Cumhurbaşkanlığı Sarayı'nda TESK üyelerini kabul eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, burada yaptığı konuşmada gündeme ilişkin pek çok konuya değindi.
BUNLARIN DERSE İHTİYACI VAR
Kendisine ve millete sürekli hakaret edenlere ilişkin de açıklamalarda bulunan Erdoğan 'Yasaların sana vermediği bir hakkı, hakaretle tehditle elde etmeye kalkarsan cevabını alırsın. Hiç kimsenin bu ülkeyi kaosa sürüklemesine izin veremeyiz. Bu herşeyden önce Cumhurbaşkanı olarak benim en başta gelen görevimdir. Nefsi müdafa hakkı denilen şey de var. Bana hakaret edene karşı gereğini yapmak benim nefsi müdafa hakkımdır. Aslında bunların şöyle sıkı bir ahilik dersine ihtiyaçları var' dedi.
İşte Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın açıklamaları;
Hedefimiz inşallah 50 bine varan muhtarımızın hepsini kendi evinde, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde ağırlayacak onlarla hasbihal edeceğiz. Bugüne kadar buraya gelemeyen bütün muhtarlarımız inşallah bundan sonra buraya gelecek. Muhtar, ismi üzerinde.
SİZ BÖYLE DEVAM ETTİKÇE BU MİLLET DE ÜLKE DE VAR OLACAKTIR
Bizim tarihimizde de kültürümüzde de esnaf ve sanatkar özel yeri olan bir kesimdir. Esnaf, sanatkarı toplumdan tecrid etmeye kalkarsanız o toplumu zayıf düşürürsünüz. Esnafı sanatkarı tarihimizden çıkardığımızda geriye anlamlı birşeyin kalmadığını görürsünüz. Milletimiz ne zaman sıkıntıya girdiyse başı ne zaman dara düştüyse esnaf ve sanatkarımız ülkenin ve toplumun birleştirici ve bütünleştirici gücü olarak devreye girmiştir. Ahilik geleneğimiz esnafımıza böyle bir ahlak, böyle bir disiplin kazandırmıştır. Ahiliğin 3 açık ve 3 kapalı şartıın burada bir kez daha tekrarlamak istiyorum. 3 açık şartı neydi? Elini, kapını, sofranı açık tut. Biz böyle bir gelenekten geliyoruz, sizler de bunun devamısınız. Geçen cuma günü Kırşehir'deydim. Ahievran diyarındaydım. Orada hakikaten muhteşem bir açılış töreni gerçekleştirdik. Siyasi tarihimde Kırşehir'de böyle bir buluşma olmamıştı. 3 Kapalı şartı neydi? Dilini, gözünü, belini bağlı tut. Bu ilkelere sıkı sıkıya bağlı olan bir esnaf teşkilatı ve onun mensupları her türlü krize sıkıntıya karşı zırhlanmış, şerbetlenmiş demektir. Esnafımız kendisiyle beraber tüm toplumu da aydınlığa ulaştırır feraha kavuşturur. Sizler her sabah besmele ile ekmek teknenizi açıp akşam hamdederek kapatmayı sürdürdükçe bu ülke de bu millet de ilelebet var olacaktır.
BUGÜN BAMBAŞKA BİR TÜRKİYE VAR
Ülkesinin, milletinin, devletinin karını zararını kendisinden gören böyle düşünen ahilik geleneği bu ülkenin varlığının ve bekasının kaynağıdır. Devletin de esnaf ve sanatkara böyle bakması gerekir. Geçmişte esnaf ve sanatkarın ihmal edildiği dönemler malesef yaşandı. Esnafın sokakta gösteri yapmaya mecbur bırakıldığı günler oldu. Biz başbakanlığımız döneminde de Cumhurbaşkanlığımız döneminde de attığımız her adımda esnafımızla hareket ettik ediyoruz. En son perakende ticaret düzenlenmesine ilişkin kanununu da hep birlikte çıkardık uzun çalışmalar sonunda. Bu kapsamda bu kanunun tüm esnaf ve sanatkarlarımız için bir kez daha hayırlı olmasını diliyorum. Verdiğiniz teşekkür ilanındaki iltifatınız için de sizlere şükranlarımı sunuyorum. Türkiye büyüdükçe güçlendikçe imkanları kabiliyeti arttıkça yeni ihtiyaçlar ortaya çıkıyor. Benim bir süredir tartışmaya açtığım konuşulmasını istediğim başkanlık sistemi işte böyle bir ihtiyacın ürünüdür. 1940-1970'lerin Türkiyesi ile bugünün Türkiyesi çok farklıdır. Dün toplu iğne bile üretemeeyen, askeri ihtiyaçlarını karşılayamayan 70 cent'e muhtaç ekonomisi ile bir Türkiye vardı. Bugün 78 milyon nüfusu ile 158 milyar dolarlık yıllık ihracatı ile yüzde 10'un altına düşmüş işsizlik ve enflasyonu ile bambaşka bir Türkiye var.
