İhsanoğlu, Çırağan Sarayı'nda düzenlenen toplantıda, kampanya sloganı ve seçim bildirgesini açıkladı.
Cumhuriyetin en kritik dönemlerinden birinde, cumhurbaşkanının ilk kez vatandaşların oylarıyla belirleneceği seçimde Türkiye'nin 12. Cumhurbaşkanı adayı olarak salondakilerin huzurunda bulunduğunu belirten İhsanoğlu, konuşmasına "Rahman ve rahim olan Allah'ın adıyla başlıyorum. Bütün alemlerin Rabbi Allahımıza hamdolsun. O özünde merhametli, işinde merhametli Rabbimiz, yalnız sana kulluk eder ve yalnız senden yardım isteriz. Bizi yönelt doğru yola, nimet verdiklerinin yoluna, gazaba uğrayanların ve sapanların yoluna değil, doğru yola bizi yönelt. Amin" duasını okuyarak başladı.
Bu çok hassas dönemde cumhurbaşkanlığı seçimine giderken ülkenin içeride huzura, birliğe ve dirliğe, dışarıda itibarını korumaya, komşularıyla ihtilafını çözmeye her zamankinden daha fazla ihtiyacı bulunduğunu vurgulayan İhsanoğlu, salondakilere "Ey azizler" diye hitap etmek istediğini söyledi.
Cumhurbaşkanı adayı İhsanoğlu, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Aziz vatandaşlarım, ey azizler diye hitap ederken sanmayınız ki, yabancı bir dilden, Frenkçe'den tercüme yapıyor değilim. Bu bizim edebiyatımızda, tasavvufumuzda, maneviyatımızda olan bir tabirdir. 18. yüzyılın büyük mutasavvıfı, büyük irfan meşalesi Erzurumlu İbrahim Hakkı, dostlarına bu şekilde seslenirdi. 'Ey aziz', 'Ey azizler' diye seslenirdi. Ben de size bu güzel tabirle hitap etmek istiyorum. Ey azizler, çok hassas dönemden geçiyoruz, her zamankinden daha fazla huzura ihtiyaç var. Biz Türkler için vatan bir tarladır, bu tarlayı sulamak, ekmek, biçmek gerekir.
Ne ekersen onu biçersin. Rüzgar eken fırtına biçermiş, kibir eken nefret biçermiş, nefret eken savaş biçermiş. Komşu komşusuna 'Sen şu partidensin seninle konuşmam' diyecek hale gelmiştir. 'Sen MHP'lisin, sen CHP'lisin' diyorlar. Ben de diyorum ki, 'Hayır efendim ben MHP ve CHP dahil, AK Parti, HDP, Saadet Partisi, Demokrat Parti, Demokratik Sol Parti, Bağımsız Türkiye Partisi, BBP seçmenlerinin tüm Türkiye'nin cumhurbaşkanı adayıyım. Hiçbir partiye daha yakın veya daha uzak değilim. Her partide namusuyla çalışan sayısız siyasetçi, bürokrat, teknokrat var. Hepsine sonsuz sevgi ve saygı besliyorum. Benim tüm ülkeme, büyük Türkiyeme sevgim, saygım ve minnetim vardır."
"28 Şubat'ta gencecik kız çocuklarına 'sıkmabaş' diye bağıran ceberrut bir devlet vardı"
İhsanoğlu, Çırağan Sarayı'nda düzenlenen kampanyasının tanıtım toplantısında yaptığı konuşmada, herkesin kendi kamplarına çekilip kavga etmelerini istemediğini belirterek, "sevgi ekmek" istediğini ifade etti.
Ekmeleddin İhsanoğlu, şöyle devam etti:
"Elimde bir avuç tohum var, bu tohumları vatan dediğimiz, imtihan tarlasına ekmek istiyorum. Ben bu tarlaya sevgi ekmek istiyorum. Sevgi ekeyim ki sevgi filizlensin. İnsanlarımız kavga etmesin. Herkes kendi kampına çekilmesin. 28 Şubat'ta gencecik kız çocuklarına 'sıkmabaş' diye bağıran ceberrut bir devlet vardı. Ben buna karşı, o kız çocuğunun yanında durdum. Makamım elimden alındı, kürsüm kapatıldı. Bu bedeli ödedim. Çünkü ben idealist bir öğrencime 'sıkmabaş' diye hakaret ettirmem, okuma hakkının elinden alınmasına izin vermem. Gün geçti, yeni bebekler büyüdü, yeni gençler doğdu. Bu gençler ülkeleri için sokağa çıktılar. Dün nasıl gençlerimizin yanındaydım, bugün de gençlerimizin yanındayım. Ben talebelerime, gözlerinden sevgi fışkıran gençlerime 'çapulcu' dedirtmem. Bir Türk çocuğuna, bir insan evladına böyle hakaret edilmesine izin vermem."
