Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ''Yol medeniyettir, demir yolları medeniyettir. İşte bunlar aldığımız mesafeyi gösteriyor. Lafla medeni olmak olmaz, icraatla olur. Şimdi artık biz dünyaya ray ihraç eder ülke konumuna geldik'' dedi.
Erdoğan, Eskişehir Garı'nda, Eskişehir-Konya Yüksek Hızlı Treni'nin hizmete alım törenine katıldı.
Başbakan Erdoğan, bugün iki büyük ilin; Selçuklu'nun başkenti Konya ile Türk Dünyası Kültür Başkenti Eskişehir'i yüksek hızlı tren seferleriyle birbirine bağlandığını söyledi.
Aslında 2 değil, 3 başkentin yüksek hızlı trenle birbirine bağlandığını belirten Erdoğan, kadim Selçuklu başkenti Konya, Türkiye Cumhuriyetinin başkenti Ankara ve Türk Dünyası Kültür Başkenti Eskişehir'in birbiriyle kucaklaştığını, Osmanlı başkentleri Bursa ve İstanbul ile bir dönem Selçuklu'ya başkentlik etmiş Sivas'ın bu buluşmaya katılacaklarını ifade etti.
Hoca Nasrettin'in Eskişehir Sivrihisar'da doğduğunu, Konya Akşehir'de okuduğunu ve orada vefat ettiğini anlatan Erdoğan, ''Hoca Nasrettin eşeğine ters de binse düz de binse er ya da geç gideceği yere ulaşıyordu. Hoca Nasrettin'in gittiği o yolu Eskişehir ile Konya'yı biz şimdi yüksek hızlı trenle buluşturuyoruz. Ters de binseniz, düz de binseniz güven içinde, konfor içinde aynı yolu, Hoca Nasrettin'in yolunu 2 saatte kat etmek mümkün olacak'' dedi.
''Artık Mevlana dostları ile Yunus dostları çok kısa sürede hasret giderebilecek'' diyen Erdoğan, geçmişle bugünü ve geleceği, başkentleri, insanları olduğu kadar medeniyeti, kültürü, tarihi de buluşturan yüksek hızlı trenin hayırlı olmasını dileyerek, emeği geçenleri kutladı.
''HİÇBİR ZAMAN YAPAMAYACAKLARIMIZI VADETMEDİK, VADETMEYİZ''
Siyasette, özellikle de hükümette üzerine hassasiyetle titredikleri, çok önem verdikleri, çok dikkat ettikleri bir ilkeleri olduğunu belirten Erdoğan, şöyle devam etti:
''Biz hiçbir zaman yapamayacaklarımızı vadetmedik, vadetmeyiz. Neyi vadettiysek onu da Allah'ın izniyle yerine getiririz. Yüksek hızlı trenle Ankara'yı Eskişehir'e bağlayacağımızı söylediğimizde birileri bunu ham hayal gibi görmüştü. Hatta öyle yazmışlardı. 2009 yılında hattı bitirdik. Türkiye'yi hızlı tren kullanan 8 ülkeden biri konumuna yükselttik. Ankara'dan trene bindik 1,5 saatte Eskişehir'e ulaştık. Konya ya da hızlı tren yapacağımız söyledik. Birileri buna da hayal dedi. 2011 yılında Ankara-Konya hattını tamamladık. Hızlı trene bindik 1,5 saatte Konya'ya ulaştık. Bir iftarı Konya'da yaptık. Eskişehir-İstanbul hattını inşallah bu yılın sonunda bir aksilik olmazsa 29 Ekim Cumhuriyet kutlamalarıyla birlikte Marmarayla birlikte İstanbul'da hizmete açıyoruz.
Fazla değil birkaç yıl içinde Sivas'ı, Yozgat'ı, Kırıkkale'yi, Afyon'u, Uşak'ı, Manisa'yı, İzmir'i, Bursa'yı bu ağa dahil ederek Eskişehirimizi 14 ayrı vilayete yüksek hızlı tren aracılığıyla bağlıyoruz. Konya'dan güneye doğru Karaman, Mersin, Adana, Osmaniye, Gaziantep hızlı demiryolunun yapımını programa aldık. Nasıl şimdi Eskişehir'den Konya'ya yüksek hızlı trenle gidiyorsak inşallah kısa bir süre sonunda Gaziantep'e kadar olan tüm şehirlere de hızlı trenle ulaşacağız.''
