Sabancı suikastının faili DHKP-C'li İsmail Akkol'un ismi, örgütün önüne geçince bileti kesildi. Türkiye'de eylem yapmasına karar verilen Akkol'a, 'Git Türkiye'de çatışarak öl' denildi! MİT ve Aydın polisi; önceki gün son yılların en önemli operasyonuna imza atmış, 20 yıldır aranan Özdemir Sabancı suikastının sanığı İsmail Akkol ve DHKP-C'nin kamp sorumlusu Fadik Adıyaman Söke Otogarı'nda sahte kimliklerle yakalanmıştı. Ankara'ya eyleme giden Akkol ve Adıyaman'ın çantasından Kalaşnikof silah ve mühimmatlar çıkmıştı. İsmail Akkol'un 20 yıl sonra neden Türkiye'ye eyleme geldiğini ortaya çıktı. 'CANLI BOMBA OL' TALİMATI! DHKP-C'nin Almanya'da Zerrin Sarı, Faruk Ereren ve Musa Aşoğlu'nda oluşan sözde merkez komitesi, İsmail Akkol'un ismi örgütün önüne geçince eylem yapmasına karar verdi. Türkiye'de dosyasının 28 Mart 2017'de zamanaşımına uğrayacak olması nedeniyle Akkol'a 'Git Türkiye'de ve çatışarak öl' denildi. Yanına da yaşlandığı için Fadik Adıyaman verildi. Adıyaman'dan da canlı bomba olarak ölmesi istendi. İKİ TERÖRİST DAHA EYLEME GELECEKMİŞ İstihbarat birimleri DHKP-C terör örgütünün yeni bir stratejiye gittiğini belirledi. Sembol isimlerin bir bir eyleme gönderilerek ölmesi planlandı. Örgütün liderleri Hüseyin Fevzi Tekin ile Yunanistan'da yakalanan ve serbest bırakılan Bilgehan Karpat ve Şerif Turunç için de aynı karar verildi. Karpat ve Turunç da eylem için Türkiye'ye gönderilecekti. GENİŞ ÖNLEMLE SAĞLIK KONTROLÜ Akkol ve Adıyaman, çevik kuvvet ekiplerince alınan geniş güvenlik önlemleri altında emniyetten çıkarılarak sağlık raporu almak üzere Aydın Devlet Hastanesine götürüldü. Slogan atmak isteyen Akkol ve Adıyaman'a polis engel oldu. Teröristler, hastane çıkışı vatandaşlara da tepki gösterdi. OPERASYON İÇİN UYGUN AN BEKLENDİ DHKP-C'li İsmail Akkol ve Fadik Adıyaman'ı takibe alan polis, çatışma ihtimaline karşı operasyon için en uygun zamanı bekledi. Gitar çantası ve bir koli otobüs bagajına verilince, iki terörist silahlarına ulaşamadan kıskıvrak yakalandı. ÖRGÜTE ELEMAN KATMA PLANI İsmail Akkol gibi sembol bir ismin Türkiye'de eylem yapmasının örgüte ivme kazandıracağı görüşüne varıldı. Akkol'un ölümüyle 'İsmail Komutan Ölümsüzdür' diye kampanya başlatarak yeni ve motive olmuş elemanların katılımlarının sağlanmasını hedefledi. Ancak Akkol ve Adıyaman'ın eylem yapamadan yakalanması örgütün tüm planlarını alt üst etti. Teröristlerden Fadik Adıyaman'ın çantasından, kanser tedavisinde kullanılan ilaçlar çıktı. Diyarbakır Belediyesi'ne ait zabıta aracıyla anons yapanHDP'li vekiller halkın sert tepkisiyle karşılaştılar. Diyarbakır'ın Sur ilçesinde 9 mahalleyi kapsayan sokağa çıkma yasağının kaldırılmasıyla HDP Diyarbakır Milletvekili Sibel Yiğitalp ve HDP Diyarbakır Milletvekili Nursel Aydoğan, zabıta aracı içeresinden, evlerini terk eden halka 'mahallene sahip çık', 'ilçeyi terk etmeyin' anonsları yapınca büyük tepkiyle karşılaştılar. Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı, HDP eş genel başkanları Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ ile milletvekilleri Selma Irmak, Sırrı Süreyya Önder ve Ertuğrul Kürkcü hakkında dokunulmazlıklarının kaldırılması istemiyle hazırladığı fezlekeyi Adalet Bakanlığına gönderdi. Başsavcılık, 26 Aralık 2015'te Kayapınar Spor Salonunda iki gün süren Demokratik Toplum Kongresi (DTK) Olağanüstü Genel Kurulunda sözde 'öz yönetim' ilanına ilişkin yaptıkları konuşma nedeniyle Demirtaş, Yüksekdağ, Irmak, Önder ve Kürkcü hakkında başlattığı soruşturmayı tamamladı. Soruşturma kapsamında, 'Halkı kin ve düşmanlığa alenen tahrik etmek' ve 'Silahlı terör örgütüne üye olmak' suçlamasıylaSelahattin Demirtaş, Figen Yüksekdağ, Selma Irmak, Sırrı Süreyya Önder ve Ertuğrul Kürkçü hakkında fezleke hazırlayan başsavcılık, şüphelilerin, üzerlerine atılı suçların yasal unsurlarının oluştuğu gerekçesiyle Anayasa'nın 83. maddesine istinaden,'dokunulmazlıklarının kaldırılması' talebinde bulundu. Fezleke, TBMM Başkanlığı'na sunulmak üzere Adalet Bakanlığı'na gönderildi. İzmir'de, Pararlel yapının finans kaynaklarından olan Şifa Üniversitesi Bornova Araştırma ve Uygulama Merkezine bağlı ek binalar hakkındaki kapatma kararına ilişkin Bölge İdare Mahkemesinin verdiği 'yürütmeyi durdurma' kararı, İzmir 6. İdare Mahkemesince iptal edildi. İzmir'de, Pararlel yapının finans kaynaklarından olan Şifa Üniversitesi Bornova Araştırma ve Uygulama Merkezine bağlı ek binalar hakkında YÖK tarafından ruhsat iptali, İl Sağlık Müdürlüğü'nce ise mühür vurmak suretiyle kapatma işlemi uygulanmıştı. Bölge İdare Mahkemesi bir süre önce 'yürütmeyi durdurma' kararı vermişti. YÖK ve İl Sağlık Müdürlüğü'nün itirazını değerlendiren İzmir 6. İdare Mahkemesi, Bornova'daki Şifa Hastanesi hariç Şifa Üniversitesi'ne bağlı İzmir'deki tüm poliklinik ve hastanelerin kapatılmasına hükmetti.Kararın ardından Şifa Üniversitesi Bornova Araştırma ve Uygulama Merkezine bağlı ek binalardaki ticari faaliyetler bir kez daha durduruldu. Diğer taraftan İzmir Emniyet Müdürlüğü Mali Suçlarla Mücadele Şubesi ekiplerinin Şifa Hastaneleri'nde 2011-2014 dönemindeki usulsüzlük ve haksız kazanç iddialarıyla ilgili incelemelerinde sona gelindiği öğrenildi. Şifa Üniversitesine bağlı ek binalarda 'tıp eğitimi' adı altında sağlık hizmeti vermek suretiyle yapılan ticari faaliyeti en ince ayrıntısına kadar mercek altına alan ekiplerin, yaklaşık 200 milyon lira civarında haksız kazanç elde edildiğini tespit ettikleri öğrenildi. İzmir Emniyet Müdürlüğü Mali Suçlarla Mücadele Şubesi ekiplerince, Türkiye Tabipler Vakfı (TÜTAV) ile vakfın kurucusu olduğu Şifa Üniversitesi ve Şifa Hastanesinde 'evrakta sahtecilik ve PDY'ye finansal destek sağlandığı' iddiaları üzerine mahkeme kararıyla yapılan aramaların ardından üniversiteye ait ek binalarda YÖK kurul kararı olmadan, 2011-2014 döneminde tıp eğitimi veriliyormuş gibi gösterilerek sağlık hizmeti sunulduğu bulgusuna ulaşılmıştı. Bunun üzerine harekete geçen YÖK, İzmir İl Sağlık Müdürlüğü ve SGK yetkilileri, Şifa Üniversitesinin