Ergenekon davası şüphelisi Levent Ersöz'ün, tutuklu şekilde tedavi gördüğü Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Hastanesi'ndeki kapısında nöbet tutan Teğmen Mustafa Can, Ersöz'ün kızı ile olan ilişkisi deşifre olunca kendi talebi üzerine görev yeri değiştirilmiş, 9 Ekim 2010'da da, nöbetteki askerin tüfeğiyle canına kıymıştı. Olaydan yaklaşık 3 yıl sonra askeri savcı, sürpriz bir şekilde Can'ın komutanları Jandarma Kurmay Albay Hüseyin Kurtoğlu, Albay İsmail Çetinbaş, Binbaşı Mustafa Yalçın ve Yüzbaşı Aykut Özoğlu hakkında 'kişiyi hürriyetinden yoksun kıldığı', 'memuriyet nüfuzunu kötüye kullanmak' suçlamasıyla 14 yıla kadar hapis cezası istemiyle dava açtı. İntiharla ilgili hazırlanan iddianamede, Mustafa Can ile Fulya Ersöz arasında başlayan arkadaşlık ilişkisinin komutanlarınca anlaşılması üzerine görev yerinin değiştirilmiş olduğu, Teğmen'e herhangi bir disiplin cezası verilmediği, hakkında adli veya disiplin soruşturması başlatılmadığı kaydedilmesine rağmen şüpheli komutanların, Can'a izne çıkması için baskı yaptığı, daha sonra da fikir değiştirip Maltepe Cezaevi Taburu'na götürdükleri iddia edildi. Maktulün silahının zorla elinden alındığı ileri sürülen iddianamede, taburda kalması, dışarıya çıkmaması, görev yerinin değiştirilmesi konusunda konuşmaması için emir verildiği ve zorla kışlada tutulmak suretiyle hürriyetinin kısıtlandığı da öne sürüldü. Fakat iddianame tek bir erin iddiaları üzerine kuruldu.
HUKUKA AYKIRI İŞLEM YOK
3. Kolordu Komutanlığı Askeri Mahkemesi, bir yıl süren yargılama sonucu 4 komutana ilişkin suçlamaların yerinde olmadığına kanaat getirip, beraat kararı verildi. Gerekçeli kararda maktul Mustafa Can'in Fulya Ersöz ile ilişkisinin, intihardan bir gün önce maktulün bizzat söylemesi üzerine komutanlarınca öğrenildiği ve Mustafa Can'ın "Ersöz ailesinin bana temas edemeyeceği bir yerde görev yapmak istiyorum" diye talepte bulunduğu, komutanlarının da Maltepe Cezaevi'nde görevlendirdikleri kaydedildi. Gerekçeli kararda, şüpheliler tarafından Mustafa Can'a karşı hukuka aykırı bir eylem veya işlem olmadığı belirtildi. Söz konusu davadan beraat eden Albay Hüseyin Kurtoğlu daha önce Özel Yetkili Savcılık tarafından bir soruşturma kapsamında Beşiktaş Adliyesi'nde ifadeye çağırılmış, fakat suçu olmadığı anlaşılınca hakkında takipsizlik kararı verilmişti. Kurtoğlu hakkında 2011'de ise cenaze iznindeki bir mahkûmun ev yerine cezaevinde tutulması üzerine şaşırtıcı şekilde 'hürriyeti tahdit' davası açılmış fakat bu davadan da aklanmıştı. Ancak Kurtoğlu, hakkında açılan bu soruşturma ve davalar sebebiyle generalliğe terfi edemedi ve halen Foça Jandarma Komando Okulu'nda görev yapıyor.
SİLAHI ALINMADI AİLESİYLE DE GÖRÜŞTÜ
Maktul Mustafa Can'ın silahının elinden alındığı ve bu cezaevindeki görevinde istemi dışında tutulduğuna ilişkin delil bulunmadığı kaydedilen mahkeme kararında, maktulün ailesi ile telefonda görüştürüldüğü, kışla içinde rahatça gezebildiği hatta istediği an izne gönderilebileceğinin belirtildiği ifade edildi. Teğmen Can'ın ardında bıraktığı intihar mektubunda Levent Ersöz'e hitaben "Komutanım keşke iyi niyetimi kullanmasaydınız. Ben size sadece yardım etmek istedim" şeklindeki sözlerine de kararda yer verildi.
EVLİLİĞE ZORLANDIĞINI ANLATMIŞ
Genç teğmen Mustafa Can'ın (üstte) intiharı ile ilgili dosyada, maktulün, Albay Hüseyin Kurtoğlu'na, Levent Ersöz'ün eşi Muzaffer Ersöz tarafından Fulya ile zorla evlendirilmek istendiğini söylediği bilgisi de yer alıyor.