''ESKİŞEHİR DEMİRYOLU ÜRETİM TESİSLERİYLE DE ARTIK MARKA OLUYOR''
Eskişehir'i Türkiye'nin dört bir yanına bağlamak için de dünyaya bağlamak için de projelerin, yol haritasının ve programın hazır olduğunu dile getiren Başbakan Erdoğan, ''Eskişehir sadece odun pazarı evleriyle dünya markası olmuyor. Eskişehir sadece Yunus Emresiyle, Nasrettin Hocasıyla dünyada marka olmuyor. Eskişehir sadece Lüle taşıyla dünyada marka olmuyor, Eskişehir sadece tekstiliyle dünyada marka olmuyor. Eskişehir aynı zamanda yüksek ileri teknolojiyle yapılan yüksek hızlı tren hatlarının kavşağında olmasıyla da dünyada marka oluyor'' ifadelerini kullandı.
Geçmişte ''Bozkurt'' ve ''Karakurt'' lokomotiflerini, ''Devrim'' arabasını üreten Eskişehir TÜLOMSAŞ tesislerini bugün Avrupa'ya lokomotif ihraç eden modern bir tesis haline getirdiklerini anlatan Erdoğan, bunu AK Parti iktidarlarının gerçekleştirdiklerini söyledi.
''Neredeydi bizden öncelikler? Onların öyle bir hedefi değil, hayali, rüyaları bile yoktu'' diyen Erdoğan, Eskişehir'in demiryolu üretim tesisleriyle de marka olduğunu vurguladı.
Erdoğan, şunları kaydetti:
''Biz sadece yerele takılıp kalmıyoruz. Sınırların içine hapsolmuyoruz. Çok değil, 10 yıl önce Türkiye bırakın yüksek hızlı tren yapmayı 100 yıl önce, 150 yıl önce yapılan mevcut demiryollarını yenileyemiyordu. Türkiye, ray üreticisi ülkelerin kapısında adeta sıraya giriyor, ithal edebildiği kadar rayla mevcut hatları yenilemeye çalışıyordu. Siz bilir misiniz? Bizim Karabük'teki Kardemir 10 metre uzunluğunda ray üretiyordu ve bunlar perçinlenerek yapılıyordu ama şimdi yaklaşık 60 metre uzunluğunda ray üretiyoruz ve bunlar kaynak sistemiyle yapılıyor. Yolda giderken de daha önce olduğu gibi o gürültülü sistemler kayboluyor, huzur içinde yolculuğunuzu yapabiliyorsunuz. Masanızın üzerinde çayınız, yemeğiniz her şeyiniz rahatlıkla durabiliyor. Artık taka tuka giden bir tren yok. Buralara geldik.
Yol medeniyettir. Demir yolları medeniyettir. İşte bunlar aldığımız mesafeyi gösteriyor. Lafla medeni olmak olmaz, icraatla olur. Şimdi artık biz dünyaya ray ihraç eder ülke konumuna geldik. Yüksek hızlı tren yolu yapımında ve işletmeciliğinde dünyanın 8'inci, Avrupa'nın 6'ncı ülkesi olduk. Pekin'den Londra'ya uzanan modern ipek demir yolunu Marmaray ve Bakü-Tiflis-Kars projeleriyle hayata geçiriyoruz.
2004-2012 arasında yılda ortalama 137 kilometre, toplamda bin 94 kilometre demiryolu yaptık. Bu rakam Cumhuriyetimizin ilk yıllarındaki demiryolu hamlesinde yapılan yollara eş değerdir.''
''TÜRKİYE İLE İŞ BİRLİĞİ YAPILMASI KONUSUNDA DA İSRAİL'DEN SÖZ ALDIK''
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ''Filistin topraklarındaki insani durumun ilerletilmesi için Türkiye ile iş birliği yapılması konusunda da İsrail'den söz aldık'' dedi.
Erdoğan, Eskişehir Garı'nda Eskişehir-Konya Yüksek Hızlı Treni'nin (YHT) hizmete alım törenine katıldı.
