Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Ayşenur İslam, kadına yönelik şiddetle mücadelede atılan önemli adımlardan biri olan ve önceki gün yürürlüğe giren uluslararası bir sözleşme olan İstanbul Sözleşmesi'ni değerlendirdi. Bakan İslam, taraf ülkelerin sözleşmenin izlenmesinden sorumlu birim kurması gerektiğini belirterek, "Bakanlığımız, Kalkınma, Maliye, Adalet, İçişleri, Dışişleri, Sağlık ve Milli Eğitim Bakanlıklarının temsilcilerinden oluşan bir İzleme Kurulu oluşturulacak. İlgili kurum ve kuruluşları ve bunlara düşen yükümlülükleri belirlemek amacıyla bir Eylem Planı taslağı hazırlandı" dedi.
İLK İMZALAYAN TÜRKİYE OLDU
Avrupa Konseyi Kadına Yönelik Şiddet ve Aile İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye İlişkin Avrupa Konseyi Sözleşmesi, diğer adıyla İstanbul Sözleşmesi'nin, Türkiye'nin Avrupa Konseyi dönem başkanlığı sırasında İstanbul'da imzaya açıldığını hatırlatan İslam, sözleşmenin ilk olarak Türkiye tarafından çekincesiz olarak imzalandığını vurguladı. Onay belgesini Avrupa Konseyi Sekreteryası'na ileten ilk ülkenin de Türkiye olduğuna dikkat çeken Bakan İslam, "Sözleşme, onay yeter sayısına ulaşmış olması nedeniyle dün yürürlüğe girdi" dedi.
DEVLETLERE GENİŞ SORUMLULUK
Sözleşmenin, kadına yönelik şiddeti "politika oluşturma, önleme, kovuşturma ve cezalandırma" olarak 4 boyutuyla ele aldığını belirten İslam, kadına yönelik şiddet ve aile içi şiddetin önlenmesi konusunda taraf devletlere geniş kapsamlı sorumluluklar getirdiğini söyledi. Türkiye'de sözleşmenin imzalanarak yürürlüğe girdiği sürecin, 6284 sayılı "Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun"un hazırlık süreciyle paralel devam ettiğine dikkat çeken Ayşenur İslam, "Türkiye, sözleşmenin uluslararası geçerlilik kazanmasını beklemeden harekete geçen ve 20 Mart 2012 tarihinde yürürlüğe giren 6284 sayılı Kanun'da sözleşme hükümlerine de yer veren ilk ülke olmuştur" diye konuştu.
KORUYUCU VE ÖNLEYİCİ TEDBİRLER
İstanbul Sözleşmesi'nde yer alan ve 6284 sayılı Kanuna işlenen düzenlemelerden bazı örnekler veren İslam, şunları kaydetti: "Buna göre, herhangi bir ayrım içermeyecek şekilde tüm kadınlar, çocuklar, diğer aile bireyleri ve ısrarlı takip mağdurları kanun kapsamına dahil edilmiş; fiziksel, sözlü, cinsel, ekonomik ve psikolojik şiddeti de kapsayacak şekilde 'şiddet', 'ev içi şiddet' ve 'kadına yönelik şiddet' kavramları tanımlandı. Korunan kişiyle şiddet uygulayan ve uygulama ihtimali bulunan kişi hakkında alınabilecek koruyucu ve önleyici tedbirler ayrıntılarıyla düzenlendi. Aile mahkemesi hakimi dışında mülki amir ve kolluk amirine de tedbir kararı alma yetkisi tanındı. Koruyucu ve önleyici tedbirlerin etkin olarak uygulanmasına yönelik 'Şiddet Önleme ve İzleme Merkezleri kuruldu, merkezlerce verilecek hizmetler düzenlendi. Kanun hükümlerine göre verilen tedbir kararlarının uygulanmasında hakim kararıyla teknik araç ve yöntemler kullanılabileceği de öngörüldü."
PARLAMENTOLAR DA KATILACAK
Sözleşmenin 9. bölümünde öngörülen, bağımsız 10-15 uzmandan oluşacak "Kadına Yönelik ve Aile İçi Şiddete Karşı Mücadelede Uzmanlar Grubu"nun (GREVIO) sözleşmenin yürürlüğe girmesinin ardından taraf devletler hakkında düzenli denetim raporları hazırlayacağını aktaran Ayşenur İslam, "Sözleşme ulusal parlamentoların izlemeye katılımını da öngörmekte. Buna göre taraflar GREVlO'nun raporlarını kendi ulusal parlamentolarına sunacak" dedi. Bakan İslam, bakanlık ve hükümet olarak şiddete sıfır tolerans ilkesiyle çalışmaları sürdürmeye devam edeceklerini de sözlerine ekledi.