Buca, Gaziemir, Menderes, Göztepe, Palmiye ve Basmane ek binaları ile Karşıyaka Polikliniği ve Kaya Termal Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Merkezleri'ne kapatma kararını tebliğ etmişti.YÖK, Şifa Üniversitesi Bornova Araştırma ve Uygulama Hastanesine 2014 sonrası için ek binalarda tıp eğitimine izin veren kurul kararını da iptal ederek, tekrar başvuru yapılmasını istemişti.Bölge İdare Mahkemesi, konuyla ilgili başvuru üzerine soruşturma ve incelemelerin devam ettiği hastanenin ek binalardaki ticari faaliyetlerinin sonlandırılmasına ilişkin, telafisi olmayacak zarara yol açmamak için tedbiren yürütmenin durdurulması kararını vermişti. Ünlü şarkıcı Ferman Toprak 100 bin dolar vermezse çıplak fotoğraflarını medyaya vermekle tehdit eden eski sevgilisinden şikâyetçi oldu. Türkan K.'ye 5 yıla kadar hapis istemiyle dava açıldı 'Hayatı tespih yapmışım' isimli şarkısı ile tanınan Ferman Toprak, bir yıl önce sahne aldığı mekânda tanıştığı Türkan K. ile birlikte olmaya başladı. Ünlü sanatçı bir müddet sonra Türkan K.'den ayrılarak başka bir kişi ile nişanlandı. Bu duruma hırslanan Türkan K., Ferman Toprak'ın çıplak ve uyur vaziyetteki fotoğraflarını ünlü sanatçıya göndererek fotoğrafları basına sızdırmakla tehdit etti. Aile ve sanat hayatını bozacağını söyleyerek Ferman Toprak'tan 100 bin dolar isteyen genç kadın, bu isteğini kabul etmeyen ünlü sanatçıya bu kez de hakaret içerikli mesajlar göndermeye başladı. Soluğu savcılıkta alan Ferman Toprak, şantaj yoluyla kendisinden para isteyerek hakaret eden eski sevgilisinden şikâyetçi oldu. Savcılık tarafından başlatılan soruşturmada, Toprak'a tehdit ve hakaret içerikli mesajların Türkan K.'nin annesine ait telefondan atıldığı belirlendi. İfadesine başvurulan Türkan K. yaptıklarından dolayı pişman olduğunu kaydederek, 'Ferman'ın iddia ettiği gibi sadece cinsel birliktelik yaşamıyorduk. Ben onu seviyordum. Fakat beni terk etti. Başka biriyle nişanlanınca dayanamadım. Canını yakmak istedim. Pişmanım. Uzlaşmak istiyorum' dedi. Ferman Toprak'ın menajeri İsmet Günbeyi'inin de tanık olarak ifade verdiği soruşturma sonunda, şüphelinin uzlaşma teklifini reddeden Ferman Toprak'ın şikâyeti üzerine Türkan K. hakkında 'sesli yazılı veya görüntülü bir ileti ile hakaret' ve 'şantaj' suçları kapsamında dava açıldı. 5 yıla kadar hapsi istenen şüpheli, ilerleyen günlerde Asliye Ceza Mahkemesi'nde hâkim karşısına çıkacak. Selahattin Demirtaş 7 Haziran seçimleri öncesinden bu yana, pek çok konuşmasında, demecinde ve genellikle de batı medyasına verdiği röportajlarda,'HDP'nin PKK ile bir organik bağı olmadığını' defaatle dile getirdi. Ancak Demirtaş'ın daha önce verdiği demeçler bu açıklamaları yalanlar nitelikteydi. İşte onlardan bazıları... Bunlardan en dikkat çekici olanlarından biri, Nisan 2015'de Birgün Gazetesine verdiği şu röportajdan: 'HDP'nin alternatifi PKK değildir. PKK ile aynı sahaya, aynı alana hitap etmiyoruz. PKK silahlı bir örgüt, gerilla örgütüdür. PKK'nin hiçbir gerillası beni dinlemez, benden talimat da almaz. HDP'nin de kadroları PKK'den talimat almaz. Siyasi olarak da bizim açımızdan doğru değil, böyle bir şey yok.' Seçim öncesi, 'PKK'ya silah bıraktıracak olan bizleriz' sözlerinin hatırlandığı Demirtaş, seçimden hemen sonra ise, Temmuz 2015'de Özgür Haber Gazetesi'ne yaptığı konuşmada şunları söylüyor: 'Biz HDP olarak PKK silah bıraktıramayız, yani çağrı yapsak dahi PKK bunu anlamlı bulabilir, değerli bulabilir fakat kesinlikle bunu bir talimat olarak algılamaz. Çünkü PKK ile aramızda ast üst ilişkisi yok, hiyerarşi yok, bir organik ilişki yok.' Yine Temmuz ayında Alman Kanalı ZDF'e konuşan Selahattin Demirtaş, ''HDP demokratik bir zenginliğe sahip partidir ve kimseden talimat almaz. Bunu sayın Cumhurbaşkanı da çok iyi biliyor. Bizim PKK da dahil hiçbir örgütle organik bir ilişkimiz ve emir-talimat ilişkimiz olmadı, olması da mümkün değil.' ifadelerini kullanıyor. Ağustos ayında Almanya'da konuşan HDP Eş Genel Başkanı Figen Yüksekdağ'ın sözleri ise dikkat çekici: 'Bizim HDP olarak PKK ile bağımız yok. Belge konulması lazım ortaya, aksi takdirde çok saçma kalıyor iddialar.' Eylül ayında ise Selahattin Demirtaş, yine Almanya'da Süddeutsche Zeitung Gazetesine yaptığı açıklamalarda, 'Biz PKK'yı temsil etmiyoruz, PKK da bizi temsil etmiyor.' demiş, 'Biz Türk Anayasası çerçevesinde hareket eden bir partiyiz.' ifadelerini kullanmıştı. En son Ocak ayında bir İsveç televizyonuna konuşan Selahattin Demirtaş, 'Ama bizim PKK ile organik bir ilişkimiz yok. Bu, saklamaya çalıştığımız bir şey de değil' açıklamalarında bulunuyor. Ancak, Ezgi Başaran'ın Almanya'da Mezopotamya Yayınları'ndan çıkan HDP heyetinin Çözüm Süreci boyunca Abdullah Öcalan ile yaptığı görüşmelerin notlarını içeren kitaptan alıntılar yaptığı 3 Şubat 2016 tarihli dünkü köşe yazısında yazılanlar, Selahattin Demirtaş'ın 'HDP'nin PKK ile organik bir bağı yok' ve Figen Yüksekdağ'ın 'Bizim HDP olarak PKK ile bağımız yok. Belge konulması lazım ortaya, aksi takdirde çok saçma kalıyor iddialar.' Sözlerini çürütecek, ve aranan 'kanıt'ı ortaya çıkaracak nitelikte. Kitapta, Öcalan ile HDP heyetinin görüşmelerinden birinde, Mart 2014 yerel seçimlerinde HDP'nin başarısız olduğu il ve ilçeler değerlendirilirken, İdris Baluken'in yerelden aday gösterilmemesinin oy kaybettirdiğini Öcalan'a belirtmesi üzerine, Öcalan adayların kim tarafından belirlendiğini soruyor. Adayların, seçim komisyonunca belirlendiği, parti meclisi ve MYK'nın etkili olmadığı, seçim komisyonunu da Kandil'in belirlediği ifade edilince, Öcalan sinirleniyor ve 'Kim yaptı bu işleri? Sorumlusu kimdir? Bütün sorumlusu Kandil'dir. Kandil'e deyin ki, kim yaptıysa bu işleri onun gözünü oyacağım. Kandil karışmayacak bu işlere! Kandil yazılarında bana çok bağlı görünüyor ama pratikte öyle davranmıyor. Bu böyle olmaz! Ne BDP ne HDP adına bu yapılamaz. Ders çıkaracak ve çok şiddetli özeleştiri verecekler. Ben devlete de söylüyorum, benimle iş yapacaksanız, benimle ciddi konuşacaksınız