Ergenekon
davasında mütalaanın açıklanmasıyla, gündeme cumhuriyet savcılarının önemli suçlamaları oturdu. Savcıların iddialarına göre "Ergenekon isimli terör örgütünün varlığı sabit" ve bunu doğrulayan "kıymetli deliller" var. Yine savcıların iddiasına göre Ergenekon, Avrupa'da adına kontrgerilla denilen gizli örgütün Türkiye'deki adı. Mütalaaya göre bu yapılanmanın küçük bir hücresi Susurluk kazasında deşifre oldu. Ancak örgüt Avrupa'da olduğu gibi tasfiye edilemedi.
"KIYMETLİ DELİLLER VAR..."
Cumhuriyet savcıları Mehmet Ali Pekgüzel, Nihat Taşkın ve Murat Dalkuş tarafından hazırlanan mütalaada, "Örgütün varlığı iddiaların açık kaynak bilgileriyle sınırlı olmadığı, bu bilgileri doğrular mahiyette hukuki açıdan kıymetli deliller de bulunduğu" kaydedildi. Ergenekon'un "en çok belge yakalatan örgütlerden birisi olduğu" iddia edilen mütalaada, "Örgütün yapısına, faaliyetlerine, eylemlerine, mensuplarına ve silahlarına ilişkin pek çok gizli husus deşifre edilmiştir" ifadelerine yer verildi.
SUSURLUK BİR SANŞTI AMA ...
Mütalaada, şu ifadelere yer verildi: "Avrupa'nın bir çok devletinde, bir tesadüf sonucu kontrgerillanın izine rastlanılmış ve bu fırsatlar değerlendirilmiştir. Türkiye'de kontrgerillayı tasfiye şansı 1996'da Susurluk'taki trafik kazası ile yakalanmıştır. Ancak, olaya dair soruşturma ve dava, 14 kişi ile sınırlı kalmıştır. Soruşturmalarda ele geçen ve 'Ergenekon terör örgütü'ne ait olduğu konusunda kuşku bulunmayan örgüt belgeleri başta olmak üzere dosya kapsamındaki diğer delillere göre, 'Ergenekon', Avrupa'da adına kontrgerilla denilen gizli örgütün Türkiye'deki adıdır. 'Ergenekon' soruşturmasından 11 yıl önceki Susurluk kazası sonrasında ortaya çıkan yapının da aslında, 'Ergenekon örgütü'nün küçük bir hücresi olduğu, bu örgütlü yapıya ülkemizde Avrupa'daki örneklerine uygun şekilde Türk kültürüne ait bir terim olan 'Ergenekon' ismi verildiği anlaşılmaktadır."
