Cyrano denilince aklınıza ne geliyor bilmem ama uzun burnu sebebiyle kendisini çirkin gören özgüvensiz bir adam olarak bilinir Cyrano... 17'nci yüzyılda yaşamış Parisli şair, oyun yazarı ve silahşör olan Cyrano de Bergerac'ın hayatı, 19'uncu yüzyılda Edmund Rostand tarafından kaleme alınmış. Defalarca sinemaya, operaya ve tiyatroya uyarlanan eseri, dilimize ise 1942 yılında Sabri Esat Siyavuşgil kazandırmış. Hatta bununla ilgili bir de anekdot anlatılır... Türk edebiyatının önemli isimlerinden Yahya Kemal bir demecinde, "Cyrano adında çok güzel bir oyun okudum ama ne yazık ki Türkçe'ye çevrilemez" der. Siyavuşgil ise bu sırada oyunun çevirisini bitirmek üzeredir... Yahya Kemal'in bu yorumunu duyunca "Üstat sen böyle dedin ama ben bunu çevirdim bile" notuyla hemen oyunun bir kopyasını kendisine gönderir. Çeviriyi okuyan Yahya Kemal "Fransızca'sından daha iyi olmuş" der. İşte orijinalinden bile güzel olan bu eser, İBB Şehir Tiyatroları'nın bu sezon sahneye koyduğu yeni oyunlardan biri. 7 Ekim'de perdelerini açan oyunu, geçtiğimiz hafta içinde, dördüncü gösteriminde izleme şansı buldum. Mehmet Birkiye'nin yönettiği 'Cyrano'da; oyuna adını veren karakteri Yiğit Sertdemir canlandırıyor. Oyunda Ayşecan Tatari, Tanju Girişken, Özgür Dereli, Özgür Dağ ve Cem Karakaya gibi isimlerin de yer aldığı kalabalık bir kadro rol alıyor. İki saat süren oyun; 'Cyrano'nun 'Roxane'ye olan çaresiz ama bir o kadar karşı konulmaz aşkını irdeliyor. 'Cyrano', 'Roxane'ye aşıktır ama bunu dile getiremeyecek kadar özgüvensizdir. Kılıç kullanımı ve söz ustalığıyla hayranlık uyandırmasına rağmen, büyük burnu sebebiyle kompleksli bir kişiliği vardır. Bu yüzden sevdiği kızın karşısına çıkmaya bile cesaret edemez. Kızın da bir başkasını sevdiğini öğrenince iyice perişan olur. Ancak, kızı seven 'Christian'ın çok yakışıklı olmasına rağmen etkili ve güzel konuşmayı becerememesi 'Cyrano' için de bir fırsat olur. 'Roxane' için 'Christian'ın ağzından aşk mektupları yazar. Hatta ikisinin buluşmasında suflör vazifesi görür. Önceleri hem fiziksel, hem ruhsal güzelliğe vurulan 'Roxane', zamanla fiziksel güzelliğin geçici olduğunu anlar ve kendisini etkileyenin sözler ve ruh olduğuna inanır. Ama 'Cyrano' ile 'Roxane'in aşkla buluşması uzun yıllar alır.
SEYİRCİYE ÖZGÜVEN VE CESARET VERİYOR
Oyunda Yiğit Sertdemir; 'Cyrano'nun aşkını, kibrini, savaşçı kişiliğini çok iyi ortaya koyuyor. Özellikle 'İstemem' tiradıyla alkış almayı başarıyor oyuncu. Seyirci ise 'Keşke 'Cyrano' kendisini olduğu gibi kabul edip aşkını itiraf etme cesareti gösterseydi' diye geçiriyor içinden. Herkesin içinde bir 'Cyrano' vardır. Kimi burnunu, kimi boyunu, kimi sivilcesini bahane ederek aşkını itiraf edemez. Oyun; hayatı kaçırmamak adına özgüvenli olmak gerektiği mesajını veriyor. Zaman zaman düşen temposuna ve kısmen yaşanan ses sorununa rağmen seyircinin dikkatini ayakta tutan oyunun sahne tasarımı Barış Dinçel'e, müzikleri Tolga Çebi'ye, kostümleri ise Canan Göknil'e ait.
'CYRANO GİBİ OLMAYI HEPİMİZ İSTERİZ'
'Cyrano'nun yönetmeni Mehmet Birkiye şunları söyledi: "27 yaşında Şehir Tiyatroları'nda 1.5 sezon çalışmıştım. Yıllar sonra Erhan Yazıcıoğlu'nun davetiyle burada bir oyun sahneye koyuyorum. Onun heyecanını yaşıyorum ama heyecan artık keyif aldığımız bir sürece dönüşüyor. 'Cyrano' gibi biri olmak hepimizin istediği ama ne yazık ki olamadığı bir şey. Seyirciye bunu tattırabiliriz. Oyunu aslına uygun kalarak ama biraz ilişki anlayışını günümüze uyarlayarak sahneliyoruz. 'Cyrano' tüm dünyada çok önemli bir oyun... Hayatın hep karanlık olmadığını, bizi mutlu edecek ideallerinin olduğunu, bu ideallerin peşinde koşmanın bile güzel olduğunu söylüyor."
