Bütün hayatı mücadele içinde geçen Atatürk’ün 1937 yılının sonlarına doğru sağlığı bozulmaya başlamıştı. Buna rağmen o dönemde yoğun bir biçimde bitmeyen bir heyecanla Hatay'ın ana vatana dahil olması için çalıştı. Karaciğer rahatsızlığı Ocak 1938'de daha da belirginleşti. Büyük Önder son günlerini İstanbul’da sürekli doktorların gözetiminde geçirdi. 10 Kasım 1938 Perşembe günü saat dokuzu beş geçe Dolmabahçe Sarayı'nda hayata gözlerini kapadı. Ölümü büyük üzüntü yarattı. Atatürk gömüleceği yer konusunda bir vasiyette bulunmamıştır. Ancak Atatürk, 1923 yılında bir sohbet sırasında ''Elbet bir gün öleceğim, beni Çankaya'ya gömer hatıramı yaşatırsınız'' demiş ardından da ısrarlı olmadığını belirtmek için ''Beni milletim nereye isterse oraya gömsün fakat benim hatıralarımın yaşayacağı yer Çankaya olacaktır'' şeklinde de eklemiştir. Aydın Milletvekili Mithan Aydın, Anıtkabir olarak da Rasattepe'yi önermiş. Bu öneri de kabul görmüştür. 1937 yılının sonlarına doğru sağlığı iyice bozulmaya başlayan Atatürk, yine de yurt gezilerine çıktı. Ankara - 1937 Ankara - 1937 Atatürk, 12 Kasım 1937'de Başbakan Celal Bayar ile birlikte trenle yurt gezisine çıktı. Sivas - 13 Kasım 1937 Sivas - 13 Kasım 1937 Sivas - 13 Kasım 1937 Sivas - 13 Kasım 1937 Sivas - 13 Kasım 1937 Sivas - 13 Kasım 1937 Malatya - 14 Kasım 1937 Malatya - 14 Kasım 1937 Diyarbakır / Ergani - 15 Kasım 1937 Diyarbakır / Ergani - 15 Kasım 1937 Diyarbakır / Ergani - 15 Kasım 1937 Diyarbakır - 16 Kasım 1937 Diyarbakır - 16 Kasım 1937 Elazığ - 17 Kasım 1937 Singeç Köprüsü’nün açılışı - Pertek / Tunceli - 17 Kasım 1937 Pertek - Tunceli / 17 Kasım 1937 Pertek - Tunceli / 17 Kasım 1937 Adana - 19 Kasım 1937 Kız Enstitüsünü ziyaret ederken / Adana - 19 Kasım 1937 Mersin - 19 Kasım 1937 “Gençler! Benim gelecekteki emellerimi gerçekleştirmeyi üstlenen gençler! Bir gün bu memleketi sizin gibi beni anlamış bir gençliğe bırakacağımdan dolayı çok memnun ve mesudum. Buna cidden sevinmekteyim. Fakat beraber yaşadığımız müddetçe benim hede?me yürümenizi hepinizden talep etmek, meşru bir hakkım olarak tanınmalıdır.” Mersin - 19 Kasım 1937 Mersin - 19 Kasım 1937 Mersin - 19 Kasım 1937 Afyon - 20 Kasım 1937 Afyon - 20 Kasım 1937 Balkan Antantı Konseyi üyeleri ile Ankara'da - 27 Şubat 1938 Yugoslavya Savunma Bakanı Orgeneral Lujibomir MARİÇ ile Ankara'da - 19 Mayıs 1938 Viranşehir Harabeleri’nde / Mersin - 21 Mayıs 1938 Viranşehir Harabeleri’nde / Mersin - 21 Mayıs 1938 Mersin - 22 Mayıs 1938 Haydarpaşa / İstanbul - 27 Mayıs 1938 Savarona yatında - 1 Haziran 1938 Dolmabahçe Sarayı / İstanbul - 10 Kasım 1938 Dolmabahçe Sarayı / İstanbul - 10 Kasım 1938 ATATÜRK’ün müdavim doktorları tarafından verilen vefat raporu - 10 Kasım 1938 ATATÜRK’ün vefatı, müdavim tabipleri Prof. Neşet Ömer İrdelp, Prof. Mim Kemal Öke ve Dr. Nihad Reşat beyler ile müşavir tabipler Prof. Akil Muhtar Özden, Prof. Hayrullah Diker, Prof. Süreyya H. Serter, Dr. Kamil Berk ve Dr. Abravaya Marmaralı tarafından yazılan şu raporla tespit edildi: “Reisicumhur ATATÜRK’ün umumî hâllerindeki vehamet dün gece saat 24’te neşir edilen tebliğden sonra her an artarak bugün, 10 İkinciteşrin 1938 Perşembe sabahı saat dokuzu beş geçe büyük şefimiz derin koma içinde terki hayat etmişlerdir. 