Geçen hafta 'Güneşin Kızları' dizisinde 'Ali'nin, 'Selin'in kullandığı spor otomobile koşarak yetişmesini espri konusu yapıp "100 metre dünya şampiyonu Usain Bolt kim bilir ne kadar kıskanmıştır?" diye yazmıştım.
Köşemizin müdavimlerinden Haluk Zırh, "O da bir şey mi?" deyip 'Eşkıya Dünyaya Hükümdar Olmaz' dizisinin bir sahnesinden örnek vermiş: "Günaydın Sayın Aytuğ, 'Güneşin Kızları' dizisinde 'Ali'nin BMW'ye koşarak yetişmesini garip bulmuşsunuz.
Doğrudur da, hani yine de kız çok gaza basmadan gitti, 'Ali' de yetişti diye düşünürüz. Bunun su götürür bir yanı var. 'Eşkıya Dünyaya Hükümdar Olmaz'da, -gerçi bu tip dizilerin çoğunda rastlıyoruz- İstanbul'un ortasında, plazaların arasında, iki araç motosikletliler tarafından defalarca döne döne taranıyor, ne binaların camında, ne sokakta bir insan ve bir araç var. 'Çakır'ın tabiri ile, 'Ne Güzel İstanbul...' Hiç olmazsa bir-iki yaya koy, sağa sola kaçışsınlar, bir araç kaçmak isterken, bir yere çarpsın ya da arabasından inerek kaçan birileri olsun falan. Ayrıca Sayın Aytuğ, 'Kurtlar Vadisi'nde ölen herkesi bu dizide göreceğiz sanırım. (Merhum Laz Ziya ve Halo Dayı hariç.) Seyircilere yeni yüzler, yeni karakterler sunmaya hiçbir yapımcının niyeti yok sanırım. Bence Raci Şaşmaz, Kurtlar Vadisi'ne rakip çıkmasın diye bu diziyi yapmış. Hani; Arçelik-Beko gibi... İyi günler dilerim, kolay gelsin..."