Kartal Cumhuriyet Savcısı'yken HSYK'ya giden isimsiz ihbar mektubu ve yasadışı dinlemeler nedeniyle 1 yıl önce geçici olarak Küçükçekmece Cumhuriyet Savcılığı'na gönderilen savcı Aydın Aktaş, yaşadıklarını adalet.org sitesinde paylaştı. Yeniden İstanbul Anadolu Adliyesi'ne dönen Aktaş, yazısına "Yasadışı dinlenen yargı mensupları" başlığı attı. Aktaş, özetle şöyle dedi:
BUGÜN ARAF'TAN ÇIKTIM DİYELİM
Bana bu haksız ve hukuksuz muameleyi reva görenlere karşı içimde asla kin ve nefret duygusu beslemiyorum. Ancak bunu yapanlarla da sonuna kadar hesaplaşmaktan çekinmeyeceğim. Hesap verecekler ki bundan sonra başkalarına aynı çamuru ve pisliği atmasınlar, hesap versinler ki bundan sonra hiç kimsenin namusu ve şerefiyle bu kadar kolay oynanmayacağını bilsinler. Ben bugün itibariyle Araf'tan çıktım diyelim ya T.O., bu meslektaşımız hep Araf'ta kalmaya devam mı edecek?
Yaklaşık 1 yıldan beri masumiyetimi ispatlamak için uğraşıyorum. Gücümün yettiği kadar bana bu haksızlıkları yapanlar hakkında hukuk önünde tek tek hesap soracağım. Tek isteğim adil bir soruşturma yapılmasıdır. Çok şey mi istiyorum bilemiyorum.
İstanbul Emniyet Müdürlüğü İstihbarat Şube Müdürlüğü, Organize Suçlarla Şube Müdürlüğü ve CMK 250. Madde ile Yetkili Cumhuriyet Başsavcılığı, Kartal Adliyesi'nde görev yapan hâkim ve savcıların içinde bulunduğu bir organize suç şebekesi uydurarak 2010/1534 numarası ile soruşturma başlattı. Hileli bir şekilde benimle ilgilisi olmayan eski sabıkalılar dosyaya dahil edildi. Daha sonra ne hikmetse hepsi bu dosyadan ayrıldı. Bu soruşturmada örgüt olduğu iddia edilen şüphelilerin herhangi bir cebir, şiddet yada tehdit eylemine rastlanamamasına rağmen yaklaşık 2 yıl kadar dinleme, teknik takip kararları alınıp işleme konuldu. Ayrıca dinleme yapılan kişilerle irtibatlı olan kişilerin de suçla ilgisi olmayan konuşmaları bile kayıt altına alınıp dosyaya kondu. Dosyadan bilebildiğim kadarıyla olayla ilgisi olmayan birçok cumhuriyet savcısı, başsavcı, hâkim, HSYK müfettişi, eski kurul üyesi ve hatta milletvekillerinin soruşturma konusu ile ilgisi bulunmayan ve tamamen özel hayat kapsamında kalan görüşmeleri bile dosyaya dahil edildi. Sorarım size yarın öbür gün bu kayıtlar ortaya saçılırsa bunun hesabını kim verecek?
Sonradan CMK 250. Madde ile Yetkili Başsavcılığı bizlerin görüşme tapelerini HSYK'ya gönderdi. Bu arada da hiç tanımadığım ve daha önce ismini duymadığım A.Y. bizler hakkında HSYK'ya isimsiz, imzasız ve adres bilgileri bulunmayan 8 sayfa bir şikayet dilekçesi gönderdi. Bir ayırma kararı daha verildi. En sonunda soruşturma, görevsizlik kararı verip dosyayı kapanan Kartal Adliyesi'ne gönderdi. Ve kamu davası açıldı.
Bu haksız ve hukuksuz soruşturmalara karşı ne yaptım? Soruşturmayı başlatan İstanbul Emniyet Müdürlüğü görevlileri hakkında şikayette bulundum. Soruşturmayı başlatan, yürüten ve soruşturma hakkında kararlar veren ilgili hakim ve cumhuriyet savcıları hakkında HSYK'ya şikayette bulundum. Ayrıca tazminat davası da açmayı düşünüyorum. Müfettiş soruşturmasında aleyhime mesnetsiz bir şekilde ifade veren meslektaşlara noterden tek tek ihtarname çektim, verecekleri cevaplara göre haklarında hem şikâyet yoluna başvurup hem de tazminat davası açmayı düşünüyorum.
'İTİBARIMLA OYNADINIZ'
Hiç tanımadığım A.Y. HSYK'ya isimsiz, imzasız ve adres bilgileri yazılmayan bir şikâyet dilekçesi gönderdiği halde HSYK müfettişleri bu zatı çağırıp dinledi. Bu zatın dilekçesinde yazdığı "Başsavcı....'yu bölgede çalışan hayat kadınlarının çok iyi tanıdığı, hayat kadınları için cumhuriyet savcılarını aradığı, başsavcının hayat kadınları ile ortak çalıştığı, adliyeye gelen hayat kadınlarının işini ya başsavcı ya da onun ekibinden olan cumhuriyet savcıları Aydın Aktaş ve E.K.'nin takip ettiği" şeklindeki bu ve benzeri iddialarını ciddiye aldı ve herkese sorular sorup itibarımızı yerlerde süründürdü. Sonradan da fezlekeye, böyle bir iddia ileri sürülse de gerçek olmadığı anlaşıldı diye yazdı. Bu saatten sonra yazsan ne yazar yazmasan ne yazar. Sen bir kere beni arkadaşlarım nezdinde iki paralık ettin ey müfettiş.