ERDOĞAN SÖYLEDİ DİYE...
Artık bu idari yapıda elbise Türkiye'ye dar geliyor bunu aşmamız gerekiyor. Türkiye'yi hala eskinin ölçüleri ile değerlendirenler bu gerçeği göremiyorlar. Bu yeni Türkiye'yi büyük Türkiye'yi anlayamayanlar diğer pek çok meselede olduğu gibi Başkanlık sistemine de yanlış yerden bakıyorlar. Bir muhalefet partisinin genel başkanı diyor ki biz Erdoğan'ın beyaz dediğine siyah, siyah dediğine beyaz deriz. Bu ne demek secaat arz ederken sirkatin söyleyenler. Güya büyük bir laf edecek ama bunu yaparken küçüldükçe küçülüyor. Bu ne demek bunun beyaz olduğunu biliyorsun ama bunu Erdoğan söylediği için kabul etmiyorsun hayır siyahtır diyorsun. Böyle siyaset olabilir mi? Yapılan işin doğruluuğna yanlışlığına bakmadan sadece söyleyene bakan anlayış tam eski Türkiye prototipidir. Bu görüş rahmetli Türkeş tarafından tarih ve töremize uygun olarak Başkanlık sistemini kabul ediyoruz dediği bir sistemdir. Şimdi sırf biz önerdik diye kendi tarihlerine törelerine ters düşmek pahasına başkanlık sistemine karşı çıkıyorlar. Biz bu ülkede bir daha milli şef özentileri çıkmasın diye başkanlık sistemi diyoruz. Biz bu ülkede bir daha vesayet odaklarından güç alınarak milletin iradesini ele geçirmeye kalkışılmasın diye başkanlık sistemi diyoruz. Bu ülkede hiç kimse millete efendilik taslamayı, parmağını sallayarak milleti terbiye etmeyi aklından geçiremesin diye başkanlık sistemini öneriyoruz.
ARTIK MANŞETLERLE YÖN ÇİZİLEN BİR TÜRKİYE YOK
Biri çıkıyor Kuzey Kore'yi Afrika'yı örnek gösteriyor, öteki Kurtuluş Savaşı'ndan bahsediyor. Türkiye'ye bakıp Kuzey Kore'yi Afrika'yı görenler millete karşı büyük yanlışın içindedir. Milletin yüzde 52'sinin oyu ile göreve gelmiş Cumhurbaşkanı'na ondan cumhurbaşkanı olmaz diyebilen bir anlayış elbette Türkiye'ye bakınca Kuzey Kore'yi görür. Güya bizi eleştiriyorlar ama aslında gönüllerindeki özlemi ifade ediyorlar. Bize diktatör diyenlerin kendi camialarında yaşanan en küçük bir tahammülsüzlüğe nasıl yaklaştıklarını gördük. İhraç ediyorlar mı ediyorlar. Neden tahammül edemiyorlar? Bizi bu şekilde eleştirenlerin Mısır'da Suriye'de kendi halkını katleden diktatörler için ağızlarını açtıklarını duydunuz mu? DEAŞ'ın son olayı pilotu yakmasından dolayı kendilerini telin ediyor, lanetliyorum. Ürdün milletinin başı sağolsun, ailesinin başı sağolsun. Böyle bir vahşet olamaz. Bunun bizim dinimiz islam ile yakından uzaktan alakası yoktur. Bunların da İslam ile alakası yoktur. Mısır'da 183 kişiye idam cezası verildi. Peki, bu idam cezasını veren yargı ve onun arkasında duran darbeci yönetimi acaba batılı ülkeler telin ediyor mu? Avrupa'da idam yasak yok. Çıkın konuşun bunlara birşeyler söyleyin, ABD aynı şekilde çıkın birşeyler söyleyin. Nasıl oluyor da hiç bir suçu olmayan bu insanlar darbeye karşı çıktıkları için 183 kişi idam ediliyor. Diyorlar ki siz bu konularda biraz sakin olsanız. Nasıl sakin olacağız ya? İstiklal Şairi Akif ne diyor 'Ağlarım, ağlatamam; hissederim söyleyemem, Dili yok kalbimin, ondan ne kadar bîzârım'. Peygamber efendimiz ne buyuruyor 'Ya elimizle, ya dilimizle buna da muktedir değilsek kalbimizden buğzedeceğiz'. İstiyorlar ki bir gecede yekla yeksan olan zayıf bir ülke olarak kalsın Türkiye. Onlar da bu kaos ortamından güç iktidar devşirsin. Kimse kusura bakmasın o günler geride kaldı. Artık manşetlerle yönetilen istikameti çizilen bir Türkiye yok. Başbakan, Cumhurbaşkanı mı olmak istiyorsun? Gideceksin millete millet imkan sağlarsa o zaman gelir ne yapmak istersen yaparsın.
