecansız derbi olmasıydı. Hem milli takım, hem kulüpler düzeyinde neden son yıllarda sürekli geriye gittiğimizi anlamak isteyenler, bu maçı 'el kitabı' gibi tekrar tekrar okusunlar. Futbol artık tamamen 'proje mimarlarının' işi haline geldi. Hem taktik tahtasında hem çimenlerin üzerinde 'yaratıcı' olan 'alternatif' üreten kazanıyor. Biz ise bu kreatif kabızlığımızla daha çoook ıkınıp, dururuz... SELÇUK YULA: Dağ fare doğurdu (FOTOMAÇ) Bir hafta boyunca F.Bahçe'nin fark atacağı şeklinde yangın yapanlar bakalım şimdi neler konuşacak. G.Saray'ın iki futbolcu eksiğiyle fark yiyeceğini savunanlar, ezeli rekabetin ne anlama geldiğini bilmeyenlerdir. Sorulması gereken çok soru var. İşe Galatasaray'dan başlayalım. Haftalardır sahada yürüyen futbolcuların bu kondisyonu nereden bulduğunu merak edenler iki noktada birleştiler. Peki F.Bahçe'nin yanlışları neydi. Maçı kazanmak için en az rakip kadar koşmak zorundasın. F.Bahçe bunu yapmadı. Aykut Kocaman oyunu kontrolüne aldığı, Alex'in rakip kaleye gittiği dönemlerde Alex-Semih değişikliğini, sahada hiç olmayan Mehmet Topuz-Semih değişikliği olarak yapsaydı bence F.Bahçe kazanırdı. Çünkü o sıralar Hagi, liderden 10 puan geride kalacağını hesaplamadan kaleye giden değil, genç ve koşan futbolcuları sahaya doldurmakla meşguldü. Bu maç elbette ligin sonu değil. Ama iki büyük takımımızın yaptığı mücadele beni tatmin etmedi. G.Saray'ın normal yapması gereken atakları sanki küçük bir takım yapmış gibi alkışlayanlar, resmen 1 haftadır medyanın gazına gelmiş insanlardır. Aynı Sabri'nin maçtan sonra küçük takımın küçük bir futbolcusu gibi, tribünlerine yaptığı hareketlerdir. Elbette burada küçük olan takımı değil kendisiydi. BÜLENT TULUN: İşte Hagi'nin farkı (FOTOMAÇ) Tüm spor kamuoyunun beklentilerinin aksine, son derece ürkek bir Fenerbahçe karşısında son derece akıllı, önde basan, ayağa top oynayan, özverili bir Galatasaray buldu. Böyle bir başlangıcı beklemeyen Fenerbahçe, saha içinde ve saha dışında iyi yönetilmeyince ilk yarıyı mutlak Galatasaray hakimiyetiyle kapatmak zorunda kaldı. Galatasaray'ın yeni teknik direktörü Hagi böyle bir maçta fizikman her şeyini ortaya koyan Elano'nun yerine Emre Çolak'a şans vererek Frank Rijkaard ile olan farklılığını gösterdi. Böyle bir kaos durumunda cesur ve riskli bir oyun ortaya koyan Galatasaraylı oyuncuların ve onları bu noktaya getiren Hagi'yi kutlamak lazım. Demek ki her at sahibine göre kişner. Futbolda hoca değişimi her zaman takıma olumlu yansıdığı gerçeğini dün Galatasaray'ın Fenerbahçe önünde ortaya koyduğu futbol bir kez daha doğruladı. METİN TEKİN: Mücadele ve tempo Bütün hafta konuşulan Fenerbahçe'nin artıları, Galatasaray'ın eksileriydi. Bu maç öncesi çok avantajlı görülüyordu Fenerbahçe. Bu söylentiler, bu yorumlar çok iyi konsantre olmuş bir Galatasaray çıkardı Fenerbahçe'nin karşısına dün akşam. Hagi'nin Kadıköy'de oynatmak istediği sistem 4-5-1 oyun sistemiyle, kalabalık bir orta saha kurgusuyla o alanı ele geçirmekti. Rijkaard'ın hiç kullanmadığı Elano'yu dün akşam çok beğendim. İleride çok daha iyi olabileceğini gösterdi bence. Belki ideal değildi ama Pino da o bölgede beklenenden çok daha iyi bir performans gösterdi. Hatta ilk dakikalarda bulduğu gol pozisyonunda yaptığı vuruşla Galatasaray öne bile