Başbakan Erdoğan, şu anda 3 bin 434 kilometrelik demiryolu inşasının devam ettiğini söyledi. ''Türkiye sevdasıyla milletimize olan hizmet borcumuzu ödemek için gece gündüz demeden dağları deldik'' diyen Erdoğan, şöyle devam etti:
''Viyadüklerle tünellerle aşılmaz denilen engelleri aştık. Bu şekilde her alanda olduğu gibi demiryolları konusunda da ülkemizin önünde yepyeni bir dönem açtık ve açmaya devam ediyoruz. Türkiye YHT ile tanışalı 4 yıl oldu. 4 yılda 10 milyon insanımız bu trenlerle seyahat etti. Eskiden Almanya'da, Japonya'da, İspanya'da bu trenlere binip ülkesine boynu bükük dönen benim kardeşim, vatandaşım, bugün oralara gittiklerinde 'bizim trenimiz, sizin treninizden konforlu' diyor. Bugün bu trenlere binen benim hemşehrim ülkesiyle gurur duyuyor. Her zaman ifade ediyorum: Ne Türkiye'de ne Türkiye dışında, benim tek bir vatandaşımın bile başı öne eğik olmayacak. Parasıyla da olmayacak, pasaportuyla da olmayacak, ülkesindeki sanayisiyle de olmayacak, kalkınmasıyla da olmayacak. Velhasıl 'ben Türküm' dediği zaman bununla gurur duyacak. Benim hiçbir vatandaşım ne kendi ülkesinde ne yurt dışında ezik olmayacak, mahcup olmayacak. Kendine güvensizlik içinde olmayacak. Herkes bilsin ki Türkiye büyük bir devlettir. Türkiye, ekonomisiyle dış politikasıyla vizyonuyla ufkuyla tarihiyle en önemlisi de 76 milyon ferdiyle milletiyle büyük bir devlettir. Binlerce yıllık tarihimizde zor zamanlarımız oldu, acılı günlerimiz oldu, fetret dönemlerimiz oldu ama hiçbir zaman yılmadık.''
''SİZLER ELİNDE DÖNER BIÇAĞIYLA DOLAŞAN NESİL DEĞİLSİNİZ''
Alandaki gençlere ''Gençler sizlere helal olsun. Sizler yarınımızsınız, sizler ufkumuzsunuz, sizinle iftihar ediyoruz'' diye seslenen Başbakan Erdoğan, ''İnşallah bilimde, sanatta, teknolojide, bu ülkenin muasır medeniyetler seviyesinin üstüne çıkmasında sizler bizim geleceğimizsiniz. Sizler elinde döner bıçağıyla dolaşan nesil değilsiniz, elinde bilgisayarıyla dolaşan bir nesilsiniz, onun için sizleri kutluyorum'' diye konuştu.
Erdoğan, ''Biz birbirimize inandık, birbirimize güvendik. Kardeşliğimizden kuvvet aldık. Her zorluğu, her engeli el ele gönül gönüle aşmasını bildik. Biz 10 yıl önce Türkiye'ye büyük hedefler, büyük ufuklar çizdiğimizde birileri buna dudak büküyor, birileri küçümseyen gözlerle bakıyordu. İşte şu anda, ekonomisi ile güçlü bir Türkiye var. Şu anda dış politikası güçlü, itibarlı bir Türkiye var. Şu anda kardeşliğini pekiştiren, birliğini ve beraberliğini kenetleyen bir Türkiye var'' ifadelerini kullandı.
Kendisini dinleyenler arasında bulunan çiftçi kadınları gösteren Erdoğan, ''Şu benim beyaz başörtülü kardeşlerim var ya bu kardeşlerim evelallah tırnaklarıyla toprağı eşelediler ve oradan ortaya bir nimet çıkardılar ve o mücadelelerini sürdürdüler, sürdürüyorlar. Ben onları da kutluyorum'' dedi.
Türkiye tek tek zincirlerini kırdığını, tek tek prangalarından kurtulduğunu vurgulayan Erdoğan, Türkiye'nin başını öne eğmeden, geri adım atmadan, haksızlık karşısında eğilmeden, tarihine ecdadına yaraşır şekilde geleceğe ilerlediğini söyledi.
