Türkiye'nin en iyi haber sitesi
YÜKSEL AYTUĞ

12 eylül'de niyazi olmak

Bugüne kadar 12 Eylül'ün eleştirildiği pek çok film ve dizi çekildi ama bana göre hiçbiri Birol Güven'in Seksenler'i kadar halkın yüreğinin derinliklerine inmedi, onlarla bütünleşmedi.
Birol Güven, bulduğu yeni damarı dozerle kazmak yerine, adeta törpüyle ince ince işliyor. 12 Eylül'ün sadece anlı şanlı siyasilerin, kurumların ve kuruluşların hayatını değiştirmediğini, sıradan vatandaşın yaşamını 'darbeli matkap' gibi delik deşik ettiğini, mizahla paketleyip önümüze koyuyor.
İki haftadır paketi güle oynaya açıyoruz ama gördüğümüz 'hediye' yüreğimizi acıtıyor, acı acı gülüyoruz...

SHAKESPEARE TERÖRÜ(!)
1980'de bizim mahalleden de ağabeylerimizi aldılar. Pek çoğunun dönüşünü göremedik.
Tıpkı Seksenler'deki Ahmet ve Niyazi gibi neden içeri alındıklarını dahi bilemediler.
Bu haftaki Seksenler'i izlerken Ahmet'in Can Yücel'den bir şiir kitabı, tiyatrocu Niyazi'nin ise sadece Shakespeare teksti taşıdığı için tutuklanmasına güldük.
Öyle ya, yıllar önce ölmüş, dünyanın en ünlü oyun yazarının, Türkiye'nin asayişi ile ne ilgisi olabilirdi ki?
Yeni nesil bunu bir 'dizi fantezisi' olarak değerlendirip kahkahalarla gülmüş olabilir ama o zamanlar bu ülkede pek çok kişi 'Niyazi' olmuştu ve anlatılanlar yüzde 100 gerçekti.
Tıpkı, Fenerbahçe antrenörünün 12 Eylül'den iki gün sonra kimlik kontrolü yüzünden altı saat içeride tutulup o gün antrenmana gidememesi gibi...

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA