İşte Başbakan Erdoğan'ın yaptığı konuşmadan satırbaşları:
Hatay'da Reyhanlı ilçesinde yakınlarını kaybeden annelerin, yakınlarını kaybeden tüm kardeşlerimizin acısını en az onlar kadar yüreğimizde hissediyor, onların acısını paylaşıyoruz. Milletçe gerçekten büyük bir hüzün içindeyiz. Allah'ın izniyle, milletimizin dirayetiyle, sabırla, soğukkanlılıkla, en önemlisi de birlikle, beraberlikle, tek yürek olarak bu acıyı aşacak, böyle acıların yaşanmasının da önüne geçeceğiz.
Bugün bir olmak, beraber olmak, 76 milyon acıyı paylaşmak, saldırılara birlikte göğüs germek, tüm dünyaya birlik fotoğrafı sunmak zorundayız. Bugün 'ben söylemiştim' diyerek suçlama, itham etme, içerde suçlu arama günü değildir. Saldırı olduğu andan itibaren, daha biz cenazelerimizi kaldırmadan, daha yaralar sarılmadan, saldırganları unutturup meseleyi siyasi bir çıkar meselesi haline getirme günü hiç değildir.
Reyhanlı ilçemizdeki bu saldırıların hemen ardından, bütün imkanlarımızla, sağlık ekiplerimizle, Kızılayımız'la, güvenlik ve istihbarat ekiplerimizle, bölgedeki çalışmalarımızı yoğunlaştırdık. Sağlık Bakanlığımızın tüm birimleri teyakkuza geçti ve yaralılara müdahale edilmesi, yaralı vatandaşlarımızın intikali konusunda tüm araçları, tüm imkanları seferber ettik. Güvenlik ve istihbarat birimlerimiz, hadisenin aydınlatılması için çalışmalarını anında başlattı.
Yakınlarını kaybeden tüm kardeşlerimizin acısını en az onlar kadar hissediyoruz ve paylaşıyoruz. Türkiye'yi Suriye'deki kanlı bataklığın içine çekme eğilimine ve provokasyonlarına karşı son derece dikatli, hassas ve soğukkanlı olmak zorundayız. Türkiye'nin sabrı ve soğukkanlılığı adeta test ediliyor. En başından itibaren biz bu tür girişimlere karşı çok dikkatli olduk. Aklıselim dışına çıkarak bizi çekmek istedikleri tuzağa düşmyeceğiz. Suriye'deki mesele AK Parti'nin, Recep Tayyip Erdoğan'ın meselesi değil, Türkiye'nin meselesidir. Düşürülen uçak AK Parti'nin uçağı değil, Türkiye'nin uçağıdır. Şehit edilen polis ve memurlar AK Parti'nin değil, Türkiye'nin polis ve memurlarıdır. Bu tür alçakça saldırıların ardından adeta suçluyu korurcasını AK Parti'yi hedef almak fırsatçılıktır, Türkiye düşmanlarının ekmeğine yağ sürmektir. Bugün bir olmak, beraber olmak zorundayız. Tüm dünyaya birlik fotoğrafı vermek zorundayız. Bugün "ben demiştim" diyerek böbürlenme günü değildir. Saldırı olduğu andan itibaren saldırganları unutup, meseleyi siyasi bir çıkar meselesi haline getirme günü hiç değildir. Bu en hafif tabiriyle ahlaksızlıktır.
Suriye'deki mesele, AK Parti'nin, Recep Tayyip Erdoğan'ın meselesi değil, Türkiye'nin meselesidir. Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin meselesidir. Milletimizin meselesidir.
Bu saldırıların amacı, en başta milletimin fertleri arasında nifak oluşturmak, milletimin fertleri arasına fitne sokmak, milletimin zihninde soru işaretleri oluşturmaktır. Buna izin vermeyeceğiz. Terörün de, Türkiye düşmanlarının da, Türkiye'nin birlik fotoğrafını kirletmelerine asla müsaade etmeyeceğiz. Tahriklere karşı dikkatli olun. O anneler evlatlarını mezara defnederek Anneler Günü'nü kutladı. Biz bu saldırganları sevindirmeyeceğiz, Türkiye üzerinde kirli hesapları olan bu alçakları asla sevindirmeyeceğiz.