diyorum. Sizin de daha cesur olmanız lazım. Ben size benim adıma müdahale edin demiştim. Benim yetkilerimi kullanmalısınız demiştim. Selahattin'e de bunları söylemiştim. Selahattin de buradan gittikten sonra 24 saat bile geçmeden bu dayatılanlara boyun eğiyor. ' diyor. Özetle görülüyor ki Abdullah Öcalan, HDP'nin 2014 yerel seçimlerinde gösterdiği adayların Kandil/PKK tarafından belirlenmesini sert bir şekilde eleştiriyor ve Demirtaş başta diğer HDP'lilerin bu oldubittiye boyun eğdiğini belirtiyor. PKK-HDP arasındaki organik ilişkiye kanıt oluşturan diğer birçok olgudan başka, direkt PKK kaynaklarınca servis edilen bu konuşma, kaçınılmaz olarak Demirtaş'ın 'PKK ile organik bir bağımız yoktur' çerçevesindeki benzeri söylemlerinin tekrarlanan bir yalandan ibaret olduğunu açıkca ortaya koyuyor. Büyükşehir Belediyesi'nin, Adana ile Texas Houston kardeş şehir projesinde Gülen Örgütü çıkarına hareket ettiği, belediye kaynaklarının FETÖ emrine kullanıldığı anlaşıldı Adana Cumhuriyet Başsavcılığı'nca yürütülen Büyükşehir Belediyesi-Paralel Devlet Yapılanması ilişkisine dair soruşturmada FETÖ'nün Adana'dan ABD'nin Texas eyaletine ve Kongo ile Senegal'e dek uzanan yolsuzluk ve usulsüzlükleriyle ilgili yeni bilgilere ulaşıldı. İki hafta önce toplam beş kişinin tutuklandığı soruşturmada Büyükşehir Belediyesi'nin Zihni Aldırmaz döneminde Paralel Yapı ile ilişkisini gösteren yolsuzluk ve usulsüzlükler araştırılıyor. BÜYÜKŞEHİR'İN İMKANLARI Soruşturma kapsamında Büyükşehir Belediyesi'nin, Adana ile Texas Houston kardeş şehir projesinde Gülen Örgütü çıkarına hareket ettiği tespit edildi. Buna göre örgüt vasıtasıyla hayata geçirilen Adana ile Houston kardeş şehir projesi için İçişleri Bakanlığı'ndan izin dahi alınmadığı, iki şehir arasında yürütülen çalışmaların Gülen Örgütü'ne ait Houston merkezli Texas Türk Ticaret Odası ve Kimse Yok Mu Derneği Adana Şubesi yetkilileri tarafından yapıldığı belirlendi. Böylece ABD'ye yapılacak ziyaretlere gerekçe yaratıldığı ve Büyükşehir'in olanaklarının kullanıldığı anlaşıldı. HARCIRAHLAR BELEDİYEDEN Soruşturmada ayrıca Demokratik Kongo Cumhuriyeti ve Senegal'deki Gülen okullarına düzenlenen gezilerin ve yapılan yardımların da yine Adana Büyükşehir Belediyesi imkânlarıyla usulsüz biçimde toplandığı tespit edildi. Bahse konu gezilerin giderlerinin Gülen okullarının değil, Büyükşehir bütçesinden karşılandığı belirlendi. eski Başkan Vekili Zihni Aldırmaz ve Genel Sekreter Vekili Ferhat Yüksel'in harcırahlarının da belediye kasasından karşılandığı anlaşıldı. Senegal ve Kongo'daki okullara yapılan yardımların da Belediye Meclis kararı olmaksızın gerçekleştirildiği tespit edildi. Soruşturma kapsamında tespit edilen bulgulardan biri de 2014'te Büyükşehir imkânları dâhilinde Çukurova, Sarıçam ve Seyhan ilçelerinde belediye adına çalıştırılmak üzere 3 adet gençlik merkezi açılması için yerel seçimlerden 18 gün önce yapılan ihalenin Fethullah Gülen Örgütü'ne ait Altın Çocuk Eğitim Kültür ve Dayanışma Derneği tarafından alınmış, ancak işin tamamlanmamış olması. İş tamamlanmadığı halde Gülenci derneğin belediyeden 1 milyon 150 bin TL aldığı da edinilen bilgiler arasında. Nitekim Büyükşehir Belediyesi daha sonradan ihaleyi alan Altın Çocuk Eğitim Kültür ve Dayanışma Derneği'nden davacı oldu. GİZLİ TANIK VE TUNCEL Adana'da devam eden soruşturmada, ifadesi alınan bir gizli tanıkla dönemin Büyükşehir Belediyesi eski Başkanvekili müşteki Mustafa Tuncel'in savcılığa verdiği bilgiler etkili oldu. Gizli tanık ile Mustafa Tuncel, Büyükşehir'in Fethullah Gülen Örgütü'nün amaçları doğrultusunda ele geçirilmeye çalışıldığını olaylarla anlattı. Soruşturmada suç, Adana Büyükşehir Belediyesinin Kurumsal Kimliğinin ve Başkanlık Makamının Toplum ve Kişiler Üzerindeki Etkisinin Kullanılması Suretiyle FETÖ/ PDY Örgütüne Finans ve İmkân Sağlanması, İmar Yolsuzluğu, FETÖ/PDY Örgüt Yöneticisi ve Üyesi olmak şeklinde özetleniyor. HER TÜRLÜ DESTEK VERİLDİ Soruşturma, 15 Mayıs 2015'te Adana Emniyet Müdürlüğü'ne yapılan bir elektronik posta ihbarı ile başladı. İhbarda Paralel Yapı'ya yakın Kanuni Üniversitesi için imar izni alındıktan sonra arazinin sahte evraklarla konut yapımı için tahsis edildiği belirtiliyordu. Kanuni Üniversitesi'nin de aralarında bulunduğu beş yeni üniversitesinin kurulması Meclis Genel Kurulu'nda 13 Haziran 2013'te kabul edilmişti. Ancak Paralel bağlantılı olduğu için üniversiteye YÖK'ten izin çıkmadı. Zihni Aldırmaz üniversitenin kurulma kararından sonra 'Kanuni Üniversitesi'nin kurulması yönündeki çalışmalar bir süredir devam ediyordu. Süreci yakından takip ederek elimizden gelen desteği verdik' demişti. ÜNİVERSİTE ARAZİSİ KONUTA ÇEVRİLDİ Adana Cumhuriyet Başsavcılığı, ihbar üzerine konuyla ilgili olarak soruşturma başlatmıştı. 2015/31564 soruşturma numaralı dosya, Cumhuriyet Savcısı Atilla Rahimi'ye tevdi edildi. İmar yolsuzluğu konusu arazi, Şambayadı Mahallesi Savran Tepe Mevkiinde bulunan 283-284-285-286-287 nolu parsellerde bulunuyordu. Bu arsalar, mirasçılarından farklı tarihlerde toplandıktan sonra 18 Şubat 2008 tarihinde Muammer Ç., Kemal E., Mustafa D., Bekir K. ve Mustafa İ. tarafından satın alındı. Sonra arazi Haziran 2009'da Kanuni Üniversitesi Mütevelli Heyeti Başkanı olan Muammer Çalışkan tarafından yine kendisinin başkanlığını yaptığı Çukurova Eğitim ve Kültür Vakfı'na satıldı. Arazide kayıtlı tüm parseller 4 Ekim 2013'te Kanuni Üniversitesi'ne bağışlandı. Bu satış ve bağışların evrakları Adana Büyükşehir Belediyesi'nden temin edildi. Soruşturma kapsamında imar planlarındaki yapılaşma payları yüzünden değersiz durumda bulunan parseller üzerinde yapılan değişiklikle rant elde edildiği belirlendi. İmar planı evrakları bilirkişi tarafından 1/25.000 ve 1/5.000 Ölçekli Çevre Düzeni Nazım İmar Planı açısından incelendi. Bilirkişi, arazideki usulsüz imar planı değişikliğinin sorumlusunun dönemin Adana Büyükşehir Belediye Başkanı, Genel Sekreteri, Genel Sekreter Yardımcısı, İmar ve Şehircilik Daire Başkanının ve Planlama