Özellikle sizin bakanlığınız döneminde yapmış olduğunuz çalışmalardan tarladan son satın aldığımız manava kadar ürünün pasaportu diyebileceğimiz izini süreceğimiz kimliği çalışması vardı. Özellikle GDO'lu gıdalar üzerine. Bu başarılı oldu mu? Artık gıda konusunda çıtayı yükseltiyoruz gibi. Bu çok önemli bir kanun. Çünkü kayıt dışı bir şey ekonominin en büyük sorunudur. Üretimde de büyük bir israf var. Üretici tarlasından üretiyor. Oradan hallere gidiyor. Hallerden manavlara gidiyor. Bunların yüzde 30 u yolda heba oluyor. Yüzde 5 gibi bir ihracat var. İç piyasadaki ürünlerin yüzde 30 - 35 i kayıt dışı. Dolayısıyla burada üretici çok fazla eziliyor. Bütün o alanları düzenleyen düzenlemelerin yönetmelikle yapılmasını öngören kanun var. Önemli ölçüde meyve ve sebze üretiminde tarladan sofraya her aşamanın gözetlendiği kayıt altına alınabildiği bir sürece hızla ilerliyoruz. Tüketici tarafından bakıldığı zaman nerde üretildiği, üretiminde hangi maddelerin kullanıldığı, doğal olup olmadığına varıncaya kadar onlar izlenilecek. Paket ve ambalajlar konusunda yeni standartlar üretiliyor. Çöpe gitmesini, israfı önlüyor. Çünkü biz meyve ve sebze bakımından kendi ihtiyacını karşılayabilen ender ülkelerden bir tanesiyiz. İthalatımızı ve ihracatımızı arttırıp üreticiye daha fazla emek sağlamanın yollarını arıyoruz. Yıllardır gümrük eşittir iş takipçiliği eşittir rüşvet gibi bir algı oluşmuştu. Özellikle sizin döneminizde bunun elektronik sisteme geçtiğini takip ettik. Bu konuda neredeydik, nereye geldik? Gümrük denince kötü bir algı vardı. İnsanlar tarafından bir takım etik kuralların ihlal edildiği işlerin döndürüldüğü alan olarak görüldü. Ben bundan birkaç yıl önceki anımı paylaşayım. Bir bayan randevu istemişti bana bir soru yöneltti nedir buradaki gördüğünüz şey? Ben burada eskiden gümrükte çalıştığımı kimseye söyleyemezdim şimdi söylüyorum. Biz orada hep şunu söyledik. Kamu görevlisine yaptığı işin karşılığı devletin ödediği ücretten ibarettir: Hizmete girmiş olan kamu görevlisinin, devletin verdiği ücret dışında başka bir beklentisi olamaz. Bulunduğu yerin hakkını verip vermemesi açısından değerlendirdiğimde kabiliyeti neyse o kadar yapar. Ben her ihbarı gerçekmiş gibi kabul edip elbette birlikte çalıştığım arkadaşları kötü bir muameleye tutmadım. Ama somut olaylar anlatılmışsa isim vermemekle birlikte bunun üzerine gittim. Ama bunun dışında doğru düzgün arkadaşlarımızı da korudum. Yani insanlara menfaatçi, çıkarcı, sömürücü diye bakarsanız kimseyle çalışamazsınız.Düzgün insanlar bulamazsınız. Dolayısıyla sizin ifade ettiğiniz gibi önemli ölçüde ilerledik o konuda. Önemli ölçüde teknolojiyi devreye soktuk. Dolayısıyla siz düzgün insanlar koyarsanız sorun çıkmaz. Onlarında duruşu, bakışı olur.