Yargıçlar ve Savcılar Birliği (YARSAV) Başkanı Ömer Faruk Eminağaoğlu, Türkiye'de bugüne kadar gizli tutulan, gizlenen yargı kararı olmadığını, dinleme ve teknik takip kararlarının ise süreleri dolmalarına rağmen gizlendiğini ve kararlara itiraz etme olanağı sağlanmadığını söyledi.
YARSAV'ın 2. Olağan Genel Kurulu, Türkiye Barolar Birliği Konferans Salonu'nda toplandı. Anayasa Mahkemesi Başkanvekili Osman Paksüt, Onursal Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Sabih Kanadoğlu, Danıştay eski Başsavcısı Tansel Çölaşan, Yargıtay 11. Ceza Dairesi Başkanı Ersan Ülker, Yargıtay 8. Ceza Dairesi üyesi Hamdi Yaver Aktan'ın katıldığı Genel Kurul'da, Sincan 1. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı Osman Kaçmaz da yer aldı.
YARSAV Başkanı Ömer Faruk Eminağaoğlu, Genel Kurulda yaptığı konuşmada, YARSAV'ın hukukun üstünlüğünden başka bir amacı olmadığını belirterek, "Yargı ve yargı bağımsızlığı ülkemizde her geçen gün artarak katlanan sorunlarla yüz yüze kalmaktadır. Yakın zamanda ortaya çıkan ve yargıda dinleme skandalı olarak tüm kamuoyunun bilgisine ulaşan konular göstermiştir ki yargı çok büyük bir baskı altındadır" dedi.
YARSAV Başkanı olarak Yargıtay ek binasında yaptığı basın toplantısının ardından YARSAV'ın yürütme organının teknik takibine maruz kaldığını savunan Eminağaoğlu, şunları dedi:
"Yargıtay ek binasında yapmış olduğumuz açıklama nedeniyle sadece ve sadece kamu dernekleri için söz konusu olan yasa uyarınca suçlanmaktayız. Bu bir hukuk skandalıdır. Oysa YARSAV kamu derneği değildir. Bu konuda Yargıtay Başkanlığının yazıları bile olmasına rağmen yürütme organı Yargıtay Başkanlığı yazılarını bile görmezden gelmektedir. Amaç, Kamu Dernekleri Yasasına göre bir yaptırım uygulayarak yönetim kurulunu düşürme girişimidir. Yürütme organının YARSAV yönetimine ve hukuka yönelik saldırı ve baskıları artarak devam etmektedir.
YARSAV sayesinde ortaya çıkmıştır ki Adana'da, Konya'da, Yalova'da, İstanbul'da örgüt soruşturması yapan Cumhuriyet Başsavcıları dinlenmiş, teknik takibe alınmıştır. Cumhuriyet Başsavcılarının etkin ve tarafsız soruşturma yapılması yolundaki konum ve görevleri nedeniyle neden Cumhuriyet Başsavcılarının baskılanması yoluna gidilmektedir? Bu Başsavcılar görevde olduklarına göre sistemde bir terslik vardır ve Başsavcıları bu işlemlere muhatap kılanlar hukuk karşısına çıkmamaktadırlar. Dinleme ve teknik takipleri ortaya çıkaran YARSAV hedeftedir. Ortaya çıkmayan boyutlar ise bilinmemektedir."
Dinleme ve teknik takip kararlarını veren meslektaşlarını suçlamayı doğru bulmadığını ifade eden Eminağaoğlu, "Bu meslektaşlarımızdan karar talep eden Teftiş Kurulunun meslektaşlarımız üzerinde sahip olduğu yetkiler bu kararları ortaya çıkarmaktadır. Bu nedenle Teftiş Kurulu siyasi bir ortam olan bakanlığa bağlı olmamalıdır. Yargıç güvenceli durumda görev yapmalıdır. Güvenceler kağıt üzerinde kalmamalıdır" değerlendirmesinde bulundu.
Eminağaoğlu, 2008 yılı Eylül ayında yargıdaki tüm meslektaşlarını kapsayacak, ucu açık olarak verilmiş bir soruşturma izninin ortaya çıktığını ileri sürerek, "Tüm meslektaşlarımız bu soruşturmanın içine adım adım sokulmaktadır. Türkiye'de yargı bu denli baskılarla karşı karşıya kalmamıştır. Hukuk herkes içindir, yargı herkes içindir. Hukuktan başka hiç bir çözüm yeri görmeyen bizler hukuk sürecini saygıyla ve sonuna kadar yürüteceğiz."
"BEN"DİNLENMİYORUM' DİYEN KİMSE YOK"
Konuşmasının ardından gazetecilerin sorularını yanıtlayan Eminağaoğlu, "Dinlenmiyorum, teknik takibe tabi tutulmuyorum" diyen kimsenin olmadığını söyledi. Yasal güvencelerin dahi ortadan kalktığını, tüm bunların yargı kararlarıyla yapıldığını ifade eden Eminağaoğlu, "Belirli kurumlar bu kararları infaz eden kurumlar 'yargı kararları vardır bu nedenle bu işlemler yapılmaktadır' demektedir ama Türkiye'de bugüne kadar gizli tutulan, gizlenen yargı kararı olmamıştır. Dinleme ve teknik takip kararları süreleri dolmalarına rağmen gizlenmektedir, gizlenen kararlara itiraz etme olanağı sağlanmamaktadır" dedi.
Türkiye'de yargının şimdiye kadar uğramadığı boyutta saldırılara muhatap olduğunu savunan Eminağaoğlu, "Burada siyasi irade tutum ve davranışlarından vazgeçmelidir, duyarsızlığından vazgeçmelidir, baskı yaratmaktan vazgeçmelidir. Yargıyı rahat bırakmalıdır. Yargıyı yargıya bırakmalıdır. Yargıya bırakılan bir yargı sadece ve sadece hukuk çerçevesinde hareket edecektir. Ancak bugün Türkiye'de baskı altında bir yargı vardır. Bunun mücadelesi sonuna kadar verilecektir" diye konuştu.
"ÇOK VAHİM BİR TABLO"
Eminağaoğlu, Telekomünikasyon İletişim Başkanının açıklamalarının kendisini tatmin edip etmediğinin sorulması üzerine de, "Adalet müfettişlerinin İstanbul Emniyetine yazdığı yazıda TİB'deki verilerin ayrı bir tarafa kaydedilmesi ve daha sonra TİB'deki tüm kayıtların imha edilmesi yönünde bir yazı vardır. Bu yazı sanırım Sayın TİB Başkanı'nı yanıtlamaktadır. Burada Yargıtay santral boyutu öne çekilmektedir, ancak kararlarda iş yerinin de teknik takibe alınması konusu vardır. Bu yüksek yargının, Yargıtay'ın ortam dinlemesine tabi tutulduğu anlamındadır, bu da çok vahim bir tablodur" dedi. (ANKA)