Şube Müdürü olduğu kanaatinin yer aldığı bir rapor hazırladı. BEŞ KİŞİ TUTUKLANMIŞTI Adana Emniyet Müdürlüğü Kaçakçılık ve Organize Suçlar Müdürlüğü ekipleri soruşturma kapsamında 20 Mayıs 2015'ten beri sürdürdüğü teknik ve fiziki takip sonucu elde ettiği bilgiler ışığında 14 Ocak'ta operasyon için düğmeye basmıştı. Operasyonda 29 şüpheli gözaltına alınmış, şüphelilerden dördü tutuklanmıştı. Soruşturma kapsamında tutuklanan isimlerden biri Büyükşehir Belediye eski Başkan Vekili Zihni Aldırmaz'dı. Tutuklanan diğer isimler ise Ticaret Borsası eski Başkanı Muammer Çalışkan ve Büyükşehir Belediyesi İmar Dairesi eski Başkanı Hasan Uzun'du. Serbest bırakılan isimlerden biri olan Büyükşehir Belediyesi eski Genel Sekreter Vekili Ferhat Yüksel savcılığın karara itirazı üzerine tutuklanmıştı. Soruşturma kapsamında olayın şüphelileri hakkında Adana 4. Sulh Ceza Hâkimliği 24 Aralık 2015'te yurtdışı çıkış yasağı koydu. Ne var ki yurtdışı çıkış yasağı kararının adli makamlarca onaylanma sürecinde yine devlet içindeki örgüt mensuplarınca bilgilendirilen şüphelilerden bazıları yurtdışına kaçtı. Bu şüphelilerden en önemlisi Gülen Örgütü'nün eski Adana imamı Ömer Ekinci. Türkiye'nin 2020'ye kadar yılda yüzde 3.5 büyüyeceği öngörüsü nedeniyle IMF'yi eleştiren Cumhurbaşkanı Erdoğan: Tahminlerini hep aştık. Yine tutturamayacaklar Latin Amerika ziyaretinin ikinci durağı Peru'da DEİK ve Lima Ticaret Odası işbirliğiyle düzenlenen Peru-Türkiye İş Forumu'na Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile Peru Devlet Başkanı Ollanta Humala da katıldı. HEDEF 1 MİLYAR DOLAR Erdoğan, burada yaptığı konuşmada Türkiye'nin Peru ile ilişkilerin geliştirilmesine özel önem verdiğini belirterek, 'Mevcut durum bu ilişkileri hedeflediğimiz düzeye çıkarmak için ilave çabaların gerektiğini gösteriyor. Biz Peru ile 2012-2015 döneminde yakaladığımız 350 milyon dolarlık ticaret hacmini dahi yetersiz bulurken ticaretimizin geçtiğimiz yıl üçte birden fazla oranda azaldığın üzülerek gördük. Ticaret hacmini neden 1 milyar dolara çıkarmayalım? Her iki ülkedeki siyasi irade sağlam olursa bu hedefi tutturabiliriz' dedi. Siyasilere düşen görevin işadamlarının önündeki engelleri kaldırmak olduğunu belirten Erdoğan, 'Önümüzdeki dönemde hızlı bir yükselişi hep birlikte temin etmeliyiz' dedi. Peru'nun Pan Amerikan Oyunları'nda birçok altyapı yatırımına ihtiyacı olduğunu belirten Erdoğan, Ekonomi Bakanlığı öncülüğünde Türk müteahhitlerin bu konuyla ilgili olarak ikinci bir ziyaret yapacağını da açıkladı. IMF'YE SERT ELEŞTİRİ Erdoğan, IMF 2015 Dünya Ekonomik Görünüm Raporu'na göre Türkiye'nin 2020'ye kadar yıllık ortalama yüzde 3.5 büyüme performansı gösterecek ülkeler arasında olduğunu belirterek, 'Biz bu rakamın kesinlikle çok daha yüksek gerçekleşeceğine inanıyoruz. Çünkü IMF bizimle ilgili tahminlerini çoğu zaman tutturamadı. Biz hep onun üstünde çıktık. Yine tutturamayacaklar' dedi. Erdoğan, göreve geldiğinde IMF'ye olan 23,5 milyar dolar borcu bitirdiklerini hatırlatarak şöyle dedi: 'IMF verdiği parayı idare etmiyor. Borcu verdikten sonra sizi siyaseten de idare etmeye çalışıyor. Bunu IMF Başkanı'na söylemiştim. 'Eğer bizi siyaseten idare edeceksiniz kusura bakmayın. Ben öyle bir Başbakan değilim' dedim. Borcunuzu verdiniz, belli aralıklarla bu para nereye harcanıyor bunu takip edersiniz. Ama siyaseten yönetmeye kalkarsanız kusura bakmayın. Biz öyle bir yönetim değiliz. Taksitlerinizi alıyor musunuz? Alıyorsunuz. Mesele bitmiştir. 23,5 milyar dolar ödendi, bitti. Ardından bizden 5 milyar dolar borç istediler. Şu ana kadar daha kapıya gelmediler, herhalde ihtiyaçları yok.' 5 ANLAŞMA İMZALANDI Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile Peru Devlet Başkanı Ollanta Humala ile baş başa ve heyetler arası görüşmelerinin ardından iki liderin nezaretinde işbirliği anlaşmaları imzalandı. İki ülke arasında askeri, savunma, ticari, altyapı, siyasi, kültür, eğitim alanlarında yapılacak işbirliği konuları görüşüldü. Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu ile Lima Ticaret Odası, Anadolu Ajansı ile Peru Haber Ajansı Andina, TİKA ile Peru Uluslararası İşbirliği Ajansı, KOSGEB'le Peru Üretim Bakanlığı arasında işbirliğini geliştirmeye yönelik mutabakat zaptı imzalandı. İki ülke hükümetleri arasında teknik işbirliği anlaşmasını ise Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu ile Perulu mevkidaşı Ana Maria Sanchez De Rios imzaladı. Elektrikli otomobilin mucidi Elon Musk'ın sahibi olduğu SpaceX firmasının geliştirdiği 5'inci ulaşım sistemi Hyperloop'a Türkiye'den İTÜ ekibi dahil oldu. Proje gerçekleştiğinde uçakla bile 1 saat süren İstanbul-Ankara arası 25 dakikaya inecek Elektrikli otomobil Tesla'yı geliştiren ekibin baş mimarı ve şirket ortağı ünlü girişimci Elon Musk'ın yeni projesi üst düzeyde yüksek hızlı kara aracı 'Hyperloop' için gerçekleştirilen yarışmada finale kalan İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) öğrencileri, Zorlu Holding'in desteğiyle Amerika'da projelerini sundu. Dünya çapında bin 200 ekibin katıldığı yarışmada en iyi 124 proje arasına giren İTÜ Sci-X Hyperloop Pod tasarım ekibi, Houston Texas'ta gerçekleşen 'SpaceX Hyperloop Pod Competition Weekend'de projelerinin detayını dünyanın önde gelen bilim insanlarına anlattı. Proje uygulandığında İstanbul-Ankara arası 25 dakikaya inecek. İLK SEFER 2018'DE Toplu taşımacılığın hızını ve emniyetini kökünden değiştiren Hyperloop'un 2018'de, ABD başta olmak üzere pek çok ülkede faaliyete geçmesi planlanıyor. Proje uygulamaya konulduğunda yolcular bugün karayolu ile ortalama 5 saat süren İstanbul ile Ankara arasını 25 dakikada gidebilecek. SpaceX ve Motor şirketlerinin kurucusu Elon Musk tarafından ilk defa 2013 yılında kamuoyuna duyurulan proje 450 ila 900 metre arasında değişen aralıklardaki sütunlar üzerine yerleştirilmiş alüminyum borular ve bunun içerisinde hareket eden kapsüllerden oluşuyor. SpaceX'in bu proje açıkladığında herhangi bir patent alınmayacağı ve tamamen açık kaynaklı