''BU İDRAK MESELESİDİR''
Yaşanılan, içinden geçilen süreçleri kendine, ülkesine, milletine güveni olmayanların idrak edemeyeceğini vurgulayan Başbakan Erdoğan, ''İdrak-i meali bu küçük akla gerekmez, zira bu terazi bu kadar sıkleti çekmez'' dizelerini hatırlatarak, ''Bu idrak meselesidir'' dedi.
Büyük hayalleri, geniş ufukları, iddiaları, hedefleri olmayanların, nereden gelip nereye gittiğini bilmeyenlerin, bu süreçleri yorumlayamayacaklarını dile getiren Başbakan Erdoğan, ''Biz Büyük Selçuklu Devleti'nin, Anadolu Selçuklu Devleti'nin, Osmanlı Cihan Devleti'nin, bakiyesi üzerine kurulmuş bir devletiz. Biz küçük düşünemeyiz gençler, büyük tarihin mirasçılarına küçük düşünmek yakışmaz. Biz büyük düşünüyor, büyük adımlar atıyor, büyük hedeflere doğru kararlılıkla ilerliyoruz'' diye konuştu.
İSRAİL'İN ÖZÜR DİLEMESİ
Başbakan Erdoğan, dün İsrail'i ziyaret eden ABD Başkanı Barack Hüseyin Obama ile telefon görüşmesi gerçekleştirdiğini anımsatarak, Obama'nın kendisini İsrail'den aradığını, telefon hattında İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'nun da olduğunu anlattı.
Obama'nın telefon görüşmesinde selamlamanın ardından sözü Netanyahu'ya verdiğini belirten Başbakan Erdoğan, şöyle devam etti:
''Bildiğiniz gibi 22 Mayıs 2010'da Akdeniz'de uluslararası sularda saldırıya uğrayan ve 9 kardeşimizi şehit verdiğimiz olayla ilgili bizim İsrail'den 3 başlıkta taleplerimiz vardı. Birincisi kesin özür dilenmesini istiyorduk, 'üzüntü değil, özür' diyorduk. Tabii bu arada çok şeyler oldu, gidildi, gelindi, konuşuldu vesaire. Ama dedik ki: Özür. İkincisi şehitlerimizin ailelerine tazminat ödenmesini istiyorduk. Üçüncüsü de Filistin'e uygulanan ablukanın kaldırılmasını talep ediyorduk. Dünkü telefon görüşmemizde Başbakan Netanyahu Mavi Marmara olayından dolayı özür dilediklerini iletti. Ben de şehitlerimiz adına, halkım adına bu özrü kabul ettiğimizi ifade ettim.
İkinci olarak Başbakan Netanyahu, şehitlerimizin yakınlarına tazminat ödenmesi konusunda hükümetine talimat verdiğini ifade etti. Ben de kendi hükümetimize bu konunun takip edilmesi için talimat verdiğimi ifade ettim. Üçüncü olarak Filistin'e ablukanın kaldırılacağı, sadece Gazze değil tüm Filistin topraklarına yönelik tüketim mallarının girişi yönündeki kısıtlamaların kaldırılacağı sözünü de Başbakan Netanyahu bu görüşmemizde ifade etti. Ayrıca Filistin topraklarındaki insani durumun ilerletilmesi için Türkiye ile iş birliği yapılması konusunda da İsrail'den söz aldık.''
''VERİLEN SÖZLERİN TAKİPÇİSİ OLACAĞIZ''
Başbakan Erdoğan, atılan bu adımların Mavi Marmara Gemisi'nde katledilen 9 şehidi, Filistin halkının kayıplarını geri getirmeyeceğini ifade ederek, ''Gerek şehitlerimizin hatırasına ve ailelerinin haklarına sahip çıkmak gerek Filistin'in hakkını savunmak noktasında, biz üzerimize düşeni yaptık ve yapmaya devam edeceğiz. İsrail tarafından verilen bu sözlerin takipçisi olacağız. Bölgede barışın tesis edilmesi için bir normalleşme sürecinin adımlarının atılabileceğinin bu gerekçelere dayandığını, bu şekilde ifade etmiş olduk'' diye konuştu.
