Diyarbakır'da meydana gelen, ondan önce sokağa çıkma yasağı ilan edilmiş diğer ilçelerde oluşan, son olarak Sur'da görülen hadiseyi tek başına, kendisiyle bağlı, sadece PKK devlet çatışması diye görmek, tanımlamak, değerlendirmek artık olanaksız. Şüphesiz öyle. Ama devlet- PKK çatışması işin sadece bir yönü. Asıl olan onu meydana getiren diğer unsurları görmek. O zaman ikili değerlendirmemi yapmanın zamanı gelmiştir. Birincisi, Türk meselesi Kürt, Kürt meselesi Türk meselesidir. İkincisi, artık, Türkiye'nin iç meseleleri dış, dış meseleleri iç meselesidir. Bu iki 'formülü' alt alta, yan yana getirince dışına çıkılmaz, demirden bir kafes oluşuyor. Üstüne üstlük, bütün bunları hazırlayan, OD'de meydana gelen olaylardır. Yani, Sur'la Suriye doğrudan doğruya birbirlerine bağlıdır. Ona da bir 'formül' geliştireyim ve diyeyim ki, OD meselesi artık bir Kürt meselesidir.
Başka türlü nasıl olabilir? Rusya, İran doğrudan, Amerika dolaylı olarak PKK'yla (ve Kürtlerle) ilişki içinde. OD'nin geleceğini, bu ülkeler, Kürtler üstünden kurmak istiyor. Hal böyle olunca PKK'yı artık kendisiyle bağlı, sadece Türkiye'yle ilgili maksatları olan bir örgüt diye görmek olanaksız. Bu arada bahsettiğim durumun bilincinde olan PKK, besbelli ki, önümüzdeki dönemde de silahlı şiddetini artırarak, yeniden şekillenen OD içinde başlı başına bir aktör olarak yer almak istiyor. Üstüne üstlük, bu haliyle Öcalan'ı aştığını fark ediyor. Bir kere işin bu yanının yani Öcalan- PKK ilişkisinin açıklığa kavuşması gerek.
Hasan Bülent Kahraman/Sabah