10 İkinciteşrin 1938.” Dolmabahçe Sarayı / İstanbul - 16 Kasım 1938 Atatürk'ün naaşı, Dolmabahçe Sarayı salonunda özel bir katafalka yerleştirildi. Türk bayrağına sarılı ve başında silah arkadaşlarının nöbet tuttuğu tabut, üç gün müddetle milletin ziyaretine bırakıldı. Dolmabahçe Sarayı / İstanbul - 16 Kasım 1938 Atatürk'ün naaşı, Dolmabahçe Sarayı salonunda özel bir katafalka yerleştirildi. Türk bayrağına sarılı ve başında silah arkadaşlarının nöbet tuttuğu tabut, üç gün müddetle milletin ziyaretine bırakıldı. Dolmabahçe Sarayı / İstanbul - 16 Kasım 1938 Atatürk'ün naaşı, Dolmabahçe Sarayı salonunda özel bir katafalka yerleştirildi. Türk bayrağına sarılı ve başında silah arkadaşlarının nöbet tuttuğu tabut, üç gün müddetle milletin ziyaretine bırakıldı. Dolmabahçe Sarayı / İstanbul - 16 Kasım 1938 Atatürk'ün naaşı, Dolmabahçe Sarayı salonunda özel bir katafalka yerleştirildi. Türk bayrağına sarılı ve başında silah arkadaşlarının nöbet tuttuğu tabut, üç gün müddetle milletin ziyaretine bırakıldı. İstanbul - 19 Kasım 1938 ATATÜRK’ün naaşı Dolmabahçe’den çıkarılmadan hemen önce, Ord. Prof. Şerefettin Yaltkaya tarafından cenaze namazı kıldırıldı. Kortej, Galata Köprüsü’nü geçecek, tabut Sarayburnu rıhtımına yanaşmış Zafer torpidosuna, oradan Yavuz zırhlısına çıkarılacaktı. Daha sabahın ilk ışıklarından itibaren çok sayıda vatandaş güzergâhı doldurmuştu. ATATÜRK’ün naaşı, 20 Kasım'da Ankara'ya getirildi. İstanbul - 19 Kasım 1938 İstanbul - 19 Kasım 1938 İstanbul - 19 Kasım 1938 İstanbul - 19 Kasım 1938 İstanbul - 19 Kasım 1938 İstanbul - 19 Kasım 1938 İstanbul - 19 Kasım 1938 İstanbul - 19 Kasım 1938 ATATÜRK’ün naaşı Dolmabahçe Sarayı’ndan ayrılırken - İstanbul, 19 Kasım 1938 ATATÜRK’ün naaşı Dolmabahçe Sarayı’ndan ayrılırken - İstanbul, 19 Kasım 1938 ATATÜRK’ün naaşı Dolmabahçe Sarayı’ndan ayrılırken - İstanbul, 19 Kasım 1938 ATATÜRK’ün naaşı Dolmabahçe Sarayı’ndan ayrılırken - İstanbul, 19 Kasım 1938 ATATÜRK’ün naaşı Dolmabahçe Sarayı’ndan ayrılırken - İstanbul, 19 Kasım 1938 ATATÜRK’ün naaşı Dolmabahçe Sarayı’ndan ayrılırken - İstanbul, 19 Kasım 1938 ATATÜRK’ün naaşı Dolmabahçe Sarayı’ndan ayrılırken - İstanbul, 19 Kasım 1938 ATATÜRK’ün naaşı Dolmabahçe Sarayı’ndan ayrılırken - İstanbul, 19 Kasım 1938 ATATÜRK’ün naaşı Dolmabahçe Sarayı’ndan ayrılırken - İstanbul, 19 Kasım 1938 ATATÜRK’ün naaşı Dolmabahçe Sarayı’ndan ayrılırken - İstanbul, 19 Kasım 1938 Zafer torpidosu - İstanbul, 19 Kasım 1938 Zafer torpidosu - İstanbul, 19 Kasım 1938 ATATÜRK’ün naaşı Yavuz gemisinde - İstanbul, 19 Kasım 1938 ATATÜRK’ün naaşının İstanbul’dan Ankara’ya taşınmasında Haydarpaşa Tren İstasyonu’nda yapılan tören - 19 Kasım 1938 ATATÜRK’ün