Mavi Marmara Gemisi'nde şehit olanları bir kez daha rahmetle yad ettiğini belirten Erdoğan, ''Bu güzel gelişme vesilesiyle Filistin halkına, özellikle de Gazzeli kardeşlerimize selamlarımı iletiyorum, inşallah en kısa zamanda Gazze'deki, Batı Şeria'daki kardeşlerimizle de kucaklaşma fırsatını bulacağımızı duyurmak istiyorum'' dedi.
"TÜRKİYE'Yİ UÇURACAK BİR DÖNEMİN KAPILARINI ARALIYORUZ''
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ''Cemreleri gördük. İnşallah bu cemreler, çözüm sürecinin de cemreleri olsun. Analar ağlamasın, anaların o gözlerindeki umut ışıkları dinmesin. Bu umudun köreltilmesine, çiçeklerin filizlerin koparılmasına, baharın kışa çevrilmesine müsaade etmeyelim. Kıştan başka mevsim tanımayanlara, karanlığı bir yaşam tarzı olarak seçenlere, ışıktan korkanlara ne olur fırsat vermeyelim'' dedi.
Erdoğan, Eskişehir Garı'nda Eskişehir-Konya Yüksek Hızlı Treni'nin hizmete alım törenininde yaptığı konuşmada, Türkiye'nin ve bölgenin artık yeni bir sürece girdiğini belirterek, ''Türkiye'yi şaha kaldıracak, Türkiye'yi daha da büyütecek, Türkiye'yi uçuracak bir dönemin kapılarını aralıyoruz. Tarihte olduğu gibi gelecekte de Türkiye'yi söz sahibi, inisiyatif sahibi, güç sahibi bir ülke konumuna yükseltecek yeni bir başlangıç yapıyoruz'' dedi.
Başbakan Erdoğan, şöyle devam etti:
''Biz ilhamımızı, ilkemizi, yolumuzu aydınlatan ışığımızı buradan, Eskişehir'den Mihalıççık ilçesinin Sarı köyünde medfun Yunus Emre'den alıyoruz. Eskişehir'den Yunus Emre'den devraldığımız mirasla yürüyor Türkiye'yi o mirasla büyütüyoruz. Ne diyor Yunus, 'Yaradılanı severim, yaradandan ötürü' diyor. Bu dizeler, bizim rehberimiz oldu. Bu dizeler bizim yol haritamız oldu. Hakkari'de bu dizeleri okuduk, Edirne'de de... Diyarbakır'da da Yunus'un diliyle konuştuk.
Her yerde Türk, Kürt, Laz, Çerkez, Gürcü, Abaza, Roman, Boşnak, Arnavut asla bir ayrım yapmadık, hepsini kucakladık. İstanbul'da da Katar'da da 'Yunus' dedik. Brezilya'da da 'Yunus' dedik, 'Mevlana' dedik. Çağrımız her zaman kardeşliğe oldu. Çağrımız her zaman dostluğa, dayanışmaya oldu. Sesimizin ulaştığı her yere Yunus'un diliyle çağrımızı ilettik. İşte şimdi Eskişehir'deyiz. Bir kez daha Eskişehirli kardeşlerimizleyiz. İnşallah Yunus'un bu çağrısını bugün bir kez de Eskişehir'den, Türk dünyasının başkentinden dünyaya iletmek istiyoruz.''
BU CEMRELER, ÇÖZÜM SERCİNİN DE CEMRELERİ OLSUN
Erdoğan, Yunus Emre'nin bu çağrısını Türkiye'ye dünyaya ulaştırmada Eskişehirlileri yanlarında olmaya çağırarak, ''Kardeşliği yüceltme yolunda, birliğimizi, dirliğimizi, beraberliğimizi güçlendirme yolunda bizim arkamızda olun. Şu çözüm sürecine terörün bitip, kanın durması, göz yaşının dinmesi sürecine Eskişehir'den büyük destek bekliyorum. Eskişehir yanımızda olursa Allah'ın izniyle biz bu işi çözeriz. Siz yanımızda olursanız, millet yanımızda olursa biz bu meseleyi aşarız'' ifadelerini kullandı.
