"Demirtaş kendisi tepe tepe kullanılmaya müsait biri olduğu için herkesi de kendisi gibi sanıyor. Ben hayatım boyunca kimsenin Kürdü olmadım. Ne devletin Kürdü oldum ne de PKK'nın. Ama Demirtaş'ın kimin Kürdü olduğu ve kimler tarafından kullanıldığı ortada. Demirtaş Nişantaşı- Cihangir hattındaki beyaz Türk'lerin makbul Kürdü olarak kabul edilmeyi bir kibir vesilesi sayıyorsa otursun kişiliğini ve durduğu yer itibariyle artık kimlerin kullanımına açık olduğunu sorgulasın. Ben Tayyip Erdoğan'ın Kürdü değil, Müslüman Kürt kardeşiyim ve dava arkadaşıyım. O benim davamın lideridir. Onun arkasından gitmekten onur duyarım. Demirtaş bilmiyorsa öğrensin, ben Tayyip Erdoğan'ı 80 öncesinden tanırım. Aynı mücadele geleneğinden geliyorum. Bizde birbirini kullanma anlayışı yoktur. Bizim dava ahlakımızda birbirimize güç katmak vardır. Demirtaş'ın mahallesinde kullanmak/kullanılmak olabilir ama bizim mahallemizde asla.
Tayyip Erdoğan'ın bu ülkede artık Kürt meselesi yoktur sözünün anlamını ve doğruluğunu bilmiyorsa Demirtaş'a anlatabilirim. O da biliyor ki gerçek bu. Kürt kardeşlerimizin kimliklerinin tanınmamasından kaynaklı o soruna herkesten önce Tayyip Erdoğan basmıştır. Hem de 1991 yılında. O tarihte Tayyip Erdoğan'ın hazırladığı raporda yer alan önerilerin tümü Ak Parti iktidarında hayata geçirildi. Demirtaş o raporu bir okusun ve sonra Ak Parti iktidarında sorunu var eden ret inkar ve asimilasyon politikalarına son veren devrimci adımlara bir baksın. O zaman Tayyip Erdoğan'ın bu ifadeyle ne kastettiğini anlar. Anlar mı zannetmiyorum. Çünkü onun derdi başka. Çünkü o artık eski Türkiye aktörlerinin yeni Türkiye'nin inşa sürecine karşı kullandıkları biridir.
Yüreği yetiyorsa bu meseleyi bir televizyon kanalında tartışabiliriz. Tabii Kandil'in silahlarının arkasına sığınmadan gelebiliyorsa. Hodri meydan..