olacağını duyurmuş olması ise projeye ilgiyi arttırdı. SpaceX'in, öğrencileri inovasyona teşvik etmek için yaptığı yarışmada ekipler, 29-30 Ocak 2016 arasında 'SpaceX Design Weekend' kapsamında jürinin karşısına çıktı. Değerlendirme sonucunda seçilen pod tasarımları önümüzdeki dönemde önce çeşitli testlerden geçirilecek, sonra da üretim gerçekleştirilecek. Haziran 2016'da Kaliforniya'da hazırlanan 1.6 kilometrelik özel pistte üretilen bu podlar test edilecek. MELEK YATIRIMCI MODELİ Zorlu Holding'in liderlik okulu Young Guru Academy'nin de (YGA) sponsoru olduğunu belirten Zorlu Holding CEO'su Ömer Yüngül, burada gençlere hem liderlik eğitimi verildiğini hem de melek yatırımcılarla fikir sahiplerinin buluştuğunu kaydetti. Zorlu Holding'in de melek yatırımcı olarak çeşitli projelere destek verdiğinden söz eden Yüngül şunları anlattı: 'YGA'dan çıkan bir projemiz var. Barajların üzerine güneş paneli yapılması üzerine. Biz bu projeye yüzde 100 sponsor olduk. Önümüzdeki haziranda bizim gruba ait Tercan Barajı üzerine bu panelleri koyacağız. Bu proje melek yatırımcı modelinin bir ürünü.' GENÇLERE SINIRSIZ DESTEK ABD'deki sunumda İTÜ'lü öğrencileri yalnız bırakmayan Zorlu Holding CEO'su Ömer Yüngül, Zorlu Holding'de bu alandaki faaliyetlere maddi-manevi sınırsız destek verildiğini söyledi. 'Bizde en tepedeki patrondan kurumun her kademesindeki çalışanlara kadar herkeste 'neyi, nasıl daha iyi yaparım', 'neyi, nasıl daha da geliştirebilirim' düşüncesi var' diyen Yüngül, İTÜ'lü öğrencilere destek verme önerisinin aynı günde hem Vestel Beyaz Eşya Yönetim Kurulu Üyesi Şule Zorlu Cümbüş'ten hem de kurumsal iletişim departmanından geldiğini ve kendisinin de tereddütsüz kabul ettiğini belirtti. Ar-Ge'nin kendileri için öncelikli alan olduğunu söyleyen Yüngül, 'Bu konudaki işleri sınırlamamak için, ne gerekiyorsa o harcanır. Örneğin hidrojen enerjisi üzerine 18 yıldır çalışıyoruz. Şu anda bizde bu konuda muazzam bir bilgi var. Aynı şekilde 12 yıldır insansız hava aracı için araştırma yapıyor ve üretimini gerçekleştiriyoruz. Bunun gibi yine nikel madenine yönelik araştırmalarımız bu alanda yaptığımız 450 milyon dolarlık yatırımımız var. Her araştırmadan mutlaka olumlu sonuç alınacak diye bir beklentimiz de yok. Başarısızlıklarımızdan da önemli sonuçlar elde ediyoruz. Özetle bizim için Ar-Ge'de sınır yoktur' dedi. TÜBİTAK'LA İŞBİRLİĞİ Ömer Yüngül Zorlu Grubu'nun başta Vestel olmak üzere faaliyette olduğu her alanda teknolojide önemli faaliyetleri bulunduğuna ve bu nedenle de TÜBİTAK ile yakın işbirliği içinde olduklarına dikkat çekti. TÜBİTAK'ın son yıllarda çok daha aktif bir döneme girdiğini ve bunun daha da geliştirilebileceğini söyleyen Yüngül, 'TÜBİTAK'ın işleyişinde küçük değişikliklerle büyük fark yaratmak mümkün. Örneğin süreci hızlandırmak için yerinde destek verilebilir' dedi. CHP'de 'partinin temel değerlerinden uzaklaşıp mezhepçi bir parti haline geldiği' tartışması alevleniyor. ORC Araştırma Şirketi'nin parti seçmenine yönelik yaptığı araştırma CHP seçmeninin yüzde 53.5'inin de bu söyleme katıldığını ortaya koydu. Bu görüşe katılanların yüzde 90'ı ise duydukları rahatsızlığı dile getirdi. Araştırmanın sonucunu eski CHP milletvekilleri SABAH'a değerlendirdi: İhsan Özkes (24. Dönüm CHP İstanbul Milletvekili): Bu aslında malumun ilamı. Ya da kral çıplak denilmesi. Yedi seçimi kaybedip tek aday olarak girdiği kurultayda Kılıçdaroğlu'nun yeniden seçilmesinin ardında yatan nedenlerden de biri bu. Kılıçdaroğlu hezimetin üzerini, Cumhurbaşkanı'na hakaretle örtmeye çalışmıştı. Gerek PM'ye seçilenler, gerek milletvekilleri, gerekse delege yapısına bakıldığında mezhepçiliğin olduğu konuşuluyor. Alevicilik tartışmalarından Alevi arkadaşlar bile rahatsız. Tayfun İçli (21. ve 23. dönem milletvekili ve eski bakan): Eksik söylemişler. Sadece mezhep değil mikro Kürtçülüğün egemen olduğu, vatansever insanların dışlandığı bir yönetim anlayışı egemen. CHP'de Atatürk ve kurucu iradeyi, CHP'nin felsefesini reddetme noktasına gelindi. Atatürk'e küfreden, katil diyenlerin eşleri milletvekili yapılıyor. 'Ermeni soykırımı, Dersim katliamı var' diyenler prim yapıyor. Bunu da sözde ilericilik adına yapıyorlar. Savcı Sayan (Eski Genel Başkan Deniz Baykal dönemi MYK üyesi): Türkiye'nin en büyük tehlikesi siyasi bölünmedir. Alevi partisi yaratma peşindeler. Kürtler de Aleviler de Sünniler de bu oyunu bozmalı. Kürtler gibi aynı oyun Aleviler üzerinde de oynanıyor. Bunu CHP üzerinden yapıyorlar. Bu bilinçli bir tezgah ve oyun. Bu oyunu durdurmamız lazım. CHP'nin bugünkü duruşu devletin geleceğine zarar veren bir tutum. Kemal Kılıçdaroğlu büyük bir proje. Bu ülkenin başına çok iş açacak. Bu söylediklerimin en bariz kanıtı Abant Platformu. Bunların nasıl bir araya geldiğini gördük, sonuç bildirgesinde gördük. Enerji Bakanı Albayrak, doğalgazda kazanılan Tahkim davası için konuştu: 'İran'dan beklediğimiz indirimi yapmasını talep edeceğiz. Yapmazsa Tahkim Mahkemesi fiyatı belirleyecek. İran da o fiyata uyacak' Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın 100 işadamı ile birlikte gerçekleştirdiği Şili, Peru, Ekvador gezisinin Peru ayağında Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Berat Albayrak ile son gelişmeleri görüşme fırsatımız oldu. Tabii ki en sıcak gelişme Türkiye'nin İran karşısında kazandığı doğalgazdaki 'tahkim' zaferi. 2012'de açılan dava sonucunda Tahkim heyeti iki ülkenin indirimde anlaşması için yüzde 13.3 ile yüzde 15.8 aralığında bir oran verdi. Bugün tahmini olarak Türkiye 1000 metreküp gaz için İran'a 270 dolar civarında bir ödeme gerçekleştirirken aynı oranda gazı Rusya'dan 200 dolara satın alıyor. Bakan Albayrak, 'Tahkim Mahkemesi'nden çıkan indirim kararıyla birlikte İran'la yeniden görüşmeye oturacağız' diyor ve ekliyor: 'İran'dan beklediğimiz indirimi yapmasını talep edeceğiz.' Peki İran, fiyatı indirmeye yanaşmazsa ne olacak? Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Berat Albayrak bu soruyu şöyle yanıtlıyor: 'O zaman Tahkim Mahkemesi fiyatı belirleyecek. İran da o fiyata uyacak.' Albayrak, İran gazının fiyatında Tahkim Mahkemesi'nin 5 yıl geriye dönük uygulanmasını öngördüğü yüzde 13-16 indirimden memnuniyetini şu sözlerle dile getirdi: 'Bu karar ülkemiz için çok iyi oldu.' KUR İHRACATIMIZI 13 MİLYAR $ VURDU Heyette görüştüğümüz Ekonomi Bakanı Mustafa Elitaş da, 2015'te Türkiye'nin ihracatını aşağı çeken iki önemli etkene işaret etti: '2015'te ihracatımız kur etkisiyle 13 milyar dolar düştü. Ayrıca, gerileyen emtia fiyatları, ihraç ürünlerimizin değerini de aşağı çekti. İhracatımızda bu nedenle yaşanan düşüş de 11 milyar dolar oldu.' Petrol fiyatlarının dış ticaret dengesinde yarattığı olumlu gelişmeye de değinen Elitaş, 'Düşen petrol fiyatları enerji ithalatı faturamızda 15 milyar dolarlık tasarruf sağladı' dedi. TABAKLAR GÜRAL'IN Gelelim Peru'ya... Peru'ya 2015'in ilk 11 ayında 163 milyon dolar ihracat yaptık. Aynı dönemde ithalatımız 58 milyon dolarda kaldı. Peru gezisine Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu (DEİK) önderliğinde eşlik eden işadamları, başkent Lima'da şehrin en iyilerinden olan La Rosa Nautica adlı deniz ürünleri restoranına gitti. Güral Grubu Yönetim Kurulu Başkanı İsmet Güral, masadaki servis tabaklarını anında tanıdı ve arkasını çevirdi, çevresindekilere gösterdi: 'Yemeklerinizi bizim tabaklardan yiyeceksiniz.' Cumhuriyet'in, kovduğu köşe yazarı CHP'li vekil Balbay: Cumhuriyet 'FETÖ finanse ediyor' iddialarını yanıtlamalı. Gülen'in her şeyini mubah görüyorlar. Balbay Bugün gazetesine verdiği mülakatta ise kendisini kovduranın Gülen olduğunu söyledi. CHP İzmir Milletvekili Mustafa Balbay, köşe yazılarına son veren Cumhuriyet gazetesine ağır suçlamalarda bulundu. SABAH'a özel açıklamalarda bulunan Balbay, 'Cumhuriyet'te FETÖ'cülükten Kürtçülüğe kadar her şey serbest' şeklindeki sözlerine ise şöyle açıklık getirdi: PARALEL TEPKİSİ: Cumhuriyet'in içinde bulunduğu durum '12 Eylül'den beter bir tablo. Hiçbir devlet, içindeki farklı yapılanmaları, yapılanma içindeki kişi ya da grupları kabul etmez, bu suçtur. Gazete Gülen grubunun yaptığı her şeyi mubah görüyor, onlara haksızlık yapıldığını savunuyor. Oysa bu yapılanmanın devlet içinde hangi noktalara geldiğini en çok gündeme getiren Cumhuriyet'ti. Balbay'a tahammül edemiyorlar ama Fetullah Gülen'in her şeyine sayfalarında yer veriyorlar. Gazete yönetimi 'Cumhuriyet'i FETÖ finans ediyor' iddialarına açıklama getirmeli. KİMLİĞİNDEN UZAKLAŞTI: Cumhuriyet'in adını Atatürk verdi. Ancak bugün köklerinden ve kimliğinden uzaklaştı. Gazetenin çizgisine saygısı olmayan, eskiden Cumhuriyet'e hakaret etmiş kişiler yazar yapılıyor. Kürtlerin hakları önemli. Ama Kürt sorunu ayrı, Kürtçülük ayrı. Kürt illeri tanımını gazetede görünce irkildim. İNSAN HAKKI İHLALİ: Gazetede bir dağınıklık var, neyi savunup neyi savunmadığı belli değil. Bir yandan insan hakkı ihlali haberi yaparken bir yandan izindeyken beni işten çıkarmaları da insan hakkı ihlali. 'BENİ KOVDURAN FETULLAH GÜLEN' FETÖ'ye yönelik sert eleştirileri ile gazete yönetiminin gözüne batan Balbay öte yandan Bugün gazeteine yaptığı açıklamada, Cumhuriyet'ten uzaklaştırılmasında FETÖ'nün parmağının olduğunu söyledi. Rusya ile Türkiye arasında Uluslararası Açık Hava Anlaşması kapsamında Rus uçağının Türkiye üzerindegözlem uçuşu yapmasına izin verilmedi Rusya Savunma Bakanlığı'nın anlaşmaları kontrolden sorumlu Yönetim Başkanı Sergey Rızhkov, Rusya'nın Türkiye'nin açık hava sahası anlaşmasını ihlal etmesine dikkatsiz ve tepkisiz kalmayacağını belirtti. Rızhkov konuyla ilgili yaptığı açıklamada, 'Türkiye Cumhuriyeti'nin Açık Hava Sahası anlaşmasını ihlal etmesine tepkisiz kalmayı düşünmüyoruz' ifadesini kullandı. Rus haber ajansı Ria Novosti'de yer alan habere göre Rus gözlemci grubunun 1-5 Şubat 2016 tarihleri arasında Açık Hava Sahası Anlaşması çerçevesinde Türkiye Cumhuriyeti üzerinde uçuş yapması planlanıyordu. Türk yetkililer Türkiye Dışişleri Bakanlığı'nın talimatına dayanarak Türkiye'ye gelen ve planladıkları güzergahı ilan eden Rus gözlemci grubunun uçuşu yapmasına izin vermediğini öne sürdü. Rızhkov, daha önce yaptığı açıklamada Uluslararası Açık Hava Anlaşması çerçevesinde Rus uçağı An-30B'nin Türkiye üzerindegözlem uçuşu gerçekleşeceğini ve uçağın Eskişehir havalimanından kalkacağını belirtmişti. Kabin içinde bulunan Türk uzmanların da uçağın belirlenen rota üzerinde uçuş yapmasını sağlayacağını belirten Rızhkov, Türk yetkililerin uçuş sırasında hangi tür cihazların kullanıldığını ve anlaşmaya uyulup uyulmadığını denetleyeceklerini söylemişti. Gözlem uçuşu anlaşmaya dahil olan üye ülkeleri askeri faaliyetlerde daha açık ve şeffaf olmaya teşvik etmek amacıyla gerçekleştiriliyor. Bu Rusya'nın 2016'da gerçekleştireceği ilk uçuş olacaktı. Açık Hava Sahası Anlaşması, Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı'na üye 27 ülke tarafından 1992 yılında Finlandiya'nın başkenti Helsinki'de imzalandı. Bu anlaşmanın amacı ülkeler arasındaki karşılıklı anlayışı ve güveni sağlamlaştırmak. Açık Hava Sahası Anlaşması'na katılan devletler bir birlerinin hava sahasında gözlem uçuşları yapılmasına olanak sağlıyor. Anlaşmada 34 ülke yer alırken, Rusya bu anlaşmaya 26 Mayıs 2001'de dahil oldu. Rızhkov, uçuşun Uluslararası Açık Hava Anlaşması çerçevesinde gerçekleşeceğini ve uçağın Eskişehir havalimanından kalkacağını belirtti. Kabin içinde bulunan Türk uzmanların da uçağın belirlenen rota üzerinde uçuş yapmasını sağlayacağını belirten Rızhkov, Türk yetkililerin uçuş sırasında hangi tür cihazların kullanıldığını ve anlaşmaya uyulup uyulmadığını denetleyeceklerini söyledi. Ukrayna Devlet Başkanı Poroşenko, 'Sanki Putinolmadan Suriye konusunda hiçbir şey yapılamayacağı düşüncesiyle Avrupa'nın Putin'in şantajlarının kurbanı olmaması lazım. Dünyada meydana gelen her şey, Rusya'nın saldırganlığıyla ilgilidir' dedi. Ukrayna Devlet Başkanı Petro Poroşenko, Alman Bild gazetesine verdiği röportajda, Rusya ile açık bir savaşın yaşanma tehlikesinin geçen yıldan daha fazla olduğunu söyledi. Rusya'nın, Minsk Anlaşması'nın hiçbir maddesini yerine getirmediğini ifade eden Poroşenko, 'Buna karşılık, Rus komutanlarının da bulunduğu 8 bin Rus askeri var ülkemizde. Sınırda yeni askeri merkezler oluşturuyor. Rusya, bu savaş hazırlığına çok fazla yatırım yapıyor' dedi. 