Cirit, burada bir gazetecinin 14 Aralık soruşturmasında tutuklanan sanıklar hakkında tahliye kararı veren ve 'örgüt üyeliği' suçlamasıyla tutuklanma talebiyle haklarında işlem yapılan eski 29'uncu Asliye Ceza Mahkemesi Hakimi Metin Özçelik ile 32'inci Asliye Ceza Hakimi Mustafa Başer ile ilgili sorusu üzerine konuyla ilgili fazla ayrıntıya sahip olmadığını belirterek şöyle konuştu:
"Hukuk hakimleri anayasa ve yasalara göre hareket etmekle sorumlu insanlardır. Ondan öncesi benim bildiğim kadarıyla, yani usul yasasına göre toplu ret müessesesi yoktur. Toplu ret yapıldı, toplu ret müessesinden sonra 10 tane Sulh Ceza Hakimi reddedildi. Bu 10 Sulh Ceza hakiminin reddedilmesinin gerekçesi, bizim usulümüzde böyle bir şey yok, tek tek reddederiz. Ondan sonra Asliye Ceza Mahkemesi buna bakabilir. Asliye Ceza Mahkemesi'nin de 6545 sayılı yasadan dolayı yetkisi ve görevi yok. Onu bir başka Asliye Ceza Mahkemesi değil de normal bir Sulh Ceza Mahkemesi değerlendirir. Madem 10 tane Sulh Ceza hakimi reddi kabul edilmiş en yakın Bakırköy Sulh Ceza Mahkemesi görevlendirilebilirdi. Bizim yasalarımız, ret usul hükümleri bunu gerektiriyor. Ama yasalara önce biz uymak zorundayız. Ben yasaya uymazsam, toplumdan da yasaya uymasını bekleyemeyiz. Şimdi böyle bir çerçevede tamamen yetkisiz hareket edilmiş oldu. Yani bu iki hakimimiz yetkisiz hareket etmiş oldu. Ama Sulh Ceza Mahkemesi'nin şu anda idam kaldırmış olmasına rağmen usul sorgusunda kişiyi idam etmekle benzer bir olay. Veya Tokat'taki bir Asliye Hukuk hakiminin gidip Ankara'daki bir kişiyi tutuklaması ile eşdeğer bir olay. Yetkisiz bir olaydı o. Ancak bu nedir, görevi kötüye kullanmak veya bu şekilde değerlendirilebilir. Onun dışındaki dosya önümüzde olmadığı için, dosya konusunda ayrıntılarla ilgili biz bilgi sahibi değiliz."