Bu saldırılar Suriye politikamıza karşı olan saldırılar değil, bölgede büyüyen Türkiye'ye yönelik saldırılardır. Bu saldırılar bizi yolumuzdan döndürmeyecek, bu saldırılar kardeşliğimize, birliğimize yönelik saldırılardır.
Birilerinin, Şam'daki canilerle, Şam'daki gayrimeşru yönetimle gönül bağı olabilir. Birilerinin, eli kanlı terör örgütleriyle muhabbeti olabilir. Birilerinin mezhep taassubu içinde bir mezhep çatışmasına körükle gitme niyeti de olabilir ama biz buna izin vermeyeceğiz
BAŞBAKANLIK KİMLİĞİMİ BU KÜRSÜYE BIRAKIR GİDERİM
Sokaklarda 7-8 yaşlarında ne olduğunu anlamadan can veren çocuklar var. Kapısının önüne yığılmış her biri alnından vurulmuş aileler var. Yan yana iki bebek, bir yaşında bile değiller. Bir tanesi tıpkı annesinin karnındaki gibi büzülmüş, bir tanesinin ayakları dizden parçalanmış minicik bedeninin bir kısmı yanmış öylece yatıyordu. O bebeğin görüntüsü ömrümün geri kalanında gözümün önünden gitmeyecek. Eğer ben o minicik bedenler için sesimi yükseltmeyeceksem olmaz olsun böyle siyaset. Olmaz olsun öyle bir dış politika. O bebeklerin o annelerin içler acısı durumu karşısında susmaktansa ben başbakanlık kimliğimi şu kürsüye bırakır çeker giderim. Bize diyorlar ki Suriye politikanız yanlış. Politikanızı değiştirin. O çocukları görmezden mi gelelim? Evini barkını terkeden yurdunu toprağını terkeden çaresizlik içinde kapımızı çalan Suriyelilerin yüzüne kapımızı mı kapatalım gidip Şam'da bu çocukların katilleri ile resim mi çektirelim? Bu millet tarihi boyunca bebekler ölürken masumlar ölürken bize ne d iyen bir millet olmamıştır. Bizim ecdadımız yeri gelmiş bir kişi için Hint yarım adasına donanma göndermiştir. Biz öyle bir ecdadın torunlarıyız. Yeri gelmiş mağdur mazlum ta Açe'ye buradan donanma göndermiştir. Bu millet Endülüs'ün acısını yüreğinde hissetmiştir. Oradan kovulan 500 bin yahudiye museviye kapılarını açmıştır. Osmanlı böyle bir devletti, Osmanlı böyle bir miletti biz de onların torunlarıyız. Adaletinin gereği buydu ve insanlık anlayışının gereği buydu, bir müslüman olmanın gereği buydu. Bu millet Açe'yi hiç bir zaman unutmadı. Bizim her yerde şehitliklerimiz var. Her gittiğimiz yerdeki şehitlikleri onarıyoruz. Neden biz oralara kadar gittik. Yarın mahşer gününde Rabbim bize soracak o bebekleri gördün de ey Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı ne yaptın diyecek. Ne yaptım diyeceğim siyaset mi yaptım diyeceğim. Benim ümmeti olmaktan gurur duyduğum peygamberim bir elime ayı bir elime güneşi verseniz dediği dengeler için susmayı mı tercih edeceğim. Bu saldırılar bizim suriye politikamıza yönelik değil kardeşliğimize büyümemize yönelik saldırılardır. Siz bilir misiniz Şam'ın merkezinde Osmanlı eserleri ile hala var. Camileri ile kervansarayları ile çeşmeleri ile hala var. Biz karşılıklı akrabalık bağlarını tesis etmişiz. Ne olursa olsun emin olunuz ki hiç kimsenin yaptığı asla yanına kar kalmaz ve kalmayacaktır. Hele hele Türkiye'ye kast edenler bunun bedelini öderler ve ödeyecekler. Büyük devletler soğukkanlılıkla hareket ederler. Hiç kimsenin endişesi tereddütü olmasın. Reyhanlı'da şehit edilen kardeşimin de Suriye'de şehit edilen yüz bine yakın kardeşimin de kanı asla yerde kalmayacaktır. Soğukkanlılıkla aklı selimle hareket ediyoruz ve öyle edeceğiz. Bizi çekmek istedikleri bataklığa girmeyeceğiz ama bunu yapanları yanlarına asla kar bırakmayacağız.