Yola çıkarken 'tek millet, tek bayrak, tek vatan, tek devlet' dediklerinin ve yine bunu söylediklerinin altını çizen Erdoğan, ilkbaharın bu ilk günlerinde Türkiye'nin 81 vilayetinde umutların yeşerdiğini, güneşin toprağı ısıtırken yürekleri de ısıttığını söyledi.
Erdoğan, ''Evet cemreleri gördük. İnşallah bu cemreler, çözüm sürecinin de cemreleri olsun. Analar ağlamasın, anaların o gözlerindeki umut ışıkları dinmesin. Bu umudun köreltilmesine, çiçeklerin filizlerin koparılmasına, baharın kışa çevrilmesine müsaade etmeyelim. Kıştan başka mevsim tanımayanlara, karanlığı bir yaşam tarzı olarak seçenlere, ışıktan korkanlara ne olur fırsat vermeyelim. Bu terör meselesini inşallah çözecek, büyük bir ülke olarak, büyük bir millet olarak geleceğe gururla onurla şerefle yürüyeceğiz'' diye konuştu.
YGS'YE GİRECEK ÖĞRENCİLERE BAŞARILAR DİLEDİ
Açılışını yaptığı YHT hattının yapımına emek verenleri kutlayan ve teşekkür eden Erdoğan, konuşmasının sonunda Yükseköğretime Geçiş Sınavı'nın (YGS) yarın yapılacağını hatırlattı.
Sınava girecek öğrencilere başarılar dileyen Başbakan Erdoğan, yarın Eskişehir'deki programlarını sınavın tamamlanacağı saate kadar başlatmayacağını belirtti.
Başbakan Erdoğan daha sonra Eskişehir'den Konya'ya gidecek Yüksek Hızlı Tren'in makinistine, ''disk'' denilen işaret levhasıyla komut verdi ve ilk seferi başlattı.
Törene, eski Başbakan Yıldırım Akbulut'un yanı sıra, Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ, Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı, Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu, Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Binali Yıldırım, AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Salih Kapusuz, AK Parti Genel Sekreteri Haluk İpek, Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek, Eskişehir Büyükşehir Belediye Başkanı Yılmaz Büyükerşen, bölge milletvekilleri ve diğer yetkililer katıldı.
BAŞBAKAN ERDOĞAN, YHT'DE SORULARI YANITLADI
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, İsrail'in Türkiye'den özür dilemesine ilişkin ''Hep birlikte bu süreci kararlı bir şekilde, bir dikleşmeye gitmeden, ama dik durarak bu noktaya getirdik. Temennim odur ki bu sürece bir aklıselim hakim olsun ve bir yanlışa düşülmeden de bu bölgenin yıllarca çektiği sıkıntıyı sonunda da 67 sınırlarına çekilme suretiyle daha kalıcı bir hale getirmiş olalım'' dedi.
Başbakan Erdoğan, Eskişehir-Konya Yüksek Hızlı Tren (YHT) hattının açılışı için Yüksek Hızlı Tren ile Eskişehir'e giderken gazetecilerin İsrail'in Mavi Marmara Baskını nedeniyle Türkiye'den özür dilemesine ilişkin soruları yanıtladı.
Mavi Marmara Gemisi'nde hayatını kaybedenlerin ailelerine ödenecek tazminatlarla ilgili anlaşmanın nasıl yapılacağı sorusu üzerine Başbakan Erdoğan, şöyle konuştu:
''Bizim için ana başlıklar çok önemli. Ana başlıklarda özür beyanı bizim istediğimiz şekliyle gerçekleşti. Bundan önce 'üzüntü duymak, üzüntü verici' gibi ifadeler kullanılıyordu. Biz de kendilerine şunu söylüyorduk: Burada eğer 'apology' kelimesini kullanmazsanız, bu bizim için gerçekçi değildir. Yani özür, özür dileme ifadesini kullanmanız gerekir dedik. Birçok şeyden sonra bu sağlandı. Bu süreçte gerçekten Sayın Obama, daha önce bizden ricada bulunmuştu. Dışişleri Bakanları ricada bulunmuştu, İsrail'in devreye soktuğu birçok hükümet, devlet başkanları aracı olmuştu. Biz de kendilerine hep bu başlıkları söylemiştik. Üç başlığımız var demiştik, bir özür dilenecek, iki şehitlerimizin ailelerine tazminat ödenecek, üç Filistin'e olan ambargo kaldırılacak. Daha sonra özür ve tazminat kabul edilmişti, ama ambargo kabul edilmemişti. Bu süreçte ambargoyla ilgili de yasağı kaldırdılar. Hatta hatta Filistin ile ilgili ilişkiler konusunda Türkiye ve İsrail'in iş birliği yapabileceğini de buraya derc ettik.''