"Gençlerimiz çok kıymetli"
Geçen yıl Gezi Parkı odaklı olaylarda hayatını kaybeden Ali İsmail Korkmaz'ı anan İhsanoğlu, "Ben bir daha bu acıların yaşanmaması için bu yola çıktım. Onun da tüm kaybettiğimiz canların da ruhları şad olsun, mekanları cennet olsun. Elbette, her yerde, her zaman, bu gibi demokratik gösterileri suistimal etmeye çalışan küçük gruplar olur. Şurada bin kişi toplansa, önce su satan esnaf gelir, sonra polis, sonra da küçük terör grupları... Devletin görevi, sapla samanı ayırmaktır. İdealist gençlerin hepsini birden, bir ağızdan itham etmekle; bu ülkeyi üçe, beşe bölmekle, her fırsatta ikilik çıkartmakla siyaset yapılır belki ama devlet yönetilmez. Analar bu çocukları doğuruyor, yemiyor, içmiyor, büyütüyor. Bu çocukların kalbine sevgi ekemezsek, onları birbirlerine düşürürsek, halimiz nice olur, yarınlarımız nice olur? Gençlerimiz çok kıymetli, tüm gençlerimiz, hepsi çok kıymetli. Edirne'deki evlatlarımız da çok kıymetli, Hakkari'deki evlatlarımız da çok kıymetli" diye konuştu.
İhsanoğlu, kadınların sorunlarına değinerek, "Kadınlarımız da çok kıymetli ama ne yazık ki kadınlarımız, Türkiye'de ne siyasette ne de istihdamda hak ettikleri noktaya gelebildiler. Halen çocuk gelinlerde dünya üçüncüsü, kadın cinayetlerinde yine üst sıralardayız. Ben kadınlarımızın tüm hak ve hürriyetleriyle yaşadığı bir Türkiye, hayal ediyorum. Ben çocuklarımızın katil olmayacağı, kimsenin kimsenin canına kast etmeyeceği bir Türkiye, hayal ediyorum. Bu Türkiye'ye ulaşmanın yolu da tarlaya hakaret değil, sevgi tohumları ekmektir. Dolayısı ile diyorum ki: Sevgiyi ekmek için verin elinizi..." ifadelerini kullandı.
"Ekmek için Ekmeleddin" kampanya sloganına atıfta bulunarak "saygı" tohumu ekmeyi de istediklerini aktaran İhsanoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Ekeceğimiz tohumlardan birisi de saygıdır. İnsanlar arası saygı, üslupta saygı... Bir insan hakkında hükmü, adalet verir. Bağımsız yargı, bir suç iddiasıyla ilgili hükmünü bildirmedikçe, böyle bir hükmü peşin peşin vermek, yargısız infaz demektir. Maalesef ülkemizde yargısız infaz görüyoruz. Herkesin herkesle ilgili peşin bir hükmü var. Düşünceler kamplaşıyor. Herkes kendi düşüncesinde olan kişiyi övüyor, karşı düşüncedeki kişiyi düşman biliyor. İki esnaf dükkanı düşünün, iki esnafın birbirine saygısı yok. Neden? Çünkü ayrı siyasi görüşteler. Bu saygısızlık, tarafların hepsini üzer, hepsine zarar verir. Bu nedenle cumhurbaşkanı seçilirsem, derin yaralar almış, hatta neredeyse kangren haline dönüşmüş bu ilişkileri, saygı çerçevesine iyileştirmek için çalışacağım. Hükümleri hukuk versin. Hukuka herkes güvensin. Hiç kimse adaletten daha üstün değildir. Suçu ispatlanmadıkça hiç kimse suçlu değildir. O halde adalete saygılı, muhalefete saygılı, farklı fikirlere saygılı, hükümete saygılı, toplumun her kesimine saygılı olmak için de tarlaya saygı ekmemiz gerekecek. Dolayısıyla diyorum ki: Saygı ekmek için verin elinizi..."
