Balon çocuk lakabıyla bilinen David Phillip Vetter 21 Eylül 1971'de Texas'da dünyaya geldi. Babası David Joseph Vetter ve annesi Carol Ann Vetter'ın 1963 yılında bir erkek çocukları oldu. Ancak ilk çocukları 7 ay sonra öldü. Doktorlar aileye çocuklarının SCID hastalığına yakalandığını söyledi. SCID bağışıklık sistemini hızlı bir şekilde çökerten bir hastalık olduğu için çocuk sadece 7 ay yaşayabilmişti. Doktorlar aileye doğacak erkek çocuklarının %50 ihtimalle SCID hastası olabileceğini söyledi. Ailenin ikinci çocuğu olarak dünyaya gelen Katherine SCID hastalığını taşımıyordu. Doktorlar Vetter ailesine bir erkek çocuk yapmaları için ısrarda bulunuyordu. SCID hastalığının tedavisini başka bir şekilde bulamayacaklarını söylüyorlardı. Ancak Vetter ailesi bir çocuklarının daha ölümünü görmek istemiyordu. Yoğun ısrarlarına dayanamayan Vetter ailesi bir çocuk daha yapmaya karar verdi ve Balon Çocuk dünyaya geldi. Herkes onun gerçek adını David Bubble sanıyordu ancak bunun nedeni insanların Vetter ailesini dışlamasını engellemekti. Uzmanlar David Bubble için özel bir steril balon hazırladılar ve onun bu balonun içinde yaşayabileceğini ve bu sürede tedavinin bulunacağını iddaa ediyordu. Balon Çocuk dünyaya geldikten sadece 2 dakika sonra bu steril balonun içine girdi. Su, hava, giysi ve gıda bu balonun içine girmeden önce sterilize ediliyordu. Bu balona televizyon ve birkaç oyuncak koyulmuştu. Balon Çocuk 12 yıl boyunca balonun içinde hiç hasta olmadı fakat doktorlar herhangi bir tedavi yöntemi de bulamadı. David'in yaşadığı her an ailesi ve doktorlar için çok büyük bir masraf haline gelmeye başladı. Küçük çocuğun doğumundan itibaren yaklaşık 1 milyon 300 bin dolar harcanmıştı. Doktorlar sonunda David'e kız kardeşi Katherine'den kemik iliği nakletmeye karar verdi. Operasyon gayet başarılı geçti. Fakat nakilden sadece 2 gün sonra David ilk kez hasta oldu. İshal, ateş, şiddetli kusma ve bağırsak kanaması başlamıştı. David Bubble tedavi edilmek üzere 12 yaşında ilk kez o steril odadan çıkarılmak zorundaydı. NASA David için özel bir kıyafet tasarlamıştı. Artık David'in sadece kafası bir balon içinde tutulacaktı Fakat David steril odadan çıkarıldıktan sadece 7 gün sonra 22 Şubat 1984'de öldü. İşte dünyadaki en ölümcül 10 hastalık... AIDS 1981'den bu yana 25 milyon can aldı. HIV virüsü sebebiyle vücudun bağışıklık sistemini çökerten bir çok enfeksiyon ve komplikasyonun karışımı olan AIDS , dünya çapında oldukça yaygın bir hastalık. Solunum ve fiziksel temas yoluyla bulaşan grip mikrobu oldukça hızlı yayılıyor. Her yıl 36 bin kişi grip sebebiyle can veriyor. İspanyol Gribi 1918-19 yılları arasında görülen A tipi H1N1 gribi 100 milyon can aldı. Hıyarcıklı Veba Bu hastalığı taşıyan fare ve pirelerin ısırmasıyla insanlara bulaşan hastalık, 250 milyon kişinin ölümüne yol açtı. Sıtma Yıllık üç milyona yakın kişinin ölümüne sebep olan bu hastalık özellikle sivrisinek ısırmasıyla bulaşıyor. Genelde tropik ve yarı-tropik iklim kuşağında görülüyor. Çocuk Felci Bir virüs tarafından oluşturulan bulaşıcı bir enfeksiyon hastalığıdır. Sinir sistemini istila ederek kalıcı felçlere veya ölüme neden olabilir. Her yaşta görülebilir ancak genelde üç yaşın altındaki çocukları etkilemektedir.1916'dan günümüze 10 bin kişi bu hastalıktan ölmüştür. Kolera 1991'den bu yana 12 bin cana mal olan kolera, Vibrio cholerae isimli bakterinin neden olduğu bağırsak enfeksiyonuna bağlı, akut ve şiddetli ishal ile seyreden bir hastalıktır. Hastalık, genelde, dışkı bulaşmış kirli su ya da bu sularla yıkanmış gıdalar aracılığı ile yayılır. Çiçek hastalığı oldukça tehlikeli, bulaşıcı ve ölümcül olabilen bir enfeksiyon hastalığıdır. Çiçek hastalığının spesifik bir tedavisi yoktur Hastalığın 'Variola Major' ve 'Variola Minör' olarak adlandırılan iki klinik tipi vardır.V majör yüzde 35 oranında öldürücü olurken, V minörün öldürme oranı yüzde 1'dir. Bu hastalıktan korunmanın tek yolu aşıdır. 13. yüzyılda Orta Asya'da patlak veren Veba,çok hızlı bir şekilde yayılarak Avrupa'yı da etkisi altına aldı. 75 milyon kişinin ölümüne yol açan bu hastalık ağrı, ateş ve bulantıyla başlıyordu. Hastatların dirseklerinde ve kasıklarında mor kabarıklıklar oluşuyor ve kısa sürede yumurta büyüklüğüne ulaşıp sertleşiyordu. Bu yumurtalar patladığında içinden pis kokulu siyah bir madde fışkırıyordu ancak bu rahatlama çare olmuyordu. Çünkü hasta beş gün içinde hayatını kaybediyordu. Ebola Eha 1976'dan beri bilinen bir hastalıktır. Oldukça ağır, sıklıkla ölümle seyreden insanlarda ve primatlarda ( maymun ve şempanzeler )görülür. Bu virüs, 2000 yılından günümüze 160 bin kişinin ölümüne yol açmıştır. Filavoviridae ailesinden bir RNA virüsüdür. Gün içerisinde yüzlerce mikropla karşı karşıya kalırız. Hatta bu mikroplar bazen aklımızın ucundan bile geçmeyecek yerlerde bulunabilir. Örneğin, sabun... Umumi yerlerde bulunan sabunları kullanmamanızda fayda var... Habertürk