naaşını taşıyan özel trenin Ankara’da karşılanışı - 20 Kasım 1938 Cenazeyi Ankara garında başta Cumhurbaşkanı İsmet İnönü, Meclis Reisi Abdülhalik Renda, Genelkurmay Başkanı Fevzi Çakmak, bakanlar, milletvekilleri, komutanlar olmak üzere protokolde bulunan diğer yetkililer karşıladı. Başbakan Celal Bayar, beyaz trende, tabutun arkasındaki vagonda ATATÜRK’ün Genel Sekreteri Hasan Rıza Soyak ve bazı eski arkadaşları ile beraber İstanbul’dan gelenler arasındaydı. ATATÜRK’ün naaşını taşıyan özel trenin Ankara’da karşılanışı - 20 Kasım 1938 ATATÜRK’ün naaşını taşıyan özel trenin Ankara’da karşılanışı - 20 Kasım 1938 ATATÜRK’ün naaşı özel trenden alınırken - Ankara, 20 Kasım 1938 ATATÜRK’ün naaşı özel trenden alınırken - Ankara, 20 Kasım 1938 Ankara - 20 Kasım 1938 Korteje katılan Makbule ATADAN, 2’nci Cumhurbaşkanı İsmet İNÖNÜ ve devlet erkânı - Ankara, 20 Kasım 1938 Ankara - 20 Kasım 1938 TBMM’deki katafalkın önünde ordu erkânının tazimlerini sunuşu - Ankara, 20 Kasım 1938 TBMM’deki katafalkın önünde ordu erkânının tazimlerini sunuşu - Ankara, 20 Kasım 1938 TBMM’deki katafalkın önünde ordu erkânının tazimlerini sunuşu - Ankara, 20 Kasım 1938 TBMM’deki katafalkın önünde vatandaşlar... Ankara - 21 Kasım 1938 Etnoğrafya Müzesine ilerlerken / Ankara, 21 Kasım 1938 Etnoğrafya Müzesine ilerlerken / Ankara, 21 Kasım 1938 Etnoğrafya Müzesine ilerlerken / Ankara, 21 Kasım 1938 Etnoğrafya Müzesine ilerlerken / Ankara, 21 Kasım 1938 Etnoğrafya Müzesine ilerlerken / Ankara, 21 Kasım 1938 Etnoğrafya Müzesine ilerlerken / Ankara, 21 Kasım 1938 Etnoğrafya Müzesine ilerlerken / Ankara, 21 Kasım 1938 ATATÜRK’ün naaşını, Cumhurbaşkanı İsmet İNÖNÜ Etnoğrafya Müzesindeki yerine yerleştirirken - Ankara, 21 Kasım 1938 ATATÜRK’ün naaşı, Etnoğrafya Müzesindeki yerine yerleştirildikten sonra - Ankara, 21 Kasım 1938 21 Kasım'da büyük törenle Etnografya Müzesi'ndeki geçici kabrine kondu.Cenaze törenine bütün dünya devletleri özel temsilciler gönderdi. Çanakkale'de ve diğer muharebelerde ona karşı savaşmış yabancı generaller törende bilhassa dikkat çekti. ATATÜRK’ün naaşı, Etnoğrafya Müzesindeki yerine yerleştirildikten sonra - Ankara, 21 Kasım 1938 ATATÜRK’ün 21 Kasım 1938’den 10 Kasım 1953 tarihine kadar Etnoğrafya Müzesinde yattığı yer “Siz, genç arkadaşlar; yorulmadan beni izlemeye söz vermişsiniz. İşte ben bilhassa bu sözden çok duygulandım. Yorulmadan beni takip edeceğinizi söylüyorsunuz. Fakat arkadaşlar, yorulmadan ne demek? Yorulmamak olur mu? Elbette yorulacaksınız. Benim sizden istediğim şey yorulmamak değil, yorulduğunuz zaman dahi durmadan yürümek, yorulduğunuz dakikada da dinlenmeden beni izlemektir. Yorgunluk her insan, her mahluk için tabii bir hâldir. Fakat insanda yorgunluğu yenebilecek manevi bir kuvvet vardır ki işte bu kuvvet, yorulanları dinlendirmeden yürütür. Sizler, yeni Türkiye’nin genç evlatları, yorulsanız dahi beni takip edeceksiniz. Dinlenmemek üzere yürümeye karar verenler asla ve asla