Kar neden beyaz renklidir? Çöllere kar yağar mı? Kar yağışı kabus mu rahmet mi? Tüm yönleri ile beyaz rahmet sizlerle... Kar Neden Yağar? Karın nasıl oluştuğu konusunda ise kış aylarında güneş ışınları çok güçlü olmadığı için, bulutların bulundukları yüksekliklerde hava sıcaklığı çok düşük olunca, yükselen su buharı, sublime denilen şekilde sıvı hale geçmeden, bu aşamayı atlayarak doğrudan buz kristali haline dönüşür. 0.l milimetre çapındaki buz kristalleri birbirlerine yapışarak kar tanelerini oluştururlar. Kar Oluşumu Çapı 5 milimetreden büyük dolular halinde yeryüzüne ulaşırlar. Kar yağışına benzer şekilde dolu yağışı daha ziyade ılıman iklimlerde ve bahar aylarında görülür. Isınan hava ile yükselen su buharı, hava akımları ile daha da yükselerek 12.000 metre civarında -50 derece hava sıcaklığında buz kristallerine dönüşür. Buradaki güçlü hava akımları ile bu buz kristalleri de birleşerek buz tanelerini oluşturur. Bu buz taneleri ağırlıkları nedeni ile o kadar hızlı düşerler ki bulut ile yer arasındaki sıcaklık ne olursa olsun eriyecek zaman bulamazlar. Çapı 5 milimetreden büyük dolular halinde yeryüzüne ulaşırlar. Aslında tüm bu şartların oluşması çok enderdir ve bu nedenle dolu yağışı hem çok az görülür, hem de çok kısa sürer. Kar Neden Beyaz Renklidir? Kar yağışının faydaları Beyaz felaket hayatı felç etti Kış mevsimini yaşadığımız şu günlerde gazete manşetlerinde ve televizyon ekranlarında sıkça boy gösteren beyaz kabus çöktü, kar esir aldı, kara kış vurdu gibi iç karartıcı ifadeler dikkatleri çekiyor. Acaba kar gerçekte olumsuz bir şey midir diye düşündüm. Bediüzzaman hazretleri bu hususta diyor ki 'Kar'ı pek baridane (soğuk) ve tatsız telakki ederler. Halbuki o barid, tatsız perdesi altında o kadar hararetli gayeler ve öyle şeker gibi tatlı neticeler vardır ki tarif edilmez' Bitkiler açısından bakıldığında karın ne kadar faydalı olduğu anlatmakla bitmez. Özellikle dünyanın soğuk bölgelerinde karın önemi daha da artmaktadır. Sonbaharda ekim yapılan tarım arazilerinde filizlenen ekinler kar'ın altında soğuktan korunurlar. Kar, uyurken üzeri açılan yavrularının üzerini örten bir anne misali, bir yorgan gibi ekinlerin üzerini örterek onları korur. Akılsız ve şuursuz kar elbette bunu düşünemez. Bu ancak her şeyi gören ve bilen bir Rahim Yaratıcının görmesinin ve bilmesinin bir eseri olabilir. Bu da kar'ın altında gerçekleşir İlkbaharda karların erimesiyle birlikte bitkiler yeşillere bürünmüş biçimde arz-ı endam ederler. Hatta çiğdem ve kardelen çiçeği gibi bazı bitkiler o kadar acelecidirler ki kar'ın erimesini bile beklemeden başlarını çıkarıp kışın tezgahlarını kurarlar. Güneşten yararlanarak fotosentez yapmaya başlarlar. Güneşin ışığı ve hararetiyle bitkilerin yapraklarında şeker sentezlenir. Bu şekerler daha sonra bitkinin tohum, kök ve meyve gibi depo yerlerine taşınır. Kar altında soğuğa sabreden bitkiler ilkbahar ve yaz geldiğinde şeker gibi tatlı meyveleri Allah namına ihtiyaç sahiplerine sunarlar. Kar'ın bir diğer faydası da toprağı suya doyurmasıdır Sağlık açısından da kar çok faydalıdır. Çünkü kar mikropları kırarak havayı temizler. Yerleşim yerlerindeki havada mikroplar bolca bulunur ve kışın soğuk sebebiyle vücut direnci düşük olduğundan zaman zaman salgın hastalıklar baş gösterir. Araba egzozları ile ev ve fabrika bacalarından çıkan karbon monoksit, kükürt dioksit gibi zehirli gazlar havayı kirletirler. Kar yağması sırasında havada bulunan bakteri ve virüs gibi hastalık ajanları ile zehirli gazlar ve tozlar kar'a yapışarak havadan toprağa geçerler ve burada istihaleye uğrayarak tasfiye edilirler. Onun için kalabalık yerleşim yerlerindeki kar'ı yemek mahzurlu olabilir. Ancak dağda ve kırda bulunan kar temizdir. Çok ilginç geometrik desenlere sahiptir Kristallerin şekillerinin farklı olma nedeni nedir? Kar tanelerindeki şekiller ile Allah'ın ispatı yapılır mı? Güneşin suyu buharlaştırmak için denizlerin