Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, vatandaşların gül yaprakları atarak ve güllerle karşıladığı Yalova'da, ODTÜ'de başörtülü öğrencilere yönelik tacizi değerlendirdi. "Bunlar çok geride kalmış meseleler" diyen Gül, herhangi bir öğrenciye kıyafetinden, fikrinden, düşüncesinden dolayı baskı yapmaya kimsenin gücünün yetemeyeceğini söyledi. Cumhurbaşkanı olarak ilk kez geldiğini söyleyen Gül yürüyerek Yalova Valiliği'ne gitti. Yalova Valisi Esengül Civelek'in ziyareti anısına Yalova ormanlarına 77 bin çam ağacı dikileceğini söylediği Gül, basın mensuplarının sorularını yanıtladı. Gül, bir basın mensubunun, ODTÜ'de başörtülü öğrencilere yönelik tacizle ilgili sorusuna şu yanıtı verdi: "Bunlar hep çok geride kalmış meseleler. Eğitim herkesin temel hakkıdır. Temel hak olan bir eğitimi engellemeye kimsenin gücü yetmez. Kılık kıyafet, bütün bunlar, bu tartışmalar çok geride kalmıştır. Onun için Türkiye'nin en seçkin üniversitelerinden birisidir ODTÜ. Orada bu tip davranışlar hem yakışmaz hem de kimsenin gücü yetmez. Bu şekilde herhangi bir öğrenciye kıyafetinden, fikrinden, düşüncesinden dolayı baskı yapmaya. Bunlar geçmişte kalan meseleler." Gül'ün diğer sorulara verdiği yanıtlar da şöyle oldu:
(Başkanlık sistemi) Bunlar şu anda herhalde pek gündemde değil diye biliyorum. Bir ara çok tartıştık ettik. Sistemler, nihayetinde tercih meselesi. Ama önemli olan checkbalans dediğimiz denge sistemlerinin hep olması. Şu anda gördüğüm kadarıyla böyle bir tartışma yok.
(Cemil Bayık'ın çekilmenin durduğu açıklaması) Başkalarının konuşmalarını referans alarak bir şey söylemek istemem. Bütün bu konular aslında Türkiye'nin problemlerinden kurtulması konularıdır. Türkiye'nin demokratik, hukuk standartlarının evrensel anlamda yükseltilmesi meselesidir. Ve bunlar o dedi, bu dedi diye değil, bu kendi irademizle, kendi arzumuzla Türkiye'ye ne yakışıyorsa onu yapma sürecidir bütün bunlar. Böyle görürüm ben.
'Suriye'nin düzlüğe çıkmasını arzu ediyoruz'
(Suriye'deki savaş) Maalesef en çok üzülenler bizleriz. Çünkü büyük bir sınırımız var, komşumuz var. Bir insan komşusunun evi yanıyorsa onun ateşini, acısını hisseder. Bu acıyı en çok hissedenlerdeniz biz. Onun için bir an önce Suriye'nin düzlüğe çıkmasını, bu süren iç savaşın bir an önce bitmesini çok arzu ediyoruz. Şüphesiz ki bunun yolu siyasi, diplomatik bütün çabaları hep sonuna kadar kullanmaktan geçer. BM'nin bu yöndeki tıkanıklığını ümit ederim ki G-20 vesilesiyle yapılan toplantılardan aşma imkanı olur. Herkesin gözü önünde 100 bin üzerinde insan öldüyse, 7 milyona yakın insan evini barkını terk ettiyse, hele hele savaşlarda bile kullanılması yasak olan kimyasal silahlar, -ki insanlık suçu olarak bilinir, savaşta bile kullanılması yasaktır, onun için zaten kimyasal silaha karşı tepki çok ağırdır- bunların kullanıldığına şahit olunca, BM'nin tıkanıklığını görmek insanı çok üzüyor. Bunlara muhakkak ki bir yol bulmak gerekir. Eğer bunlar cevapsız kalırsa bütün bu katliamlar ve kimyasal silahların kullanılması giderek çok daha yaygınlaşır. Ümit ederim ki G-20 toplantısı vesilesiyle tıkanmış olan kanallar açılır. Bütün BM'deki 5 önemli ülke de ordayken umut ediyorum ki bu noktada bir anlayış ortaya çıkar.