yorulmazlar. Türk gençliği gayeye, bizim yüksek idealimize durmadan, yorulmadan yürüyecektir.” ATATÜRK’ün naaşının Etnoğrafya Müzesindeki geçici kabre defnine ait tutanak - Ankara, 31 Mart 1939 ATATÜRK’ün naaşı ebedî istirahatgâhı Anıtkabir’e getirilirken - Ankara, 10 Kasım 1953 ATATÜRK’ün aziz naaşı, 10 Kasım 1953 tarihinde yapılan büyük bir devlet töreni ile Etnografya Müzesi’ndeki geçici kabrinden alınarak; Anıtkabir’deki ebedî istirahatgâhına nakledildi. ATATÜRK’ün naaşı ebedî istirahatgâhı Anıtkabir’e getirilirken - Ankara, 10 Kasım 1953 ATATÜRK’ün naaşı ebedî istirahatgâhı Anıtkabir’e getirilirken - Ankara, 10 Kasım 1953 ATATÜRK’ün naaşı hitabet kürsüsünde - Ankara, 10 Kasım 1953 ATATÜRK’ün naaşı hitabet kürsüsünde - Ankara, 10 Kasım 1953 3’üncü Cumhurbaşkanı Celal BAYAR’ın 10 Kasım 1953’te yapılan törendeki konuşması - Ankara, 10 Kasım 1953 Burada yapılan törende Cumhurbaşkanı Celal Bayar çok duygulu bir konuşma yaptı. Töreni milyonlarca insan radyodan yapılan naklen yayından dinledi. ATATÜRK’ün naaşı, şeref holünde tek parça mermerden yapılan mozolenin tam altında yer alan sekizgen odanın içinde hazırlanan mezarda, İslâmî kaidelere uygun olarak, dualarla “vatan toprağı”na defnedildi. O zaman altmış yedi olan bütün iller ile Kıbrıs’tan getirilen ve harmanlanan vatan toprağı mezarına kondu. Bugün bu il toprakları ile sonradan şehir olan yerlerden getirilen toprakların numuneleri birer vazo içerisinde ATATÜRK’ün mezarının etrafındadır. Ankara, 10 Kasım 1953 Atatürk'ün kız kardeşi Makbule Atadan, basşını tabuta dayamış ve dakikalarca öyle kalmıştır. ATATÜRK’ün vasiyetnamesi 5 Eylül 1938 Pazartesi sabahı kendi el yazısıyla kaleme alınmıştır. Vasiyetnamesini yazdıktan bir gün sonra notere vermeyi uygun görmüştür. Bu işlem için Beyoğlu Taptaş Handaki İstanbul Altıncı Noter İsmail Kunter’i seçmiştir. 6 Eylül 1938’de, Doktor Neşet İrdelp, Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreteri Hasan Rıza Soyak ve Noter İsmail Kunter’in hazır bulunduğu ortamda ATATÜRK kapalı zarf içindeki vasiyetini Noter İsmail Kunter’e “Bu benim vasiyetimdir. İcap ettiği zaman lütfen kanuni muamelesini yaparsınız” diyerek vermiştir. Ayrıca konuyla ilgili olarak Noter İsmail Kunter, Genel Sekreter Hasan Rıza Soyak, Dr. Neşet İrdelp ve ATATÜRK’ün imzaladığı bir tutanak düzenlenmiştir. “Bin dokuz yüz otuz sekiz yılı Eylül ayının altıncı Salı günü (6 Eylül 1938) ben aşağıda imza ve mühürünü koyan ve basan ve Türkiye Cumhuriyeti Kanunlarının verdiği salahiyetleri haiz olarak Galata’da Tünel yanında Billur Sokağı'nda Taptaş Hanın altındaki dairemde iş gören Beyoğlu Altıncı Noteri İsmail KUNTER, vazife başında iş görmekte iken vaki olan davet üzerine Dolmabahçe Sarayı’na gittim. İstanbul Mebusu Dr. Profesör Neşet Ömer İrdelp ve Riyaseti Cumhur Umum Katibi Hasan Rıza Soyak’ın delaletleriyle Türkiye Cumhur Reisi ATATÜRK’ün huzurlarına çıkarıldım. Davet sebebini kendilerinden istizan ve istifam eylediğimde: 'Kendi