'Dünyadaki her şey Rusya'nın saldırganlığıyla ilgili' Ukrayna'nın doğusunda yaşananlara bakıldığında AB'nin Rusya'ya karşı uyguladığı yaptırımları kaldırmaması gerektiğini vurgulayan Poroşenko, 'Sanki Putin olmadan Suriye konusunda hiçbir şey yapılamayacağı düşüncesiyle Avrupa'nın, Putin'in şantajlarının kurbanı olmaması lazım. Dünyada meydana gelen her şey, doğrudan veya dolaylı olarak Rusya'nın saldırganlığıyla ilgilidir' diye konuştu. Putin'in daha önce verdiği bir röportajda kendisi için sınırların önemli olmadığı yönündeki ifadesi hatırlatılan Poroşenko, 'Onun Ukrayna'nın sınırlarını kabul etmediğini biliyoruz. Bundan dolayı bu, her şeyin olabileceğiyle ilgili Avrupa'ya yönelik bir ifade. Putin kırmızı çizgileri kabul etmiyor ve sözde Rus azınlıkların dışlandığı bahanesiyle başka ülkeleri de ilhak edebilir' uyarısında bulundu. Güneydoğu'da süren operasyonlarda büyük zayiat verilen terör örgütünün yeni taktik geliştirdiği öğrenildi. İstihbarat birimleri, PKK'nın bomba yüklediği drone'larla eylem yapacağı bilgisine ulaştı İstihbarat birimleri, eylemlerini yoğunlaştıran terör örgütü PKK'nın önümüzdeki dönemde drone'ları kullanarak eylem yapmayı hedeflediğini tespit etti. Bu amaçla çok sayıda drone'un bomba yüklenmek için örgüt kamplarına gönderildiği belirlendi. Güneydoğu'da bazı ilçelerde PKK'lı teröristlerle güvenlik güçleri arasındaki çatışmalar devam ederken, istihbarat birimleri önemli bir bilgiye ulaştı. Devletin üst yönetimi için hazırlanan istihbarat raporlarında, PKK'nın havadan görüntü almak amacıyla geliştirilen ve son dönemde büyük rağbet gören drone'ları kullanmayı hedeflediği bilgisine yer verildi. Yeni eylem yöntemi Milliyet'in aldığı bilgiye göre, elde edilen istihbarat, Emniyet Genel Müdürlüğü Terörle Mücadele Dairesi Başkanlığı'nca il emniyet müdürlüklerine gönderilen özel yazıyla ortaya çıktı. TEM Dairesi'nce 21 Ocak'ta gönderilen özel yazıda, PKK'nın yurt genelinde eylemlerini artırmak amacıyla yeni bir eylem yöntemini gerçekleştirmeyi planladığı açıklandı. Yazıda, PKK'nın, 200-300 metreden kontrol edilebilen, kameralı ve 500-1000 kilograma kadar yük taşıyabilen Drone'lardan elde ettiği bilgisine yer verildi. Aynı zamanda helikopter gibi hareket edebilen çok sayıda drone'un örgüt kamplarına gönderildiği belirtilen yazıda, bu drone'lara patlayıcı madde monte edilerek yurt genelinde güvenlik güçleri başta olmak üzere kamu kurum ve kuruluşlarına yönelik bombalı eylem düzenleyeceği bilgisinin elde edildiği kaydedildi Bu arada, yine istihbarat birimlerinin yaptığı başka bir tespit güvenlik birimlerine ulaştırıldı. Bu bilgiye göre, PKK'nın sözde Orta Saha Halkla İlişkiler ÖSB sorumlusu ile sözde Amed Eyaleti Gençlik Birimi Sorumlusu ve sözde Kuzey Alan Karargahı muhaberecisi arasında geçen bir telsiz görüşmesi tespit edildi. Ocak ayında yapılan bu tespitte güvenlik güçlerinin operasyonlar sırasında kullandıkları teknik imkanlara karşı 'yer altı sistemi' olarak tanımlanan faaliyetin devreye sokulması talimatı verildi. 'Evleri tuzaklayın' Bu kapsamda, özellikle operasyonel birimlerde görev yapanların alıkonulması, bazı bölgelerde operasyonlar sırasında 'çeklime süsü' verilerek ev ve bahçe gibi yerlerin bomba düzenekleriyle tuzaklanması talimatlarının verildiği anlaşıldı. Ayrıca, güvenlik kuvvetlerinin kullandığı ağır silahlara ve zırhlı araçlara karşı gizlenmiş bombalı ya da mayınlı tuzakların kullanılması ile şehir merkezlerine yönelik şiddet eylemlerinin artırılması ve tırmandırılması çalışmalarının hızlandırılması yönünde talimatlar verildiği tespit edildi. Bu tespitin ardından ülke genelindeki güvenlik kuvvetleri eylemlere karşı uyarıldı. İstanbul Cuma salâsı geleneğine yeniden kavuşuyor. Diyanet, merkezi camilerde bu uygulamaya izin verdi. İstanbul Cuma salâsı geleneğine yeniden kavuşuyor. Vatandaşlardan gelen yoğun talep üzerine Diyanet İşleri, eskiden oluğu gibi, İstanbul'un merkez camilerinde Perşembe akşamları Cuma salâsı okunmasına izin verdi. TÜRK şiirinin zirve isimlerinden Ahmet Haşim 'Müslüman Saati' başlıklı muhteşem yazısında 'İstanbul'u yenileştiren ve yerlisini şaşırtan istilaların en gizlisi ve en tesirlisi yabancı saatlerin hayatımıza girişi oldu' diyor ve şöyle devam ediyordu 'Saat'ten kastımız, zamanı ölçen alet değil, fakat bizzat zamandır. Eskiden kendimize göre yaşayışımız, düşünüşümüz, giyinişimiz ve kendimize göre, dinden, ırktan ve ananeden hayat alan bir zevkimiz olduğu gibi, bu üslub-ı hayata göre de 'saat'lerimiz ve 'gün'lerimiz vardı.' Şair devamında şöyle yakınır 'Şimdi heyhat, eski 'saat'le beraber akşam da, fecir de bitti. Şimdi müslüman evindeki saat, başka bir alemin vakitlerini gösterir gibi, bizim için gece olan saatleri gündüz ve gündüz olan saatleri gece renginde gösteriyor.' HOŞGELDIN MESAJI Ahmet Haşim'in bu sözlerini hatırlamama sebeb Ahmet Özhan'ın geçen gün paylaştığı bir mesaj oldu. Türk müziğini en iyi icra eden günümüz sanatçılarından Özhan, eskiden Perşembe'yi Cuma'ya bağlayan akşamlarda okunan Cuma salâsına olan özlemini dile getiriyor ve 'Perşembe'yi Cuma'ya bağlayan gecede İstanbul semalarından 'Salâ' duymak istiyoruz. Mü'minlerin beyinleri, gönülleri bu frekansı hak ediyor' diyordu. Ardından aynı dileklerin çok sayıda başka kişi ve kurumlarca da dile getirildiğini görünce, Ahmet Özhan'ı aradım, Cuma salâlarını konuşmak üzere... Bilindiği üzere 'Müslüman Saati'ne göre gün tanyerinin ağarmasıyla başlar, akşam karanlığın çökmesiyle sona erer ve hayatın, kainatın tüm ritmi de buna göre tanzim edilirdi. İşte o günlerde Perşembe'yi Cuma'ya bağlayan akşamlarda Cuma salâsı okunur, bu mübarek güne kavuşmanın sevinci minarelerden paylaşılırdı. Özhan'ın dile getirdiği ve metropollerde yeniden ikame edilmesini istediği gelenek buydu işte. Özhan'a göre Cuma salâsı, sevgilinin gelişinin bir habercisidir. Bir yöneliştir. O gece minarelerde kandiller yanar, salalar verilir, çünkü Cuma mü'minin bayramıdır. VE SALÂ BAŞLIYOR Tekrar etmek gerekirse, Cuma salâsından kasıt, Cuma günleri namaz vakti okunan sala değil, Perşembe akşamları okunan salâlardır. Ahmet Özhan bu geleneğe Rumeli illerinde ve Anadolu'da rastladığını söylerken, ancak nedense metropollerde bu salânın devre dışı bırakılmasını dikkat çekici buluyordu. 