''NETENYAHU İLE KONUŞURKEN SAYIN OBAMA, BAŞBAKAN NETENYAHU'NUN YANINDAYDI''
Başbakan Erdoğan, süreç içerisinde yapılan görüşmeleri ve mutabık kalınan metinleri İngilizce ve Türkçe olarak paylaştıklarını belirterek, ''Konuşma metnidir o. Çünkü onun tamamen tespiti kayıtlarımızda mevcuttur, aynı şekilde onların kayıtlarında da mevcut. Ben Netenyahu ile konuşurken Sayın Obama, Başbakan Netenyahu'nun yanındaydı. Kendisiyle telefonda selamlaştım, konuşmamızın ardından tekrar Sayın Obama ile konuştum. Washington'a döndükten sonra kendisiyle tekrar bir görüşmemiz ayrıca olacak'' diye konuştu.
Görüşmenin en yakın şahidinin ABD Başkanı Barack Obama olduğunu, hemen hemen yarım saat süren görüşmeden sonra metni deklare etmeyi aralarında mutabakata bağladıklarını anlatan Erdoğan, şöyle konuştu:
''İlk deklare etme olayını kendilerinin yapması, daha sonra bizim yapmamızı karara bağladık. Bu arada zaten ilk açıklamayı Amerika yaptı, sonra İsrail ve ardından biz özrü Türk halkı adına kabul ettiğimizi ifade ettik. Tazminat içeriğine gelince bu içerik yetkililer tarafından görüşülmek suretiyle bir neticeye bağlanacaktır. Ambargolarla ilgili süreç de zaten yavaş yavaş başladı. Bunu tabii biz sadece Mısır kapısından değil bütün kapılardan bu girişin başlamasını istiyoruz. Oradaki inşaat, ilaç gibi kalkınma gibi fabrikalar gibi konularla ilgili sükunet devam ettiği sürece bunların devamıyla ilgili bir çalışmanın olmasını özellikle kayda bağladık. Öyle zannediyorum ki bu ay içerisinde, yani nisan içerisinde bir Gazze ziyaretim olabilir, bir Batı Şeria ziyaretim olabilir. Bütün bunlar tabii bu sürece hizmet edebilmek... Oraya ben 'çözüm süreci' diyorum.''
''BİR DİKLEŞMEYE GİTMEDEN AMA DİK DURARAK BU NOKTAYA GETİRDİK''
Başbakan Erdoğan, bu süreçte emeği geçen başta Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu olmak üzere Dışişleri Bakanlığı yetkililerine teşekkür etti.
Erdoğan, ''Hep birlikte bu süreci kararlı bir şekilde, bir dikleşmeye gitmeden ama dik durarak bu noktaya getirdik. Temennim odur ki bu sürece bir aklıselim hakim olsun ve bir yanlışa düşülmeden de bu bölgenin yıllarca çekmiş olduğu sıkıntıyı sonunda da 67 sınırlarına çekilme suretiyle daha kalıcı bir hale getirmiş olalım'' diye konuştu.
Bir gazetecinin sorusu üzerine mayıs ayının ilk yarısında ABD'ye ziyarette bulunacağını kaydeden Başbakan Erdoğan, İsrail'e atanacak büyükelçinin isminin belirlenip belirlenmediği sorusuna da ''İsrail'den geri çekilen büyükelçimiz şu anda başka bir ülkede görevde. Büyükelçilerin atamaları anlık değil, hemen böyle bir haftada yapılacak şeyler değil. Yeni bir hazırlığın yapılması gerek. O da bu uygulamayla alakalı bir süreç. Uygulama sağlıklı yürüdüğü sürece inanıyorum ki hızla o da bitecektir'' yanıtını verdi.