GÖBEĞİNİ KAŞIYAN ADAM DEDİĞİN KİŞİ OY VERİR Mİ SANA
Şimdi diyorlar ki Cumhurbaşkanı denedim mekanizmalarını kaldırıyor, böyle bir özlemin içinde. Haşa, bugün ABD'de çift kameralı sistem var. ABD çok güçlü bir denetime sahiptir. Bu parlamento neye müsade ederse başkan onu yapabilir o kadar yapabilir. Müsade etmediğini yapamaz. Bakınız biz burada sağlık reformunu yaptık ama Sayın Obama hala yapamadı niye müsade etmedikleri için. Sen bunu niye istiyorsun yahu başkan verdiği yetkiyi sonuna kadar kullanabiliyor. Seçilmişlerin daha hakim ve kudretli olduğu yapı ortaya çıkıyor. Bir bürokratik oligarşi burada emperyal bir anlayışla egemenlik sürdürmeyecek. Sen tercihlerinden dolayı gece gündüz hakaret et, seçim günü de git oy iste. Göbeğini kaşıyan dediğin adam sana oy verir mi vermez.
BUNLARIN DERSE İHTİYACI VAR
Yasaların sana vermediği bir hakkı, hakaretle tehditle elde etmeye kalkarsan cevabını alırsın. Hiç kimsenin bu ülkeyi kaosa sürüklemesine izin veremeyiz. Bu herşeyden önce Cumhurbaşkanı olarak benim en başta gelen görevimdir. Nefsi müdafa hakkı denilen şey de var. Bana hakaret edene karşı gereğini yapmak benim nefsi müdafa hakkımdır. Aslında bunların şöyle sıkı bir ahilik dersine ihtiyaçları var. Hünkar Hacı Bektaş-ı Veli ne diyor, eline beline diline sahip çıkacaksın. Çıkmazsan sonuçlarına katlanırsın. Onun için ne demişler 'Edep yahu' demişler. O da nedir biliyor musunuz el dil bel budur. Bu ilkelere uymayanlar hak ettikleri dersi ahilerimizden, sanatkarlarımızdan, milletimizden almışlardır almaya devam edeceklerdir. Şimdi, Kırşehir'e gidişimi yadırgayan siyasi genel başkanlar var.
BUNLAR YEMİNİN MUHTEVASINI BİLMİYORLAR
Diyorlar ki meydanlara çıkıyor Cumhurbaşkanlığı yeminini unutmuş meydanlarda konuşuyor. Bunlar Cumhurbaşkanlığı yemininin muhtevasını bilmiyorlar. Her zaman söylüyorum ben tarafım. Ama bu siyasi partinin tarfı olmaya gelmeyecek ben milletin tarafındayım bunu görmüyorlar. Onlar bunu göremiyor. Şimdi Kırşehir'de toplu açılış töreni ve buna Cumhurbaşkanı olarak davet ediliyorum gitmeyecek miyim? Onbinlerce insan geldi konuşmayacak mıyım? Yapılan bu niye rahatsız oluyorsunuz? Cuma günü Bursa'dayız açılış yapıp roman vatandaşlarla bir araya geleceğiz. Başka illerde hem teşekkür ziyaretlerini bu tür ziyaretlerini yapacağız niye rahatsız oluyorsunuz? Ne dedim masada sadece gelen evrakları imzalayan bir Cumhurbaşkanı olmayacağım dedi. Koşan koşturan, yatırımları yerinde gören izleyen bir Cumhurbaşkanı olacağım dedim. Yatırımları yerinde takip etmek bu yemine aykırı mı düşüyor. Bunları takip etmek en doğal hakkımdır, milletim adına bunu yapmak da benim görevimdir. Şunu da söylüyorum 7 Haziran bu ülkede milletimizin yeni Türkiye için bir irade ortaya koyma günüdür. 7 Haziran bu ülkede malesef başaramadığımız yeni anayasa olayını başarabilmek için iradesini ortaya koyma günüdür diyorum. Bundan niye rahatsız oluyorsunuz? Milletimiz bu yetkiyi kime verecek olursa bu yetkiyi alacak olan da hem yeni Türkiye'nin temellerini atsın, hem yeni Anayasa çalışmalarını yapsın. Başkanlık sistemini getirir getirmez karar milletindir. Sonuçta benim de sizler gibi bir oy hakkım var gidip onu kullanacağım. Ben ailemin oylarına da karışamam. Kulübenin içine girdiğinde oyunu nereye verdiğini bilebilir miyim bilemem.