geçebilirdi. Derbi müsabakaları böylesi maçlardır. Ne kadar avantajlı gözükürseniz gözükün bazen hiç beklemediğiniz sonuçlar alabilirsiniz. Bence Galatasaray'ın 10 yıldır alamadığı puanı böyle bir ortamda alması başarılı bir sonuç ve kazanılmış bir puandır. Hagi ile daha iyi ve farklı işler yapacaklar mı; kaybetmemeye değil kazanmaya oynadığı oyunlarda onu daha net göreceğiz. LEVENT TÜZEMEN: Duyguların isyanı Hagi, Galatasaray'a hoca olarak ilk geldiğinde futbolculara oyun felsefesini şöyle açıklamıştı: 'Onbir kişi ofans, on bir kişi savunma yapacağız. Fazla pas yapın, korkmayın top yorulmaz. Topu koşturmasını iyi bilin. Maç boyu birbirinizle ileşitiminizi koparmayın. Yardımlaşarak oynayın. Kaleyi gördüğünüzde mutlaka şut atın.' Galatasaray takım olarak Fenerbahçe'ye karşı bu anlayışla oynadı. Her oyuncu tekmeye kafa soktu, korkmadı. Hagi'nin taktiğine göre; önde yapılan baskı Lugano ve Yobo'nun ileri çıkmasını engelledi. Sarı-kırmızılılar orta saha düellosunu hiç kaybetmedi, kanatları akıllı kapatıp Dia'ın ve Stoch'un öldürücü deparlarına fazla izin vermedi. İlk yarıda sahanın her yerine basan Galatasaraylı oyuncular buldukları pozisyonda kaleci Volkan'ı geçemedi. Kaleci Volkan derbiye tam konsantreydi ve hiç hata yapmadı. Galatasaraylı futbolcuların kişilikli mücadelesinde, kamuoyunun yarattığı 'Fark olur' düşüncesi ile İddaa'da Galatasaray'ın galibiyetine verilen '4.2'lik değer itici güç oldu. Rijkaard belki kariyerli bir hocaydı ama heyecanı bitmiş, futbolcularla iletişimi koparmıştı. Hagi, Elano, Servet, Pino gibi oyuncuları 'Ben size güveniyorum' diye sahaya sürdü. Bu oyuncular da mesajı doğru almış olacaklar ki; istekli ve mücadele gücü yüksek bir oyun sergiledi. Pino, Lugano-Yobo'nun arasına etkili deparlar yaptı. Elano her topu olumlu kullandı. Ayhan-Sarp ikilisi mücadeleden kopmadı. Sabri bek oynadığı süreçte Stoch'u başarıyla kontrol etti. Neil de, Niang ile iyi boğuştu. Confucius, 'Bir amacın başarı limitini, insanın kendi inancı belirler' der. G.Saray'ın da Kadıköy'deki 10 yıllık sürece 'Dur' diyen futbol isyanı, futbolcuların aşağılanmaya karşı gösterdikleri inanç ve duygu tepkisidir. NECATİ BİLGİÇ: Hagi'nin istediği oldu (FOTOMAÇ) F.Bahçe 10 sene sonra hem de büyük favoriyken Saracoğlu'nda yapmadığını yaptı ve ezeli rakibiyle berabere kaldı. Sarı-kırmızılı takımın yeni hocası maçın berabere bitmesi için futbolcularını hazırlamıştı. Daha sonra da 2. kırmızı kartlık hareketini defalarca yaptı ama Bülent Yıldırım sadece faul vermekle yetindi. Niang, Alex ve Emre defalarca tekmelenirken kırmızı kart gören oyuncu olmadı. Hakem Yıldırım, G.Saray'ın sertliğine göz yummakla kalmadı 34. dakikada bir karambolde Dia'yla Niang'ın kale önünde yıkılmalarına seyinci kaldı. FIFA kokartlı hakemin adeta yerden kalkamayan Niang'a bu kadar çok faul yapılmasını seyretmesi doğrusu o kokarta yakışmadı. Bu arada önemli Bursa maçı öncesinde aptalca kart görerek cezalı durumla düşen Lugano da büyük hata yaptı. MUSTAFA ÇULCU: Penaltıyı vermedi! (FOTOMAÇ) Fenerbahçe ile Galatasaray arasındaki derbiler hakemler için her zaman zor geçmiştir. Ancak her hakem bu maçlarda görev almak ister çünkü kariyerleri için derbiler önemlidir. MHK önce kendini düşündüğü için risk almadı, garantiye gitti ve 'Bülent