Başbakan Tayyip Erdoğan, Gaziantep'te hem terör örgütü PKK'nın silahsızlandırılmasına yönelik süreç hem de Suriye'ye ilişkin çarpıcı mesajlar verdi. Terör örgütüne "Silahları bırakmalarını istiyorum. Sıkılı yumrukları aradan çekin" diye seslenen Erdoğan, Esad için de "Eli kanlı diktatör daha fazla koltukta kalamaz" dedi. Erdoğan, Gaziantep'teki toplu açılış töreni ile AK Parti İl Danışma Meclisi'nde şu mesajları verdi:
Sizin dik, omurgalı duruşunuz ve 'burada teröre yer yok' deyişiniz onların buraya girişini engelledi. Diyarbakır bir Gaziantep kadar olamadıysa bunun birinci sebebi terördür. Onun için terörü artık Türkiye'nin gündeminden çıkarmamız gerekiyor.
Silahları bırakmalarını istiyorum. Sıkılı yumrukları aradan çekip, öfkenin nefretin diline bir son verip insanca yaşamanın önünü açmamız, bunu güçlendirmemiz gerekiyor. Biz, "anneler ağlamasın" dedikçe birileri çıkıyor "ağlamaya devam etsin" istiyor. Biz "gençler ölmesin" dedikçe birileri onların eline taş veriyor, molotof veriyor ve "bunlarla saldırın" diyor. Niye? Çünkü onların yargıdaki durumuyla kendi durumları farklı. Gençler ölmeye devam etsin istiyorlar.
Şu anda milli birlik ve kardeşlik projemiz kapsamında bir çözüm süreci devam ediyor. Bu süreci kararlılıkla sürdürüyoruz. Terör örgütünün eylemlerine son vermesi, yurtdışına çekilmesi, silahları bırakması için ne yapmak gerekiyorsa, onu yapsın, biz elimizden gelen desteği verelim. İlgili tüm kurumları çalıştırıyoruz. Terör belasından kurtulmak hepimizin ortak amacıdır.
ARMUT TOPLAMIYORLAR
Terör örgütü silahı bırakmadığı, saldırılarına son vermediği sürece biz terörle mücadeleyi tavizsiz şekilde sürdüreceğiz. Birileri çıkıyor hükümeti, devleti operasyon yapmakla, süreci zedelemekle suçluyor. Kusura bakmasınlar. Elinde silahla benim güvenlik güçlerime kastedenlere, arkadan gelip polisimi şehit edenlere karşı toprağımızı savunuruz ve savunuyoruz. Etkisiz hale getirilen teröristler Türkiye'ye armut toplamak için gelmiyor. Mardin Derik'teki olay bunun en açık ifadesidir. Şehit olan polis kardeşimin 1.5 yaşındaki yavrusu Musab'ı geleceğe nasıl hazırlayacağız? Onun hesabını milletçe vermek durumunda, ona sahip çıkmak durumunda değil miyiz? 'Varsın böyle gitsin' diyemeyiz. Onların hesabını sormak bizim görevimizdir.
Kimse çıkıp da "Kürtlerin temsilcisi" biziz diyemez. Bu ülkede terör örgütünün uzantısı partinin etnik kimlik üzerinden siyaset yapan partinin aldığı oy oranı bellidir. 7 coğrafi bölgede birinci olan, 75 milyonluk Türkiye toplumunda her iki kişiden birinin oyunu alan parti bizim partimizdir. Son kamuoyu araştırmasında AK Parti yüzde 54'le yine birinci parti. Bu benim yaptırdığım bir kamuoyu araştırması değil.
Bunlar millet kavramının ne içerdiğini bilmiyorlar. Bunlara millet dediğinde sanıyorlar ki millet sadece Türk'tür. Hayır millet sadece Türk değildir, Kürdü de vardır, Lazı da vardır, Çerkezi de, Abhazası da vardır. Bu kavram o kadar geniştir; ama bunlar o kavramı anlayamamışlar. Bunu genişleterek ne dedik? Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığı çatısı altında biz bu milleti toparlayalım. Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığı... Tezimiz bu. Bu tezimizi sonuna kadar savunacağız.
780 bin kilometre vatan toprağı üzerinde 75 milyon vatandaşa yer vardır. Kürt sorunu diye bir mesele yoktur. Kürt kardeşimin sorunu vardır. Bu ülkenin resmi dili Türkçe'dir. Eğitim dili Türkçe'dir...
MADEMKİ IRAK'A GİRENLER HAKLI...
Erdoğan Suriye konusunda ise şunları söyledi: "Suriye'deki eli kanlı diktatörün o koltukta daha fazla oturabilmesi artık imkansız. Suriye halkının zaferi çok yakın. İyi günlerimizde yemek yiyoruz ailece. (Esad) 'büyüklerimizin yaptığı yanlışa ben düşmeyeceğim' diyordu. Çünkü babası da biliyorsunuz Hama'da, Humus'ta 30 bin insanın canına kıymıştı. Demek ki o öyle demek istemiyordu. Herhalde o, 'Ben babamı da aşacağım' demek istiyordu. Binlerce, onbinlerce kilometre öteden gelip Irak'a girenler haklı oluyorsa, biz 910 kilometre sınırımız olan Suriye'de eli bağlı, tribünde seyirci olamayız. Gereği neyse yapmamız lazım ve yaparız."