KUSURA BAKMASINLAR
Artık dünyada hamdolsun bütün bu idari yapıların uygulandığı ülkelerin ileri temsilcilerini gördüm gezdim. Amerika en ileri demokrasi deniyor en ileri ekonomi deniliyor. Peki ABD ne ile idare ediliyor? Başkanlık sistemi ile. Hayır bunun şahsım olması başkası olması önemli değil. Millet kimi bu noktada önce sistem kimi layık görürse onu getirecektir. Köşe yazarları ekranlara bakıyorum bazı konuşmacılar ileri geri pek çok şeyler konuşuyorlar. Sayın Başbakan ile benim arama birşeyler sokmak istiyorlar. Kusura bakmasınlar, boşuna uğraşmasınlar. Biz dertliyiz milletimize bedel ödettirecek hiç bir kararın altında Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın imzası olmaz bunu böyle bilin. 12 Yıllık hassasiyetimiz ne ise bundan sonra da aynı hassasiyetimiz devam eder ve böyle de gidecektir. Türkiye'nin muassır medeniyetlerin üzerine çıkması lazım. 2023'te kişi başına düşen milli gelir inşallah 25 bin dolar olsun. Şuanda 10 bin doların üzerine çıktık. Bunu oraya ulaştırmak için gayret etmemiz lazım.
ENFLASYONLA FAİZ BELİRLENMEZ
Birileri faizle paçalarımızdan tutuyor bu doğru değil. Benim esnafım sanatkarım burada. Geçmiş bugünle mukayese edilmez. Faiz yeterli değil bunu daha iyi bir noktaya getirmemiz lazım. Enflasyon şuraya inerse faizi düşüreceğiz gibi bir mantık yanlış bir mantıktır. Böyle bir mantık olmaz. Enflasyona göre faiz ayarlanmaz. Faiz enflasyonu zaten oluşturur. Sen faizi yüksek tutarsan enflasyon yüksek olacaktır. Hala bunu anlayamayanlar var. Hala! Eğer, faizi düşürürsek eğer biz yatırımcıya girişimciye düşük faizle krediyi verirsek ne olacaktır yatırımlar olacaktır. Yatırım olunca istihdam olacaktır. İstihdam olunca üretim olacaktır. Düşük faiz olması sebebiyle uluslararası rekabette yatırımcılarımızın yeri olacaktır. O zaman ihracatımız 158 değil belki 258'e yükselecektir. Hala Merkez Bankası'nın açıkladığı faize baktığımızda 11,7 komisyonu ilave edince 15-16 gidiyor. Bu faizle benim girişimcim sanatkarım esnafım ne yapacak. İşte adı bağımsız kurul. Bağımsız böyle olunca gelinen nokta malesef bu. Bizim daha iyi noktayı yakalamamız lazım. Biz başkanlık sistemi konuşulsun derken illa şöyle bir sistem olsun demiyoruz. Bu konuda olumlu ya da olumsuz fikrini ortaya koyması gerekenler siyasetçilerimizdir, siyasi partilerdir.
SİYASİ LİDER BUNU DİYEBİLİR Mİ?
Sokağa dökülürüz diyorlar. Molotof suç olmayacakmış. Siyasetçi bunu söyleyebilir mi? Ben onların önünde giderim diyor böyle bir mantık olur mu? Kardeşlerim, milletin önüne yeni bir ufukla yeni bir fikirle yeni bir proje ile gelemedikleri sürece milletimiz bunları hep muhalefete mahkum edecektir. Bu yöntemin işe yaramadığını geçtiğimiz 12 yılda 7 seçim, 2 referandum ortaya koydu. Açık net ortada. Sürekli aynı şeyleri yaparak her seferinde farklı sonuç beklemek akıl karı bir iş değildir. Biz milletimize ne vaadettiysek onu yapıyoruz. Başkanlık Sistemi'ni savunanlara baktığınızda Rahmetli Özal'ı, Türkeş'i görürsünüz. Cumhurbaşkanlığı ve başbakanlık makamlarında kimlerin bulunduğu belli. Şuanda Türkiye'de şöyle bir durum var. Bu hali muhafaza etmek için mücadele etmesi gerekenler yani bizler değişim için çabalarken, değişmesi için çaba göstermesi gerekenler illa mevcut durum devam etsin diyorlar.
Yahu zaten mevcut durumda iktidar olamıyorsunuz. Belki yeni sistemle önünüz açılabilir. Bu yöndeki telkinlerimi, tekliflerimi ifade etmeye devam edeceğim. Bu mesele milletimize mal olduğunda önünde hiç bir gücün duramayacağını da iyi biliyorum. Esnaf ve sanatkarlarımızdan da toplumun diğer kesimleri ile bu meseleyi konuşmalarını tartışmalarını özellikle istiyorum. Ben bu duygularla teşriflerinizden dolayı bir kez daha sizlere şükranlarımı sunuyor hepinizi sevgi ile saygı ile selamlıyorum.