Biz kadınlar, önce kendimizi düşünmeyi hayatımızın ikinci evresinde öğreniyoruz.
Yaş ilerledikçe kimin dikkatimizi ve vaktimizi vermeye değeceği daha netleşiyor; o yüzden hayatımızdan gittikçe daha çok insanı çıkartıyoruz. En arkadaşsız yaşayamayanlar bile bu tip elemeleri yapmaya başlıyor.
Mesela; her şeyinizi paylaştığınız, bütün sorunlarınızı analiz ettiğiniz ama içten içe sizi kontrol etmeye çalıştığını hissettiğiniz arkadaşlar...
Hesap soran, arkanızdan konuşan, özel alanınıza ve zamanınıza saygı duymayan ya da kötü bir alışkanlık paylaştığınız için yakınlık kurduğunuz 'toksik' ilişkiler...
Belki de bu tip arkadaşlıklara mesafe koyma zamanınız gelmiştir.
BİRBİRİNİZDEN İLHAM ALIN
İnsan, iç dünyası geliştikçe ve kendine yeterli olmaya başladıkça sorunlarını da kendi içinde halletme tercihi artıyor.
Mesela ben; artık kötü günümü değil, iyi günümü paylaşacak arkadaşlar seçiyorum. En iyi arkadaşlarım da benimle aynı şehirde oturmuyorlar. Ben Washington DC'deyim, onlar ise farklı yerlerdeler; Kuzey Carolina'da, Los Angeles'da, Almanya'da, İzmir'de ya da İstanbul'da...
Her dakika konuşup her türlü sorunumuzu saatlerce analiz etme ihtiyacımız yok. Birbirimizden ilham aldığımız ve diğerinin hayat görüşüne saygı duyduğumuz için bağımız var. Başarınızı ve mutluluğunuzu eleştirecek bir şey bulmadan içtenlikle paylaşabilmek, takdir etmek gerçekten oturmuş bir karakter ister.
Önemli olan alışverişin denk olduğu ve hayatınızı kontrol etmeyen bir arkadaşlığın kurulması.