imdadına; denizlerin havanın imdadına; havanın, rüzgârların ,sulu tozcukları kendilerine alıp götürmek suretiyle bulutların imdadına; bulutların ise, bir yandan dolu, bir yandan kar, bir yandan yağmur deposu olma kabiliyetiyle, değişik manevralarla yerin, bitkinin, canlıların imdadına; bitkilerin ise canlıların ve insanların imdadına koşması, rahmeti sonsuz Allah'ın hikmet dolu fiillerine işaret etmektedir. Cennet köşkleri gibi dışından içerisi gözüken bir saydam saraydır Yüzde 85-95'i havadan, kalan kısmı milyarlarca buz molekülünden ibaret, her köşesi inceden inceye işlenmiş, Cennet köşkleri gibi dışından içerisi gözüken bir saydam saraydır. Ve bu saray, tıpkı havada uçuşan toz zerreleri gibi, bulutun içinde uçuşup durmakta, dört bir yana dönüp dururken, aynı zamanda yukarı ve aşağı inip çıkmaktadır. Nihayet 'İn' emri gelir. O narin yapıların milyonlarcası birden usulca inmeye başlar. Nazlı nazlı yağarlar. Bu acip yapının arkasında sonsuz ilim, hikmet ve kudret sahibi bir Nakkaş'ı, bir Ressamı, bir Sanatkârı görmemek için aklı ve kalp gözlerini kapatmak gerekir. Bir kar tanesinin hikayesi nedir? Kar tanesinin yapımı, mikroskobik bir toz zerresinin etrafında başlar. Bu arada bulutun içinde sıcaklık donma noktasının altındadır; hava ise fazlasıyla suya doymuş durumdadır. Allah'tan 'Ol' emri eriştiğinde, toz zerresi, etrafındaki havadan buz zerrelerini toplamaya başlar. Gelen yapışır toz zerresine, giden yapışır. Böylece, adım adım, kristaller inşa edilir bulutların derinliklerinde. Bu kristallerin kimi sütun şeklinde prizmalara, kimi incecik iğnelere, kimi özenle yapılmış şiltlere benzer. O yapılardan her biri, farklı sıcaklıklarda ve farklı nem oranlarında ortaya çıkar. Bu kadarı sadece bir başlangıçtır Fakat bu, yeryüzündeki ağaçların 'içten dışa büyümesi' gibi bir büyüme değildir. Gökyüzünün ağaçları, üzerlerine konan buzlarla büyür. Bu, üzeri toz tuta tuta büyüyen ve sanatkârâne bir şekil alan bir bibloya benzer. Bizim etrafımızda böyle biblolar hiçbir zaman görülmez; ama donma sıcaklığının altındaki bir bulutun her metreküpünde bu işlemin binlercesi bir arada yürümektedir. İrice bir kar tanesinin tuğlaları, eğer yeryüzü halkı arasında dağıtılacak olsaydı, her birimizin payına binlercesi düşerdi! Kristallerin gövdelerinden uzanan dalların kendileri de etrafa daha küçük dalcıklar uzatır. Böylece kristaller kristallere eklenir. Kristallerin bazan onlarcası, bazan yüzlercesinden bir kar tanesi inşa edilir. Bu inşaat sırasında tuğla olarak milyarlarca, hattâ kar tanesinin büyüklüğüne bağlı olarak, trilyonlarca buz molekülü kullanılmıştır. İrice bir kar tanesinin tuğlaları, eğer yeryüzü halkı arasında dağıtılacak olsaydı, her birimizin payına binlercesi düşerdi! Sonunda ortaya çıkan olağanüstü yapıyı bir 'kar tanesi' adı altında geçiştirmek haksızlık olur. Bu, yüzde 85-95'i havadan, kalan kısmı milyarlarca buz molekülünden ibaret, her köşesi inceden inceye işlenmiş, Cennet köşkleri gibi dışından içerisi gözüken bir saydam saraydır. Ve bu saray, tıpkı havada uçuşan toz zerreleri gibi, bulutun içinde uçuşup durmakta, dört bir yana dönüp dururken, aynı zamanda yukarı ve aşağı inip çıkmaktadır. Nihayet 'İn' emri gelir Yeryüzünde, herhangi bir gün, bir saniyenin onda biri bile geçmez ki, o kristal saraylardan milyon kere milyarlarcası bulutlardan peş peşe süzülmesin. Dünya seması, her an milyon kere milyarlarca mucizeye tanıklık eder. Fakat böyle mucizelere hazırlıklı olmayan insanların ülkelerinde, onlardan pek az bir kısmı da pek fazla gelir; orada yollar tıkanır, okullar kapanır. Çöllere kar yağar mı? Örneğin, Grönland. İster sıcak ister soğuk olsun tüm çöllere yağmur yağar. Yağmur yalnızca birkaç dakika sürer. Hatta yağış yalnızca yılda bir kez olabilir. Kışın soğuk bir çöle düşen yağış kara dönüşebilir. Öyle ki soğuk çöllerdeki yüksek dağların tepesi karla kaplanır. Sonuç olarak, evet, çöllere de kar yağabilir.