"Büyük kararlar, büyük mutabakatlarla verilir"
Ekmeleddin İhsanoğlu, dirlik tohumu ekmeyi de istediklerini ifade ederek, şunları kaydetti:
"Ne demek dirlik? Dirliğin çok anlamı var. Dirlik, bizim varlığımız demek. Dirlik, bir insanın sağlığı, huzuru, mutluluğu, güveni demek. Fertleri dirlik içinde bir toplum, topyekun dirlik içindedir. Oysa hepimiz borçluyuz. Bütün Türkiye borçlu. Hem devlet borçlu hem millet borçlu. 'Millet borçlu' derken, şunu da ayırmak gerek: Zenginin borcu olabilir ama zenginin borcu olsa da çocuklarının eğitimi aksamaz, sofrada bal, kaymak eksik olmaz. Peki ya fakirin borcu? Türkiye'de fakir çok. Bakmayın yollarda pahalı arabalara, zengin çok görülür, fakir az görülür. Bugün Türkiye'nin bir bölümü, ödenemez biçimde kredi ve kredi kartı borcu içinde. Bu borcu ödemek için vatandaşlarımız yemelerinden içmelerinden kesiyorlar. Yemelerinden içmelerinden... Köylü, memur, esnaf, işçi, işsiz.. Nereye gitsem duyduğum tek şey bu faizli borçluluk hali. Diyeceksiniz ki; 'Cumhurbaşkanlığı, icra makamı değildir. Vatandaşın borcundan Cumhurbaşkanına ne?' Cumhurbaşkanının icra yetkisi yoktur ama icrayı el ele vermeye çağırma yetkisi ve pozisyonu vardır. Büyük kararlar, büyük mutabakatlarla verilir. Türkiye'nin en yoksul kesimini bir basamak yukarı çıkartmak, çok büyük bir siyasi mutabakat meselesidir. Zordur ama imkansız değildir. Eğer AK Parti'lisi, CHP'lisi, MHP'lisi, HDP'lisi el ele verirse, bu devasa sosyal yaraya çözüm üretilir. Bunun için herkesin elini taşın altına koyması gerekir."
Dünyada hürriyet olmadan zenginliğe ulaşan hiçbir ülkenin olmadığına vurgu yapan İhsanoğlu, şöyle devam etti:
"Hür düşünce, toplumdaki zenginliğin baş şartıdır. Hür düşünce olmazsa, Amerika'nın akıllı telefonuna Güney Koreli rakip çıkamazdı. Eğitimde, bilimde, sanatta, her alanda sonsuz hürriyet, artık demokratik bir ülkenin soluduğu hava gibidir. Bu havayı keserseniz, o ülke nefessiz kalır. Bakın şu tabloda görüyorsunuz. (Ülkelere göre gayri safi milli hasıla tablosunu göstererek) Türkiye 2000 yılında dünyanın 18. ülkesi, 2014 yılında 19. ülkesi... 14 yılda gelirimiz artmış mı, artmış ama tüm ülkelerin artmış... Herkesin artmış... Bizim de artmış ama diğerlerinden daha fazla artmamış.. Biz büyük bir devletiz, büyük bir milletiz ve potansiyelimizin altındayız… Bunca gencimiz var bizim. Bu gençler kahve köşelerinde ömür tüketiyor. Bu gençlerin aklını, fikrini bilime, sanayiye, bilgisayara kanalize edemiyoruz. Bunun sonunda ne oluyor? İşte ortaya bu tablolar çıkıyor. Dünyanın gittiği yer, ilimdir, fendir... Patenttir, copyrighttır... Üreten insanın korunmasıdır. Çocukların daha iyi eğitim almasıdır. Matematiktir, cebirdir. Bunlara dikkat etmezsek, düne göre iyi oluruz belki ama rakiplerimize göre iyi olur muyuz?"
Türkiye'nin yalnızca edebiyat alanında Nobel ödülü kazandığını belirten İhsanoğlu, bilim alanında ise hiçbir Nobel ödülü kazanılamadığını söyledi. Pakistan, Mısır gibi ülkelerden Nobel bilim ödülüne layık bulunan bilim insanları olduğunu anlatan İhsanoğlu, Türkiye'nin bu hedefe ulaşması için çalışması gerektiğini dile getirdi. Cumhurbaşkanı adayı İhsanoğlu, "Bu topraklara dirlik tohumları ekmek, her vatandaşımızın daha zengin, daha mutlu, daha borçsuz olması için meclisle uyumla çalışmak da inşallah göreve geldiğimde yapacağım bir önceliktir. Dolayısıyla diyorum ki; Dirlik ekmek için verin elinizi" ifadelerini kullandı.
