Contemporary Istanbul nedeniyle şehirde sanat dolu bir hafta yaşandı. Sanat konuşmaları yapan eser sahibi artistler, galerileri bilirkişi edası ile gezen sanatsever kaşifler, koleksiyonerler, daha yolun başındaki hevesliler... Herkes sanat yorumcusu edasıyla konuşurken, ben de bu ilginç konuşmaların dinleyicisiydim. Nişantaşı'ndaki Delicatessen, Contemporary gezginlerinin buluşma noktasıydı. Uzun zamandır ilk defa mekanı bu kadar kalabalık gördüm. Yan masalardaki konuşmalara bol bol kulak kabarttım.
Anlaşılan o ki; çağdaş sanat eserlerinin ticarileşmesi, süper zengin kitlenin eski ustaların yapıtlarından ziyade çağdaş sanata yatırım yapmasıyla, bu alan büyük bir ivme kazandı. İşte bu çok sevindirici.
Uluslararası koleksiyoncuların dikkatini çekmek için düzenlenen sanat organizasyonlarının her geçen gün büyümesi ve endüstrileşmesi gerekiyor. Sanat, halen büyük bir kesim için bilinmeyen bir alan; içine girmeye korkuyor, yanlış bir yorum yapmaya çekiniyorlar. Ama bu işler bizi küreselleştiriyor ve dünya insanlarıyla bir arada tutuyor. Tasarım, moda ve sanat haftaları, bizi küresel arenada büyük başarılara taşıyor.
Sanatın içine girin, korkmayın! Hadi kalkın, en yakın sanat galerisine gidin... İnanın kendinizi iyi hissedeceksiniz.