elimle yazıp zarf içine koyduğum vasiyetnameyi size tevdi ediyorum. Bu vasiyetnamemin muhafazasını ve kanun hükümlerinin yerine getirilmesini isterim' buyurdular. Bana kapalı olarak verilen bu zarfı alırken mumaileyhim ve Neşet Ömer İrdelp ve Hasan Rıza Soyak hazır bulunuyorlardı. Zarfı muhafaza için aldım ve bu Zabıt Varakası'nı tanzim ederek vasiyetnameyi tevdi eden Ulu Önderimiz ATATÜRK ve hazır bulunanlara imza ettirdim ve ben de altını mühürleyerek imza ettim. 6 Eylül 1938 günü saat: 13.30'' ATATÜRK’ün vasiyetnamesi, Ankara Üçüncü Sulh Hukuk Hâkimliğinde, vefatından 18 gün sonra, 28 Kasım 1938 Pazartesi günü açılmıştır. Mahkemeye önce Adalet Bakanı Hilmi Uran ile İçişleri Bakanı ve Cumhuriyet Halk Partisi Genel Sekreteri Doktor Refik Saydam gelmiştir. ATATÜRK’ün kız kardeşi Makbule Boysan, kısa bir süre sonra, Dışişleri Bakanı Şükrü Saraçoğlu’nun kolunda mahkeme salonuna girmiştir. Vasiyetnamenin açılışında, Ankara Cumhuriyet Savcı Yardımcısı, bazı milletvekilleri, yargıç ve avukatlar da hazır bulunmuştur. Ankara Üçüncü Sulh Hukuk Hâkimi Osman Selçuk cübbesini giymiş ve oturumu açmıştır. Hâkim, ATATÜRK’ün kız kardeşi Makbule Boysan’a bazı sorular yöneltmiştir. Hâkim, üstü çeşitli mühürleri ve ATATÜRK’ün imzasını taşıyan bir zarfı, durumunu tutanağa geçirip açmıştır. Zarfın içinden ATATÜRK’ün vasiyetnamesi çıkmıştır. ATATÜRK’ün vasiyetnamesi, el yazısıyla bir yaprağın bir yüzüne yazılmıştı. Hâkim ATATÜRK’ün vasiyetnamesini açıkça okutmuş ve tutanağa geçirtmiştir. Ankara Üçüncü Sulh Hukuk Hâkimi Osman Selçuk cübbesini giymiş ve oturumu açmıştır. Hâkim, ATATÜRK’ün kız kardeşi Makbule Boysan’a bazı sorular yöneltmiştir. Hâkim, üstü çeşitli mühürleri ve ATATÜRK’ün imzasını taşıyan bir zarfı, durumunu tutanağa geçirip açmıştır. Zarfın içinden ATATÜRK’ün vasiyetnamesi çıkmıştır. ATATÜRK’ün vasiyetnamesi, el yazısıyla bir yaprağın bir yüzüne yazılmıştı. Hâkim ATATÜRK’ün vasiyetnamesini açıkça okutmuş ve tutanağa geçirtmiştir. ATATÜRK’ün vasiyetnamesi, Ankara Üçüncü Sulh Hukuk Hâkimliğinde, vefatından 18 gün sonra, 28 Kasım 1938 Pazartesi günü açılmıştır. Mahkemeye önce Adalet Bakanı Hilmi Uran ile İçişleri Bakanı ve Cumhuriyet Halk Partisi Genel Sekreteri Doktor Refik Saydam gelmiştir. ATATÜRK’ün kız kardeşi Makbule Boysan, kısa bir süre sonra, Dışişleri Bakanı Şükrü Saraçoğlu’nun kolunda mahkeme salonuna girmiştir. Vasiyetnamenin açılışında, Ankara Cumhuriyet Savcı Yardımcısı, bazı milletvekilleri, yargıç ve avukatlar da hazır bulunmuştur. Ankara Üçüncü Sulh Hukuk Hâkimi Osman Selçuk cübbesini giymiş ve oturumu açmıştır. Hâkim, ATATÜRK’ün kız kardeşi Makbule Boysan’a bazı sorular yöneltmiştir. Hâkim, üstü çeşitli mühürleri ve ATATÜRK’ün imzasını taşıyan bir zarfı, durumunu tutanağa geçirip açmıştır. Zarfın içinden ATATÜRK’ün vasiyetnamesi çıkmıştır. ATATÜRK’ün vasiyetnamesi, el yazısıyla bir yaprağın bir yüzüne yazılmıştı. Hâkim ATATÜRK’ün vasiyetnamesini açıkça okutmuş ve tutanağa geçirtmiştir.