"Bu topraklarda artık sadece sevgi ekelim"
CHP ve MHP'nin de aralarında bulunduğu bazı partilerin cumhurbaşkanı adayı Ekmeleddin İhsanoğlu, "Bu topraklarda artık sadece sevgi ekelim, sadece saygı ekelim, sadece nezaket ekelim ki bu topraklar daha nice Yunuslar'a, Mevlanalar'a, Nazımlar'a, Hacı Bektaş Veliler'e, Akifler'e vatan olsun. Çünkü ne ekersek onu biçeriz. Güzellikleri ekmek için, Türkiyemin emrindeyim" dedi.
İhsanoğlu, tıpkı Türkiye gibi tarlalarının büyük ve bereketli olduğunu belirterek, toplantıda aktaracağı son tohumun ise "birlik tohumu" olduğunu söyledi.
"Bizler burada birlikte yaşama kültürüne, herkesten daha fazla sahip bir milletiz" diyen İhsanoğlu, şunları kaydetti:
"Yine de yıllardır ortak acılarımız devam ediyor, ortak sevinçlerimizi ise kaybettik. Suriye'de yaşanan insanlık trajedilerine, Soma'da aç gözlü bir kapitalist anlayışın vahim faturasına, patlayan bombalara, rehin alınan vatandaşlarımıza, ölen her bir cana ortak olarak üzülüyoruz. Ama çok uzun zamandır hep birlikte sevinemiyoruz. Hep birlikte sevinemeyen bir ülke, ülke olma vasfını yitirmeye başlar."
İhsanoğlu, barajlar, tüp geçitler ve yolların herkesin vergisiyle yapıldığını ifade ederek, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Hepimizin alın teriyle, mühendislerimizin bilgi birikimiyle yapılıyor... Ama bunun için bile ortak bir sevinç yaşayamıyoruz. Bu konuda bile bir ikilik, bir yarış, 70 sene önceki hükümetlerle anlamsız kıyaslamalar arasında kayboluyoruz. Dış dünyaya gelince... Büyük Atatürk'ün sözünü her yere yazıyoruz 'Yurtta Sulh, Cihanda Sulh...' Ama uygulamada ne kadar başarılı olduğumuz şüpheli. Hep şunu düşünürüm: Atatürk şu anda yaşasa ne yapardı?Atatürk şartlara göre en akılcı çözümleri üreten bir liderdi. Tarihi bulgular eşliğinde şunu kesinlikle söyleyebilirim ki, Atatürk şu anda yaşasa Orta Doğu, Kafkaslar ve Balkanlar'da barış ve refah için büyük bir işbirliğinin temelini çoktan aşmıştı."
"Artık başka bir dünyada yaşıyoruz"
Ekmeleddin İhsanoğlu, "Artık Sovyet tehdidi yok, artık başka bir dünyada yaşıyoruz. Filistinli çocuğun attığı tweet, New York'taki Yahudi genci ağlatıyor ve tüm bunlar bir saniye içinde oluveriyor" diye konuştu.
Türkiye'nin bölgenin en önde gelen ülkesi olduğuna vurgu yapan İhsanoğlu, şunları kaydetti:
"Bizim teknik üniversitelerimiz var. Bizim aydın, modern, bilgili milyonlarca yetişmiş gencimiz var. Doğal bir çekim merkeziyiz. Şirketlerimiz çevre ülkelerde uzun yıldır büyük markalar arasında. O halde paylaşamadığımız ne? Bu koca coğrafya din, mezhep, milliyet savaşlarıyla, despotluk, kibir mi üretecek? Yoksa laik, demokratik büyük bir birlik içinde el ele mi vereceğiz? Barış mı kazanacak savaş mı? Kardeşlik mi kazanacak düşmanlık mı? Birlik mi kazanacak ayrışma mı?Ben birlikten yanayım..."
Cumhurbaşkanı adayı İhsanoğlu, kendisinin hem Türkiye'de, hem dünyada insanları birleştirmekten yana olduğunu belirterek, şöyle devam etti:
"Bölmekten değil… Cumhurbaşkanı olduğumda, Türk milletinin yüce menfaatlerini en üstte tutarak, milletimizin birliğini sağlayacağım. Hem İslam dünyasına, hem tüm dünyaya örnek bir ülke olmamız hedefim... Dolayısıyla diyorum ki; Birlik ekmek için verin elinizi. Sevgili kardeşlerim, aziz dostlarım sizi daha fazla yormak istemiyorum. Seçim çalışmalarımız son sürat gidiyor. Devlet normalde seçimlerden önce siyasi partilere yardımcı olur. Cumhurbaşkanlığı seçiminde böyle bir yardım yok."
Neredeyse bir ay sonra Türkiye'nin önemli bir seçim yapacağını belirten İhsanoğlu, "Ama bizim elimizde bu masraflı seçimi finanse edecek imkanlar, kaynak yok" dedi.