'Bu salâları isteyen milyonlar var. Bu arzunun yerine getirilmesi lazımdır' diyor ve Diyanet'i işaret ediyordu; 'Diyanet İşleri Başkanlığımız bunu bir prensip haline getirebilir.' Çok geçmeden, Diyanet İşleri Başkanlığı'ndan müjdeli haber geldi. Uzun zamandır İstanbullulardan gelen yoğun talepleri değerlendiren Başkanlık, İstanbul'da merkez camilerinde,Perşembe akşamları Cuma salâsının okunabileceğine karar verdi. Diyanet'te ilçe müftülüklerine gönderilmek için bir yazı hazırlandı. Bir gazeteci olarak bu güzel geleneğin yeniden ihya edileceğini paylaşmak da bize nasip oldu: Bu akşam İstanbul'da Cuma salâsı var. Meclis Başkanı İsmail Kahraman, Anayasa Uzlaşma Komisyonu'nun ilk toplantısında konuştu. 1982 Anayasası 34 yıl sonra değişiyor. Tarihi adım bugün Meclis Başkanı İsmail Kahraman'ın yaptığı konuşmayla atıldı. Anayasa Mutabakat Komisyonu, ilk toplantısını yapmak üzere TBMM Başkanı İsmail Kahraman Başkanlığında toplandı. İŞTE ÜYELER Meclis'te düzenlenen toplantıya, komisyon üyeleri AK Parti'den Ankara milletvekilleri Ahmet İyimaya ve Cemil Çiçek ile Gaziantep Milletvekili Aldülhamit Gül, CHP'den Balıkesir Milletvekili Namık Havutça, Muğla Milletvekili Ömer Süha Aldan, Aydın Milletvekili Bülent Tezcan, MHP'den Mersin Milletvekili Oktay Öztürk, Afyonkarahisar Milletvekili Mehmet Parsak, Bursa Milletvekili Kadir Koçdemir ve HDP'den Mardin Milletvekili Mithat Sancar, Adana Milletvekili Meral Danış Beştaş ve İstanbul Milletvekili Garo Paylan katıldı. HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, 6 - 7 Ekim'de halkı sokağa çağırıp birbirine kırdırdığı gibi yine aynı çağrıda bulundu. Demirtaş, her gün her yerde saat 19.00'da eylem çağrısı yaptı. HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, bu akşamdan itibaren her gün saat 19.00'da eylem çağrısı yaptı. 'Bu akşamdan başlayarak her akşam 19:00'da bulunduğunuz yerden zulme ses çıkartalım. Evde, arabada, her nerede olursak' diyen Demirtaş, 'Ben bir şey yapamıyorum, elimden bir şey gelmiyor diyenler, barış sesinin ne kadar yüksek olduğu Ankara'dan duyulmalı' şeklinde konuştu. HDP'DEN AÇIKLAMA: ALKIŞLA, ISLIKLA... Selahattin Demirtaş'ın bu açıklamasının ardından HDP'nin resmi Twitter hesabından '#Akşam7deBarışaSesVer' kampanyası başlatıldı. Yapılan açıklamada, 'Evdeysek tencere tavayla, sokaktaysak alkışla ıslıkla, arabadaysak kornayla' denildi. BBC tanıkları konuşturdu Suriye'de PYD-ABD ittifakında sivillerlerin nasıl katledildiği gözler önüne serildi. Terör örgütü PKK'nın Suriye'deki uzantısı PYD ile ABD arasında sahada yürütülen işbirliği ayrıntılı şekilde ortaya çıktı. ABD, Suriye'nin Al-Khan köyünde düzenlediği hava saldırısında PYD'nin yanlış yönlendirmesi sonucu onlarca sivil ve çocuk hayatını kaybetti. Suriye'nin Al-Khan köyünde yaşayan Ebu Halil ve ailesi o korkunç geceyi anlattı. 7 Aralık gecesi evlerinin yakınına bomba düştüğünü ve bunu ABD'nin PYD destekli bombardımanından kaynaklandığını anlattı. BBC muhabirine konuşan Suriye'nin Al-Khan köyünde yaşayan Ebu Halil 'PKK'nın Suriye kolu PYD'nin verdiği yanlış kordinatla ABD uçaklarının sivillerin bulunduğu köyü bombaladığını belirtti.' ONLARCA SİVİL VE ÇOCUKLAR ÖLDÜ ABD'nin terör örgütü IŞİD üyelerini vurmak için aldığı yanlış kordinatlar Suriye'nin Al-Khan köyünde 47 sivil ve çocuğun hayatını kaybetmesine neden oldu. KÖYDE SADECE 10 IŞİD ÜYESİ VAR Suriye'nin Al-Khan köyünde sadece 10 IŞİD üyesinin olduğunu ve Amerikan'ın IŞİD üyelerini hedef almak yerine PYD'den aldığı yanlış istihbarat sonucu Suriye'nin Al-Khan köyünde sivillerin hedef alması yine PYD-Amerika işbirliğini gündeme getirdi. PYD OLAYLARI ÖRTBAS ETMEYE ÇALIŞTI Yaşanan bombalama olayı sonucu köyde deliklerin oluşması üzerine terör örgütü PYD'nin bu delikleri kapatması ve olayı uluslararası platforma yansımaması için kimseyi o bölgeye yaklaştırmadı. O bölgede fotoğraf çekmeyi bile yasakladı. Ayrıca PYD sosyal medya hesaplarında ölenlerin siviller değil IŞİD üyesi teröristlerin olduğunu bildirdi. Orman, Beşiktaş'tan 100 milyon TL alacağı olan eski başkan Demirören'e yeni teklif yaptı: Beşiktaş Kulübü Başkanı Fikret Orman, kulüpten 100 milyon TL alacağı olan Yıldırım Demirören'in kapısını yeni bir teklif ile çaldı. Uzun süredir askıda bekleyen borç için artık bir çözüm bulmak isteyen başkan Orman, TFF Başkanı'na sponsorluk önerisi getirdi. Daha önce yaptığı bir açıklamada, 'Benden sonra gelecek yöneticiler de paralarını istemezse ben alacağımı hibe edeceğim' diyen Yıldırım Demirören'den borcun bir kısmını silmesini isteyen Orman, geri kalanını da Vodafone Arena ile bitirmek istiyor. 3 TRİBÜNÜN SPONSORU HAZIR Orman'ın Demirören ile gerçekleştirdiği zirvede, 'Borcun bir kısmını silelim. Geri kalanı da sponsorluk karşılığı ödeyelim. Vodafone Arena'da 3 tribünün isim hakkını Spor Toto, Denizbank ve Aktif Bank'a sattım. Şu anda 1 tribün boşta. O tribüne de Milangaz ya da senin belirleyeceğin bir markanın adını verelim. Bunu başka sponsorluklarla da destekleriz. Artık bu karışıklığa bir son verelim' dediği öğrenildi. GÖZLER DEMİRÖREN'E ÇEVRİLDİ Demirören'in net bir karşılık vermediği bu teklifi düşüneceği, yüzde 60'a yakınının silinmesi düşünülen borcun kalan bölümünün stadın açılışı ile birlikte çözüme kavuşturulmasının beklendiği ifade edildi. ÇOK YAKINDA... Beşiktaş Başkanı Fikret Orman'ın çok yakında yapacağı bir basın toplantısı ile Vodafone Arena'nın açılacağı tarihi ve açılış programını kamuoyu ile paylaşacağı bildirildi.