Başbakan Erdoğan, bir gazetecinin ''Bu sürece Sayın Obama'nın dahil olmasını siz mi talep ettiniz'' sorusunu da şöyle yanıtladı:
''Görüşme talebi Amerika'dan geldi. Biliyorsunuz John Kery'nin Türkiye ziyareti oldu. Orada bunu kendisiyle çok geniş görüştük, kendisine şartlarımızı yine ifade ettim. Bunların içeriği hakkında da Dışişleri Bakanımla görüşmelerini söyledim. Dışişleri Bakanı ile de uzun uzadıya bir çalışma yaptılar, o çalışma 5-6 saat süren bir çalışmaydı. Bunları konuştuktan sonra da bu iş daha ciddiyet kesbetti(kazandı). Ondan sonra o metinler gitti geldi, metinler üzerinde çalışıldı, yani kelimelere varıncaya kadar hassasiyetimiz oldu, bütün bu hassasiyetler giderildikten sonra nihai kararımızı verdik. 'Sayın Obama'nın Ortadoğu seyahatinde Sayın Netenyahu ile bir telefon görüşmesi mümkün olur mu' diye sorduklarında 'metin bu hale gelirse olur' dedik. Geldi, geldikten sonra da görüşmeyi yaptık.''
''NİYET HAYIRLI OLUNCA AKIBETTE HAYIRLI OLUYOR''
Başbakan Erdoğan, bir gazetecinin Türkiye'nin Mavi Marmara baskınıyla ilgili davalardan vazgeçtiği yönünde haberler olduğunu'' yönündeki ifadeleri üzerine ''Daha, henüz böyle bir şey söz konusu değil. Bu süreç içerisinde uygulamaları görelim, uygulamalar sağlıklı yürüdükten sonra bu uygulamalara yine olumlu katkı sağlamayı arzu ederiz. Yeter ki süreç olumlu yürüsün, olumlu yürüdükten sonra biz taş koymayı arzu etmeyiz. Görüşmelerden önce ve sonrada Mısır Cumhurbaşkanı Sayın Mursi, Katar Devlet Başkanı Emir ile görüştüm, Mahmut Abbas ile görüştüm, Hamas Lideri Halid Meşal ile görüştüm. Yani bütün bunları yaparken aradaki yetkin olan isimlerin hepsinin de kanaati bizim için çok önemliydi. Bu kanaatleri alarak bu adımları attık'' diye konuştu.
Sadece Türkiye'nin bu adımları atması halinde yalnız kalabileceklerini ifade eden Başbakan Erdoğan, ''Onun için de dikkat ederseniz bugün Arap dünyasında bütün medyanın yaklaşımı çok çok olumlu, hepsi bu durumdan memnunlar, demek ki niyet hayırlı olunca akıbette hayırlı oluyor'' dedi.
Mavi Marmara baskınında şehit olanların ailelerine süreçle ilgili bilgiler verileceğini, ailelerin yaptığı açıklamaların da gayet olumlu olduğunu söyledi.
Bir gazetecinin ''iki ülke arasındaki ilişkilerin normalleşmesi bölge ülkelerini nasıl etkileyecek'' sorusuna ''olumlu'' yanıtını veren Erdoğan, öncelikle hangi başlıklar gündeme gelebilir sorusu üzerine de ''Arkadaşlar biraz o konuda sabırlı olalım, biliyorsunuz acele giden ecele gider. Sabırlı, teenniyle hareket etmek lazım. Geçen gün Diyarbakır ile ilgili konuşurken de açıklamam da ''90 artı uzatmalar' dedim, bunu hepsini göreceğiz, ondan sonra rahat edeceğiz'' ifadelerini kullandı.
Erdoğan, bazı ailelerin ''özür yeterli değil, bütün Filistin'den özür dilenmesi gerekir'' yönünde açıklama yaptığının hatırlatılması üzerine ''Duyguları konuşturmayacağız ilmi, aklı, tecrübeyi konuşturacağız ki netice alalım'' dedi.