"Bir rakibimiz hem iktidar olmanın getirdiği avantajla, hem de bizzat Başbakanlık imkanlarıyla bolluk içinde bir kampanya yapacak" diyen İhsanoğlu, şunları kaydetti:
"Bazı medya kanallarında 'Aman Ekmel beyi aciz gösterin, dili sürçer bir hata yaparsa bunu abartın, iyi bir söz söylerse görmezden gelin' gibi kararlar dolaşıyor. Gizlisi saklısı yok, gözümüzün önünde oluyor bunlar. İftiranın bini bir para. Benim bu şartlar muvacehesinde güvendiğim tek şey var... O da Türk milletinin eşsiz bilgeliği ve derin sağduyusu... Türk milleti tarih boyunca bunu göstermiştir. Bu seferde bunu göstereceğine inanıyorum. Güzel milletime bir çift sözüm var, bunu aktarırsanız çok memnun olacağım. Aziz kardeşlerim, ey azizler korkmayınız... Türkiye'deki istikrarı sarsacak hiçbir şey yapmayacağım. Aksine, istikrarın devamı için, AK Parti dahil bütün partilerle el ele çalışacağım. Bizim bir çift sözümüz var. Arkada yazıyor. 'ekmek için' Ne demek ekmek için? Milletimizin kültüründe çok kutsal kavramlar vardır. Bunların başında kitap gelir. Kitap bizim için çok kutsaldır. Biz kitap diye Kuran-ı Kerim'e deriz. En kutsalımız Kuran'ımızdır."
İhsanoğlu, bir başka kutsalın ise bayrak olduğunu ifade ederek, bayrağın canları, kanları, bu vatanın tapu senedi olduğunu dile getirdi.
Bir başka kutsalın da ekmek olduğunu dile getiren İhsanoğlu, şöyle konuştu:
"Ekmek bizim için çok kutsal bir kavramdır. Ekmek fırından aldığımız ekmekten ibaret değildir. Ekmek dirlik demektir, tüten ocak demektir. Ekmek alın teri, emek demektir... Ekmek şerefimiz, namusumuz demektir. Kitabımıza, bayrağımıza, ekmeğimize sahip çıkarız. Ben Mehmet Akif Ersoy'un manevi dergahında büyümüş bir gurbetçi çocuğuyum. Ekmeğin önemini çok iyi bilirim. Hepimiz ekmek kavgası içindeyiz, taksicisi, simitçisi, tornacısı, garsonu, mevsimlik işçisi... Hepimizin derdi ekmek. Bakın Suriye'nin ekmeği elinden alındı. Suriyeli onurlu insanlar, sokaklarda perişanlık içinde. İslam İşbirliği Teşkilatı Genel Sekreterliği yaparken, o kadar zulüm, o kadar mazlumluk gördüm ki... Çocukların hayatı kurtulsun diye, en zor şartlarda arabuluculuklar yaptım. Sonuçta Filistin'in tarihinde devlet nişanı alan ilk ve tek Türk'üm. Ne mutlu bana."
Gazze'de, Somali'de, Myanmar'da İslam dünyasının birçok ülkesinde aç susuz kalmış insanların, milyonlarca masum bebeğin karnının doymasına vesile olduğunu anlatan İhsanoğlu, şunları söyledi:
"Yüz binlerce insanın mezhep savaşlarında hayatta kalmasına vesile oldum. Aldığım hayır duaları için ne mutlu bana... Yüce Allah'ıma hep dua ederim, vatanımın tüm insanları, evlatlarını, kendi öz evlatlarımdan ayırmayacak bir adalet duygusu ver bana diye... İyilik herkesin hakkı... İyi eğitim, iyi bir hayat herkesin hakkı... Çoluğun çocuğunu mürüvvetini görmek herkesin hakkı... Torun sevmek herkesin hakkı. Bu topraklarda artık sadece sevgi ekelim, sadece saygı ekelim, sadece nezaket ekelim ki bu topraklar daha nice Yunuslar'a, Mevlanalar'a, Nazımlar'a, Hacı Bektaş Veliler'e, Akif'lere vatan olsun. Çünkü ne ekersek onu biçeriz. Güzellikleri ekmek için, ülkemizin emrindeyim. Bu zorlu seçimin adil, şeffaf, seviyeli, medenice cereyan etmesi temennisiyle Allah'ın bu millete devlete zeval vermemesi niyazıyla hepinize teşekkür eder saygılarımı sunarım."
Cumhurbaşkanı adayı İhsanoğlu, konuşmasının ardından toplantıya katılan gazetecilerin sorularını cevapladı.