Yıldırım' dedi. Yıldırım, mental ve fiziksel olarak maça hazırlanırken kendince taktik plan yapmış, maç başında hemen kartlara baş vurmayacağım, kolay faul çalmayacağım, çok koşup pozisyonlara yakın olacağım, sözlü ikazlarla nabzı düşüreceğim, topu oyunda fazla tutarak tempolu bir maç yöneteceğim demiş! Hakan Balta'nın hareketi net sarı olmalıydı, vermedi. Fenerbahçe'nin favori gösterildiği maç heyecanlı ama golsüz bitti. Galatasaray'da hoca değişimi takıma pozitif yansımış. Hakem maçı tempolu yöneteceğim diye pozisyonları saldı. Faul ve kart kararları çok tartışılacak. Uzun zaman sonra ilk kez kırmızısız bir derbi izledik. ZAFER ERTEM: Süper başlangıç (FOTOMAÇ) G.Saraylı futbolculara kızmamak elde değil. Rijkaard'ın sahada gezinen 11'i Hagi makyajı sonrası Fenerbahçe'ye Şükrü Saracaoğlu'nu dar getirdi. Geride kalan 7 maçta top ayağına geldi mi kaçacak delik arayan, Misimovic, Pino, Cana, Elano dün gecenin iyileri arasındaydı. Demek ki hafta içinde 'Rijkaard'ı futbolcular gönderdi' iddiaları ile ortalığı karıştıran Mustafa Yücedağ'ın iddialarına gülüp geçmemek lazım. Fenerbahçe ikinci yarının hızlı başlayan takımıydı. VEDAT İNCEEFE: Derbi farkı (TAKVİM) Bundan önceki yazılarımda takım ruhunun kalmadığını ve Rijkaad'ın bu takıma verebilecek bir şeyinin olmadığını söylemiştim.Görünen o ki, bu düşüncelerimde haklı çıktım. Futbolcuya güvenmezseniz sahadaki oyundan istediğiniz verimi alamazsınız. Hagi geldi, iki günde ne değişti de bu oyuncular sahada tekmeye kafa sokar oldu. Demek ki Rijkaard'a kimsenin güveni ve saygısı kalmamıştı. Bu maç yazdıklarıma bir ölçü değil ama Galatasaray derbiye Rijkaard'la çıksaydı, büyük bir hezimet yaşanabilirdi. Hafta arası skor sorulduğunda 'Berabere biter' demiştim. Ama Kadıköy'de oynandığı için Fenerbahçe' nin avantajlı olduğunu söylemiştim. Bu tahmiminde de yanılmadım. Galatasaray'a gelecek olursak... Takımın kondisyonu iyi olmadığı için ikinci yarıda ister istemez geri kapanmak zorunda kaldılar. Buna rağmen 2- 3 pozisyon buldular. Eğer, ligin ikinci yarısında Hagi ve Tugay takımın fizik kondisyonunu iyi duruma getirirse daha iyi bir Galatasaray izlememiz işten bile değil. OGÜN TEMİZKANOĞLU: Bal yapmayan arı gibi (TAKVİM) Fenerbahçe yıllardır süren Kadıköy geleneğini bu sezon da devam ettirecek miydi? Maçtan önce genel kanı Sarı-Lacivertli takımın bu maçı elini kolunu sallaya sallaya kazanacağı şeklindeydi. Üzerlerinde garip bir ürkeklik vardı. Fenerbahçe atak gibi görünse de çok top kaybetti. Bal yapmayan arı gibiydiler. Niang istediği pasları alamayınca verimsiz oldu. Alex yine çalıştı ama bitirici pasları bu kez veremedi. Emre her zamanki gibi sinirliydi. Galatasaray karşısında yaptığı aşırı hırs onu olumsuz şekilde etkiledi. Maçın 2. yarısında Fenerbahçe biraz daha derli toplu gözükse de yine de beklenen baskıyı kuramadı. Mehmet Topuz, Stoch gibi isimlerin daha üretken olması gerekir. Özellikle Mehmet Topuz rakibin presi karşısında mücadeleden çabuk düşüyor. Gökhan Gönül'ü dün yine çok beğendim. Lugano ile defansın temel direğiydi. Sarı-Lacivertli takım Beşiktaş'tan sonra Galatasaray'ı da Kadıköy'de mağlup edemedi. 2 derbide kaybedilen 4 puan ağır bir yara. Fenerbahçe eğer lige yeniden ağırlığını koymak istiyorsa gelecek hafta Bursaspor'u devirmeye mecbur.